Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/357 E. 2023/1616 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/357
KARAR NO : 2023/1616

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2014 (Dava) – 22/10/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/269 Esas – 2020/520 Karar
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 25/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/10/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2020 tarih ve 2018/269 Esas – 2020/520 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında 07/04/2014 tarihli 5 yıllık Franchise sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme gereğince davacının davalıya mağaza içindeki mobilya, tadilat, dekorasyon, görseller, tabela, pc, kamera, program ve başlangıç ürünleri adı altında toplam 47.500,00 TL ödeme yapıldığını, bunun karşılığında gerçek değerleri 5.000,00 TL’yi geçmeyecek ürün ve eşyalar için davacının tecrübesizliğinden ve iş hayatındaki bilgisizliğinden yararlanılarak Franchise sözleşmesi bedeliymiş görüntüsü yaratılarak usulsüz ve haksız 18.600,00 TL’lik fatura tanzim edildiğini, davalıların anne kız olduğunu ve aynı zamanda somut olayda adi ortaklık ilişkisi içinde olduklarını, davalıların sözleşme gereğince iş yeri kiralanmasına ve aradan 4 ay süre geçmesine rağmen taahhüt ettikleri edinimlerini yerine getirmediklerini, uyarılmalarına rağmen davacıyı oyaladıklarını, en son görüşmede “sözleşmeyi feshetmeyip devam edeceksiniz, aksi takdirde sözleşmede belirtilen cezai şartları uygularız” şeklinde tehditlerde bulunduklarını, sözleşme konusu ürünlere ilişkin üretim yeri ve tarihi, üretici firma bilgilerinin ısrar ile istenmesine rağmen ambalanjlarında bu hususların yer almadığını, bayi ve personeline ürünlerin özellikleri ve satış politikası ile ilgili teknik bilgilendirme, tecrübe aktarımı ve eğitimsel faaliyetlerinin hiç birinin verilmediğini, ürünlere ilişkin kullanılması gereken marka, logo, sembol vs. gibi maddi olmayan malların taahhüt edilen hali ile kullandırılmadığını, ürünlerin doğal ürün olması gerekirken ürünler üzerinde doğal ürün ibaresinin olmadan bayilere gönderildiğini, sözleşme gereği basılı tanıtsal nitelikte ki malzemenin hazırlanmayıp malzeme konusunda ihtiyaç duyulanın gönderilmeyip, ürünler hakkında vaadedilen reklam çalışmalarının hiç yapılmadığını, ürünler ile ilgili sorunlarla karşılaşıldığında davalı tarafın çözüm sağlamadığını, bayinin ihtiyacı için gerekli donanımları sağlamadığı ve bu şekilde sözleşmenin ifasının ve icrasının imkansız hale getirildiğini, İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/122 Değişik İş sayılı dosyası ile yapılan tespit sonucunda bu hususların tespit edildiğini, bu nedenle sözleşmeye aykırılık nedeni ile İzmir 21. Noterliğinin 15/10/2014 tarih 29938 yevmiye nolu ihtarnamesi ile haklı nedenler ile sözleşmenin tek taraflı feshedildiğini, ihtarnamenin 17/10/2014 tarihinde davalıların daimi çalışanı …’a teslim edildiğini, davalı tarafın henüz kendisine ait olmayan bir marka ile ilgili olarak davacı ile sözleşme imzalayıp bedel temin ettiğinden sözleşme konusu olan ve insan sağlığını ilgilendiren ürünlerde üretim yeri ve tarihi, üretici firma bilgilerinin mevcut olmadığndan sözleşmenin haklı neden ile feshedildiğini, davalıların edinimlerini gereği gibi yerine getirmediklerini, sözleşmenin feshinden sonra davalı tarafın hukuki ve mali ayıbını örtmeye çalışırcasına eksik fatura tanzim ettiği Franchise bedeli ile ilgili olarak 1/10/2014 tarih 51688 numaralı 29.576,27 TL + KDV (5.323,73 TL) toplam 34.900,00 TL’lik fatura tanzim edildiğini, usulsüz faturalara karşı İzmir 21. Noterliğinin 27/10/2014 tarih 30976 numaralı ihtarı ile itiraz edilip faturaların davalıya iade edildiğini, BK.’nun 112 ve 125. maddeleri gereğince menfi zararları olarak ödemiş bulundukları 40.000,00 TL’nin iadesini, sözleşmeye konu ürünlerden sadece 548,00 TL bedelli satış yapılabildiğini ileri sürerek, 40.000,00 TL’nin ihtarnamenin tebliğinden ihlal için geçecek süre sonunda işlemeye başlayacak en yüksek ticari temerrüt reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesi, 10/4/2014 tarihli 51678 sayılı, 09/05/2014 tarihli 51680 sayılı, 22/5/2014 tarihli 51682 sayılı ve 30/6/2014 tarihli 51684 sayılı faturaya konu eşyaların ise davalıya iade edilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıların adreslerinin Tire olduğundan bahisle görevli mahkemenin Tire Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davalı …’nün dava ile bir ilgisinin olmadığını, işletmenin sahibinin diğer davalı … … olduğunu, bu nedenle … yönünden davanın husumet nedeni ile reddini, davalı tarafça tüm yükümlülüklerinin yerine getirildiğini, davacının sözleşmenin feshi nedeniyle tazminattan kurtulmak için bu davayı açtığını, davalı tarafça hava parası altında ödeyeceği rakamda zorlanınca … Bank dekontu ile davacının babasına 7.500,00 TL ödemede bulunulduğunu savunarak, davacının iş yerini haksız ve sebepsiz yere kapatarak ve davalıya olan tazminat borcunu ödememek için açmış olduğu bu davanın reddini talep etmiştir.
İZMİR 14. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 29/12/2016 TARİHLİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile birlikte, a-Davalı … yönünden açılan davanın husumet nedeniyle reddine, b-Davalı … … yönünden açılan davanın 7.4.2014 tarihli Franchise sözleşmesi gereğince sözleşme gereği davacıya teslim edilen 10.4.2014 tarih 51678 nolu fatura, 9.5.2014 tarih 51680 nolu fatura, 22.5.2014 tarih 51682 nolu fatura ve 30.6.2014 tarih 51684 nolu faturalara konu mallardan satışa konu 543,66 TL’lik mal mahsubundan sonra arta kalan malın davacı tarafça davalıya teslimi ile birlikte 39.440,03 TL’nin (47.500 – 7.500 – 543,66 + 16,31 = 39.440,03) bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 559,97 TL alacak ile faiz talebinin iade olmadan faiz işlemeyeceğinden reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı … … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İZMİR BAM 11. HUKUK DAİRESİNİN 2018/85 ESAS – 2018/163 KARAR SAYILI VE 16/02/2018 TARİHLİ KARARI:
11. Hukuk Dairesince; “…Davalılar Tire Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu ileri sürerek mahkemenin yetkisi ile görevine itiraz ettikleri halde, mahkemece itirazlar hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmemiştir.Davalı tarafın bu yönde istinaf sebepleri bulunmamaktadır.Ancak görev hususu kamu düzenine ilişkin olup resen dikkate alınmalıdır.6102 sayılı TTK.4/1 maddesine göre davaya konu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanması nedeniyle,davaya bakmakla Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğu…” gerekçesiyle İzmir 14.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 29.12.2016 tarih 2014/493 Esas 2016/481 Karar sayılı kararının resen kaldırılmasına, dosyanın görevli İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 22/10/2020 TARİHLİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davalının ayıplı üründen kaynaklı sorumluluğu ile sözleşmeden kaynaklı edimleri gereği gibi yerine getirmemiş olması nedeniyle, davacının bu seçimlik hakkı kullanma hakkının doğduğu ve mahkememizce fesih iradesinin geçerli olduğunun kabulü gerektiği görülmüştür. Ürünlerin iadesine ilişkin olarak dava dosyamızda herhangi bir talepte bulunulmadığından bu konuda mahkememizce herhangi bir hüküm kurulmasını gerektirir husus olmadığı görülmüştür. Davacı tarafça davalı tarafa yapılan ödemenin 47.500,00 TL olduğu, dava dilekçesinde talebin 40.000,00 TL olarak belirtildiği, taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak davacının talep ettiği bedel ile sınırlı olarak davalı … … yönünden kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davalı …’nün her ne kadar diğer davalı ile birlikte adi ortaklık iradesi ile hareket ettiği ve davalı firmanın yetkililerinden olduğu beyan edilmekte ise de, gerek sözleşmenin tarafı olarak gösterilmemiş olması, gerekse sözleşmeye konu ürünlerin patentinin davalı … …’na ait olduğu her iki davalı arasında organik ilişkinin dava dosyamız yönünden varlığını ve her iki davalının birlikte sorumluluğunun varlığını gösterir kayıt ve delillerin dosyamız yönünden tespit edilemediği…” gerekçesiyle davalı … yönünden husumet nedeni ile reddine, davalı … … yönünden kabulüne, davalıya Franchise bedeli olarak ödenen 40.000,00 TL’nin 21/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalı … …’ndan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar yapılan sözleşme davalı … … ile akdedilmiş olsa da, diğer davalı …’nün gerek sözleşmelerin akdedilmesi gerek dava konusu marka ve ürünlerin tanıtımı gerek mağaza tercihi ve ona yapılacak dekor ve konseptleri belirlemede tek başına rol alması hasebiyle sözleşmenin diğer tarafı olan müvekkili ile tek başına muhatap olan ve sözleşmeye konu edimlerin yerine getirileceğine dair taahütte bulunan kişi olduğunu, sözleşmenin imzasından sonraki süreçte de, sözleşmeye göre davalı … tarafından yerine getirilmesi gereken ürünlere ilişkin her türlü yasal izin ve işlemleri gerçekleştirilmesi, buna ilişkin her türlü bilgi ve belgenin teslim edilmesi, başlangıç olarak gerekli sayıda ürünün teslim edilmesi gibi edimler de yine davalı … tarafından yerine getirildiğini, müvekkilinin tüm süreci davalı … ile birlikte yürüttüğünü ve diğer davalı … ile yalnızca sözleşmenin imzası anında karşılaştığını, davalı …’in, diğer davalı …’in kızı olup sözleşmenin imza tarihinde henüz üniversite öğrencisi olduğunu, anne-kız olan davalılar arasında bir adi ortaklık ilişkisinin var olduğunu, davalı … markanın yasal sahibi ve imzalanan sözleşmelerde ismi geçen ortak, annesi diğer davalı … ise markayı yöneten ve imzalanan sözleşmeler yönünden müşterilerle muhatap olup sözleşmelere konu edimleri fiilen yerine getirmeyi taahhüt eden ortak olduğunu, tarafların anne-kız olmasının, sözleşmede imzası bulunan davalı …’in imza tarihinde henüz üniversite öğrencisi olmasının taraflar arasındaki organik ilişkinin en büyük kanıtı olduğunu, davalılar arasındaki organik ilişkiyi (adi ortaklık ilişkisini) kanıtlayan yazılı delillerin dava dosyasında var olduğunu, davalılar arasında adi ortaklık ilişkisinin mevcut olduğunun dava aşamasında dinlenen tanık beyanları ile de ispat edildiğini, sözleşmeyi imzalayanın … değil, sözleşmenin sürdürülmesi için … ile işbirliği içinde hareket eden ve işleri organize eden …’in de şüphesiz adi ortaklığın bir ortağı olduğunu, davalılara ödenen 40.000-TL franchise bedelinin ihtarname tarihinden (21.10.2014) itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt reeskont faizi ile birlikte müvekkile ödenmesi talepli olarak ikame edildiğini, söz konusu dava nın ticari nitelikteki franchise sözleşmesinden kaynaklandığını, taraflarının faiz türü olarak reeskont avans faizi talep hak ve yetkisi bulunduğunu, yerel mahkemece söz konusu alacağın temerrüt faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, aleyhe kabul anlamanı gelmemesi şartıyla, yerel mahkemece, davanın davalı … yönünden husumet nedeni ile reddine karar verildiği, anılı davalı lehine 6.000-TL tutarında vekalet ücretine hükmedildiğini ancak söz konusu kararın 2020 senesi içerisinde verildiğini, karşı vekalet ücretinin de 2020 yılı asgari ücret tarifesine tabi olması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, franchise sözleşmesinin haklı nedenle feshine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalılar arasında adi ortaklık ilişkisinin ispat edilemediği, franchise sözleşmesinin davalı … ile imzalandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmamıştır.
2-) 4489 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasa’nın 1 ve 2 nci maddelerinde temerrüt faizi olarak ticari işlerde avans faizi oranının, ticari olmayan işlerde de reeskont faizi oranın uygulanacağı düzenlemiş olup, davacı vekili dava dilekçesinde ticari reeskont faizi talep etmiştir.
O halde mahkemece, tarafların sıfatına göre borçlarının ticari olması asıl olacağından ticari reeskont faizi ibaresinin avans faizi olarak anlaşılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı olduğu şekilde faizin türü belirtilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-) Yürürlükteki A.A.Ü.T’nin 7/2 . maddesi, husumet nedeniyle davaların reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur şeklinde olup buna göre davalı lehine hatalı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle; yerel mahkeme kararının davacı lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/269 Esas – 2020/520 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
“a-Davanın Davalı … yönünden husumet nedeni ile REDDİNE,
b-Davalı … … yönünden KABULÜNE,
c-Davalıya Franchise bedeli olarak ödenen 40.000,00 TL’nin 21/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … …’ndan alınarak davacıya ödenmesine,
d-Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 2.732,40 TL harçtan, peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,03 TL karar ve ilam harcının davalı … …’ndan alınarak Hazineye gelir kaydına,
e-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT 13. maddesine göre 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı … …’ndan alınarak davacıya ödenmesine,
f-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 ve 2/3 maddesine göre 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye ödenmesine,
g-Davacı tarafından istinaftan önce yapılan 1.102,25 TL yargılama gideri ile istinaf için yapılan 117,10 TL istinaf harcı, istinaf sonrası yapılan 53,50 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 1.275,85 TL yargılama giderinin davalı … …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
ğ-Davalı … … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
h-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının taraflara ödenmesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE,
3-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine,
b-Davacı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 162,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ç-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
d-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/10/2023