Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/507 E. 2023/1833 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/507
KARAR NO : 2023/1833

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2019 (Dava) – 17/03/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/143 Esas – 2021/54 Karar
DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 28/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/11/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/03/2021 tarih ve 2019/143 Esas – 2021/54 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; TPE nezdinde tescilli asli unsuru … olan 2011/08714, 2011/08715 ve 200235771 nolu markalarını kreş hizmetleri, geçici konaklama, otel, motel, tatil köyü, pansiyon vs. hizmetler, çadır kiralanması hizmetleri, gençlik kamp hizmetleri, yer ayırtma hizmetleri olmak üzere 43.sınıf ve huzurevleri hizmetleri olmak üzere 44.sınıfta kullandığını, davalı tarafın da ” … Hotel” markasını kreş hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri, hayvan bakım evleri hizmetleri, yiyecek içecek sağlanması hizmetleri olmak üzere kendi adına 43.sınıfta tescil ettirdiğini, dava konusu markaların asli unsurunun “…” olması, yazılım ve anlam benzerliği nedeniyle ayırt edilemeyecek derece benzer olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin markasına tecavüzün tespit ve önlenmesini, davalı adına 2013/96896 no ile tescilli ” … Hotel” markasının 3.şahıslara devrinin ve kullanımının önlenmesini, hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, http://www…com internet sitesinin erişime kapatılmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin İzmir olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, davaya bakmakla yetkili mahkemenin İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu savunarak yetki itirazında bulunduğu anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davacının davasının kısmen kabulü ile; davalının, 2002/35771 tescil nolu … markasını internet sitesinde … kelimesini iltibas yaracak şekilde HOTEL ve … kelimelerinde farklı şekilde koyu, büyük, ve belirgin şekilde yazılmasının davacı markasına tecavüz oluşturduğunun tespitine ve önlenmesine, 11.182.75 TL maddi tazminatın ve 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının, davalıya ait 2013/96896 başvuru nolu 04/09/2014 tescilli … HOTEL markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve İPTALİ’ne isteminin reddine, www….hotel.com adlı sitenin davacı markasına tecavüz oluşturacak şekilde … kelimesini iltibas yaratacak şekilde HOTEL ve … kelimelerinde farklı şekilde koyu, büyük, ve belirgin şekilde yazıldığı logolarının bulunduğu sayfaların erişiminin engellenmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesiyle talep ettikleri beş taleplerinden üçünün kabul edildiğini ancak vekalet ücretinin eksik takdir edildiğini, kabul edilen talepler yönünden vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, gerekçeli kararda 7.000 TL manevi tazminata hükmedilmişken, hüküm maddelerinde 5.000 TL manevi tazminata hükmedilmesinin çelişkili olduğunu, her hal ve durumda tespit edilen marka hakkına tecavüz olgusuna göre 5.000 TL manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, kabul etmediklerini, davalı markasının hükümsüzlüğü ve iptaline ilişkin taleplerinin reddine itiraz ettiklerini, reddin gerekçesi olarak gerekçeli kararda hiç bir gerekçe ileri sürmedikleri için denetlenebilir bir red sebebi bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyanın İstanbul 1.Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/47 Esas, 2018/145 Karar sayılı 10.04.2018 tarihli yetkisizlik kararı ile İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, yetkisizlik nedeniyle doğacak vekalet ücretinin gönderilen mahkemece hüküm altına alınmasına karar verildiğini, yerel mahkemece tarafların vekalet ücretine hükmedilmediğini, yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun sonuç kısmındaki davacı taraf ile müvekkili şirketin tescilli markalarının kullanımı ile internet sitesinde ki markasal kullanımları arasındaki iltibas bulunmadığına yönelik kısmına itirazlarının olmadığını, ancak müvekkilinin unvanında ki … kelimesinin internet sitesindeki kullanımının iltibas yaratabileceği yönündeki kısmına itiraz edildiğini, müvekkilinin markasının tescilli olduğunu, bu nedenle bu tescilli markasının internet üzerinde de kullanılmasında bir yasal engel bulunmadığını, davalı müvekkilinin tescilli markasını internet sitesinde … kelimesinin koyu renkte kullanılmasının davacı markasına tecavüz oluşturduğu yönünde raporun bu kısmına itiraz ettiklerini, ancak yerel mahkemece itirazları doğrultusunda ek rapor aldırılmadığı gibi bu rapor doğrultusunda internet sitesinde de … kelimesinin koyu renkte kullanılmasının iltibas yarattığına hükmedildiğini, bu yöndeki kararın hatalı olduğunu, yine raporun tazminat hesaplaması kısmına da itiraz ettiklerini, raporda da açıkça yazıldığı üzere müvekkilinin tescilli markasını kullanma gayretinin gayet doğal olduğunu, dolayısıyla tescilli bir markanın da iltibasa yol açmadığını ve tazminatın söz konusu olmamasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın otelin İstanbul … semtinde olduğunu, müvekkili şirketin otelinin İzmir … ‘da olduğunu, bu haliyle haksız rekabet olmadığını, bu nedenle tazminatında söz konusu olmadığını, davacının vakıf kurum olduğunu, marka hakkı tecavüzü ve dolayısıyla iltibas olmadığını, bu durumun bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, dosyada başkaca hiç ir delil yokken davacı lehine manevi tazminat verilmesinin usule aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca markanın hükümsüzlüğü, markaya tecavüzünün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı ve davalı vekillerince ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyada yer alan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde; 2013/96896 başvuru nolu 43.sınıfta tescilli ” … hotel” ibareli markanın davalı adına, 2011/08715 başvuru numaralı “… ” ibareli 43 ve 44.sınıfta tescilli marka, 2011/08714 başvuru nolu ” … ‘den beri hizmetinizde+şekil” ibareli 43 ve 44. sınıf emtialarda tescilli marka ve 2002/35771 başvuru numaralı “…” ibareli 43.sınıf emtialarında tescilli markanın davacı adına tescilli olduğu anlaşılmaktadır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte dan 6769 sayılı SMK’nın 4/1 maddesi uyarınca Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesine göre 5. veya 6. maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. 5. madde “Marka tescilinde mutlak ret nedenleri “ne ilişkindir. Madde 5/1-ç de “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler”i mutlak red nedeni olarak düzenlenmiştir. 6. Madde ise “Marka tescilinde nispi ret nedenleri”ne ilişkin olup, madde 6/1 “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” şeklinde, yine 6/5 ‘e göre ” Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. ” ve son olarak madde 6/9’a göre “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. hükmüne amirdir.
Markaların benzerliğinin değerlendirilmesi, markada yer alan kelime veya şekil unsurlarının birbirlerinden bağımsız olarak tek tek ele alınması yoluyla değil (Yargıtay 11.HD. 21.06.2011 T., 2009/12972 E., 2011/7528 K.; İltibas tehlikesi değerlendirmesinde, işaretlerin dikkat çekici özellikleri de gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınması gerekir. Bu değelendirme yapılırken de ibareler bir bütün olarak dikkate alınıp ibarenin parçalara bölünmesi suretiyle itibas tehlikesi oluşturup oluşturmadığının belirlenmesi mümkün değildir.”), markanın tüm unsurlarının birlikte yarattığı bütüncül izlenime göre yapılmalıdır.
Buna göre, taraf markalarının 43. sınıfta otelcilik ve konaklama hizmetlerinde tescilli olduğu ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundan, davalı tarafça butik otel ismi olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekili, davalının müvekkilinin markasının ve otelinin tanınmışlığından yararlandığını ileri sürmüşse de, davalı markasının ve internet sitesindeki kullanımlarının bütünsel olarak değerlendirilmesinde, … ibaresinin ön plana çıkarılmadığı, aksine “şekil” unsurunun baskın olduğu, davacıya ait markalardaki şekil ile davalı şeklinin de farklı oldukları, ayrıca davalı markasındaki “…” ibaresinin sonundaki “a” harfinin daha baskın olduğu, oysa davacı markalarındaki “a” harfinin bu şekille de benzerliğinin olmadığı, dolayısıyla davalının markasal kullanımının tescil edildiği şekilde olup, davacı markası ile iltibas yaratmayacağı ve davacı otelinin şubesi gibi algılanma ihtimalinin bulunmadığı, buna göre davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle; yerel mahkeme kararının davalı lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE; İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/03/2021 tarih ve 2019/143 Esas – 2021/54 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
“a-Davanın REDDİNE,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gerekli 269,85 TL harçtan, peşin yatan 35,90 TL harç ile ıslah harcı 174,00 TL olmak üzere toplam 209,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 59,95 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
c-Markanın hükümsüzlüğü talebi yönünden; davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/3. maddesi uyarınca hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-Maddi tazminat talebi yönünden; davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2. maddesi uyarınca hesaplanan 11.182,75 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-Manevi tazminat talebi yönünden; davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/3. maddesi uyarınca 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
g-Davalı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 60,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
h-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avansı miktarının karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,” ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun sonuca etkili olmadığından bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
3-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
b-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 162,10 TL ve tebligat ve posta gideri 22,00 TL olmak üzere toplam 184,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
e-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
f-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/11/2023