Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/512 E. 2023/1657 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/512
KARAR NO : 2023/1657

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2021
NUMARASI : 2019/169 Esas – 2021/25 Karar
DAVA : Faydalı Modele Tecavüzün Tespiti ve Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 16/12/2019
BAM KARAR TARİHİ : 26/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/02/2021 tarihli 2019/169 Esas ve 2021/25 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun …’nda 2017/14443 numara ile tescilli, … olan “ … – …” başlıklı buluşun sahibi olduğunu, ürünün, “… -…“ olarak adlandırıldığını, bu buluşun … tarafından 21.10.2019 tarihinde verilmiş faydalı model belgesi ile müvekkiline ait olduğunun tescillendiğini, bu ürünün piyasada genel olarak mikro söndürme sistemi, hassas borulu söndürme sistemi, pano içi söndürme sistemi gibi farklı isimlerle adlandırılmakta ve bilhassa davlumbaz, elektrik pano içinde kullanılmak üzere piyasaya arz edildiğini, davalının ticari defter, fatura ve belgeleri incelendiğinde adı geçen ürünün üretimi, satış, bakım, dolum, pazarlama, reklamının yapıldığının anlaşıldığını belirterek, müvekkiline ait 2017/14443 sayılı faydalı model belgesinden kaynaklanan haklara davalı tarafça tecavüz edildiğinin tespitine, tecavüzün önlenmesine, bu sebeple faydalı model belgesi kapsamında tecavüz oluşturan ürünlere, bunların üretiminde kullanılan alet ve teçhizata ve kanıtlara el konulmasına, anılan ürünlerin imhasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yangın söndürme sistemlerinde tanınmış bir firma olduğunu, birçok yangın söndürme sistemi cihazlarının satışını, pazarlamasını, üretimini yaptığını, davacı tarafa ait faydalı modelin sistemini kullanmadığını, dava konusu edilen ürünleri … firmasının yetkili distribütörü … San. Ve Tic. Ltd. Şti’den aldıklarını ve 2017-2018-2019 ticari defterlerinin yerinde incelenebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Davacı vekili yasal süre sonunda eksik avansı yatırmamış ve davacı taraf HMK 324/2. Maddesi uyarınca bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılmıştır. Dosya kapsamında ispat külfeti davacı tarafa ait olduğu ve faydalı modele tecavüzün teknik inceleme ile tespit olunacağı…” gerekçesiyle “….Sabit olmayan davanın reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karşılaştırmaya ilişkin davacı tarafça faydalı model belgesi, eki araştırma raporu, tarifname ve istemlerin mahkemeye ibraz edildiğini, karşılaştırmanın birinci öğesinin olduğunu, ancak karşılaştırmanın ikinci öğesi yani tecavüze konu ürünün henüz olmadığını, bilirkişi inceleme yaparken istemler ile tecavüze konu ürünü karşılaştırılacağını, salt istemlerin değerlendirilmesi için bilirkişi atanması söz konusu ise bunun anlam ve sonucunun bulunmadığını, yani tahkikat işlemleri tamamlanmadan dosyanın bilirkişiye verilmesinin ve bu anlamda delil avansı yatırılmadığından bahisle davanın reddedilmesinin hukuka uygun olmadığını, çünkü karşılaştırmada esas öğenin tecavüze konu ürün olduğunu, karşı taraf faturaları sunduğu taktirde davacı tarafça yapılacak inceleme doğrultusunda hangi yerde tecavüze konu ürün olduğu beyan edilecek buna göre mahkemece keşif yapılacak ve teknik analizden sonra tecavüz olgusunun değerlendirileceğini, ancak mahkeme taleple bağlılık ilkesine aykırı surette hareket ederek davacı tarafın tecavüze konu ürünlerin tespiti için belirttikleri tahkikat işlemlerinin yapılması talebine rağmen dosya tekemmül etmeden dosyayı bilirkişiye tevdii etmesini ve davacı tarafa kesin süre verilerek masrafı tamamlamasını istemesi aksi taktirde mevcut delillere göre karar verileceğini ihtar ettiğinden bahisle davayı reddettiğini, bu kararı açıkladıkları gerekçelerle usul ve yasaya aykırı olduğunu, üstelik 10.02.2021 tarihli duruşmada karşı tarafın tecavüze konu ürünleri saklamasının kesin gözüyle bakılacak surette kuvvetle muhtemel olduğunu, bilirkişinin karşılaştıracağı ürünü karşı tarafın saklayacağını, öncelikle faturalarını sunmalarını ve akabinde keşif yapılmak suretiyle tecavüze konu ürünlerin tespitini talep etmelerine yani taleplerini açıklamalarına ve duruşma zaptına geçirmelerine rağmen mahkemece delil avansı yokluğundan hemen davayı reddetmesinin isabetli olmadığını bildirerek, resen gözetilecek nedenlerle, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı ürünlerinin faydalı modele tecavüz oluşturduğunu iddia ederek faydalı modele tecavüzün tespiti, önlenmesi ve tecavüze konu ürünlere el konulması ve imha edilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; ispat edilmeyen davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı
vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nin 120/2. maddesinde gider avansının yatırılması için mahkemenin davacıya iki haftalık kesin süre vermesi ve 115/2. maddesi uyarınca dava şartı olan gider avansının yatırılmaması halinde, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedileceği düzenlenmiştir.
HMK’nin 324. maddesine göre ise “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
Bu durumda; mahkemece gider avansı kabul edilerek, değerlendirme yapılan bilirkişi giderinin, dava şartı olan gider avansı mı, yoksa delil avansı mı olduğu irdelenmelidir.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır. Gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiş olduğundan, Yönetmeliğin 45. maddesinin 1. fıkrası ile 4 ve 5. fıkraları uyumlu değildir. Bu durumda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddelerine göre yorum yapılmalıdır.
HMK’nin gider avansına ilişkin 120. maddesi ile delil avansına ilişkin 324. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; gider avansının yatırılmamasının ve delil avansının yatırılmamasının farklı hukuki sonuçlara bağlandığı dikkate alındığında; gider avansının tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderleri kapsayacak şekilde yorumlanmasına olanak yoktur. Bu durumda; dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderlerini ifade ettiği kabul edilmelidir.
Delil avansına yönelik ara kararında mahkemece, hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağı açıkça belirtilmeli ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde bu delilin ikamesinden vazgeçildiğinin kabulü ile dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay irdelendiğinde, mahkemece 09/09/2020 tarihli celsenin beş numaralı ara kararı ile ” Bilirkişilere emek ve mesailerine karşılık 700’er TL ücret takdirine, raporlarını 4 nüsha olarak 4 hafta içinde sunmak üzere süre verilmesine, “, altı numaralı ara kararı ile “Bilirkişi ücretinin davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına, davacı tarafa ek 1.500 TL gider avansı yatırması konusunda 2 hafta kesin süre verilmesine, yatırılmadığı takdirde bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılacağının, mevcut duruma göre karar verileceğinin ihtarına, ihtar edildi.” şeklinde karar verildiği, dosyanın davacı vekilince eksik gider avansının tamamlanmadığı gerekçesiyle bilirkişiye tevdi edilmediği, davanın ispatlanmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmış ise de, eksik olduğu belirtilen avansın gider avansı mı delil avansı mı konusunda bir belirlemeye yer verilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Zira mahkemece, bilirkişi incelemesine geçilmeden önce davalı tarafın tecavüze konu ürünleri ile ilgili bir değerledirme yapılması için davalının sunması gereken belgeler celbedilmemiş, tahkikat aşamasında toplanması gereken diğer belgeler de toplanmamıştır. Dolayısıyla, eksik olan hususlar tamamlanmadan ve eksik belgeler toplanmadan kesin süre verilmesi de hatalı olmuştur.
Açıklanan bu durum karşısında; davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin kabulü ile kararın HMK nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN KABULÜNE; İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/02/2021 tarihli 2019/169 Esas ve 2021/25 Karar sayılı hükmünün, dava dosyasının esası incelenmeksizin HMK’nın 353/(1)-a-6. Maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA;
4-İstinaf yoluna başvuran davacıdan başlangıçta alınan 59,30-TL istinaf maktu karar harcının ve istek halinde kendilerine İADESİNE, iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
5-İstinaf yoluna başvuran taraftan başlangıçta alınan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının ilk derece mahkemesince yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 26/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.