Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/456 E. 2022/1628 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/456
KARAR NO : 2022/1628

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2019 (Dava) – 10/02/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/1084 Esas – 2021/139 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2021 tarih ve 2019/1084 Esas – 2021/139 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Şirketi ile müvekkili banka arasında 09/02/2017 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların bu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldıklarını, kullandırılan kredi borcunun süresinde ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarnamenin davalılara 26/09/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine ihtiyati haciz kararı alındıktan sonra icra takibine geçildiğini, davalıların itirazı nedeniyle takibin durduğunu, itirazın hukuki dayanaktan yoksun haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığını, davalılar tarafından konkordato talep edilmiş ise de 21/12/2018 tarihli karar ile davanın reddine karar verilip bütün tedbirlerin kaldırıldığını, takibin bu karardan sonra yapılması nedeni ile icra takibi yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığını, icra takibinde konu edilen alacak miktarı kadar davalıların borçlu bulunduğunu, talep edilen faiz ve faiz oranlarının kanuna ve sözleşmeye uygun olduğunu bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; İİK’nun 296.maddesine aykırı olarak davalıların İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/67 esas sayılı dosyasında açtıkları konkordato talepli davada geçici mehil süresi verilmesine karar verilmesine ve bu dönemde davalıların davaya konu kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarının bulunmamasına rağmen davacı tarafça sözleşmenin sona erdirildirildiğini, bu nedenle muaccel hale gelmiş bir alacak bulunmadığını, konkordato talebinin reddine karar verilmesine rağmen henüz kararın kesinleşmediğini, İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/6 esas sayılı dosyasında takibin iptali konusunda açtıkları davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, ihtarnamede belirtilen alacak miktarı ile icra takibinde takip konusu yapılan alacak miktarlarının farklı olduğunu, asıl alacak ve talep edilen faizlerin somut olarak açık olmadığını, bunun yanında aşırı oranda ve miktarda faiz talebinde bulunulduğunu, geçici mühlet dönemi içinde faizin işlememesinin gerekmesine rağmen davacı tarafça faiz işletilmesinin kanuna aykırı olduğunu, alacağın likit olmaması ve konkordato süreci nedeni ile ödeme yapılması mümkün olmadığından icra inkar tazminatının talep edilemeyeceğini, arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren davanın yedi günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığını bildirmiş, davanın alacağın muaccel olmaması nedeni ile usulden reddine, konkordato davası ile takibin iptali istemine yönelik davaların bekletici mesele yapılmasına, davanın esastan reddi ile davacı tarafın kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… taraflar arasında davaya konu davalılardan …..Şirketinin borçlu, diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldıkları 09/02/2017 tarihli genel kredi sözleşmesinin düzenlendiği, sözleşme kapsamında davalı borçlu şirkete kredi kullandırıldığı ve ödemelerin bir takvime bağlandığı, tüm davalıların İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtıkları davalarda konkordato talebinde bulundukları, 20/09/2018 tarihinde açılan davalardan sonra konkordato hükümleri çerçevesinde ihtiyati tedbir kararları verilerek geçici mühlet kararı verildiği, ardından yapılan yargılama sonunda 19/06/2019 tarihli kararla davanın reddine karar verilmiş ve hüküm tarihi itibariyle kararın istinaf edilmesi nedeni ile karar henüz kesinleşmemiş ise de mahkememizce alınan bilirkişi raporunda belirlendiği üzere hesap kat tarihi olan 24/09/2018 tarihinde davalı borçlu şirketin muaccel hale gelmemiş bir borcunun bulunmadığı, davalılar tarafından 20/09/2018 tarihinde konkordato talepli davanın açılmasından sonra davacı tarafça dört gün sonra 24/09/2018 tarihli ihtarname ile hesabın kat edildiği, İİK’nun 296(1) maddesinde sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp ta borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümlerin borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanamayacağı, sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşmenin borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesi ile sona erdirilemeyeceğine ilişkin hükme aykırı olarak davalıların hesap kat tarihinde muaccel hale gelmiş ve ödenmemiş bir borçlarının bulunmamasına rağmen her ne kadar davacı banka tarafından gönderilen ihtarnamelerde sözleşmenin konkordato başvurusu nedeni ile feshedilmediği ve hesabın kat edilmediği bildirilmiş ise de muaccel bir borç olmaması karşısında ve hesap kat tarihi davalıların konkordato başvurusundan dört gün sonra yapılmış olması nedeni ile ayrıca davacı tarafça ihtarnamelerde haklı ve geçerli kabul edilebilecek bir kat ihtarı gerekçesinin belirtilmeyip, davalı borçlu müşterinin çeklerinin ödenmediği bilgisi, firmanın ödeme dengesinin bozulduğu, kredi ödemelerini gerçekleştiremediği ve bankaların takip başlattığı gibi piyasada oluşan olumsuz algı sebebi ile hesapların kat edildiği bildiriminin haklı olduğu konusunda davacı tarafça dosyaya bir delil sunulmaması karşısında hesabın konkordato başvurusu nedeni ile kat edildiğinin kabulünün gerektiği, buna göre davacı tarafın İİK’nun 296(1) maddesi hükmüne aykırı olarak kredi sözleşmesinin muaccel hale gelmiş ve ödenmemiş bir borç bulunmamasına rağmen feshederek hesabı kat ettiği… ” gerekçesiyle davanın REDDİNE, davacı tarafın icra inkar ve davalı tarafın kötü niyet tazminatları istemlerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; borçlu şirketin hesaplarının anılan sözleşme hükmü uyarınca piyasaya karşı edimlerini yerine getirmemesi, ödeme güçlüğü içerisine düşmesi ve aleyhinde icra takibi başlatılması nedenleriyle usulüne uygun olarak kat edildiğini, yerel mahkemece muaccel hale gelen bir borç olmamasına ilişkin tespit ve kararın hukuka aykırı olduğunu, borçluların konkordato talebi kötü niyetli olduğunu, tehir-i icra taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, kaldırılarak İzmir 23. İcra Müdürlüğü 2018/16257 E. sayılı takibe vaki itirazın iptaline, tehir-i icra taleplerinin kabulü ile kararın kesinleşmesine kadar İzmir 9. İcra Müdürlüğü 2021/2771 E. Sayılı takipte icranın geri bırakılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davalılar vekilinin karar tarihinden sonra 14/10/2022 tarihli dilekçesi ile; icra takibine itirazlarından feragat ettiklerini, davanın konusuz kaldığını, davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirdiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin de, 16/10/2022 tarihli dilekçesi ile, davanın konusuz kaldığını, davalılardan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirdiği anlaşılmaktadır.
Dairemizce İzmir 23. İcra Müdürlüğü’ nün 2018/16257 sayılı dosyasının UYAP ortamında incelenmesinde, davalı-borçlular vekilinin 14/10/2022 tarihinde icra dosyasına itirazlarından feragat ettiklerine ilişkin yazılı beyan dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Bu itibarla, davacının istinaf itirazlarının kabulü ile kararın kaldırılarak, davalı-borçlular tarafından icra dosyasına yapılan itirazlardan feragat edildiği ve davanın konusuz kaldığı anlaşılakla; yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ve esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davacının istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1084 Esas – 2021/139 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-Dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacı taraf talep etmediğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca, peşin alınan 47.789,15 TL harçtan, alınması gereken 80,70-TL karar harcının mahsubu ile bakiye 47.708,45 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Tarafların karşılıklı talebi bulunmadığından taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına ve taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa resen iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B-İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında, davacıdan alınan 59,30 istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/10/2022