Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/511 E. 2023/1550 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/511
KARAR NO : 2023/1550

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ :12/02/2020 (Dava) – 17/03/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/15 Esas – 2021/55 Karar
DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
BAM KARAR TARİHİ : 12/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 17/03/2021 tarihli 2020/15 Esas ve 2021/55 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” ibareli 2010 14483 nolu 25. sınıfta tescilli markanın ve “…” ibareli 2018 15584 tescil nolu 18 ve 35. sınıfta tescilli markaların sahibi olduğunu, davalının ise müvekkilinin markası ile karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali olan “…” ibareli 2018/80667 tescil no ile 25 ve 35. sınıfta kayıtlı markanın sahibi olduğunu, davalının “…” markası ile müvekkilimin “…” markasının görünüş, ses genel izlenim itibariyle birebir aynı olmamakla birlikte , davalı markası ile müvekkilinin markasının aynı mal ve hizmet sınıfında bulunduğunu, karıştırılma ihtimali bulunduğunu belirterek, davalı adına kayıtlı “…” ibareli 2018/80667 nolu markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacının “…” şeklinde yazılıp düz bir yazıyla alınmış marka tesciliyle, müvekkilinin kendi adını taşıyan şekilli olan markadan ayırt edici karakteristik özelliği olduğunu, müvekkilin markasının “…” küçük harflerle grafiksel şekilli sondaki “m” harfindeki şekil ile davacının “…” şeklindeki düz yazı ile alınmış markası arasında ayırt edici özelliği bulunduğunu, müvekkilin kendi ismiyle alınmış tasarımı yapılmış “…” markasını 2018/80667 nolu tescil ettirdiğini, bu nedenle davacının iddia ettiği kötü niyet iddiasının söz edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”… davacı markası ve davalı markasının şekil ve anlam bakımından farklı olsa da , sadece tek harf farklılığı bulunmakla, davacı ve davalı markalarının fonetik ve yazılış bakımından benzer olduklarını, markaların hitap ettikleri ortalama tüketici gözüyle karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, SMK’nın 25 ve 6/1 maddeleri uyarınca hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı kötü niyetli tescil iddiasına dayanmış ise de dosyadaki davacı ve davalı işyerlerinin farklı illerde olduğu, markalar arasındaki farklılık ve davacı markasının tanınmışlık düzeyi dikkate alındığında davalının söz konusu markayı davacı markasından yararlanmak amacıyla tescil ettirdiğinden söz edilemeyeceği, bunun aksini gösteren delilin mevcut olmadığı, kaldı ki davalının adının … olduğu hususları dikkate alındığında davacının kötü niyetli tescil iddialarına itibar edilmeyerek…” gerekçesiyle; ”…Davacının davasının kabulüyle, davalı adına tescilli 2018/80667 nolu … ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının Tescil ettirdiği … ilk olarak; Tescil no:2010 14483 , Marka sahibi: …, Emtiası: 25, İkinci olarak yine … ismiyle, Tescil No:2018 15584 ,Marka Sahibi: …, Emtiası: 18,35 ile başvuru yapıp marka tescilini almış olup; davacının ilk olarak 2010 14483 nolu tescilin 6769 sy SMK m.25/6 gereği beş yıl sessiz kaldığından, müvekkilinin kendi adıyla kurduğu … markasıyla ilişkilendirilmesi hakkaniyete aykırı olup hukuka uyarlılığı bulunmadığını, calibri yazı tipiyle büyük harfle yazılmış herhangi bir tasarımı yapılmayıp altında çizgi çekilmiş 2018 15584 nolu tescil ile alınmış markası hakkında; müvekkilinin kendi ismiyle alınmış tasarımı yapılmış … markasının yine aynı yıl 2018 80667 nolu tescili alınmış olup bu nedenle Yerel Mahkemenin hükümsüzlük kararının hukuka uyarlılığı bulunmadığını, davalının ciddi kullanım tespitinin Yerel Mahkemece yapılmadığını, müvekkilinin, … 2010 14483 nolu tescilinin ve 2018 15584 nolu tescilinin sadece sosyal paylaşım sitesindeki www…com/ ….tekstil.3 şeklindeki adresi ciddi kullanım tespitinden uzak olup ABAD kararından sübuta erdiğini, “ABAD kararlarına göre, ciddî kullanımın tespitinde, marka sahibinin niyeti veya plânlarından hareket edilmemesi gerektiğini, değerlendirmenin somut, objektif ölçütlere göre yapılması gerektiğini, marka sahibinin amacı markasını gerçekten ticarî hayatta kullanmak olsa bile, marka piyasaya etkin şeklide sunulamamış, yeterli zaman geçmesine rağmen işaretin tüketici nezdinde kalıcı hâle gelmesi sağlanamamış, bunun sonucu olarak da işaret mal veya hizmetlerin kaynağını gösterme işlevini yerine getirememişse, ciddî kullanım bulunmadığını, kullanmanın ciddî olup olmadığının kullanmanın süresi, şekli, işletmenin büyüklüğü, mal veya hizmetin türü, satış miktarı, rakip işletmelerin tutumu gibi çeşitli objektif ölçütlere göre yapılacak bir değerlendirme sonucunda belirlendiğini, bu ölçütlere göre kullanmanın görünüşte kaldığı durumlarda, markanın kullanılmadığının kabul edildiğini, ciddi biçimde kullanma koşulu değerlendirilmeden karar verilmesi hakkaniyete aykırı olup SMK m. 29/2 uyarınca, tecavüz davasına dayanak markanın dava tarihi itibarı ile Türkiye’de en az beş senedir tescilli olması şartı ile ve davalı talebi üzerine , dava tarihinden önceki beş sene içerisindeki ciddi kullanımının davacı tarafından ispatı gerektiğini, ciddi kullanımın ya da kullanmamaya dair geçerli sebeplerin sunulamaması halinde davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin markasının ayırt edici karakteristik özelliği mevcut olup markaların karıştırılma durumunun söz konusu olmadığını, davalının … şeklinde yazılıp düz bir yazıyla alınmış marka tesciliyle müvekkilinin kendi adını taşıyan şekilli olan markadan ayırt edici karakteristik özelliği olduğunu, müvekkilinin markası … küçük harflerle grafiksel şekilli sondaki m harfindeki şekil ile davalının … şeklindeki düz yazı ile alınmış markası arasında ayırt edici özelliği mevcut olduğunu, taleple bağlılık ilkesi gereği davacının kötü niyetli kullanım üzerine dava açtığından,Yerel Mahkemece aleyhe dava genişleterek karar verildiğini, zira kötü niyetli bir tescil olmadığının bilirkişi raporu ve Mahkeme kararıyla sabit olduğunu belirterek İlk Derce Mahkemesinin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Marka Vekili bilirkişi tarafından düzenlenen 16/11/2020 tarihli raporda özetle; davacı adına tescilli … ibareli 2010/14483 nolu markanın 25.sınıfta tescillendiğini, yenilemesinin yapıldığını, markanın koruma süresinin devam ettiğini, 2018/15584 nolu “…” ibareli kelime ve şekil markasının 18 ve 35.sınıflarda tescilli olduğunu, davalı adına tescilli “…” ibareli 2018/80667 nolu markanın 25. ve 35.sınıfta tescillenmiş olduğunu, markaların anlam bakımından benzerlik olmadığını, fonetik ve yazılış bakımından benzer olduklarını, markaların hitap ettikleri ortalama tüketici gözüyle karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu rapor etmiştir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı; mahkemece uyumazlık konusunda uzman bilirkişiden alınan raporun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu; davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz etmeyerek sadece bilirkişi raporuna ilişkin olarak raporda kötü niyetli olmadıkları yönünde yapılan tespite katıldıklarını belirtmekle yetindiği; davacının daha önceki tescil tarihli markalarının olduğu, davacı tarafça hükümsüzlüğü istenen markanın davacı adına tescilli markalar ile arasında aynı veya ilişkilendirilebilecek ölçüde benzer mal ve hizmetler yönünden görsel ve işitsel benzerlik olduğu, davacının markalarına göre sonradan tescil edilen davalı markası ile davacının markaları arasında tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, sadece bir harfinin farklı olduğu, davalı markasındaki son harf olan m harfinin şekil itibarı ile yazılış şeklinin da normal m harfi karakterine yakın olduğu ve büyük oranda farklılık yaratmadığı, her iki taraf markasının da kayıtlı bulundukları mal ve hizmet sınıflarının benzer olduğu, sonuç olarak hükümsüzlük koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin, İzmir Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 17/03/2021 tarihli 2020/15 Esas ve 2021/55 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,55-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/10/2023