Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/330 E. 2023/1334 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/330
KARAR NO : 2023/1334

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2018 (Dava) – 24/09/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/307 Esas – 2020/383 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2020 tarihli 2018/307 Esas ve 2020/383 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/09/2016 tarihinde … İli … ilçesinde davalılardan …’e ait … sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi nezdinde … nolu ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile çevre yolunda kendi yönünde seyir halinde bulunan davacı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araca çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, iş bu kazanın oluşumunda davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı … plakalı araç sürücüsü davalılardan …’in asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının herhangi bir kusurunun olmadığını, kazaya ilişkin İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesinde 2017/66 esas sayılı ceza dosyası ile kovuşturma yapıldığını, davacının meydana gelen kaza sonucu sağ ayağı ve sağ kalçasına platin takıldığını, sol kolunda kırıklar ve yaralanmalar ile sabit izler meydana geldiğini, uzun süre koltuk değneği kullandığını, bedensel zarara uğradığını, devamında aksayarak yürümeye devam ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL kalıcı iş göremezlik, 100,00 TL geçici iş göremezlik 100,00 TL, bakıcı ve bakım gideri, 100,00 TL tedaviye bağlı giderleri olmak üzere toplam 400,00 TL maddi tazminat ve 70.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden kaza tarihi itibari ile sigorta şirketi için 03/03/2018 tarihi olan hasarı ret tarihinden itibaren işleyecek avans faizleri, yargılama giderleri ve avukatlık ücretleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesi arz ve talep ettikleri görülmüştür.
CEVAP :
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya ilişkin İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesi 2017/66 esas sayılı ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenmesinin gerektiğini, kazanın oluşumunda davacının viraja hızlı girmesinden dolayı öncelikle şerit ihlali yaptığını ve davalı sürücünün şeridine girdiğini, davalı araç sürücüsünün ise sağ şeridin dolu olması nedeni ile çarpışmadan kaçınmak için zorunlu olarak sol şeride kaçmak durumunda kaldığını, davacının viraja hızlı ve dikkatsiz girmesi neticesinde anılan kazanın meydana geldiğini, davalı sürücünün de kaza sonucu bedensel zarara uğradığını, 70.000,00 TL manevi tazminat talebinin yüksek olduğunu ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, davanın reddi ve davanın … A.Ş’ye ihbar edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını talep ettikleri görülmüştür.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı gerçek kişi sevk ve idaresindeki … plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde … nolu Trafik Sigortası Poliçesi ile 20/07/2016-2017 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, 310.000,00 TL azami sorumluluğun limit, sigortalının kusuru ve oluşan zarar nispetinde olduğunu, kaza tarihinin 01/09/2016 ve poliçe başlangıç tarihinin 20/07/2016 olduğu, geçici iş göremezlik, bakıcı ve tedavi gideri ile ilgili talebin SGK sorumluluğunda olduğu, sigorta şirketinin sorumluluğunun olmadığını, gelirin somut belge ile ispatı gerektiği, “Engellilik Ölçütü Sınıflandırılması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” göre rapor alınması gerektiği , hesaplamada TRH 2010 tablosunun esas alınması gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece,”…1-Davanın MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ YÖNÜNDEN KABULÜNE,12.456,06 TL geçici iş göremezlik, 84.085,02 TL sürekli iş göremezlik ( 75.413,96 TL sürekli iş göremezlik zararından davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu dikkate alınarak), 10.143,00 TL bakıcı gideri, 1.450,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri olmak üzere 108.134,08 TL tazminatın davalı … ve … yönünden 01/09/2016 tarihinden itibaren davalı sigorta şirketi yönünden 03/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine…” ”…2-Davanın MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ YÖNÜNDEN KISMEN KABULÜNE,15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece hükme esas alınan maluliyet ve bilirkişi raporunda yapılan hesaplama sigorta şirketlerinin dayatması ile yapılan hesaplama ile yapılmış olup, iş bu kararın Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 tarihli ve E.: 2019/40, K. 2020/40 sayılı Kararına aykırı olduğunu, bu karar ile kaza ve dava tarihinde yürürlükte olan kanun maddesinin Anayasaya aykırı görülerek kaldırıldığını, Anayasaya aykırı bir hükmün mahkeme tarafından uygulanmaya devam edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hakimin anayasaya aykırılığı re’sen gözeterek kesinleşmemiş dosyalara uygulaması gerektiğinden dosyanın anayasa mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda müvekkili lehine bozularak öncelikle davacının ATK’ya sevk edilerek hesap raporu alınmasını talep etmiş olup davaya konu kaza nedeniyle müvekkilinin 15,5 oranında malul kaldığını, iş bu durum karşısında müvekkilinin manevi tazminat talebinin taktirinde 15.000.-TL’ye hükmedilmesinin hakkaniyete son derece aykırı olduğunu, manevi zararın taktirinde tarafların çekmiş oldukları dert, acı, keder ve ıstırabında dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir değerlendirme yapılması gerektiğini, zira manevi tazminattan beklenti ruhsal ve vücutsal bütünlüğün korunması olup, davacının manevi tazminat talebinde asgari düzeyden hüküm kurulmasının kabul edilemeyeceğini, davalı sigorta şirketi tarafından yerel mahkeme ilamı istinaf edilmiş ise de öncelikle iş bu istinaf haksız ve mesnetsiz olup, müvekkili tarafından kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirketin hiç bir rapora itiraz etmezken yerel mahkeme kararını istinaf etmesinin kötü niyetli olduğunu, HMK 351. maddesi kapsamında kötü niyetli istinaf olduğu , HMK 368. maddesi yollaması ile 329 madde uyarınca yaptırım uygulanması gerektiğini iş bu nedenle 329/2.maddesi gereğince de kötüniyet sahibi davalının 5.000-TL disiplin para cezası ile mahkûm edilmesini talep ettiklerini, ayrıca davalı hiç bira rapora itiraz etmediği için müvekkili lehine kazanılmış hakkın söz konusu olduğunu iş bu nedenle de davalının istinaf taleplerinin reddi gerektiğini belirterek yerel mahkeme ilamının davalı sigorta şirketinin istinaf talebinin reddi ile müvekkilleri lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi gideri tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, işbu tazminat kalemlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, Zorunlu Mali Mesuliyet poliçelerinde belirtilen tedavi teminatı ve maluliyet ayrı ayrı teminatlar olarak belirlendiğini, haksız olarak talep edilmiş bulunan geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi gideri tazminatının reddi gerekmekteyken kabulünün hatalı olduğunu, dosya kapsamında müterafik kusur araştırması yapılmamasının hatalı olduğunu, davacının dosyada mübrez epikriz/anamnez raporlarından anlaşıldığı üzere emniyet kemeri takmadığını, müterafik kusur savunması karşısında olumlu-olumsuz bir değerlendirme yapılmamasının doğru olmadığını, müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin eğer bir tazminat sorumluluğu doğacak ise, kişinin gelirinin belirlenmesinde TRH-2010 Mortalite Tablosu dikkate alınarak, zarar gören beyan ettiği gelirinin vergilendirildiğini belgesi ile ispat edemiyorsa tazminat hesabının yapıldığı tarihte geçerli asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını,
müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinin durdurulması için tehir-i icra kararı verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, meydana gelen trafik kazasından kaynaklı yaralanma nedeniyle kalıcı iş göremezlik, geçici iş göremezlik, tedavi ile ilgili ulaşım gideri, tedavi gideri, bakım gideri istemi ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar, davacı vekili ve davalı … A.Ş.vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Davacının usulüne uygun olarak tebliğ edilen aktüer rapora itiraz etmediği, bu durumda raporun davacı yönünden kesinleştiği ve davalı lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği; diğer taraftan, HMK’nın 26/1. maddesinde “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” şeklinde hüküm içerdiği, davacı vekilinin aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda 29/06/2020 tarihli değer arttırım dilekçesi ile talebini arttırdığı miktar üzerinden mahkemece davacının talebine bağlı kalınarak karar verildiği anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, davalı tarafın istinaf başvurusu kötü niyetli olduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 351. maddesi gereğince disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiş ise de; dosya kapsamına göre davalının kötü niyetli olarak istinaf yoluna başvurduğu kanaatini oluşturacak herhangi bir husus bulunmadığından, HMK 351 maddesi hükmünün uygulanması için koşulların oluşmadığı anlaşıldığından, bu talebin de reddine karar verilmiştir.
3- Davalı … A.Ş. vekili geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi gideri tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, işbu tazminat kalemlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, haksız olarak talep edilmiş bulunan geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi gideri tazminatının reddi gerektiği; tazminat hesabında TRH-2010 yaşam tablosunun esas alınması gerektiği, zarar görenin beyan ettiği gelirinin vergilendirildiğini belgesi ile ispat edemiyorsa tazminat hesabının yapıldığı tarihte geçerli asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiği yönünden itirazda bulunmuş ise de; 6111 Sayılı Yasa kapsamında SGK’nın sorumluluğuna geçen tedavi giderleri bakımından sigorta şirketlerinin sorumluluğu olmayacak ise de, KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. İstinaf itirazına konu edilen “geçici iş göremezlik tazminatı ve geçici bakıcı ücreti ile SGK tarafından giderilmeyen tedavi giderleri” yönünden ise sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden, davalı sigorta vekilinin bu husustaki istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. (Aynı yönde bknz. Yargıtay 4. HD ,2021/2511 E.- 2021/2452 K, 2021/5372 E.- 2021/8669 K)
Diğer taraftan, aktüer raporda tazminatın tüm davalılar yönünden TRH 2010 yaşam tablosuna göre hesaplanması gerektiği halde, davalı sigorta şirketi yönünden TRH 2010 yaşam tablosuna göre, diğer davalılar araç işleteni ile araç sürücüsü yönünden PMF yaşam tablosuna göre ayrı ayrı tazminat hesabı yapılmış olması hatalı olmuş ise de, davalı vekili tarafından yargılama aşamasında alınan ve usulüne uygun olarak tebliğ edilen raporlara ve ıslah dilekçesine itiraz dilekçesi sunulmamış olduğu, bu durumda itiraz edilmeyen raporların davalı yönünden kesinleştiği, raporlar ve ıslah dilekçesi yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, yine aktüer raporda tazminat hesabında asgari ücretin esas alındığı ve davalının bu yöne ilişkin itirazının yerinde olmadığı gibi, mahkemece davalı sigorta yönünden TRH 2010 tablosuna göre yapılan daha düşük miktardaki hesaplamanın nazara alındığı; araç işleteni ve sürücüsü yönünden PMF yaşam tablosuna göre yapılan hesaplama sonucu tespit edilen tazminat tutarının davalı sigorta şirketi yönünden esas alınmadığı, bu durumda davalının bu yönlerden itiraz etmesinde hukuki yararının olmadığı anlaşılmıştır.
4-Somut olayda, mahkemece müterafik kusur yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunun 44.(6098 sayılı TBK’nın 52.)maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda davacının aracı kullandığı sırada, emniyet kemerinin takılı olup olmadığının belirsiz olduğu, bu hususta kaza tespit tutanağında bir tespit yapılmadığı ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 06/12/2019 tarihli ve 2755 sayılı raporda davacının vücuttaki kemik kırıkları nedeniyle davacının olaya bağlı birden fazla arızasın olduğu tespit edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; davacı tarafın emniyet kemeri takıp takmadığı, müterafik kusurlu olup olmadığı ve davacının yaralanma olayı ile emniyet kemeri takılmamış olması arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı yönünden müterafik kusur resen değerlendirilmesi gerektiği halde değerlendirilmediği, inceleme ve araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacının yaralanmasının niteliğine göre emniyet kemeri takılsa bile söz konusu yaralanmaların oluşup oluşmayacağının değerlendirilmesi, gerekirse bu hususta rapor alınarak sonucuna göre hesaplanan tazminattan yerleşik uygulamaya göre % 20 müterafik indirimi yapılıp yapılmayacağının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece bu hususun değerlendirilmemesi hatalı olmuştur.
5-Her ne kadar T.B.K 74 maddesi gereğince hukuk hakimi ceza dosyasında alınan raporda belirlenen kusur oranı, ceza hakiminin kusurun bulunmadığına ilişkin hükmüyle ve ceza hakimi tarafından verilen beraat kararı bağlı değil ise de, ceza mahkemesinde tespit edilen ve kesinleşen maddi vakalar, olayın oluş şekli bakımından hukuk hakimi, ceza hakiminin tespitleri ile bağlı olup, kazaya ilişkin davalı …’in sanık olarak yargılandığı İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesinde 2017/66E.-2019/372K. sayılı ceza dosyasında yapılan yargılama sonucu verilen kararın incelenmesinde, “…Mahkememiz dosyayı Adli Tıp’a göndermiş, Adli Tıp Harun’un esas alınırsa sanığın tali kusurlu olduğunu, mağdurun asli kusurlu olduğunu, …’un ifadesi esas alınmaz ise sanığın asli kusurlu olduğu, müştekinin kusursuz olduğunu belirtmiştir.
Mahkememiz …’un ifadesinin doğruluğunu araştırmak için zabıt mümziisi …’i dinlemiş, … ifadesinde olay anında herhangi bir sürtme, savurma alameti görmediklerini bu konuda emare olduğu takdirde bunu zapta geçireceğini belirterek tutanağında ısrar etmiştir ve şahit …’un olay anında orada olup olmadığı araştırılmış, bu konuda HTS kayıtları araştırıldığında suçun işlendiği zaman dilimi içerisinde şahidin …’de değil, … ili … ilçesinde bulunduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle şahit …’un olay anında orada olmadığı HTS kayıtlarından kesin olarak anlaşılmıştır. Bu nedenle …’un beyanına itibar edilmemiştir.
Olayda mağdurun 6. Derecede kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı görülmüştür.
Deliller incelendiğinde, müştekinin iddiası, sanığın savunması, kaza tespit tutanağı, şahit beyanları, savcılık bilirkişi raporu, keşif ve bilirkişi raporu, adli tıp raporu dikkate alındığında mahkememiz adli tıp raporunun birinci şıkkını esas almıştır. Sanığın yargılama aşamasında delilleri karartmaya çalıştığı, bu konuda gerçek dışı bir şahit bulduğu, bu nedenle delilleri karartma çabası içerisinde olduğu, herhangi bir pişmanlık duymadığı göz önüne alınarak mahkememiz teşdit hükümlerini uygulamış ve aşağıdaki şekilde hüküm vermeyi uygun görmüştür.” şeklinde gerekçe ile davalı sürücü %100 kusurlu kabul edilerek davalı sürücünün cezalandırılmasına karar verildiği; davacı sürücünün olayın meydana gelmesinde etkili kusurlu davranışının bulunmadığı yönünde tespit yapılmış olmakla, ceza mahkemesinin kararının akibeti araştırılıp kesinleşip kesinleşmediğinin tespiti ile kesinleşmemiş ise sonucunun beklenmesi, kesinleşmiş ise kazanılmış usuli haklar da gözetilmek suretiyle sonucuna göre değerlendirme yapılması gerektiğinden davalı vekilinin itirazının esastan kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; tarafların kazanılmış usuli haklarının da nazara alınarak karar verilmek üzere davacı vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜNE; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2020 tarihli 2018/307 Esas ve 2020/383 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı ve davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf itirazlarının, kararın kaldırılması sebep ve şekline göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı ve davalı … A.Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
5-İstinaf aşamasında davacı ve davalı … A.Ş. tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.21/09/2023