Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/284 E. 2023/1380 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/284
KARAR NO : 2023/1380

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/08/2019 (Dava) – 06/01/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/108 Esas – 2021/3 Karar
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 27/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/09/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06/01/2021 tarihli ve 2019/108 Esas – 2021/3 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … gruba ait “…” markası ile Türkiye pazarına girdiklerini, markalarının tüm dünyada tescillenerek korunduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından 03.04.1994 tarihli ve 81057 tescil numaralı 29,30,32,33. sınıflarda yer alan mallar üzerinde tescilli … markasının da bulunduğunu, düzenli yapılan araştırmalar sonucunda, davalı … tarafından 12.09.2012 tarih ve 205 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde 32. Sınafa dahil mallar için ilan edilen 2012/35158 sayılı “…” marka başvurusunu tespit etmiş ve kendisine ait tescilli “…” markalarına iltibas yaratacak ölçüde benzer olan ve aynı ürünleri kapsayan söz konusu başvuruya karşı, TÜRKPATENT nezdinde 29.11.2012 tarih ve 2012-G-393578 sayılı dilekçe ile usulünce itirazda bulunarak dava konusu başvurunun reddini talep ettiğini, ancak talebin reddedildiğini, Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde 30.09.2014 tarihinde 2014/439 Esaslı dava ikame edildiğini, dava devam ederken “…” marka başvurusunun tescil için gerekli ücreti ödemediği için tescil edilmediğinin öğrenildiğini, bu nedenle davayı takip etmemiş olduklarını, yakın zamanda markanın durumunun tescilli olarak belirtildiğini fark ettiklerini, durumu anlamak Türk Patent’e dilekçe yazdıklarını, Türk Patent tarafından sonraki bir süreçte tescil ücreti ödendiğinden tescilin gerçekleştiğini öğrendiklerini, “…” markasının dünyaca tanınmış olduğunu, davaya konu markanın … markalarının varlığından haberdar olduğunu, markalar arasındaki, görsel, işitsel ve okuma benzerliğinden dolayı … markasının ayırt edici karakterinin zarar görecek olduğunu ileri sürerek, dava konusu “…” markasına, dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini, “…” markasının tamamen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir. Hükümsüzlük sebepleri SMK’nın 25. Maddesinde gösterilmiştir. Bu madde’ye göre; SMK’nın 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. SMK’nın 6. Maddesinde haller; (1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. (2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. (3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir. (4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir. (5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. (6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir. (7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir. (8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir. (9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir. Dosya kapsamında alınan 20/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda da belirttiği üzere davacı adına kayıtlı 03.04.1994 tarihli ve 81057 tescil nolu markası ile davalı adına kayıtlı 2012/35158 nolu markasının işaret benzerliği olduğu, Her iki markanın da emtiya benzerliğinin bulunduğu, Her iki markanın benzerliği SMK’nın 6/1 . Maddesinde belirtilen tüketici nezdinde karıştırma ihtimali doğuracak düzeyde olduğu…” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile, davalı adına kayıtlı 2012/35158 nolu “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyadaki bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı markanın, internet zeminli olarak yapılan incelemesinde ülkemiz bakımından tanınmış marka statüsünde olmadığını, müvekkilinin, üretmek istediği bir üründe kızının ismi olan … isminden ilhamla … markasını tescil ettirdiğini, doğrudan kızının ismini koymak, kızının sosyal yaşamı için sorun yaratabileceğinden müvekkilinin bir harf çıkararak söz konusu markayı tescil ettirdiğini, her iki tarafın tescil ettirdiği markanın ibarelerine bakıldığında görsel olarak bir benzerlik bulunmadığını, her iki marka karşılaştırıldığında, okunuşları arasında da bir benzerlik bulunmadığının açıkça görüldüğünü, dosyada alınan bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin yalnızca kızının ismini bir markada kullanmak saiki ile hareket ettiğini, kızının ismi olan …’ya ilhamla marka ismini belirlendiğini, doğrudan ismi vermenin kızının sosyal yaşamında zorluk çıkarabileceği kaygısı ile bir harfi değiştirerek … markasını belirlediğini, markalar arası benzerlik değerlendirmesinin markaların asli ve ayırt edici ibareleri esas alınarak yapılması gerektiğini, bu nedenle hangi ibarelerin tanımlayıcı olup olmadığı tespit edilmeden veya bu tespit yapıldıktan sonra bu hususa gerekli özen gösterilmeden yapılan incelemeler sonucunda varılan sonuçların hukuka uygun olmayacağını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının daha önceki tescil tarihli markasının olduğu, sonradan tescil edilen davalı markası ile arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki taraf markasının da kayıtlı bulundukları mal ve hizmet sınıflarının benzer olduğu, sonuç olarak hükümsüzlük koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/108 Esas – 2021/3 Karar kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/09/2023