Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/305 E. 2021/245 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/305
KARAR NO : 2021/245
KARAR TARİHİ : 01/04/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2020
NUMARASI : 2019/645 Esas ve 2020/653 Karar

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/04/2021

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/10/2020 tarihli, 2019/645 esas ve 2020/653 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı …’in Dokuz Eylül Üniversitesi Yüksek Lisans İngilizce sınıfında birlikte öğrenim gördükleri sırada tanıştığını, davalı …’in müvekkiline kendisinin uluslar arası alanda işlem yapan, üyelerinin parasını altın, petrol ve dövize yatırım yaparak değerlendiren … unvanlı uluslar arası bir şirkette çalıştığını söylediğini, müvekkilinin ve birkaç arkadaşının davalı …’in ikna etmesi neticesinde davalı … şirketinde değerlendirilmek üzere davalı …’in hesabına ve davalı şirketin hesabına para yatırdıklarını, 21.09.2011 tarihinde müvekkili ile müvekkilinin arkadaşı …, davalılar … ve … arasında görüşme gerçekleştiğini, görüşmede … ve …’in müvekkiline parasının artık olmadığını, …’ın işlem yaparken tüm parayı kaybettiğini söylediğini, … isimli firmanın yatırım amacıyla parayı kabul ettiğini, aracılık faaliyetinde bulunma yetkisi olmamasına rağmen davalıar tarafından yetkileri varmış gibi hareket edilerek müvekkilinin parasının yok edildiğini, bu itibarla davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ve İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/318 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, davalı …’in müvekkilinin ısrar ve baskıları sonucu toplam 12.500 USD’yi müvekkiline iade ettiğini ancak müvekkilinin 56.000 USD’yi ise davalıardan iade alamadığını ileri sürerek, davalıların haksız ve suç teşkil eden eylemleri sonucu yok edilen 56.000,00 USD’nin dava tarihinden itibaren bir yıllık dolar mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; davacının iddialarını kabul etmediğini, davaya konu uyuşmazlıkla görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; davacının zararının kendisinin yaptığı davranış veya işlem ile olmadığını, kusurlu ve hukuka aykırı eyleminin bulunmadığını, davacının oluşan zararının davacı ve yetkili temsilci …’in yanlış yatırımları nedeni ile oluştuğunu, ihtilafın davacı ile … arasında olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “….28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1 maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici” olarak tanımlanmış ve 3/1-(l) maddesinde ise “tüketici işlem”leri sayılmıştır. Anılan hükümde sigorta işlemleri tüketici işlemleri arasında sayılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. ve 138. Maddeleri gereğince; mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Yargıtay 11. H.D. 23.06.2016 tarih ve 2016/90 E. 2016/6987 Karar sayılı ilamında ” 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k ve l maddelerinde, tüketici ve tüketici işlemi tanımlanmıştır. Buna göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. Aynı Yasanın “Diğer Tüketici Sözleşmeleri” başlıklı 5. bölümünde yer alan 49.maddesi, “Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” başlığını taşımaktadır. Bu maddenin 1. fıkrasına göre finansal hizmetler, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade eder. Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme ise, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir. Yine aynı Yasanın 73/1. maddesi, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” hükmünü, 83. maddesi ise, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili, diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmünü amirdir. Bütün bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişkinin, tüketici işlemi kapsamında kaldığı ve bu ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle, mahkemece davaya bakmakla görevli olduğunun kabulü ile işin esasına girilip, gerekli araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile uyuşmazlığın yatırım ilişkinden kaynaklı olması halinde Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu yönünde karar vermiş olup, İzmir BAM 11. H.D. 04.12.2017 tarih ve 2017/2294 E. 2017/1279 K. Sayılı kararı da aynı yöndedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasındaki yatırım sözleşmesine dayanarak yatırım ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davaya konu uyuşmazlıkta Tüketici Mahkemelerinin görevli bulunması nedeniyle aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir….” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/645E. 2020/653K. Sayılı dosyasında verilen Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki karar usul ve yasaya aykırıdır. Kararın gerekçesi; 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. Maddesine dayandırıldığını, oysa işbu dava tarafımızca 03.10.2013 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmıştır. Davanın açıldığı tarihte söz konusu kanun yürürlükte değildir. Her dava açıldığı tarihteki hukuki duruma göre karara bağlanır. Bu nedenle işbu davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, açıklanan nedenlerle hukuka aykırı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/645E. 2020/653K. Sayılı Kararının kaldırılması ve görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; davacının finansal kuruluşa verdiği paranın tahsili istemine ilişkin tazminat davasıdır.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-f maddesi gereğince;
“…Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır…” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacının, davalılardan … aracılığıyla davalı …’nde değerlendirmek ve yatırdığı para üzerinden kar etmek amacıyla 68.500,00 Usd yatırdığı, iadeler düşüldükten sonra 56.000,00 Usd’nin tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığı, davalı …’nin uluslararası finans kuruluşu olduğu, bununla birlikte davanın 03/10/2013 yılında açıldığı, her dava açıldığı tarihteki şartlara tabi olacağından 07/11/2013 tarihinde kabul edilen ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Kanunun somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığı, kaldı ki; davanın niteliği itibariyle mutlak ticari dava olduğu, davanın açıldığı tarihteki koşullarıyla mahkemenin yargılamaya devamla işin esasına girerek bir karar vermesi gerektiğinden, davacının istinaf başvurusunun esasına ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/10/2020 tarihli, 2019/645 esas ve 2020/653 karar sayılı kararının kaldırılmasına, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna, HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.(Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 24/04/2018 tarih, 2016/17499 esas ve 2018/2251 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
HÜKÜM :
1-Davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/10/2020 tarihli, 2019/645 esas ve 2020/653 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Görevli mahkemenin, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
4-Dosyanın İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
5-İstinaf eden davacı vekilinin yatırmış olduğu;
a-54,40 TL istinaf karar harcının istinaf eden davacı tarafa iadesine,
b-148,60 TL istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
6-Artan yargılama giderinin istek halinde yatırana iadesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK m.353/1-a-3 bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/04/2021