Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/38 E. 2023/992 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/38
KARAR NO : 2023/992

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2019 (Dava) – 12/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/64 Esas – 2020/116 Karar
DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
BAM KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 14/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarihli 2019/64 Esas ve 2020/116 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatifin 2018 hesap yılı olağan genel kurul toplantısını 09/03/2019 tarihinde yaptığını, müvekkilinin de bu toplantıya bizzat iştirak ederek genel kurulda alınan kararlara muhalefet ettiğini, oylama sonrasında muhalefet şerhlerini de tutanağa geçirdiğini, gündemin 3 ve 4 nolu maddelerinde faaliyet raporu ile bilanço gelir gider hesaplarının görüşülüp oylandığını, müvekkilinin ret oyuna karşılık oy çokluğu ile ibra edildiğini, gündemin 5. maddesinde alınan kararların müvekkilinin ret oyuna karşılık oy çokluğu ile ibra edildiğini, oysa tüm konutlara ayrı su hattı döşenmesi ve bireysel su abonelikleri tesis ettirilmesi gerekirken bunun yaptırılmadığını, gündemin 7. maddesinin site yönetim planının hazırlanması ile ilgili olduğunu, sanki yönetim planı yokmuş gibi yeniden yönetim planı yapılmaya çalışılmasının usule, yasaya ve anasözleşmeye aykırı olduğunu, gündemin 12. maddesinde alınan kararın kuyu suyundan gelen suyun evlere girişlerine sayaç takılması hakkında olduğunu, kuyu suyu için para alınamayacağını, bu nedenle itiraz edildiğini, gündemin 13. maddesinin … Belediyesine karşı açılmış olan iptal davasından feragat edilmesi nedeniyle oluşan avukatlık ücreti, tahakkuk ettirilen cezalar, borçlar olduğunu, bahsedilen alacakların belirtilen nitelikte olmadığını, bu nedenle kararın iptal edilmesini istediklerini, gündemin 14. maddesinin aidat ve ek ödemelerin belirlenmesi ile ilgili olduğunu, bu karara ret oyu kullanıp muhalefet şerhi verdiğini, ancak genel kurul tutanağı tebliğ edildiğinde muhalefet şerhinin işlenmediğini gördüklerini, bu kararla kooperatif ortaklarından ekim, kasım ve aralık 2019 aylarında ek ödeme olarak 936,00-TL tahsil edilmesinin kabul edildiğini ve ancak ek ödemelerin neye istinaden istendiği açıklanmadığından iptal edilmesi gerektiğini, yönetim hakkında sorumluluk davası açma ve suç duyurusunda bulunma haklarını da saklı tuttuklarını belirterek, davalı kooperatifin 09/03/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında 3, 4, 5, 7, 12, 13 ve 14. maddelerinde alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının babasının kooperatifin eski yönetiminde görev almış olduğunu, dava konusu genel kurul toplantısının 26 ortaktan 24’ünün katılımı ile gerçekleştirildiğini, herbir itiraza dair ayrı ayrı cevap verilmekle; gündemin 3. maddesinde faaliyet raporu ile denetim raporunun usule uygun olarak okunduğunu, davacının faaliyet raporunda okunan giderler tablosunda yer alan su ve buhar giderleri ile elektrik bakım onarım, çevre bakım sondaj kuyusu temizliği, dalgıç pompa montajı avukatlık, güvenlik, kırtasiye, muhasebe, inşaat ferdileşme giderleri ve vergi resim, harçlara itiraz edip muhalefet şerhi koyduğunu, bu kararlar yeterli çoğunlukla alındığından itiraz ve muhalefet şerhinin uygun olmadığını, giderlerin tümünün faturalı olduğunu, gerekçelerinin de genel kurulda tek tek izah edildiğini, elektrik giderlerinin ödenme şekline dair sistemin kendilerince yeni oluşturulmadığını, davacının babasının yönetimde olduğu zamandan beri bu şekilde uygulanmakta olup hiçbir ortak tarafından yeni bir sistemin de önerilmiş olmadığını, verilmiş olan avansların bu yönetim döneminde verilmeyip önceye dayalı olduğunu, geçmiş genel kurullarda yapılmayan itirazların bu genel kurulda yapılmasının kötüniyetli olduğunu, şerefiye bedeli bakımından da durumun böyle olduğunu, zira 1992 yılında kura çekimi yapılıp her ortağın dört tip projeden birini seçip temel hariç konutunu buna göre yaptırdığını, bu nedenle kura çekiminde şerefiye bedelinin gündeme getirilmeyip yıllardır ikamet edilmekte iken şimdi gündeme getirilmesinin iyiniyetle bağdaşmadığını, davalardan feragat edilmesinin de önceki yönetim dönemlerinde gerçekleşmiş olduğunu, aylık %2 gecikme oranının önceki yönetim döneminde genel kurula bağlanmış bir konu olduğunu, 45 konut için yapılan yönetim planının kooperatifin 26 ortaklı güncel hali için uygulanamayacağı açık olup bu nedenle yeni yönetim planına ihtiyaç duyulduğunu, yeni su kuyusu ve orman sınırına tel çit nedeniyle ek ödeme kararı alındığını, iptali istenen genel kurul kararlarından hiçbirisinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı olmadığını, karar nisaplarının fazlasıyla sağlandığını, ortakların çoğunluğunun isteği doğrultusunda alınan kararların iptalinin yersiz olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Kooperatif kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonunda alınan bilirkişi raporunda özetle; gündemin 14. maddesinde alınan karara muhalefet şerhi konulmadığı ve iptalinin istenemeyeceği, diğer alınan kararların iptaline yönelik yasa ve anasözleşme hükümleri ile iyi niyet esaslarına aykırılık bulunmadığı, iptalini gerektiren bir neden bulunmadığı görüşünün bildirildiği, somut olayda; davalı kooperatif genel kurulunun gündeminin 15 maddeden oluştuğu, davacı tarafça 3, 4, 5, 7, 12, 13 ve 14 nolu kararların iptalinin talep edildiği, yapılan yargılama sonunda, genel kuruldaki 14 nolu kararın 2 ret oyuna karşılık 21 oyla alınmış olup, karar nisabına, ana sözleşmeye göre tahsil edilecek aylık taksitler ve ödeme şartları vs. esasları belirleme yetkisinin genel kurala ait olduğu, kaldı ki bu karara karşı muhalefet şerhi yazdırıldığı da kanıtlanamadığından bu kararın iptaline ilişkin davanın reddinin gerektiği, ayrıca gündemin 3. maddesi ile ilgili herhangi bir karar alınmadığı, dolayısıyla iptali gerektiren bir durumun bulunmadığı, öte yandan diğer maddeler ile ilgili davalı kooperatifin 26 ortağının bulunduğu, toplantının 26 ortaktan 24’ünün katılımı ile gerçekleştirildiği, Kooperatifler Kanunu 45. maddesine ve anasözleşmenin 33. maddesine göre genel kurul toplantılarının yapılabilmesi için kayıtlı ortakların en 1/4’ünün hazır bulunması yeterli olup dava konusu genel kurulda toplantı nisabının fazlasıyla sağlandığı, yine Kooperatifler Kanunu 51. maddesine ve anasözleşmenin 33. maddesine göre genel kurul kararlarının oluşması için toplantıda hazır bulunan ortakların yarıdan fazlasının karar lehinde oy kullanması gerektiği, alınan kararlarda hazır bulunan ortakların yarıdan fazlasının olumlu oy kullandığı, kararların kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırılığı bulunmadığı, bu durumun uzman bilirkişi marifeti ile de irdelendiği, dolayısıyla alınan kararların iptalini gerektiren herhangi bir neden bulunmadığı anlaşılmakla, DAVANIN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…İptali istenen 4, 5, 7, 12 ve 13 nolu kararlara ilişkin olarak, mahkemenin bu maddeler ile alınan kararların iptalini gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesi ile reddine karar verdiğini, ancak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, şöyle ki; hükme esas bilirkişi raporunun tamamen yanlı bir bakış açısı ile eksik inceleme ile tanzim edildiğini, raporda kullanılan dil ve yapılan tespit ve açıklamalar dikkate alındığında tarafsızlıktan son derece uzak olduğunu, bilirkişinin görev sınırlarını aşarak adeta mahkeme yerine geçerek yargı dağıttığını, çeşitli kişisel kanaatlerini dile getirerek rapor hazırladığını, itirazları ve yeni bir bilirkişiden rapor alınması talepleri reddedilerek bu raporun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, Yönetim Kurulunun 18.06.2018 tarih 16 nolu kararıyla bekçi evinin çalışan …’ya tahsis edilmesi kararı alındığını ve sözleşmenin 5. maddesinde bekçi evinin tahakkuk edecek elektrik kullanım ücretinin kendisi tarafından ödeneceğinin imza altına alınmış olmasına karşın raporda, ‘bekçiye tahsis edilen eve ait elektrik giderleri öteden beri kooperatif tarafından karşılandığı anlaşılmaktadır’ şeklindeki gerekçe ile dosyadaki delillere açıkça aykırı yapılan tespitin usul ve yasaya aykırı olduğunu, giderler tablosunda bakım ve onarım giderleri adı altında yazılı olan havuz bakımı için giderlerin, sosyal tesis bina dış cephe ve çatı tamiratı, çevre bakım giderleri, havuz önü yeşillendirme ağaç ve çiçek ekimi, dalgıç kademe adı altında sondaj kuyusu temizliği ve dalgıç pompa montajı adı altında dalgıç kademe pompa sökümü ve takımı adı altındaki harcamalara ilişkin raporda hiçbir irdeleme yapılmadığını, bilirkişi tarafından bu harcamaların muavin defterinde kayıtlarının olduğu ve ödemelerin yapılmış olduğu tespiti ile yetinildiğini, ancak oldukça yüksek tutara yapılan bu işler için piyasadan teklif alınıp alınmadığı ve rakamın en optimum fiyat veren şirkete ihale edilip edilmediğinin irdelenmediğini, işin fahiş fiyatlara yapılması halinde kooperatifin zarara uğratılmış olacağını, denetim kurulunca; ek işler yaptırılarak ek ödemeler yapıldığının, ancak bu ek işler için teklif alınmadığının, teklifler alındıktan sonra işin niteliğinin değiştirildiğinin tespit edildiğini, ancak hükme esas raporda bunun incelenemediğini, ikinci kez aynı hususlarda yapılan tadilatlar ile kooperatifin zarara sokulduğu iddiaları için de hiçbir inceleme yapılmadığını, güvenlik hizmet alım bedeli olan 90.775,60-TL’lik tutar ile ilgili ilişkin tespitlerin, bilirkişi tarafından bu harcamanın da muavin defterinde kayıtlı olduğu ve ödemesinin yapılmış olduğu tespitiyle yetinildiğini, piyasadan teklif alınıp alınmadığının irdelenmediğini, kırtasiye gideri adı altında muhasebe/mali müşavir …’e makbuz karşılığı ödeme yapıldığı tespitinin yapıldığını, ancak muhasebe hizmetleri için zaten aylık bir ücret ödenmekte olup bunun ise ayrı bir ad altında muhasebeleştirildiğini ve tutarın yüksek olduğunu, demirbaşların bilançoda gösterilmemesinin usule aykırı olduğunu, bilirkişinin 2018 yılında alınmış bir demirbaş olmadığı için bilançoda gösterilmemesinin usule aykırı olmadığı şeklinde tespitinin hatalı olduğunu, raporda aidatlara işletilecek faiz oranına ilişkin iddialarının bu kurulda karar alınmadığından bahisle haksız bulunduğunu, ancak kooperatif tarafından 2014 ve 2017 yıllarında alınmış olan %2 faiz uygulatılması kararı kaldırılmadığından, eskiden beri yasal düzenlemeleri aşan oranda haksız faiz uygulamasının söz konusu olduğunu, bilirkişinin emredici hükümlere aykırılık teşkil eden bu hususu irdelemeden hükme esas raporu tanzim ettiğini, raporda kooperatif tarafından verilen avansların 2017 yılından devrettiğinin belirtildiğini, ancak devreden bu avansların, mevcut yönetim kurulunca neden iadesinin talep edilmediği genel kurul toplantısında sorulmuş ise de bu soruya yanıt verilmediğini, yönetim kurulunca bu alacaklar tahsil edilmeyerek kooperatifin zarara uğratıldığını, su aboneliğine ilişkin tespitlerin; 11/03/2017 tarihli genel kurul 8. gündem maddesinde bireysel su aboneliği tesisi yönündeki iradenin genel ifadelerle karar alındığını, ancak 03/09/2018 tarihli 2018/13 nolu yönetim kurulu kararı ile İzsu’ya kooperatif adına 26 konut için tek saat aboneliği başvurusu yapılması yönünde alınan kararın, daha önce alınan ve ortadan kaldırılmayan bu genel kurul kararları ile açıkça çeliştiğini, denetim raporunda dahi kararlar arasındaki çelişkiye önemle dikkat çekildiğini, nitekim bilirkişi raporunda su abonelik tesisinde genel kurulda karar alınması gerektiği açıkça belirtilmişken ve bu yönde bir karar varken yönetim kurulunun bu karara açıkça aykırı karar ve işleminin yasa, ana sözleşme, genel kurul kararları ve iyiniyet esasları ile bağdaştığından bahsedilemeyeceğini, yönetim kurulunun, ortaklar lehine olan ve daha önce alınmış bireysel abonelik tesisi yönündeki açık genel kurulu kararına aykırı işlem tesis ederek ihmali davranışları ile ortakları zarara uğratacağını, … Belediyesine ödenen cezalar hakkındaki tespitlerin; raporda … Belediye Encümenince davalı kooperatif aleyhine tahakkuk ettirilen para cezalarının 2018 yılından önceki alacaklardan olduğunun ifade edildiğini, bu idari para cezalarının, 2018 yılından önce karara bağlanmış olsa dahi bu cezaların kooperatife ne zaman tebliğ edildiği dolayısıyla itiraz ve ödeme sürelerinin ne zaman başladığı raporda belirtilmediğini, büyük eksiklik olduğunu, bu cezaların, üyelere zamanında bildirilmediğinden karara karşı itiraz mekanizması işletilemediğini ve erken ödeme indiriminden de faydalanılamayarak kesinleşen borç ile ortakların zarara uğratıldığını, İzsu kanal ücretlerinin, yapı kullanım ruhsatı ek ödeme borçlarının, yapı kullanma izin harçlarının ek ödenti olarak tahsili yönünde bir genel kurul kararı bulunmadığını, raporda bunun irdelenmediğini, son tarihli genel kurulda alınan bu kararla hiçbir genel kurul kararına dayanmayan ödentilerin tahsili için yönetim kurulunun yetkili kılındığını, öncesinde tahsiline karar verilmemiş hususla ilgili üye aleyhine hukuki işlem başlatılmasının yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğunu, … Belediyesi arasındaki davaların tamamına yakınından yapı kullanım izin belgelerinin alınması sebebi ile feragat edildiğinin görüldüğünü, yargılama giderleri yönünden davaya devam edilmesi yönünde insiyatif kullanılmadan davadan feragat edilmesi nedeniyle açtığı davayı kaybetmiş gibi yargılama giderleri üzerinde kalan kooperatifin ortakları bir de karşı vekalet ücreti ödeyerek daha da zarara uğradığını, genel kurulun 5 nolu yönetim kurulunun ibrası kararı hakkında itirazlarının izah ettikleri hususların bilirkişi raporunda incelense idi, yönetim kurulunun su aboneliği konusunda genel kurul kararları uyarınca üyelere ayrı ayrı bireysel abonelik yapması gerekirken yapmamasının, … Belediyesi tarafından kesilmiş olan idari para cezalarının iptali davalarından üye aleyhine sonuç doğrucak biçimde feragat edilerek yargılama gideri ve karşı vekalet ücreti ödenmesine sebebiyet vererek kusur ve ihmali ile kooperatifin ve üyelerin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, ancak yasaya ve ana sözleşmeye uygun şerefiye tespitleri yapılmadan, kabul edilmeden ve üyeler arası ibralaşma gerçekleştirilmeden ferdileştirilme işlemlerine başlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, nitekim raporda defter ve kayıtlarda şerefiye konusunda yapılmış işleme rastlanmadığının tespit edildiğini, bu hali ile ferdileştirme işlemlerine başlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, iptali istenen genel kurul 3 ve 14 nolu kararlara ilişkin istinaf sebeplerinin 14 nolu karara müvekkili tarafından red oyu kullanılıp muhalefet şerhi işlenmesi istenmesine karşın muhalefet şerhi işlenmediğini, nitekim müvekkilinin buna ilişkin itirazlarının genel kurul madde 3’de açıkça geçtiğini, müvekkilinin burda istenilen faiz ve isimsiz ek aidatlara itiraz ettiğini açıkça bildirdiğini, ancak müvekkilinin iradesinin hilafına kötü niyetli bir şekilde bu maddeye itirazının kayda alınmadığını, ayrıca üyelerden tahsili istenen aidat ve ek ödemelerin yasa, ana sözleşme ve iyi niyet esaslarına aykırı olup iptalinin gerektiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı tarafın muhalefet şerhini ispatlayamadığı 14.maddeye ve herhangi bir karar alınmamış bulunan 3.maddeye dair mahkemenin red gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Diğer maddeler bakımından yapılan değerlendirmede; bilindiği üzere, ibraya ilişkin genel kurul kararının yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırı olması halinde davacının bu kararın iptali hususunda dava açmakta hukuki yararı mevcut olup, bu iddiaların ancak açılacak bir şahsi sorumluluk davasında ileri sürülebileceğinden bahisle iptal davası açmakta hukuki yararın bulunmadığı sonucuna varılamaz. Zira, ibra kararının neticeleri sadece sorumluluk davası ile ilgili de değildir. Somut uyuşmazlıkta da davacı tarafça ileri sürülen hususlardan bir kısmı doğrudan kooperatif zararı ile ilgili bulunduğundan bu hususlar üzerinde durularak iddiaların ciddi olup olmadığı ve ibra kararı verilmesine engel oluşturup oluşturmayacağı açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece uzman bilirkişi eliyle kooperatif defter ve kayıtları da inceletilmek suretiyle bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi raporunda, kooperatif giderlerinin belgeli ve usule uygun olduğu, birtakım muhasebeleştirme hataları var ise de bunun sonuca, yani gider rakamlarına etkili olmadığının açıklandığı, davacı vekilinin rapora itiraz etmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda davacı tarafça; elektrik ve su aboneliklerine ilişkin olarak önceki genel kurullarda bireysel aboneliğe geçilmesi yönünde karar alındığı halde, yönetim tarafından GK’na aykırı şekilde YK kararı alınmak suretiyle kooperatif adına tek sayaçtan abonelik alındığı, yine bekçi dairesindeki elektriğin bekçi tarafından şahsen karşılanmasına dair sözleşme yapıldığı halde bu giderin de ortaklardan karşılanmaya devam edildiği, yapılan harcamalarda piyasadan farklı teklifler alınmadan harcama yapıldığı gibi fahiş bedellerle iş yaptırıldığı, mükerrer tadilatlarla kooperatifin zarara sokulduğu, belediyeye ödenen ceza bedelleri ve davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından da ortakların ve kooperatifin zararına olacak şekilde hareket edildiği ileri sürülmüş, bilirkişi raporunda genel ifadelerle GK kararlarının yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı belirtilerek iptali gerektirecek bir husus olmadığı görüşü bildirilmiştir. Bununla birlikte, bahse konu GK’ a sunulan oldukça ayrıntılı “denetim raporu”nda da davacı tarafın itirazlarını destekleyecek birtakım maddeler olduğu gibi, mahkemece alınan bilirkişi raporunun dayanak belgeleri de rapora ekli olmadığından raporun denetime elverişli bulunmadığı, yönetim kurulunun ibrasına temel teşkil eden bu faaliyetlerin önceki genel kurul kararları ile uyumlu olup olmadığı karşılaştırmalı olarak irdelenmediği gibi, idari cezalar ve dava giderlerinin kooperatif adına mı yoksa herbir ortak adına mı işlemlerle ilgili olduğu, dolayısıyla eşitlik ilkesine aykırı bir durumun sözkonusu olup olmadığı yönüyle de rapor hüküm kurmaya elverişli bulunmamış, mahkemece, davacı tarafın rapora yönelik ayrıntılı ve gerekçeli itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınmadan, yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, kararın eksik incelemeden dolayı kaldırılması gerekmiştir.
Mahkemece yapılması gereken iş; açıklanan hususlarda, davacı tarafın gerekçeli tüm itirazlarını da karşılayacak şekilde kooperatif konusunda uzman farklı bir bilirkişiden, kooperatif defterleri, kayıtları, genel kurul ve yönetim kurulu kararları, bilanço, ilgili gelir-gider cetvelleri, ilgili tüm harcama belgeleri incelenerek ve dayanak belgeleri rapora da eklenerek, yine kooperatifin yönetim kurulu çalışma raporunun 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 86. maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkartılmış 11.06.2008 tarihli ve 26903 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan tebliğlerde belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği de saptanarak, yeniden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Faize yönelik yapılan değerlendirmede ise; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. ve 120. maddeleri emredici nitelikte olmakla birlikte, somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça aylık %2 gecikme faizi kararının iptal edilmesi gerektiği ileri sürülmüşse de, eldeki davada iptali istenen 2018 olağan GK kararları arasında bu yönde bir karar alınmadığı, davanın konusunun 2018 yılı olağan GK kararları ile sınırlı olduğu görülmüştür. Emredici nitelikte olan bu hükümler uyarınca, faize dair karar alınan ilgili genel kurulun ilgili maddesinin her zaman açılabilecek bir dava ile ve toplantıya katılma şartı aranmaksızın iptalinin istenmesi mümkün olduğu gibi, emredici nitelikteki hükümlere uyulmaksızın kooperatif tarafından takip ya da dava yoluyla faiz istenmesi durumunda bu yön itibariyle itirazda bulunabileceği de açık olup, taleple bağlılık kuralı ve davacının talebini açıkça 2018 yılı GK kararlarına hasretmiş olması karşısında, mahkemece bu davada bu yöndeki talebin reddinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜNE; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/64 Esas – 2020/116 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 14/06/2023