Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/268 E. 2023/1237 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/268
KARAR NO : 2023/1237

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/04/2020 (Dava) – 21/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2020/213 Esas – 2020/619 Karar
DAVA : Tazminat (Kasko Sigortası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 13/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2020 tarihli 2020/213 Esas ve 2020/619 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı aracın, 07.06.2019 tarihli trafik kazasında hasarlandığını ve kullanılamaz duruma geldiğini, aracın davalı sigorta şirketi nezdinde genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, yapılan hasar ihbarı üzerine hasar dosyası açıldığını, incelemeler sonucunda rizikonun teminat kapsamında kabul edildiğini ve hasar nedeniyle aracın pert total olarak değerlendirildiğini, rayiç değeri üzerinden müvekkiline ödeme yapılması kanaatine varılıp sigorta poliçesinden 45.600-TL ödendiğini, ödenen hasar tutarının aracın rayiç değerinden çok aşağıda olup, müvekkilinin gerçek zararını karşılamaktan uzak olduğunu, zira müvekkilinin aracının piyasa değerinin çok daha fazla olduğunu, bu nedenle işbu davayı açma zorunluluklarının doğduğunu, davalı sigorta şirketinin en erken ekspertiz raporunun düzenlediği tarihte, en geç hasar ihbar tarihinden 45 gün sonra gerçek zararı öğrenerek tazmin yükümlülüğünün doğduğunu ve temerrüde düştüğünü, uyuşmazlık sigorta hukukundan kaynaklandığından, bu tür sözleşmeler TTK m.3 ve m.4 gereği mutlak ticari iş olmakla ve ayrıca tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her ikisinin de ticari faaliyetini ilgilendirmesi dolayısıyla bakiye hasar tutarına temerrüt tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiğini, dava öncesi temerrüt gerçekleşmiş olmakla ıslah halinde dahi temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 8.500-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça, 07.06.2019 tarihinde meydana gelen kazada müvekkili şirkette kasko sigortası bulunan … plakalı aracın kaskosundan hasar bedeli işbu dava ile talep edilse de, haksız ve mesnetsiz olan bu talebin reddi gerektiğini, hasar miktarına ilişkin olarak inceleme yapıldığını ve bu hususta ekpertiz raporu alındığını, … Otomotiv 48.000, … Otomotiv 48.000, … Otomotiv 48.000-TL rakam verdiğini, www…. com , pek çok site ve galeriden yapılan araştırmalar neticesinde aracın rayiç değerinin ortalama 48.000,00-TL olarak belirlendiğini, muafiyet bedeli düşüldükten sonra kalan rayiç bedel olarak 45.600-TL ödemenin davacıya yapıldığını, bu nedenle de aracın rayiç değerinin daha fazla olduğu iddiasının son derece fahiş olduğunu ve kendileri tarafından kabulünün mümkün olmadığını, sigortacının, gerçek zararla sorumlu olduğunu, gerçek pert değeri olan miktarın müvekkili şirket tarafından ilgili ekpertiz raporunun ve rayiç araştırmasının incelenmesi neticesinde 48.000,00-TL olarak belirlenmiş olduğunu, ödeme sonrası sorumluluğun sona erdiğini, rayiç değerin tüm kriterler incelenerek belirlendiğini ve başvuran tarafından ödenen rakamda mutabık kalındığını, bu hususta ibranamenin kayıtsız şartsız imzalanarak müvekkili sigorta şirketine verildiğini, mutabakatnamede tutara ilişkin bir itiraz şerhi de bulunmadığını, hasar tarihi dikkate alınarak “zamanaşımı” hususunun dikkate alınması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Tüm dosya içeriğine göre; 07/06/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile ilgili anlaşmazlığın dava konusu 2015 model … marka … plakalı aracın rayiç değeri hakkında olduğu, aracın davalı sigortadan çekme belgeli pert kaydı bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen … Sigorta Poliçesi’nde ‘Muafiyetler’ kısmında; ‘…her bir hasarda 2.400 TL tutarında genel muafiyet uygulanır’ şeklindeki madde kapsamında davalı sigorta şirketince araç rayiç değeri olarak belirlenen 48.000 TL’ den 2.400 TL muafiyet bedeli düşülerek 45.600 TL’ nin davacı tarafa 04/07/2019 tarihinde ödendiği, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesiyle pert-total işleminde aracın gerçek rayiç değerinin kaza tarihinde 56.500 TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla; davalı sigorta şirketinin bakiye hasar tazminat yükümlülüğünün 8.500 TL olduğu gözönüne alınarak DAVANIN KABULÜ İLE, 8.500 TL bakiye araç hasar bedelinin 04/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “….Müvekkili şirket tarafından eksper atandığını, pert-total işlemi yapıldığını ve söz konusu işlem sonucu araç rayiç belirlemesi olarak 48.000-TL hesaplandığını, bu rakamın davacı tarafa ödendiğini, bu sebeple şirketin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, bağımsız ve tarafsız eksperlerden rapor alındığını, raporu ekte mahkemeye sunulduğunu, sigortacının gerçek zararla sorumlu olduğunu, başka bir söyleyişle bedel ile değil sigorta değeri ile sorumlu olduğunu, davacı tarafla ödenen rakamda mutabık kalındığını, bu hususta ibranamenin kayıtsız şartsız imzalanarak müvekkili sigorta şirketine verildiğini, davacı tarafından bu konuda imzalanan mutabakatnamede tutara ilişkin bir itiraz şerhi bulunmadığını, imza edilen ibraname ile müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğunun kalmadığının belirtildiğini, yapılan ödeme sonucu müvekkili şirketin, kayıtsız şartsız şekilde ibra edildiğini, davacının kayıtsız şartsız, ihtirazi kayıtsız imzaladığına dair savunmalarına rağmen bunun yerel mahkeme tarafından dikkate alınmamasının son derece hatalı olduğunu, yargılama giderleri ve diğer fer’ilerin de asıl alacağın değişmesi sonucu oransal olarak düzeltilmesi gerektiğini, kararda hükmedilmesi gereken faizin yasal faiz olduğunu, tacir olan davacı kurum ile davalı arasında sözleşmeden doğan bir hukuki ilişki bulunmadığını, haksız fiilden kaynaklanan ilişki bulunduğunu, ticari iş olarak nitelendirilemeyeceğini, uygulanması gereken faiz yasal faiz olup, avans faizine hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı bakiye tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı şirkete ait aracın karıştığı kaza sonrası pert olduğu ve davalı sigorta şirketi ile varılan mutabakatname ile aracın kaza öncesi rayiç değerinin 48.000-TL olarak belirlendiği, poliçedeki muafiyet hükmü de uygulanmak suretiyle davacıya 45.600-TL ödeme yapıldığı ve davacının 06.07.2019 tarihli ibraname ile davalıyı ibra ettiği hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık; ödenen bedelin davacı tarafça düşük kaldığı ve gerçek zararın karşılanmadığı iddiasının, davalı tarafça ibraname ile sorumluluklarının kalmadığına yönelik savunma ile kabul edilmemesinden doğmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davalı ve davacının mutabık kaldıkları rayiç bedel 48.000-TL olup, mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise kaza tarihindeki aracın rayiç değerinin 56.500-TL olarak belirlenmiş olduğu, bununla birlikte davalı tarafça ödenen tutar ile fahiş bir farktan söz edilemeyeceği gibi, burada KTK’nın 111. maddesi kasko sözleşmelerine uygulanamayacak olmakla, davacı tarafça TBK’nın 28. maddesinde düzenlenen aşırı yararlanma hükümlerine de dayanılmadığı ve kaldı ki tacir sıfatına haiz davacının somut durumda müzayakada olduğunun kabulünün de mümkün bulunmadığı, ibranamede ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olduğu hususları da birlikte dikkate alındığında, sözkonusu ibraname ve ödemenin borcu söndüren sebep olarak, üstelik tacir konumunda bulunan davacıyı bağlayacağı, somut olay bakımından bakiye tazminat talep edilemeyeceği gözetilmeksizin mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kabulü doğru olmamıştır (Bu yönde bknz. Yargıtay 4.HD 2022/4883 E.-2022/13349 K., Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2013/15943 E.-2013/15981 K….). Bununla birlikte, dosyada mevcut deliller gözetilerek yeniden yargılama yapılmasını gerektiren bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, Dairemizce hükmün HMK 353/1-b-2.madde uyarınca kaldırılarak, “davanın reddi” ne dair yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiş, kararın niteliğine göre davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/213 Esas – 2020/619 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın REDDİNE,

b-Alınması gerekli 269,85-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 85,39-TL peşin harç ile 62,00-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 122,46-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irad kaydına,
c-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca takdir edilen 8.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan 6183 sayılı kanun hükümleri kapsamında tahsiline,
f-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili olduğu tarafa iadesine”,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının, istinaf kararının niteliğine göre incelenmesine yer olmadığına,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalıdan alınan 145,16-TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 162,10-TL istinaf kanun yolu başvuru harcından oluşan istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13/09/2023