Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/50 E. 2023/946 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/50
KARAR NO : 2023/946

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2019 (Dava) – 17/09/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/236 Esas – 2020/395 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 07/06/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 07/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/09/2020 tarihli 2019/236 Esas ve 2020/395 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından zorunlu trafik sigortası yapılmış olan … plakalı aracın müvekkilinin malik ve sürücüsü olduğu … plakalı araca çarptığını, müvekkilinin sürücüsü olduğu araçta yüksek maddi hasar meydana geldiğini, resmi trafik birimlerince düzenlenen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında da kazaya … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusuru ile sebebiyet verdiğinin belirtildiğini, müvekkiline ait araçta meydana gelen hasarın belirlenmesi amacıyla İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/37 D.İş sayılı dosyasından alınan rapora göre; araçta 43.400-TL hasar, 5.000-TL değer kaybı meydana geldiğinin tespit edildiğini, bu tespit raporu ile davalı sigortacıya KTK m. 97 kapsamında başvurduklarını, ancak tazminat ödemesi yapılmadığını, arabuluculuk sürecinde de uzlaşma sağlanamadığını, sigorta şirketinin meydana gelen kaza nedeniyle gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, müvekkilinin aracında bilirkişi incelemesine göre değer kaybı zararı olduğunun tespiti halinde davalı sigorta şirketinin bundan da sorumlu olacağını, hasar bedeli likit alacak olarak kabul edilmediği ve yargılamayı gerektirdiği için fazlaya ilişkin haklarının saklı olduğunu, işbu sebeple davanın HMK m. 107 kapsamında belirsiz alacak niteliğinde bir dava olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, 50-TL maddi hasara ve 10-TL değer kaybına ilişkin tazminatın davalının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, ayrıca 2019/37 D. İş dosyası kapsamındaki yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile hasar bedeli talebini 35.250,00-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile teminat verilen … plakalı aracın 16.02.2019 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacının başvurusu ile hasar dosyası açıldığını, ancak incelemesinin sonuçlandırılamadığını, poliçeden dolayı müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalısının kusuru oranında olmak üzere araç başına kaza tarihi itibariyle azami 36.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, gerçek zararın alanında uzman bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiğini, davacı tarafın, müvekkili nezdinde sigortalı araç sürücüsünün, kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğuna dair herhangi bir delil sunamadığını, kusur oranının da hesaplanması gerektiğini beyanla, haksız ve kötüniyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Sigortalı … plakalı aracın sürücüsü dava dışı …’ ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu md. 56-c ve 84-d kurallarını ihlal ettiğinden ötürü trafik kazasının meydana gelmesinde %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, … plakalı aracın sürücüsü davacı …’ in ise trafik kazasında herhangi bir kusurunun olmadığının anlaşıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre, … plakalı … … marka aracın toplam onarım tutarının 43.400,00 TL olduğu, aracın 2.el rayiç değerinin kaza tarihi itibariyle 52.500,00 TL civarında olacağının belirlendiği, aracın onarım tutarının kaza tarihi itibariyle belirlenen aracın 2.el piyasa rayiç değeri olan 52.500,00 TL’nin %83’ üne ulaşması sebebiyle aracın tamirinin ekonomik olmadığı ve pert edilmesinin uygun olacağı, 2.el piyasa araştırmalarına göre sovtaj değerinin 17.250,00 TL civarında olduğu, bu nedenle toplam hasar miktarının 52.500,00 TL–17.250,00 TL = 35.250,00 TL olacağı, pert olarak kabul edilen araçta herhangi bir değer kaybı meydana gelmeyeceği, 2908 sayılı KTK 99.madde hükmüne göre trafik sigortacısının zarar giderim yükümlülüğü süresinin, hasar ihbarından itibaren 8 iş günü olduğu, bu süre geçtikten sonra sigortacının temerrüde düştüğü, buna göre davacının 10.04.2019 tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği anlaşılmakla; DAVACININ, HASAR BEDELİ TALEBİNE YÖNELİK DAVASININ KABULÜ İLE 32.250,00-TL hasar bedelinin temerrüt tarihi olan 10.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, DAVACININ, DEĞER KAYBI BEDELİ TALEBİNE YÖNELİK DAVASININ REDDİNE…..” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “…Hakkaniyete aykırı kararın kabulünün mümkün olmadığını, açılan hasar dosyası kapsamında, ödemenin yapılıp yapılamayacağının tespit edilebilmesi için hasar komisyonunca davacı vekili ile yapılan görüşmeler neticesinde, aracın gösterilemeyeceğinin kendilerine bildirildiğini, bu nedenle hasara ve hasar tutarına ilişkin inceleme yapılamadığını, hasar dosyası kapsamında araştırma yapılmasının engellendiğini, hasarın müvekkili şirketçe tespitinin yapılıp ödenmesi ihtimali varken, tamamen kötü niyetli olarak dava yoluna gidilmesinin hakkaniyete açıkça aykırılık oluşturduğunu, bu hususta davacı vekili ile müvekkili şirket arasında yapılan yazışmalara ait ekran görüntüsünü ekte sunduklarını, davacı tarafın, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de müvekkiline yükletilmesini talep ettiğini ve mahkemece de bu yönde hüküm kurulduğunu, ancak ‘Dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle yargılama giderlerinden sorumluluk’ başlıklı, HMK 327. maddesine göre; ‘Gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf, davada lehine karar verilmiş olsa bile, karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir.’ denildiğini, bu durumda dava açmadan önce müvekkili şirkete başvuran, ancak evrakları tamamlamayarak davanın açılmasına ve uzamasına sebep olan davacının, dava kabul edilse dahi yargılama giderinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının aracının maddi hasarının incelemesinde; tespit edilen araç rayiç bedelinin hesaplamasının rapor tarihi dikkate alınarak yapıldığını, ancak Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da belirtmiş olduğu gibi aracın olay tarihindeki 2. el piyasa rayiç değerinden, olay tarihindeki sovtaj bedeli (hasarlı hali ile aracın değeri) indirilerek davacı zararının bulunması gerektiğini, bilirkişi raporunda rapor tarihindeki bedeller dikkate alınarak kaza tarihine entegre edilmesinin yerinde bir değerlendirme olmadığını, bu sebeple hazırlanan raporun gerçeği yansıtmadığı kanaatinde olduklarını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşı yan trafik sigortacısından araç hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; kusura yönelik istinaf itirazı bulunmadığından bu hususun kesinleşmiş olduğu, istinaf kapsamının hesaplanan zarar bedeline ve yargılama giderlerine yönelik olduğu, bu kapsamda yapılan incelemeye göre, mahkeme kabulünün aksine davalı tarafça bilirkişi raporuna kusur ve hesaplanan zarar bedeli yönünden süresinde itiraz edildiği anlaşılmakta ise de, davacının davadan önce usulünce mahkemeden tespit talebinde bulunup düzenlenen tespit raporunu da ekleyerek davalı sigorta şirketine başvuru yaptığı gözetildiğinde, davalı tarafa aracı göstermediği ve kötüniyetli olduğuna dair itirazların kabulü mümkün görülmemiş, yine alınan bilirkişi raporunda aracın kaza tarihindeki rayiç bedelinin dikkate alınmasına, sovtaj bedeli bakımından rapor tarihindeki ilanlar esas alınmışsa da, bu durumun istinafa gelen davalı taraf lehine kazanılmış usuli hak niteliğinde olup, aleyhe bozma yapılamayacak olmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından davada haklı olduğuna karar verilen davacı taraf yararına hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/236 Esas – 2020/395 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 2.202,99-TL istinaf karar harcından peşin alınan 550,75-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.652,24-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/06/2023