Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/504 E. 2023/1587 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/504
KARAR NO : 2023/1587

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2018 (Dava) – 18/02/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/91 Esas – 2021/139 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
BAM KARAR TARİHİ : 18/10/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 18/10/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2021 tarihli ve 2020/91 Esas – 2021/139 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait olan ve davalının kasko sigortası ile sigortacısı olduğu … plakalı aracın, … plakalı araç ile çarpıştığı, davacının aracında hasar meydana geldiğini, hasar miktarının İzmir 8. SHM’nin 2017/179 Esas sayılı dosyası ile tespitinin yapıldığını, davalıya ödeme yapılması için başvurulduğunu, ancak davalı kasko şirketinin zararı ödemediğini ileri sürerek, belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkiline ait araçta oluşan hasar bedelini mahsuben 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve tespit giderlerinin de yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; araç üzerinde rehin bulunduğunu, rehinli alacaklının … Bankası … Şubesi olduğunu, TTK 1453. maddesine göre dava açma hakkının öncelikle rehinli alacaklıda olduğunu, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını savunarak, davanın esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 26/11/2019 TARİHLİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…Davacıya ait … plakalı aracın … bankası … şubesi nezdinde rehin kaydının bulunduğu anlaşılmış,TTK 1453 maddesi çerçevesinde Bankadan davaya muvafakat verip vermeyeceği sorulmuş,davaya muvafakatlerinin bulunmadığını,sigorta bedelinin kendilerine ödenemesini talep ettiğini bildirdiğinden sigorta bedeli davacıya ödenemeyeceğinden davacının dava açma hakkı da bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
Kararın, davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır.
İZMİR BAM 11. HUKUK DAİRESİNİN 24/01/2020 TARİHLİ KALDIRMA KARARI:
11. Hukuk Dairesince; “… Daini mürtehin tarafından verilmesi gereken muvafakat, davanın her aşamasında tamamlanabilen dava şartı olup, karardan sonra yapılan ödeme veya verilen muvafakat ile dava şartı eksikliği tamamlanabilir. Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, hüküm tarihinden sonra, araca ait taşıt kredisinin ödendiğini, araç üzerindeki rehnin kaldırıldığını, ancak, banka tarafından taraflarına muvafakata ilişkin belge verilmediğini ve mahkemece istenildiğinde verileceğinin bildirildiğini ileri sürmekte olup, Uyap sisteminden temin edilen trafik tescil belgesinden, davaya konu sigortalı araç üzerindeki, ilgili bankanın rehin kaydının bulunmadığı görülmektedir. Her ne kadar karardan sonra taşıt kredisinin ödendiğine ilişkin kesin bir sonucuna varılamamış ise de, davaya konu poliçedeki dain-i mürtehin hak sahibi olan bankanın, sigortalı araç üzerindeki rehin hakkının kaldırılmış olduğu ve kredi borcu ödenmeden rehnin kaldırılamayacağı nazara alındığında, Dairemizce usul ekonomisi gözetilerek müzekkere yazılmamıştır. Zira, bankaya taşıt kredi borcunun ödenip ödenmediğinin ve ödeme nedeniyle davaya muvafakat verilip verilmediğine ilişkin müzekkereye verilecek yazı cevabından, karardan sonra davacının aktif dava şartının tamamlandığının anlaşılması halinde, ilk derece mahkemesince, tarafların delilleri toplanarak, bilirkişi raporu alındıktan sonra esas hakkında karar verilmesine yönelik, kararın kaldırılması gerekmektedir…” gerekçesiyle HMK’nın 3531-a-6 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 18/02/2021 TARİHLİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davalı taraf, beyanlarında davacının oto kiralama işi ile uğraştığını, poliçede hususi otomobil olarak teminat verildiğini, kaza tutanağının anlaşmalı olarak düzenlendiğini beyan etmiş ise de; aracın oto kiralama faaliyeti işi ile iştigal eden bir şirkete ait olmasının kaza anında kiralık olduğuna delil teşkil etmeyeceği, davacı aracının kiralık olarak verildiği ya da kaza tutanağının anlaşmalı olarak düzenlendiğine dair bir dosyada tespit bulunmadığı anlaşılmıştır. Böylelikle Mahkememizin ilk kararının verilmesinden sonra istinaf aşamasında bankanın rehni kaldırdığı anlaşıldığından dosyanın bilirkişi heyetine tevdi ile rapor aldırılmıştır. Bilirkişi heyetinin raporuna göre; Sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile “Şeride Tecavüz Etmek” ve aynı Kanunun Madde 46/1-c) “Trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirmek” kural ihlali nedeniyle “kusurlu” olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ nin ise; kazanın meydana gelmesini engellemek için ani gelişen bu durum karşısında önlem alma imkanının da bulunmadığı ve sonuç olarak herhangi bir trafik kural ihlali yapmadığı anlaşıldığından “kusursuz” olduğu, bu kaza nedeniyle davaya konu … plakalı aracın hasar onarım bedelinin; yedek parça ve işçilik olmak üzere kdv dahil 132.800,00TL olduğu, Aracın yapılan piyasa araştırması neticesinde rayiç değerinin 190.000,00 TL olması, Aracın Sovtaj değerinin 110.000,00 TL olması nedeniyle; Aracın onarım bedelinin rayiç değerinin geçmesi nedeniyle (mevcut Yargıtay kararları doğrultusunda değerlendirildiğinde) onarımının ekonomik olmayacağı, bu nedenle pert-total işlemine tabi tutulması gerektiği, pert-total işlemine tabi tutulduğunda gerçek zararının rayiç değeri (190.000 TL) ile sovtaj değeri (110.000 TL) farkı miktarı 80.000,00 TL olduğu, davacıya ait aracın … plakalı aracın; kaza tarihinde 03.02.2017-2018 tarihleri arasında 179167117 nolu poliçe ile davalı … şirketi nezdinde KASKO Sigorta teminat örüntüsüne alındığı, her ne kadar sigortalı aracın maliki, araç kiralama işi ile iştigal ettiği iddia ve beyan edilmekte ise de; dosyada kaza tarihi ve saatinde aracın kiralık olduğu sırada kazaya karıştığına dair bir delil veya tespitin olmadığı, Kaza nedeniyle sigortalı araçta meydana gelen zararın uyumlu olduğu, dosyada teminat dışı bir halin varlığının da tespit edilemediği…” gerekçesiyle davanın KABULÜNE; 80.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, beyan ve ihbar yükümlülüğünün ihlal edildiğini, dava konusu aracın kiralık araç olduğu yönündeki iddia ve beyanlarının göz ardı edildiğini, davacı tarafça açılan davanın hukuka ve usule aykırı, haksız ve kötü niyetli olduğunu, müzekkere yazılmasını istedikleri kurumlara müzekkere yazılmadığını, Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak kiralık araç bilgi sisteminden sigortalı aracın sorgusunun yapılmadığını, dava dilekçesi ekinde ve adresleri bildirilen tanıklarının dinlenmediğini, delilleri toplanmadan ve savunmaları değerlendirilmeden esas hakkında karar verildiğini, davacı şirket … isimli oto kiralama işletmesinin sahibi olduğunu, aracın şirket adına kayıtlı olduğunu, şirketin faaliyet alanları arasında oto kiralama hususunun da yer aldığını, bu hususun ticaret sicil memurluğundan ve Balçova Vergi dairesinden de sorulması gerektiğinin beyan ve talep edildiğini ancak yerel mahkemece bu hususta araştırma yapılmadığını, davacının bu yükümlüğü yerine getirmediğini, bunun sebebinin de sürücü ile malik arasındaki ilişkinin kiracı/kiralayan ilişkisi olması davacıya ait aracın kiralık olarak kullanılıyor olmasından kaynaklandığını, sigorta sözleşmelerinin gerek kuruluşunda gerekse hasar anındaki uygulamasında karşılıklı iyi niyet ve beyan esasına dayalı sözleşmeler olduğunu, tarafları arasında imzalanan poliçenin 3. Sayfasında muafiyet bilgileri başlığı altında kullanım şekli klozunun yer aldığını ve aracın hususi araç olarak sigortalandığının belirtildiğini, hasarın %80 kısmına ilişkin muafiyetin söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin poliçedeki muafiyet hükümleri gereği meydana gelen hasarın %20 kısmından sorumlu olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminat ödenmesi yönünde bir kanaat oluşması halinde müvekkili şirketin sorumluluğunun hasarın %20 kısmı ile sınırlı olduğunu, yerel mahkeme kararına usuli yönden de itirazlarının bulunduğunu, davacının davasını HMK m. 107’ye dayandırarak belirsiz alacak davası olarak açtığını, bu davanın niteliği gereği belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, alacağın sigorta sözleşmesinden kaynaklandığını, rizikonun gerçekleşmesi ile davacı tarafın zararını belirleyebilecek duruma geldiğini, HMK 107. Maddeye göre, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde davacıya belirsiz alacak davası açma hakkı tanındığını, bu hakkın sınırlı hallerde davacı tarafa da tanındığını, davacının alacaklı olduğu iddiasına dayanak gösterdiği bir tespit dosyasın da bulunduğunu, davacının talebinin belirlenebilir durumda olduğunu, hasarın belli olduğunu, hasara uğradığını iddia ettiği eşyalar, yapılacak tadilat tutarlarının belirli olduğunu, kanunun her davada belirsiz alacak davası açılmasına imkan vermediğini, yerel mahkemede açılan davada belirsiz alacak davasının açılmasına imkan vermediğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının talebini belirsiz alacak davası olarak talep etmesinin kanunun düzenlemesine aykırı olması sebebiyle, davacının ıslah dilekçesi ile ıslah ettiği miktar yönünden de talebinin zaman aşımına uğradığını, davacının, sigorta tazminatına ilişkin 80.000 TL’ye davacı ıslah ettiğini ancak alacağın zaman aşımına uğradığını, ıslah edilen 60.000 TL kısmın sırf zaman aşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, her ne kadar dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, Kasko Sigortası Genel Şartlarında ihbar yükümlülüğünün gereği gibi süresinde yerine getirilmemiş olmaması halinde bir yaptırımın düzenlenmediği ve bunun yargıtay kararlarıyla sabit olduğu belirlenmiş ise de Kasko Sigortası Genel şartları B.1.1 maddesi gereğince sigortalının rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren 5 iş günü içerisinde ihbar yükümlülüğü bulunduğunu, davalı tarafın bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, doğrudan dava açtığını, müvekkilinin hasar dosyası açma ve gerekli inceleme ve araştırmaları yapma hakkını engellediğini, hasarın teminat dışı kalmasına yol açan bir durum olduğunu, bu hususlardaki tüm beyanlarına ilişkin, yerel mahkemece gerekçeli kararda hiç bir değerlendirme yapılmadığını, teminat dışı olduğuna ilişkin iddialarının dikkate alınmadığını, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. Maddesine göre, davacı tarafın artık sigorta teminatına dahil bir kaza yaparak hasara uğradığını ispat etmesi gerektiğini, dosya kapsamında bu mümkün olmadığından davacının davasının reddinin gerektiğini, davacı tarafın dava konusu kaza ile ilgili olarak müvekkilinin yapacağı araştırma ve toplayacağı delilleri engellemek adına hasarı ihbar etmediğini, bu nedenle kötüniyetli olduğunu, aracın kaskı sigortalı olduğunu, sigorta şirketine kazayı ve hasarı ihbar edip eksper tarafından sıcağı sıcağına tespitlerin yapılması imkanı varken, davacı mahkemeye başvurarak tespit yaptırma yoluna gittiğini, bu nedenle masrafların yargılama giderleri içinde müvekkiline yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında davacı aracında meydana gelen hasarın, aracın kasko sigortacısı davalıdan tahsili istemine ilişkindir
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacıya ait aracın davalı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu ve araçtaki hasarın poliçe yürürlük süresi içinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık, kazanın ihbar edilen şekilde meydana gelip gelmediği, aracın kiralık (rent a car) olarak kullandırıldığı sırada kazanın olup olmadığı dolayısıyla hasarın teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, 19/11/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının maliki olduğu, sürücü … tarafından kullanılan … plakalı aracın sürücüsü ile dava dışı … plakalı aracın yapmış olduğu kaza sonucu hasarlandığı sabit olup bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davalı vekili, davacının rent a car şirketi sahibi olduğunu, söz konusu aracın kiralanmış olması halinde poliçe uyarınca hasarın %80inden sigortalının sorumlu olacağını belirterek bu hususun araştırılmasını talep etmiştir. Dava konusu aracın hangi sebeple sürücü …’ın kullanımında olduğuna dair dosyada bir bilgi bulunmamakla birlikte mahkemece de bu konuda bir araştırma yapılmamıştır.
Dava konusu 03.02.2017/2018 vadeli sigorta poliçesinde sigorta konusu aracın kullanım şekli “özel otomobil” olarak belirtilmiştir. Sigorta poliçesinde yer alan “kullanım şekli klozu “…kiralanan araçlarda meydana gelen hasar bedelinin %80’i sigortalı tarafından karşılanmak üzere tazminat bedelinde indirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yargılama sırasında yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmış olmadığından, dosya bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir.
İspat külfeti somut olayda davalı sigortacıda olmakla, sigortacı rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve aracın özel araç olarak kullanılmadığını kiralık araç olarak kullanıldığını soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamalıdır.
O halde mahkemece tarafların tüm delillerinin toplanması, davacının özellikle kaza tarihinde rent a car işiyle iştigal edip etmediği, davacı şirketin ticari defterleri, kayıtları, sözleşme ve faturaları getirtilerek aracın şirket envanterinde kayıtlı ise ne olarak kayıtlı olduğu, vergi dairesi, trafik tescil birimi ve başkaca ilgili kuruluşlara yazı yazılarak aracın rent a car olarak işletilip işletilmediğinin araştırılması, KABİS (kiralık araç bildirim sistemi) kaydı olup olmadığı, sürücü ile davacı arasındaki ilişkinin ortaya konulması bakımından tüm belgeler toplandıktan sonra konusunda uzman bilirkişiden rapor aldırılarak dava konusu sigortalı aracın rent a car (kiralama) işinde kullanılıp kullanılmadığının değerlendirilmesinden sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir ( bkz. Aynı yönde Yargıtay 4. HD’nin 2021/2616 E. – 2245 K. Sayılı ilamı).
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/91 Esas – 2021/139 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/10/2023