Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/383 E. 2021/444 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/383
KARAR NO : 2021/444
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2020
NUMARASI : 2018/460 Esas- 2020/639 Karar
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/05/2021
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/460 Esas- 2020/639 Karar sayılı kararının dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesi süresi içinde usulünce verilmiş olmakla; dosyadaki dilekçe, lahiyalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler incelendi.
DAVA
Davacı vekili, müvekkili şirketin elektronik ve yazılım alanında faaliyet gösteren köklü bir firma olduğunu, müvekkilinin davalı şirket ile müşterek olarak savunma sanayi alanında çalıştıklarını, milli savunma ve güvenlik alanında faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşlarına katkıda bulunabilmek adına birden çok adi ortaklık kurduklarını, bu anlamda jammer cihazların üretim ve tedariği için adi ortaklıkları olduğunu, bu kapsamda çeşitli sözleşmeler ile işler yaptıklarını, davalı yan ile müvekkilinin adi ortaklığının yanında limited şirket kurduklarını, Emniyet Genel Müdürlüğünde oluşan jammer ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuş olan ve ortakların iş bu davanın taraflarını oluşturduğu … adıyla hukuken vücut bulan şirketi 24/02/2010 tarihinde tescil ettiklerini, müvekkili şirket ile davalı şirketin 10 yıla yakın süre boyunda jammer ihalelerine girdiklerini, gerek Savunma Sanayi Müsteşarlığı gerekse Emniyet Müdürlüğünün bu yöndeki ihtiyaçlarını karşıladıklarını, davalı şirketin ortaklık konusu ile aynı konu ve amacı taşıyan başka ortaklıklara dahil olmak suretiyle adi ortaklıkta rekabet yasağını ihlal ettiğini ve özen borcuna aykırı davrandığını, davalı şirketin müvekkil şirketle kurmuş olduğu ortaklıklara ait teknik ve ticari sırları müvekkil şirketin maliki olduğu fikri hakları, know how ve müşteri çevresini kullanarak haksız kazanç elde etmekte olduğunu belirterek öncelikle ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, yargılama neticesinde davalının ve dava dışı … ile kurmuş olduğu adi ortaklıklardan doğan menfaatlerinin tespit edilmesi ve buna müteakip söz konusu menfaatlerden elde etmiş olduğu haksız kazanç ve dolayısıyla müvekkil şirketin yoksun kaldığı kâra yönelik şimdilik 100,00 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesine, davalı şirketin rekabet yasağı, özen borcu, bağlılık ve sır saklama yükümlülüklerini ihlal eden fiilleri sebebiyle müvekkil şirket nezdinde oluşan menfi müspet zararların tespit edilmesi ve buna müteakip bu zararın tazmini amacıyla şimdilik 100,00 TL’ nin davalıdan tahsiliyle müvekkil şirkete verilmesine, müvekkili şirkete ait Ar Ge çalışmalarının davalı şirket tarafından izinsiz ve haksız olarak kullanılması sebebiyle müvekkil şirketin uğradığı zarar ile bahsi geçen Ar Ge çalışmaları doğrultusunda elde etmiş olduğu kazanımlara karşılık şimdilik 100,00 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili, davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinin açık olmayan talep sonucunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, müvekkili firmanın 1999 yılından beri jammer cihaz üretimini gerçekleştirdiğini, davacının söz konusu iş ortaklıklarından önce jammer konusunda ne bir üretim ne de çalışma yaptığını, davacının kendi başına bir jammer projesi yapmadığından müvekkiline ihtiyaç duyduğunu, 2008 yılından daha öncesinde jammer üretimi yapmakta olan müvekkili firmanın ürün teknolojisini tamamen yerli olarak kendisinin oluşturduğunu, bu cihazların üretiminin 1999 yılından beri yaptığını, bakım ve destek hizmetini verdiğini, haksız rekabet yaratan bir eylem ile adi ortaklık sözleşmelerinin ihlaline sebebiyet verecek bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, davacı ile müvekkil arasında ilk iş ortaklığı kurulmadan önce jammer cihazlarının üretim ve teknolojik tasarımlarının müvekkil firma tarafından yapılacağı, üretilecek olan cihazların tasarım ve teknoloji haklarının tamamen müvekkil firmaya ait olacağı ve üretim konularında müvekkilinin sorumlu olacağının taraflarca kararlaştırıldığını ve buna ilişkin tarafların 11/10/2006 tarihli protokol ile mutabık kaldığını, davacı firmanın 2015 yılından itibaren borca batık halde olduğunu ve ödeme güçlüğü çektiğini, adi ortaklık ilişkisi kapsamında üzerine düşen yükümlüklerinin yerine getiremediğini, bu nedenlerle müvekkil firmanın ciddi sıkıntılar yaşadığını, müvekkili firmanın Savunma Sanayi Müsteşarlığının ve TSK nın ihtiyaç ve taleplerini yerine getirmek ve daha fazla zor durumda kalmamak adına davacı ile fiili ortaklığını sona erdirdikten yaklaşık iyi yıl sonra dava konusu jammerlardan tamamen farklı yeni ürünler üretmek için dava dışı … firması ile adi ortaklık kurduğunu, müvekkil ile … firması arasında kurulan adi ortaklık kapsamında jammer cihazlarından farklı üretim yapıldığını, dolayısıyla haksız rekabet yaratan eylemleri bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre “..Davacının, davalı ile oluşturmuş olduğu adi ortaklık ve limited şirket ortaklıkları kapsamında 2006 yılından itibaren savunma sanayi alanında kamuoyunda jammer olarak bilinen sinyal karıştırıcı-bozucu cihazların üretim ve tedariğini yaptığı, bu kapsamda davalı ile birden fazla projede ortak olarak yer aldığı, davalının 2015 yılından itibaren dava dışı üçüncü kişilerle ortaklık kurmak suretiyle aynı alanda projeler yürüttüğü, bu durumun kendisinin fikri hakları ile ortaklık ilişkisinden kaynaklanan rekabet yasağının ihlaline sebebiyet verdiği iddiasıyla iş bu davayı ikame ettiği, HMK’nın 1. maddesinde mahkemelerin görevinin kanunla düzenleneceği, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınacağının belirtildiği, 6769 Sayılı yasanın 156. Maddesi uyarınca bu kanundan doğan uyuşmazlıklarda ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerince uyuşmazlığın giderilmesi gerektiği, somut olayda, davacı tarafından 2006 yılından itibaren Savunma Sanayi Müsteşarlığının özel maksatlı tedarik projelerinde adi ortaklık ilişkisi kapsamında üretilen ürünlerin yazılım, donanım, tasarım ve üretim haklarının kendisine ait olduğunun iddia edildiği, davalı tarafından da aksinin savunulduğu, milli güvenlik ve kamu güvenliği gerekçesiyle bu alandaki fikri hakların özel olarak korunduğu ve gizlilik ilkesine riayet edildiği, bu bakımdan uyuşmazlığın çözümünde 6769 Sayılı yasa hükümlerinin ve davalının fikri hakları kullanıp kullanmadığının irdelenmesi gerektiği, 6769 Sayılı yasa hükümleri uyarınca bu yönde inceleme ve değerlendirme yapmaya bu alanda ihtisas mahkemesi olarak görevlendirilen Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği…” gerekçesiyle davacının dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle mahkemenin GÖREVSİZLİĞİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusunun FSEK’den dogan bir uyuşmazlıktan kaynaklanmadığını, fikrî sınai haklar hukuk mahkemesinin görevli olduğundan söz edilemeyeceğini, davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, keza Asliye Ticaret Mahkemesi’nin üç yıl boyunca tüm delillerin toplanması için sayısız müzekkere yazdığını, dosyanın bilirkişi için hazır hale getirildiğini, son celsede bir anda görevsizlik yönünde karar verilmesinin izahının mümkün olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, rekabet ve özen yükümlülüğüne aykırılık sebebiyle oluşan zararın tahsili istemlidir.
Davacı, davalı ile yıllardan beri süregelen ortaklıklarının bulunduğunu, birlikte 10 yıla yakın süredir ihalelere girdiklerini fakat davalının daha sonra aynı amaç ve konuyu taşıyan başka bir şirket ile ortaklık kurarak rekabet yasağına ve özen borcuna aykırı davrandığını ileri sürerek, fikri haklardan doğan hakları saklı kalmak kaydıyla adi ortaklıktan doğan rekabet ve özen borcuna aykırılık sebebiyle oluşan zararın tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafından adi ortaklık ilişkisi kapsamında üretilen ürünlerin yazılım, donanım, tasarım ve üretim haklarının kendisine ait olduğunun iddia edildiği, davalı tarafından da aksinin savunulduğu, milli güvenlik ve kamu güvenliği gerekçesiyle bu alandaki fikri hakların özel olarak korunduğu ve gizlilik ilkesine riayet edildiği, bu bakımdan uyuşmazlığın çözümünde 6769 Sayılı yasa hükümlerinin ve davalının fikri hakları kullanıp kullanmadığının irdelenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Davacı her ne kadar davalının daha önce kurdukları ortaklıklardaki teknik ve ticari sırlara, fikri haklara, know-how ve müşteri çevresine vakıf olup bunları kullanarak haksız kazanç sağladığını belirtmiş ise de, dava dilekçesinde fikri haklara dayalı haklarını saklı tutarak açıkça davasının adi ortaklıktan kaynaklandığını belirtmiş olması karşısında, artık uyuşmazlığın fikri sınai haklardan doğan bir uyuşmazlık olmadığı ve bu sebeple olaya 6769 sayılı SMK’nın uygulanamayacağı anlaşıldığından mahkemenin yargılamaya devam ederek sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı vermesi doğru olmamış, bu durumda davacının istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince işin esasına ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince KABULÜNE,
2- İstinafa konu İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/460 Esas- 2020/639 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Görevli mahkemenin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
4-Dosyanın İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
5-İstinaf eden davacı vekilinin yatırmış olduğu;
a-59,30 TL istinaf karar harcının ilk derece mahkemesi tarafından davacıya ödenmesine,
b-162,10 TL istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/05/2021