Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/520 E. 2023/1553 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/520
KARAR NO : 2023/1553

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2014 (Dava) – 24/02/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/479 Esas – 2021/116 Karar
DAVA : Menfi Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 12/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2021 tarihli 2020/479 Esas ve 2021/116 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının bunama, alzheimer ve demans hastası olup, ayırt etme gücü, temyiz kudreti yeteneği bulunmayan akıl hastalığı, akıl zayıflığı bulunan ve tam ehliyetsiz olduğunu, 2007 yılından itibaren bunama, alzheimer ve demans hastası olduğunu, ayırt etme gücü, temyiz kudreti yeteneği bulunmayan akıl hastalığı, akıl zayıflığı bulunan ve tam ehliyetsiz olduğunu, torunu …’e 10.02.2012 tarihinde verdiği vekaletname ile torununun 22.02.2012, 12.03.2012 ve 20.02.2013 tarihlerinde davalı kooperatiften kredi aldığını, 10.02.2012 tarihinde davacıya ait taşınmazı ipotek olarak gösterdiğini, müvekkilinin 15.02.2012 tarihinde vekilini azlettiğini ileri sürerek, davacının davalıya 132.300,00 TL borcu olmadığının tespiti ile ipoteğin fekkine karar verilmesini, davacı tarafından yapılan tüm işlemlerin geçersiz sayılmasına karar verilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bornova 8 nolu Kızılay Asm Sağlık Ocağı Aile Hekimi Dr. … tarafından hazırlanan 10/02/2012 tarihli sağlık raporu ile davacının temyiz kudretine haiz olduğunun apaçık ortada olduğunu, davacının dava dilekçesinin ekinde sunduğu sağlık belgelerinin iddia edilen hastalıkların olduğunun ıspatı olmadığını, …, kamu kurumu niteliğinde bir kurum olmakla, müvekkilin basiretli davranmadığı iddiasının kabul edilemez olduğunu, davacının aile efradının ve yakınlarının kredi ve ipotek işlemlerinden bilgileri olduğunu, kredi sözleşme tarihi ve vekaletname tarihinde davacının temyiz kudreti olduğundan sonraki tarihte kısıtlanmış olmasının geçersiz işlem sonucu doğurmayacağını, davalı kooperatifin azli bilmediğini ve bilmesine de gerek olmadığını, bu sebeple vekaletname ve vekaletname ile yapılan işlemlerin vekili bağladığını, kamu kurumu olan …nin iyiniyetli olduğunu, iyiniyetin kanun tarafından korunduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilerek davacının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Davacının davasının KABULÜ İLE; davacının davalıya 132.300,00 TL borçlu olmadığının TESPİTİNE, … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … nolu parselde davalı lehine konulan ipotek işlemlerinin davacının işlem tarihinde ehliyetsiz olduğu anlaşılmakla İPTALİNE, taşınmaz üzerindeki 21/02/2012-22/02/2012-20/02/2013- 12/03/2012 tarihli davalı lehine konulan ipotek işlemlerinin de FEKKİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin adli tıp raporuna itirazlarını kabul etmediğini;oysa ki demans hastalığı olan herkesin fiil ehliyetine sahip olmadığını söylemenin mümkün olmadığını, zira bu hastalığın evrelerinin son derece önemli olduğunu, mahkeme dosyasına sunulan hastane kayıtlarında hastalığın evrelerine ilşkin hiçbir bulgu bulunmayıp yalnızca davacının kullandığı ilaçların yer aldığını, bu sebeble işbu kayıtlara göre davacının fiil ehliyetine haiz olmadığı yönündeki adli tıp raporuna itibar edilmemesi gerektiğini, üniversite hastanelerinden rapor alınması gerekmekte iken yerel mahkemece rapora itirazımızlarının değerlendirilmemesi neticesinde eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesinin, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının, 2012 tarihinde ipotek verdikten sonra, 2013 tarihinde kısıtlanmasının müvekkili kooperatif aleyhine bir delil olarak yorumlanamayacağını,bu durumun tam tersine ipotek verdiği tarihte davacının fiil ehliyetinin olduğunun ispatı olarak yorumlanması gerektiğini, müvekkili kooperatifin davacıdan kurul raporu isteme zorunluluğu bulunmadığını, müvekkili kooperatifin aile hekiminden verilen sağlıklıdır raporuna itibar ederek işlem tesis ettiğini, bu sebeble basiretli davrandığını,tüm özen ve gayreti gösterdiğini belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece Mahkemesi kararının istinaf inlemesi yapılarak kaldırılmasına ,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fiil ehliyetinin olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit ve ipotek fekki istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Dava, borçlu olunmadığının tespiti ve davalı lehine tesis edilen ipoteğin fekki istemine ilişkin olup, mahkemece her iki talebin kabulüne karar verilmiştir. Ancak emsal Daire kararlarında da benimsendiği üzere (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 30/04/2014 tarih, 2014/1613 E, 2014/8062 K sayılı ilamı) ipoteğin terkini isteminde dava değeri ipotek tutarı kadar olup, dava harcının ipotek bedeli olan tutar üzerinden hesaplanması gerekmektedir. Davacı yanca da dava değeri, menfi tespit talebine esas olan tutar bakımından 132.300,00 TL olarak gösterilmiş, harç bu tutar üzerinden yatırılmıştır. Davacının ipoteğin terkini yönündeki talebi bakımından ise ipotek bedeli olan 300.000,00 TL dava değeri gösterilerek bu değer üzerinden de harç alınması gerektiği halde bu tutar üzerinden harç yatırılmadığı anlaşılmıştır. (Bknz. Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 30/04/2014 tarihli ve 2019/4255E.-2020/2650K. sayılı ilamı)
Somut olayda; davacının ipoteğin fekki davasını başvuru ve peşin karar ve ilam harcını yatırmaksızın açtığı görülmektedir.
HMK’nin 120/1’inci maddesi uyarınca davacı yargılama harçlarını dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Harçlar Kanununun 32’nci maddesi uyarınca yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Harçlar ile ilgili düzenlemeler emredici nitelikte ve kamu düzeni ile ilgili olarak yapılmış olduğundan görevi gereği mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Somut olayda davacı harçtan muaf olmadığı halde başvurma ve nispi karar/ilam harcı alınmaksızın yargılamaya devam edilmesi usul ve kanuna uygun değildir.
Hal böyle olunca 492 Sayılı Harçlar Kanununun 30’uncu ve 32’nci maddeleri uyarınca harç yatırılmadan müteakip işlemler yapılamayacağından, Mahkemece davacıya harcı tamamlatması için usulüne uygun olarak süre tanınması, yatırılması gerekli harcın miktarının hesaplanarak ilgili muhtıraya derc edilmesi, harcın yatırılması halinde işin esasına girilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi, harcın belirlenecek süre içerisinde yatırılmaması halinde ise ipoteğin fekki talebi yönünden Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince, dosyanın, işlemden kaldırılıp (HMK. 150 m.), yasal süresi içinde yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir iken, mahkemece bu prosedür izlenmeden, işin esasına girilerek davacının harçlandırmadığı talebi yönünden de hüküm kurulması yerinde değildir.
2-Kabule göre de; İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20/03/2017 tarih ve 2014/333E. – 2017/167K.sayılı kararının, İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 11. HD 13/02/2020 tarihli ve 2017/1758E.-2020/219K. Sayılı kararı ile görev yönünden kaldırılmasına karar verildikten sonra, davacılardan …’in 02/06/2020 tarihinde vefat etmiş olmasına rağmen mahkemece bu hususun değerlendirilmediği anlaşılmış, yargılama sırasında vefat ettiği anlaşılan adı geçen davacının mirasçılarının da davacı olduğu nazara alınarak bu durumun gerekçeli karar başlığında gösterilmemiş olmasının 6100 Sayılı HMK 297/1 maddesine aykırılık teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davalının diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin yukarıda açıklanan hususlara ilişkin olmak üzere istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN KABULÜ ile; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/02/2021 tarihli 2020/479 Esas ve 2021/116 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK’ nın 353/(1)-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine, istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a-4 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023