Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/444
KARAR NO : 2023/1894
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019 (Dava) – 10/02/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/6 Esas – 2021/23 Karar
DAVA : Faydalı Modele Tecavüzün Tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 06/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/6 Esas-2021/23 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, babası … ile birlikte kurdukları firma ile 2017 yılından beri faaliyet gösterdiği arıcılık ve arı kovanları hususunda sektörün önde gelen firmalarından biri olup tanınmışlık kazandığını, dilekçe ekinde sunmuş oldukları davalı tarafından kesilen 16.10.2019 tarihli faturanın, davalının müvekkiline ait faydalı modelle korunan ürününü birebir üretip sattığını belgelediğini, yine sunulan davalıya ait ürün kataloğundan da görüleceği üzere davalı firmanın gerek kataloglarında gerekse internet sayfasında müvekkiline ait faydalı modelle koruma altında olan ürünün birebir aynısını kullanmak suretiyle satış, pazarlama ve tanıtımına devam edip bunun, tecavüz eylemine aktif olarak vücut verdiğini, davalının kataloğunda müvekkili adına tescilli ürünün bizzat kendisine ait resimleri koyduğunu ve bu ürünü 513 ürün koduyla sattığını, müvekkilinin ticari iş ilişkisi içinde olduğu firmalardan gelen bilgiler ve müşteri çevresinden gelen şikayetler doğrultusunda yaptıkları araştırmalar sonucunda; arıcılık ve arı kovanları sektöründe davalının müvekkili adına tescilli faydalı model belgesi ile korunan ürünün birebir aynısını yaparak piyasaya sunduğunun tespit edildiğini, davalının, müvekkilinin TPE nezdinde 2017/00390 numarası ile tescilli faydalı modelle korunan ürününü birebir aynı olacak nitelikte üretip satışa sunduğunun ve kataloglarında yer verdiğinin tespit edildiğini, tescilli 2017/00390 numaralı faydalı model belgesi ile korunan buluşun özeti, istemleri ve tarifnamesi incelendiğinde ürünün “arı kovanlarına yardımcı gereçler” olarak anıldığını, müvekkilinin ürünü piyasaya sürer sürmez piyasada çok büyük rağbet gördüğünü, zira arıcılık sektöründe yenilikçi bir ürün olduğunu, mevcut buluş ile kovan yapımının modernize edilip maliyetinin düşürüldüğünü, kullanımının kolaylaştırıldığını ve arı nakliyelerindeki arı çıkmalarının sıfıra indirildiğini, rakipleri tarafından taklit edilmesinin de uzun sürmediğini, davalı firmanın da taklit eden firmalardan biri olduğunu, müvekkilinin son derece iyi niyetle davalı ile şifaen görüştüğünü, ancak davalının buna rağmen hukuka aykırı üretim ve satışına devam ettiğini, müvekkilinin 2017/00390 tescil numarası ile korunan buluşunun tasarımını değiştirerek ve fakat işlevsel olarak aynen üreterek satışını gerçekleştirdiğini, bilindiği üzere faydalı model koruması ile tasarım korumasının birbirinden tamamen farklı hususlar olduğunu, görsellerinden de anlaşıldığı üzere, davalı firma tasarımda ufak tefek farklılıklara yer verse de müvekkiline ait faydalı modelle korunan buluşu aynen kullandığını, davalı firma tarafından ürünün üretim ve satışının yapılmasının 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Kapsamında Faydalı Model Hakkına Tecavüz ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Haksız Rekabet teşkil ettiğinin açık olduğunu, davalının, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterip, müvekkilinin ürününü taklit ettiğini, bu nedenle müvekkilinin uğradığı zararların tazminini talep hakkına sahip olduğunu, davalı firmanın hiçbir emek sarf etmeden müvekkilinin faydalı modelle korunan buluşunu aynen kullandığını, davalı taklit eylemleri nedeniyle çok ciddi haksız kazançlar elde ettiği gibi, bu eylemler nedeniyle müvekkilinin aynı şekilde çok ciddi hak kayıplarına uğradığını, ürünün rakip olan davalı tarafından bu denli açıkça hukuka aykırı şekilde kullanılıyor olmasının hatta sahiplenilmesinin müvekkilinin iş dünyasındaki itibarını ve müşteri kazanma potansiyelini de düşürdüğünü, bu durumun müvekkili açısından maddi olduğu kadar manevi olarak da ciddi zararlar doğurmakta olup davalı yanca karşılanması gerektiğini, müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararların -sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazancın- ve manevi zararların davalıdan tahsilini talep ettiklerini belirterek, davalının müvekkiline ait faydalı modelle korunan buluşu kullanmasının önlenmesine, kullanmaktan men edilmesine, faydalı modelle korunan buluşu kullanmak suretiyle elde ettiği ürünler ve benzeri her türlü ticari evraka el konulmasına, toplanması ve hüküm kesinleşene kadar emin bir yerde muhafaza altına alınmasına, ürünlerin üretiminde kullanılan makine teçhizat ve sair her türlü üretim araçlarına el koyulmasına ve hüküm kesinleşene kadar emin bir yerde muhafaza altına alınmasına, hükmün kesinleşmesine müteakip imhasına, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve 6102 sayılı TTK gereğince; fiili zarar ve yoksun kalınan kazancın, makul bir pay da eklenmek suretiyle hesaplanarak müvekkilinin uğradığı maddi zararın tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın tecavüzün gerçekleştiği tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkille verilmesine, ticari itibari zedelenen müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararlar için 10.000,00 TL manevi tazminatın tecavüzün gerçekleştiği tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalıya usulüne uygun olarak tebligat çıkarıldığı, ancak davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Faydalı modelden doğan haklara tecavüz eyleminin gerçekleşebilmesi için faydalı modelin ana isteminde bahsedilen tüm unsurların tamamının, tecavüz ettiği iddiasında bulunulan üründe bulunmasının şart olduğu, ana istemdeki unsurların tamamı, ihlal konusu üründe yoksa bağlı istemlere de tecavüz olmadığı, dosya kapsamında hükme esas alınan 29/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere ihlal olduğu iddia edilen ürünün davacı faydalı modelin bağımsız unsurların tamamını içermediği, koruma kapsamında kalmadığı anlaşılmakla; DAVANIN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Faydalı modele tecavüz bakımından istemde yer alan unsurların tamamının karşı yan ürününde olmasını aramanın bir ürünün faydalı model olarak tescil edilmesinde aranan hukuki fayda ilkesiyle bağdaşmadığını, müvekkilinin ürününün bağımsız istemlerden oluştuğunu, her bir istemin ihlalinin ayrı ayrı tecavüz eylemine vücut verdiğini, buluş sahibi müvekkili, korumanın istemler kapsamında olduğunu bilmekte ise de, bağımsız istem ve bağımlı istem ayrımından haberdar olmayıp hangi tür istemin ihlali halinde tecavüz eyleminin vuku bulacağını bilmesinin de beklenemeyeceğini, müvekkilinin, tescil ettirdiği yardımcı gereçlerden birinin ihlalinin tecavüz olarak kabul edilmeyeceğini bilmesi mümkün olmadığı gibi kabul etmesinin de mümkün olmadığını, müvekkilinin tescile konu ettiği ‘arı kovanı yardımcı gereçleri’ olarak adlandırılan istemlerin her biri ayrı ayrı korunmayacak ise ve sadece arı kovanını kül halinde yapan kişilerin tecavüz eylemine vücut verdiği kabul edilecek ise müvekkilinin ne için tescil yaptırıp, neyi kimden korumuş olacağının ve TPE nezdinde tescilin ne önemi kaldığının merak konusu olduğunu, alınan bilirkişi raporunda müvekkiline ait bir adet bağımsız istemin 57 tane bağımlı istemin olduğundan bahsedilmiş ise de, bağımsız istem ile bağımlı istemler ayrımında lafzi yorumdan uzaklaşılarak buluşa özgü esas yorum yapılmadığının ve buluşun detaylı incelenmediğinin açıkça görüleceğini, bilirkişiler tarafından belirtilenin aksine müvekkilinin bir tane bağımsız istemi bulunmadığını, incelendiğinde görüleceği üzere, bahse konu buluş başlığının ‘arı kovanında yardımcı gereçler’ ismini taşıdığını, dolayısıyla tescil kapsamında birden fazla yardımcı gereç olup koruma talep edilmesinin amacının bu gereçlerin her birine ayrı korumalar sağlamak ve her bir yardımcı gerecin bir başkası tarafından üretilmesinin, satılmasının, bulundurulmasının vs. önüne geçmek olduğunu, bu nedenle, müvekkiline ait bir tek ana istem ve diğerlerinin bağlı istem olduğunun söylenmesinin kabul edilebilir olmadığını, müvekkiline ait 8 tane bağımsız istemin yer aldığını, bahse konu 8 istemin her birinin ayrı parçalar olduğunu, ana istemin içinde ayrı bağımsız istemler niteliğinde olduğunu, bu parçalardan herhangi birinin ihlalinin faydalı modele tecavüz/kısmen tecavüz eylemine vücut verdiğini kabul etmenin hukuk ve hakkaniyet gereği olduğunu (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/9362 E.- 2016/4578 K. sayılı ilamı), her ne kadar bilirkişiler tarafından bir adet ana istem ve 57 tane bağımlı istem olduğu ve davalıya ait ürünün bağımsız istemlerde yer alması nedeniyle tecavüz eyleminin oluşmadığı belirtilmişse de, Yargıtay kararından da görüleceği üzere kabul etmemekle birlikte bağımlı istem olarak nitelendirilen bir istemin taklit olarak üretiminin de tecavüz sayıldığını, faydalı model olarak tescilindeki amaç ve fayda hususu değerlendirilerek tüm parçaların ayrı ayrı koruması olduğunun kabulünün hukuk ve hakkaniyet gereği olduğunu, davalının, müvekkilinin ürününün esaslı parçalarından olan çıta yanlıklarını taklit edip ürettiğini ve piyasaya sunduğunu, davalının tecavüze konu ürününün kül halinde ilgili çıtalar olduğunun sabit olduğunu, yani bir ürünün eklentisi, bütünün parçası değil tamamen ürünün kendisinin çıta olduğunu, bu sebeple zaten müvekkiline ait faydalı modeldeki tüm istemleri davalının ürününde aramanın mantığa aykırı olduğunu, tüm istemlere ilişkin ihlalin arandığı bir bakış açısının bir buluşun tüm parçalarının ayrı ayrı üretilebilmesine imkan tanıyacağı gibi buluş sahibinin hiçbir fikri mülkiyet hakkını da korumayacak olup gerek kanunun gerekse hakkın özüne aykırı olduğunu, ürünün üretim ve satışının yapılmasının hem 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında Faydalı Model Hakkına Tecavüz ve hem de 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında Haksız Rekabet teşkil ettiğini, davalının eyleminin dava dilekçesinde de ayrıntılı yer verdikleri üzere aynı zamanda haksız rekabet yarattığı ve haksız rekabet için istemler hususunun önemli olmadığının, ürününün kısmen ya da tamamen taklit edilip edilmediği hususunun önem arz ettiğinin açık olduğunu, parçalardan birinin davalı tarafından birebir aynısının üretildiğini, davalının bu eyleminin ise müvekkili aleyhine haksız rekabet teşkil ettiğinin de aşikar olduğunu, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının müvekkilinin geliştirip tescil aldığı ürünü taklit etmek suretiyle haksız kazanç sağlamasının açık şekilde haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkilinin uğradığı zararların tazminini talep etme hakkına sahip olduğunu, şöyle ki, davalı firmanın hiçbir emek sarf etmeden müvekkilinin buluşunu aynen kullandığını, davalının çok ciddi haksız kazançlar elde ettiğini, bu eylemler nedeniyle müvekkilinin aynı şekilde çok ciddi hak kayıplarına uğradığını, müvekkilinin iş dünyasındaki itibarını ve müşteri kazanma potansiyelini de düşürdüğünü…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faydalı modele tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacının 2017/00390 tescil sayılı “arı kovanında yardımcı gereçler” başlıklı faydalı modeline, davalı tarafça tecavüz edilmek suretiyle taklit ürünler üretilip satıldığının öne sürüldüğü, mahkemece içerisinde patent uzmanı bilirkişinin de yeraldığı heyetten alınan raporda, davalı tarafça taklit olarak üretildiği belirtilerek dosyaya sunulan numunenin yalnızca 1g unsuru ile ilgili olup, davacının bağımsız isteminde yeralan tüm unsurları içermediğinin belirtildiği, devamında ise 1 a- 1b- 1c- 1d- 1e- 1f- 1g- unsurlarını içermediğinin belirtildiği, sunulan davalı kataloğundaki ürünün de yine bağımsız istemdeki unsurları içermediği görüşü ile, bu nedenlerle zarar hesabı da yapılmadığının belirtildiği, davacı vekilinin rapora süresinde itiraz ederek, bilirkişi raporunda ana istem ve bağımsız istemlerin hatalı olarak belirlendiğini ileri sürdüğü, mahkemece itirazın reddi ile alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddedildiği anlaşılmakta ise de, eksik inceleme ile hüküm tesis edilemez.
Bahse konu bilirkişi heyet raporunda numunedeki 1g unsuru bakımından çelişkili ifadeler kullanıldığı görüldüğü gibi, davacının faydalı model belgesindeki istemler ve bu istemler ile korunması gereken buluşun niteliği hakkında özel ve teknik hiçbir bilgi verilmeksizin sadece davalı ürününde istemlerin bulunmadığı belirtilerek faydalı modele dayalı haklara bir ihlalin sözkonusu olmadığı görüşü belirtilmiş olup, rapor teknik yönden ayrıntılı ve açıklayıcı olmadığı gibi, mahkemece davacı vekilinin rapora yönelik gerekçeli itirazları karşılanmaksızın davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş; davacı faydalı modeli ile davalının taklit olduğu ileri sürülen ürünlerinin teknik açıdan detaylı olarak karşılaştırılması ve davacı taraf itirazları da karşılanmak suretiyle içinde iki ziraat mühendisi ve bir patent uzmanı bilirkişi bulunan farklı bir heyetten bilirkişi raporu alınarak, sonucuna göre karar verilmesidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/6 Esas – 2021/23 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/12/2023