Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/404 E. 2023/1785 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2157
KARAR NO : 2023/1781

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2015 (Dava) – 30/03/2023 (Karar)
NUMARASI : 2022/98 Esas – 2023/245 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 22/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/98 Esas- 2023/245 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … idaresindeki … plakalı aracın tam kusurlu olarak müvekkillerinin murisine çarparak trafik kazasına neden olduğunu, kaza sonucunda müvekkillerinin murisleri …’in vefat ettiğini, diğer davalı …’ nin kaza tarihini kapsayacak şekilde ZMMS poliçesi ile davalının kazaya karışan aracını sigorta ettiğini, murisin eşi olan müvekkili …’in, sağır ve dilsiz olup sürekli olarak birinin bakım ve gözetimine muhtaç olduğunu, müvekkillerinin destekten yoksun kalma tazminatının miktarı bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenebileceğinden bu yöndeki talep için net bir meblağ belirtmelerinin mümkün olmadığını, müvekkillerinin yaşamının kaza neticesinde eş ve babaları olan …’in vefatından dolayı alt üst olduğunu, manevi bütünlüklerinin bozulduğunu ve bu nedenle manevi tazminata da hükmedilmesi gerektiğini belirterek, işbu belirsiz alacak davasında şimdilik müvekkili … için 24.500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının, müvekkili … için ise şimdilik 500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi 04.07.2013′ den itibaren en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat taleplerinin de kabulü ile müvekkili … için 40.000,00-TL, … için 40.000,00-TL manevi tazminatın 04.07.2013 kaza tarihinden itibaren en yüksek faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, istinaf kaldırma kararı öncesindeki talep arttırım dilekçesi ile de davacı eş … yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebini 118.399,66-TL’ye çıkardığı, davacı … yönünden ise istinaf kaldırma kararı sonrasında fazlaya dair haklar saklı tutularak destekten yoksun kalma isteminin 4.280,67-TL’ye çıkarıldığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının vefat eden yakınlarının, yaya bulunmaması gereken ve trafiğin çok hızlı şekilde aktığı bölünmüş yolda hiçbir güvenlik tedbiri almadan gece karanlığında, yol ortasında yakıtı biten aracı ittirmeye çalışırken müvekkilinin aracının geldiğini görünce trafiğin aktığı yolun tam ortasına doğru giderek kendi kusurlu davranışı nedeniyle vefat ettiğini, davacıların anlattığı şekilde tamamen kusursuz olmadığını, davacıların müteveffanın ölümünden sonra onun emekli maaşını almakta olup ölüm dolayısıyla yoksun kaldıkları bir zarar olmadığı gibi ölümden önceki sosyal ve ekonomik durumlarının aynen korunduğunu, 80.000,00-TL manevi tazminatın çok yüksek olup olaya uygun olmadığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … şirketine usulüne uygun olarak yapılan tebliğe rağmen davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI:
Mahkemece daha önceden “davanın kısmen kabulü” ne dair verilen karara ilişkin olarak yapılan istinaf incelemesi neticesinde Dairemizin 26.01.2022 tarihli 2020/955 E.- 2022/129 K.sayılı kararındaki; “…Davacılar vekilinin istinaf itirazı yalnızca müteveffanın kızı olan davacı …’nın kaza tarihinde 22 yaşını doldurmuş da olsa, fiili durum itibariyle bekar ve annesiyle yaşaması nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanması gerektiğine yöneliktir. Bu kapsamda yapılan değerlendirmede; mahkemece alınan aktüer raporunda davacı …’nın kaza tarihi itibariyle 22 yaşını tamamladığı belirtilerek, kız çocukları için uygulanan genel kural uyarınca 22 yaşına kadar destek alabileceğinden destekten yoksunluk süresi bulunmadığından hesaplama yapılmadığının belirtildiği, davacılar vekilinin rapora bu yönüyle süresinde itiraz etmiş olduğu görülmektedir. Bunun üzerine alınan ek raporda da aktüer bilirkişinin davacı …’ nın üniversite mezunu olup kaza tarihi itibari ile üretici duruma geçtiğini, bu nedenle babasının desteğine muhtaç olmadığını belirterek destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamadığı görülmektedir. Davacılar vekili bu ek rapora da aynı gerekçelerle süresinde itiraz etmiştir. Dosya içerisinde mevcut sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağına göre de davacı … üniversite mezunudur. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre; yüksek öğrenim görme durumu bulunmayan kız çocuklarının 22 yaşına kadar, erkek çocuklarının 18 yaşına kadar; yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı dikkate alınarak destek tazminatı hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca, somut gerçekliğin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı olarak hesaplama yapılmaması gerektiği de Yargıtay kararlarında vurgulanmaktadır (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. HD. 2018/4938 E.- 2020/952 K). Bununla birlikte, anne-babanın çocuğa destekliğinin sonsuz bir ilişki olarak kabul edilemeyeceği de açıktır (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17 HD 2017/1141 E.- 2019/8979 K). Yine, üniversite öğrenimi gören-görme ihtimali bulunan çocuklar bakımından Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre ‘mezuniyeti ve mezun olduktan sonra iş arama süreci’ de göz önüne alınarak 25 yaşa kadar destek olunacağı varsayımı kabul edilmektedir (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2019/370 E.- 2019/2705 K). Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; muris kızı davacı … kaza tarihi olan 04.07.2013 tarihinde 22 yaşını doldurmuş olmakla birlikte, üniversite mezunu olduğunun belirlenmesine rağmen iş arama ve işe yerleşme süreci de dikkate alınarak, SGK kayıtları da getirtilip incelenmek suretiyle 25 yaşından önce bir işe girmiş ise işe girdiği tarihe kadar, işe girmemiş ise 25 yaşına kadar destek hesabı yapılması gerekirken, bu yön dikkate alınmaksızın eksik incelemeyle yazılı şekilde talebin reddine karar verilmiş olması yerinde olmamıştır. Mahkemece, belirtilen hususlar dikkate alınarak aktüer bilirkişiden davacı … bakımından ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü gerekmiştir…” gerekçelerle mahkeme kararının kaldırıldığı anlaşılmıştır.

YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda, “…SGK’ya müzekkere yazılarak davacı … ile ilgili varsa hizmet döküm cetveli ve maaş bordrosu ve buna dair tüm belge ve bilgilerin istendiği, gelen yazı cevabı da eklenerek daha önce rapor düzenleyen aktüer bilirkişiden ek rapor alındığı, 02.06.2022 tarihli ek raporda; ölen desteğin kızı olan davacı …’in 09.03.1991 doğumlu olup, babasını kaybettiği 04.07.2013 tarihinde 22 yaşında olduğu, SGK hizmet dökümü kayıtlarına göre babasının ölüm tarihinde çalışmadığı, üniversite mezunu olduğu, bu nedenle ölen babasının 25 yaşına kadar destek olacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği, dosyaya gelen SGK kayıtlarına göre destek …’in asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği görülmekle asgari ücret esas alınarak tazminat hesabının yapılması gerektiği, …’ın %75 oranında asli ve ölen yaya …’in %25 oranında tali kusurlu olduğu, yapılan hesaplamaya göre davacı …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 5.707,56 TL olduğu ve davalı tarafın %75 oranında kusuru dikkate alındığında davacı …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 4.280,67 TL olduğu, kazaya karışan sigortalı … plakalı aracın 25.04.2013 – 25.04.2014 tarihleri arasında davalı … şirketi tarafından 250.000 TL ölüm teminatı ile ZMMS sigorta poliçesiyle sigorta kapsamına alındığı ve 04.07.2013 tarihli kazanın da poliçe teminat süresi içerisinde meydana geldiği, hasar ihbarı üzerine 29.04.2014 tarihinde hasar dosyası açıldığının davalı … şirketi tarafından bildirildiği, bu tarihe 8 iş günü ilavesiyle davalı … şirketinin 12.05.2014’de temerrüde düştüğünün kabulü gerektiğinin bildirildiği, yine aynı aktüer bilirkişiden tarafların rapora itirazlarının değerlendirilmesi açısından alınan 03.11.2022 tarihli ek raporda; hesaplamanın TRH 2010 Yaşam Tablosu ve bilinmeyen dönem kazançlarının her yıl %10 arttırılıp %10 iskonto edilmesi şeklindeki progresif rant formülü kullanılarak yapıldığı, Yargıtay’ın ilgili Hukuk Dairelerinin 2021 yılında bu formülün uygulanmasında mutabık kaldıkları, bu nedenle 1,8 teknik faiz uygulamasının yerinde olmadığı, davacı …’in kaza tarihinde 22 yaşında olup zihinsel/fiziksel bir engeli olduğuna dair bir delilin dosya kapsamı belgeler içinde bulunmadığı, bu nedenle bir işte çalışabilecek, geçimini sağlayabilecek durumda olduğu, davacı …’nın 25 yaşından sonrası için ölen babasından destek almaya devam etmesini gerektirir özel bir durumunun ispat edilemediğinden hesaplamada herhangi bir değişiklik gerekmediği belirtilerek önceki rapordaki görüşün aynen muhafaza edildiği, toplanan deliller ve aktüer bilirkişiden alınan raporların birlikte değerlendirilmesi neticesinde; raporun hükme esas alındığı, bununla birlikte davacı … için daha önce verilen 27.12.2018 tarihli karar ile 118.339,66 TL maddi tazminata hükmedildiği, davacı … yönünden kararın istinaf edilmediği görülmekle davacı … için ilk kararda verilen 118.339,66 TL’lik destekten yoksun kalma tazminatının dikkate alınması gerektiği, 118.339,66 TL’lik bu miktar dikkate alındığında toplam tazminat tutarının (davacı … için 118.339,66 TL + davacı … için 4.280,67 TL + dava dışı … 1.055,44 TL + dava dışı … 38.364,53 TL=) 162.040,30 TL olduğu ve poliçe limiti teminatı dahilinde kaldığı görülmekle, davacı … için aktüer bilirkişi tarafından 02.06.2022 tarihli raporda hesaplanan 4.280,67 TL yönünden davanın kabulüne karar vermek gerektiği, davacı … açısından maddi tazminat istemi ile, her iki davacı açısından hükmedilen manevi tazminat istemi açısından mahkemenin 2015/1287 Esas-2018/1159 Karar ve 27.12.2018 tarihli kararı ile karar verilmiş olup, bu taleplere ilişkin kısım açısından karar istinaf edilmediğinden bu istemler açısından önceki karar kesinleşmiş olduğundan yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına karar verme gereği doğduğu anlaşılmakla, sonuç olarak; davacı … açısından maddi tazminat istemi ile, her iki davacı açısından hükmedilen manevi tazminat istemi açısından mahkemenin 2015/1287 Esas – 2018/1159 Karar ve 27.12.2018 tarihli kararı ile karar verilmiş olup, bu taleplere ilişkin kısım açısından karar istinaf edilmediğinden ve önceki karar kesinleşmiş olduğundan YENİDEN BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Davacı … yönünden maddi tazminat isteminin KABULÜYLE; 4.280,67 TL maddi tazminatın davalı … yönünden 04.07.2013, davalı … şirketi yönünden ise 12.05.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacı …’e verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
DAVACI … (…) … VEKİLİ TARAFINDAN, “…Bozma sonrası yeniden yapılan yargılama sırasında alınan ve hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda; yalnızca 25 yaşına kadar destekten yoksunluk süresi bulunduğundan bahisle hesap yapılmış olup varsayımın, fiili gerçeğe üstün tutulduğunu, üniversiteyi tamamlayan kız çocuklarının 25 yaşına kadar destek alacağı görüşünün farazi olduğunu, her somut olayın şartlarına göre değişkenlik gösterebileceğini ve somut olaydaki gibi 25 yaşından sonra da destek alacağı kanıtlanmış ise 25 yaşından sonrası için de tazminat hesabı yapılması gerektiğini, müvekkili …’in, 04.07.2013 tarihinden 29/06/2022 tarihine kadar evlenmediğini, annesiyle beraber (annesinin sağır dilsiz olduğu) yaşadığını, evlilik tarihinin 29/06/2022 olduğunu, müteveffa yaşasaydı müvekkili …’in de müteveffadan destek göreceğinin aşikar olduğunu ve 25 yaşından daha sonra da 29/06/2022’ye kadar destek olunacağının kanıtlandığını, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması gerektiğini, bu sebeple müvekkili …’nın 25 yaşından sonra da fiili olarak babasından destek alacağı aşikar olup, raporun bu yönü ile isabetsiz olduğunu, diğer müvekkili …’in dilsiz ve sağır olup yeniden evlenme olasılığının bulunmadığını, müvekkili …’in annesinin bakım ihtiyacı sebebi ile 29/06/2022 tarihine kadar yıllarca evlenemediğini ve çalışamadığını, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI … AŞ. VEKİLİ TARAFINDAN, “…Müvekkili şirketçe bilirkişi raporlarına yapılan itirazların hiçbiri değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu, hükmün eksik inceleme ürünü olduğunu, mahkemece ölenlerin destek sıfatının irdelenmediğini, salt mirasçılık sıfatları ile hazırlanan hesap raporlarının hükme esas alındığını, oysa müteveffanın, davacılara destek olduğunun ispatlanmasının zaruri olduğunu, …’in halihazırda destek görüp görmediği ve çalışmaya başlayıp başlamadığının da değerlendirilmediğini, kaldı ki kendisi için hesaplanan tazminatın ilk raporda 1.055,44-TL olup güncel hesap yapılarak rakamın artırılmasının usule aykırı olduğunu, davacının elde ettiği gelirin, kendisine bağlanan ölüm aylığı ve sair bir kazanım olup olmadığının da araştırılmadığını, hatalı ve denetime elverişsiz bilirkişi raporunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, progresif rant yöntemi dikkate alınarak yapılan hatalı tazminat hesabının kabulünün kesinlikle mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada TRH yaşam tablosu kullanılması doğru olsa da progresif rant yöntemi yerine hesaplamanın %1,8 teknik faize göre yapılması gerektiğini, bunun açık bir şekilde gerçek zarar ilkesine aykırı olduğunu, irat halinde yapılması gereken ödemenin peşin yapılması halindeki reel getirisinin hesaplamada gözetilmesi ve aktüeryal hesaplama yönteminin kullanılması gerektiğini, savcılık soruşturmasında taraflar arasında uzlaşma durumu bulunup bulunmadığının tespiti gerekirken bu hususa değinilmeden hüküm kurulduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI … VEKİLİ TARAFINDAN KATILMA YOLUYLA İSTİNAF DİLEKÇESİNDE, “…Mahkeme kararının kaldırılıp davanın reddine karar verilmesini, şöyle ki; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ortalama ömür ve destekten yoksunluk süreleri uzun tutulduğu gibi esas alınan ücretler de mevcut ücretlerden yüksek gösterilmiş olduğundan tazminat miktarının yüksek çıktığını, mahkemece bu itirazlarının değerlendirilmediğini, kız çocukları için destekten yoksun kalma konusunda yaş sınırının 22 olduğunu, kız çocuğunun evlenmemiş olması durumunda bu sınırın artmasının yasal olarak mümkün olmadığını, davacı …’in daha uzun süre destek ihtiyacında olduğu dair somut bir kanıt olmadığını, bilirkişi raporunda ölenin ve ölenin yardım etmekte olduğu diğer sürücünün kusurlu olduğunun açıkça belirtildiğini, bilirkişinin bu raporu dikkate almadan sadece davalı müvekkili aleyhine olan rapor üzerinden hesaplama yaptığını, davacıların müteveffanın ölümünden sonra onun emekli maaşını aldığını, yoksun kaldıkları bir zarar olmadığı gibi ölümden önceki sosyal ve ekonomik durumlarının aynen korunduğunu, bu durumun raporda değerlendirmeye alınmadığını, destekten yoksun kalma tazminatında, destek kendisi tazminat talep etme imkanına sahip olsaydı kusuru sebebiyle tazminatta indirim yapılacak idi ise, destek görenler lehine takdir edilecek tazminatta da o indirimin yapılması gerektiğini, bilirkişinin müteveffanın asli kusurunu dikkate almadığını ve yeterli indirimi yapmadığını, hesaplanan tazminat miktarının hem davacıların ekonomik sosyal durumları hem de müvekkilinin ekonomik sosyal durumu göz önüne alındığında oldukça fazla olduğunu, müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusuru bulunmadığı için tazminat istemlerinin haksız olduğunu, hesaplanan tazminatın doğru olmadığını, davanın reddine karar verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ölümlü trafik kazasına dayalı olarak destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı … (..) … vekili, davalı … AŞ vekili tarafından ve katılma yoluyla istinaf dilekçesi ile de davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Davalılarca mahkemenin ilk kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmamış olmakla, davacı … yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat tutarları ile, davacı … (…) … yararına hükmedilen manevi tazminat tutarlarının ve buna dayanak kusur, gelir durumu unsurlarının usuli müktesep hak teşkil ettiği görülmekle birlikte, davacı … yönünden ilk defa kaldırma kararı sonrasında hesaplanan maddi tazminat tutarına yönelik -davacı … bakımından fazlaya dair haklar saklı tutularak talep arttımı da yapıldığı gözetilerek kararın kesin olduğu da söylenemeyeceğinden- istinaf itirazlarının incelenmesi gerekmektedir. Ancak, davalı … şirketinin ve davalı …’ın, daha önceden istinafa konu etmemiş oldukları itirazları bakımından, davacı tarafın usuli müktesep haklarının gözetilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda; ömür sürelerinin yüksek tutulduğuna, ücretin yüksek miktardan hesaplandığına, TRH 2010 yaşam tablosu-1,8 faize göre hesap yapılması gerektiğine, müteveffanın kazanın meydana gelmesindeki tek kusurlu olduğuna, ölüm aylığı alındığına, davacıların destek almakta olduklarının ispatlanmadığına dair tüm itirazların ayrı ayrı reddi gerekmiştir. Kaldı ki, davacı … bakımından yapılan hesaplamada, müteveffanın gelirinin asgari ücret üzerinden hesaplandığı, davacı tarafın istinafının kabulü sonucunda ilk defa tazminat hesaplamasına konu olan bu alacak bakımından Yargıtay kararlarına uygun şekilde TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant usulünce hesap yapıldığı görülmekle, bu hususlarda raporda hukuka aykırı bir yön de bulunmadığı görülmüştür.
2-Ceza dosyasında taraflarca herhangi bir uzlaşma durumu olmadığı, şikayet ve davaya katılma aşamalarının tamamlanıp davalı …’ ın aldığı mahkumiyet hükmünün kesinleştiği, davalı tarafın somut bir veriye dayalı olmayan bu itirazı savunmanın genişletilmesi niteliği taşıdığı gibi, Anayasa Mahkemesi’nin 2023/43 E.-2023/141 K. sayılı dosyasından verilen 26.07.2023 tarihli karar ile (RG: 18.10.2023), 5237 S. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 5560 Sayılı Kanunun 24.madde ise değiştirilen 253.maddesinin 19 numaralı fıkrasının 5.cümlesinin “uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz” bölümünün Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verildiği de gözetilerek, bu yöndeki davalı … şirketi itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-Davacı … (…) … vekilinin, 25 yaşını doldursa da, …’nın evlendiği tarih olan 29.06.2022 tarihine kadar müteveffa babasının desteğinden yoksun kalma tazminatı alması gerektiğine dair itirazının da, anne-babanın çocuğa destekliğinin sonsuz bir ilişki olarak kabul edilemeyeceği hususu gözetilerek (Bu yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17 HD 2017/1141 E.- 2019/8979 K), reddi gerekmiştir.
4-Dairemizin önceki istinaf kararında aynen; “…1-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1287 Esas – 2018/1159 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine….” denilmek suretiyle, yerel mahkeme kararı tümden kaldırılmıştır. İstinaf incelemesi sisteminde yerel mahkeme hükmünün bir bölümünün kaldırılıp bir kısmının kesinleşmesi mümkün bulunmayıp, tüm karar kaldırıldığından yerel mahkemece usule aykırı ve hatalı bir biçimde hükmün daha önce istinafa getirilmeyen kısmı bakımından da yeniden aynı şekilde karar tesis edilmesi gerektiği halde, “….Davacı … açısından maddi tazminat istemi ile, her iki davacı açısından hükmedilen manevi tazminat istemi açısından mahkememizin 2015/1287 Esas-2018/1159 Karar ve 27.12.2018 tarihli kararı ile karar verilmiş olup, bu taleplere ilişkin kısım açısından karar istinaf edilmediğinden ve önceki karar kesinleşmiş olduğundan yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına…”, denilerek eksik karar tesis edilmesi doğru olmamış, HMK 353/1-b-2.madde uyarınca hükümdeki bu yanlışlığın Dairemizce düzeltilmesi suretiyle yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı … (…) .. vekilinin, davalı … AŞ vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yeniden hüküm tesisine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacı … (…) … vekilinin, davalı … AŞ vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/98 Esas- 2023/245 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-MADDİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN, DAVANIN KABULÜ İLE;
a)Davacı … (…) … yönünden maddi tazminat isteminin KABULÜ ile; 4.280,67 TL maddi tazminatın davalı … yönünden 04.07.2013, davalı … şirketi yönünden ise 12.05.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacı … (…) …’e verilmesine,
b)Davacı … yönünden davanın KABULÜ ile, 118.339,66 TL maddi tazminatın davalı … yönünden 04.07.2013, davalı … şirketi yönünden ise 15.05.2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine,
2-MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN, DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
a-Davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın 04.07.2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile bu davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b-Davacı … (…) … için ise 15.000,00 TL manevi tazminatın 04.07.2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile bu davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Maddi Tazminat Talebi Yönünden; alınması gereken 8.376,19 TL harçtan davacılar … ve … (…) … tarafından yatırılan 679,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.696,56 ‬TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Manevi Tazminat Talebi Yönünden; alınması gereken 2.390,85 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça başlangıçta ve ıslah aşamasında yatırılan 358,63 TL peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, 27,70 TL başvurma harcı ve 321,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 711,43 TL harç ile 20 tebligat gideri 220,00 TL, dosya posta ücreti 63,00 TL, bilirkişi ücreti 1.900,00 TL, Adli Tıp Fatura bedeli 212,00 TL olmak üzere toplam 3.106,43‬TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile (davalı … şirketi 2.423,01- TL’sine kadar sorumlu olmak üzere) davacılara verilmesine,
6-Davacı … (…) … yönünden kabul edilen maddi tazminat istemi açısından yatırılan toplam 13,00 TL harç, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin kararından sonra yapılan 133,75 TL posta ve tebligat giderleri ile 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 746,75 TL’nin davalılardan tahsiliyle davacı … (…) …’e verilmesine,
7-Davacı … (…) … yönünden kabul edilen maddi tazminat istemi açısından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.280,67 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … (…) …’e verilmesine,
8-Davacı … için kabul edilen maddi tazminat istemi açısından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 12.217,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacı … için kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 2.400,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacı …’e verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacı … (…) … için kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden tarifenin 13.madde gereğince hesaplanan 2.180,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacı … (…) …’ e verilmesine,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacı … yönünden reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 2.400,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacı …’den tahsili ile davalı …’a verilmesine,
12-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacı … (…) … yönünden reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden tarifenin 10/2.madde gereğince hesaplanan 2.180,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı … (…) … ‘den tahsili ile davalı …’a verilmesine,
13-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan olması halinde karar kesinleştiğinde ilgili olduğu tarafa iadesine”,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
II-Davacı … (…) … vekilinin, davalı … AŞ vekilinin ve davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının AYRI AYRI REDDİNE,
III-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-İstinaf başvurusu sırasında davacı … (…) …’den alınan 179,90 TL istinaf karar harcının istek halinde bu davacıya iadesine,
b-İstinaf başvuru sırasında davalı … AŞ’den alınan 179,90 TL istinaf karar harcının istek halinde bu davalıya iadesine,
c-İstinaf başvuru sırasında davalı …’dan alınan 269,85 TL istinaf karar harcının istek halinde bu davalıya iadesine,
IV-İSTİNAF İNCELEMESİ ESNASINDA;
a-Davacı … (…) … tarafından yapılan 95,00 TL posta masrafı ve 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcına ilişkin toplam 587,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
b-Davalı … ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/11/2023