Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/345 E. 2021/274 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/345
KARAR NO : 2021/274
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2020
NUMARASI : 2020/486 Esas ve 2020/611 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/04/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/12/2020 tarihli, 2020/486 esas ve 2020/611 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı dava dilekçesinde; Dava konusu alacağı müvekkiline temlik eden dava dışı diğer müvekkili …’a ait ve …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … plakalı araçların 01.06.2020 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün ” sola dönüş kurallarına uymamak ” kusurunu ifa suretiyle tam kusurlu olduğunu, keza kusur durumunun SBM Komisyon kararı ve şirketler arasındaki mutabakat ile davalı şirket sigortalısında tam oranda olacak şekilde izafe edildiğini, davalı sigorta şirketinin ise kazada kusurlu olan … plakalı aracın … nolu poliçe ile ZMMS Sigortasını tanzim eden şirket olup dava konusu alacağı müvekkiline temlik eden dava dışı diğer müvekkiline ait araçta meydana gelen hasardan poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, ayrıca kaza sonrası araçtaki hasarın davalı şirkete ihbar edildiğini ve davalı şirket uhdesinde … nolu hasar dosyası açıldığını, açılan hasar dosyası gereği davalı şirketçe dava dışı temlik eden müvekkiline ait araçta KDV hariç ve eşdeğer parça baz alınmak suretiyle tespit edilen hasar bedeline istinaden 4.812,00 TL ödeme yapıldığını, ZMMS Sigortacısı olan davalının, mağdur araca ait hasar tazmin yükümlülüğünü yerine getirirken orijinal yedek parça bedelleri üzerinden KDV de eklenmek suretiyle ödemede bulunması gerektiğini, tespit edilen / ödenen hasar bedelinin ekspertiz raporundan da anlaşılacağı üzere eşdeğer parça iskontolu ve KDV’ siz olarak değerlendirildiğini, esasen gerçek hasar bedelinin ekli onarım faturalarından da anlaşılacağı üzere yedek parça ve işçilik olmak üzere toplamda KDV dahil 6.358,25 TL’ den ibaret olduğunu, orijinal olmayan eşdeğer parçaların orijinali ile aynı kalitede veya daha kaliteli olduğunun sigorta şirketince belgelendirilmediğini, parçanın görüntü olarak eş değer olmasının yetmediğini, kalitesinin de eşdeğerde olması gerektiğini , uyuşmazlık konusu taleplere ilişkin olarak davalı sigorta şirketinin “…” KEP adresine 13.07.2020 tarihinde başvuruda bulunulduğunu alacaklara ilişkin olarak karşı yan tarafından ödeme yapılmadığını, arabuluculuk sürecinde de taleplerin karşı yana iletilmiş olduğunu ancak yine çözüm sağlanamadığını, ödenmeyen bakiye hasar bedeli ve değer kaybı alacağının tahsili için işbu davanın ikamesinin zorunlu hale geldiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası olarak ikame ettikleri bu davada şimdilik,müvekkiline ait araçta oluşan bakiye hasar bedeline mahsuben 100 TL ile değer kaybı alacağına mahsuben 10 TL olmak üzere toplamda 110 TL maddi tazminatın ekspertiz raporunun tanzim tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sarf edilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesinde; davacı yanın talep ve davasının her yönden haksız, yersiz, usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle usuli açıdan husumet itirazında bulunduklarını, aktif husumet noksanlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak kazaya sebebiyet verdiği öne sürülen aracın davalı müvekkili sigorta şirketine trafik poliçesi ile sigortalı olduğu hususunun doğru olduğunu, ancak mevcut poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere, araç başına maddi zararlarda poliçede belirtilen üst limit ile sınırlı olduğunu, sigortacının sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle sınırlı olmak kaydıyla sigortalının kusuru oranında , teminat kapsamı dahilinde uğranılan ve tespit edilen gerçek zarar miktarı kadar sorumlu olduğunu, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmasını ve gerçek zarar miktarının belirlenmesini talep ettiklerini, talep edilen hasar miktarı yönünden, davacı yanın talep etmiş olduğu hasar miktarının fahiş olduğunu ve gerçek zararı yansıtmaktan çok uzak olduğunu, sigortacı tarafından ödenecek tazminat miktarının, sigortalı malın menfaat değerinin rizikosunun gerçekleştiği andaki değerinin dikkate alınarak tespit edilmesi gerektiğini, bu bağlamda davaya konu kaza sebebiyle müvekkili sigorta şirketine yapılan hasar başvurusu neticesinde açılan hasar dosyasında Sigortacılık Kanununun 22. Maddesi uyarınca yasal delil niteliğindeki ekspertiz raporu ile araçta değişmesi gereken parça ve işçilik kalemleri tek tek gösterilmek suretiyle ve alınan somut emsal fiyat tekliflerine göre toplam gerçek zarar bedelinin 4812,00-TL olarak bulunduğunu ve bu rakamın dava açılmadan önce ödendiğini, bunun dışındaki taleplerin fahiş ve gerçeğe aykırı olduğunu, yetkili servis niteliği taşımayan bir firmadan alınan fahiş faturaya dayanılarak açılan davanın kabulünün mümkün olmadığını, hasarlı parçaların tümünün dava konusu kaza ile uyumlu olup olmadığının da belli olmadığını, bu hususta keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, araç parça fiyatlarının KDV li olduğunu yeniden KDV eklenmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle de hesabın hatalı olduğunu ve taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, aracın 2008 model çok çok eski ve yıpranmış , değişen , onarılan pek çok parçası olan araç olduğunu ve tüm parçalarının orijinal olmasından söz edilemeyeceğini bu hususun da bilirkişi raporunda dikkate alınması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla aldırılan raporda tespit edildiği şekliyle aracın yaşı, kilometresi, eskimiş, yıpranmış, daha evvelden de hasar kayıtları bulunan bir araç olduğu gerçeği karşısında , araçta değişmesi, yenilenmesi gerektiği belirtilen orijinal ve yeni parçalar nedeniyle hasar bedelinden ayrıca ve mutlaka yenileme , kıymet kazanma, amortisman ve hurda tenzilatı yapılması gerektiğini, talep edilen değer kaybı tazminatı ile ilgili olarak ise davaya konu kazada davacıya ait araçta değer kaybı oluşmasının mümkün olmadığını, değer kaybı talebinin tümden reddinin gerektiğini, yine kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili sigorta şirketi yönünden mevcut trafik poliçesi gereğince varsa sorumlu tutulacağı değer kaybı miktarının kaza tarihi itibariyle geçerli mevcut trafik poliçesi genel şartları ile ekinde getirilen formüle göre hesaplanması gerektiğini, ayrıca değer kaybı hesaplanmasında aracın yaşının, kilometresinin, geçmişinin , riziko tarihinde 2. el piyasa değerinin, hasarlanan parçaların nelerden ibaret olduğunun, bunların eskimişliğinin , yıpranmışlığının , buna göre hesaplamada esas alınacak oran, katsayı vs unsurların son derece önemli olduğunu, 2008 model kaza tarihi 12 yaşını aşmış, çok eski ve yıpranmış , ayrıca davaya konu kazayla birlikte 6 ayrı hasar kaydı olan araçta davaya konu kaza sebebiyle değer kaybı olamayacağını, değer kaybı talebinin her halükarda reddinin gerektiğini , ekspertiz raporu tanzim tarihinden itibaren avans faizi isteminin yerinde olmadığını, işletilecek faizin en fazla yasal faiz olabileceğini, yersiz, yasaya aykırı şekilde açılan davanın bu nedenlerle reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; 01/06/2020 tarihli trafik kazasında zarar gören araç malikinin … olduğu, …’ın bu kaza nedeniyle … plaka sayılı aracında meydana gelen hasar ve değer kaybı zararına ilişkin tazminat alacağını davacı …’e 01/07/2020 tarihli sözleşme ile temlik ettiği, her ne kadar temlik sözleşmesinin yukarıda anılan 7251 sayılı yasanın 57 md. ile eklenen EK MADDE 6’nın yürürlük tarihi olan 22/07/2020 tarihinden önce yapılmış olması nedeniyle geçerli olduğu kabul edilse bile, söz konusu yasal düzenleme ile yalnızca temlik yasağının değil ödeme yasağının da getirildiği, anılan ek madde 6’nın 2. Fıkrasına göre “tazminat ödemesinin yalnızca hak sahibine” yapılacağının öngörüldüğü, hak sahibi olarak ise trafik kazası nedeniyle doğrudan zarar gören kişi olarak kabul edildiği, eldeki davada hak sahibinin trafik kazasında aracı hasarlanan … olduğu, … dışındaki kişilere ödeme yapılmasının anılan yasal düzenleme karşısında artık mümkün olmadığı, taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyetinin; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiği, sıfatın, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına geldiği, davacı sıfatının, dava konusu hakkın sahibini belirlediği, dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması gerektiği, bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirleneceği, taraf sıfatının bu anlamda, defi değil itiraz niteliğinde olup; taraflarca süreye ve davanın açılmasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsa bile mahkemece resen nazara alınacağı, açıklanan yasa maddesi ile hukuki işlem güvenliği sağlanarak, hak sahiplerinin korunması amaçlandığından artık hak sahibi dışındaki kişilere ödeme yapılması mümkün olmadığından davacı temlik alanın eldeki davada aktif husumet ehliyetini yitirdiği anlaşılmakla davacının davasının aktif husumet yokluğundan reddine, anılan yasal düzenlemenin temlik sözleşmesinden sonra yürürlüğe girmiş olması karşısında eldeki davanın açılmasında davacıya kusur izafe edilemeyeceğinden davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…. Şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dışı … vekili (İzmir … Noterliğinin 12/06/2020 tarih ve …. yemiyeli vekaletnamesinde ….’ ne üçüncü kişiler nezdinde bulunan alacakları temlik etme ve temlik alma yetkisi verilmiştir) ile diğer davacı müvekkil … 01/07/2020 tarihli temliknameyi düzenleyerek, temlik eden …’ın maliki olduğu … plakalı aracın 01/06/2020 tarihinde karıştığı trafik kazası nedeniyle davalıdan olan bir kısım hak ve alacakları ile bu olaya konu edilen esas hak niteliğindeki alacaklarını birbirlerine ivazlı olarak devir ve temlik ettiğini, hukuka aykırı bir durumu olmadığını ileri sürerek yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı kararının ortadan kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava; davacı temlik alan tarafından dava dışı malikin aracında meydana gelen hasar ve değer kaybı zararının karşı araç ZMMS sigortasından tahsili talebi ile açılan tazminat davasıdır.
01/06/2020 tarihinde meydana gelen kazada değer kaybı yönünden zarara uğrayan araç malikinin … olduğu, tazminat alacağının davacı …’e 01/07/2020 tarihinde temlik ettiği görülmüştür.
Mahkeme gerekçesine dayalı 7251 Sayılı Yasanın 57. maddesi ile eklenen Ek Madde 6. Yürürlük tarihinin 22/07/2020 tarihi olduğu görülmüştür.
Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi kanunların hukuk güvenliği sağlaması, bu doğrultuda geleceğe yönelik, öngörülebilir kurallar içermesi gerekliliğidir. Bu nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar. Kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gereği kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren kanunların geçmişe etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir.
Davacı ile temlik eden … arasında temlik sözleşmesinin 01/07/2020 tarihinde imzalandığı, 7251 Sayılı Yasa ise 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, eldeki davaya uygulanması mümkün değildir. Bu sebeple mahkemece hukuki değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile; kararın HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılıp talebin esası ile ilgili hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/10/2020 tarihli, 2019/962 esas ve 2020/4174 kararı da bu yöndedir.)
HÜKÜM:
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/12/2020 tarihli, 2020/486 esas ve 2020/611 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yeniden yargılama yapılıp esasla ilgili hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,
4-İstinaf eden davacı vekilinin yatırmış olduğu;
a-59,30 TL istinaf karar harcının istinaf eden davacı tarafa iadesine,
b-162,10 TL istinaf başvuru harcının mahkemece yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Artan yargılama giderinin istek halinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/04/2021