Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/25 E. 2021/232 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/25
KARAR NO : 2021/232
KARAR TARİHİ : 23/03/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2020
NUMARASI : 2017/63 Esas ve 2020/636 Karar

DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 25/03/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/10/2020 tarihli, 2017/63 esas ve 2020/636 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın …Şubesi müşterilerinden …ile müvekkili banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden ticari krediler kullandırıldığını, davalıların kredi sözleşmelerini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçlunun kredi borçları ödemede temerrüte düşmesi üzerine kredi hesabının kapatıldığını, borcun ödenmesi konusunda hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnamede verilen süre içerisinde borcun ödenmediğini, bunun üzerine borçlular aleyhine İzmir 19. İcra Dairesi’nin 2016/2589 esas sayılı icra takibine girişildiğini, borçlular tarafından icra takibinde borca itiraz edildiğini, borçluların borca itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, borçlulardan …’nin Karşıyaka …Noterliği’nin 09/02/2015 tarihli …yevmiye numaralı ve …’in Karşıyaka … Noterliği’nin 09/02/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kefaletten istifa ettiklerine dair ihtarname gönderdiklerini, davalıların müteselsil kefil olarak imzaladığı süresiz kredi sözleşmesinin 17/3 maddesi uyarınca BK 493 ve 494 maddelerindeki kefile tanınan haklardan feragat ettiğini, söz konusu yasa hükümlerinin emredici nitelikte bulunmadığından kefilin kendisine yasayla tanınan haklardan başlangıçta vazgeçmesinin olanaklı olduğunu, banka ile dava dışı kredi borçlusu arasındaki sözleşmenin süresiz olduğunu, cari hesap şeklinde işlediğini, kredi hesabının belli bir tarihte borç bakiyesi vermemesinin sözleşme ilişkisini sona erdirmeyeceğini, borç sıfırlandıktan sonra borçluya tekrar kredi kullandırılmasının yeni bir borç ilişkisi niteliğinde olmadığını, bu nedenle sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğunun devam ettiğini, kredi sözleşmesi karşılıklı taahhütler içerdiğinden kefil tek yanlı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten vazgeçmesinin söz konusu olmadığını, vazgeçmenin karşı tarafın kabulüne bağlı olduğunu, borçlular … ve …’e kefalet ilişkisinin borç sona ermeden tek taraflı sonladırılmasının mümkün olmadığının bildirildiğini bu nedenle bu kefillerin borçtan sorumluluğunun bulunduğunu, borçlular … ve …’i asıl alacağın ipotekle teminat altına alındığından takip yapılamayacağı, itirazının İİK 45 maddesi karşısında hukuka aykırı olduğunu, kredi sözleşmesi 27 maddesi uyarınca müvekkili bankanın defter ve kayıtlarının tek delil olduğunu, davalı borçlulardan talep edilen faiz oranının yasaya ve sözleşmeye uygun olduğunu ileri sürerek, ihtiyati hacze karar verilmesini ayrıca davalıların İzmir 19. İcra Dairesi’nin 2016/2859 esas sayılı dosyasındaki borca itirazlarının iptaline takibin devamına, kötü niyetli borca itiraz nedeniyle dava konusu bedelin %20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar … ile …vekili cevap süresinin uzatılmasına dair dilekçelerinde; davacının ihtiyati haciz talebinin haksız olduğunu, alacaklının hesap kat ihtarına Beşiktaş … Noterliği’nin 27/11/2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz edildiğini, İzmir 19 İcra Müd’nün 2016/2858 esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takip dosyasının incelenmesinden varlığı iddia ettiği alacağa karşılık 3.810.000,00-TL tutarlı ipotek teminatının bulunduğunu alacağın fazlasıyla teminat altına alındığını, genel kredi sözleşmesinin 47 ve 48 sayfalarındaki müşterek borçlu müteselsil kefil ile ilgili bölümün TBK 583 maddesinin aradığı koşulları içermediğini, müteselsil kefalet bulunmadığı gibi kefaletin de olmadığını, burada yer alan yazıların rakamların müvekkillerinin eli ürünü olmadığını, …’in müteselsil sıfatıyla imzaladığı görünen 10/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca asıl borçluya kullandırılmış bir kredi bulunmadığını, genel kredi sözleşmesindeki elle yazılmış kefalet miktarı, kefalet tarihi ve müteselsil kefil ibarelerinin müvekkillerin eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılması gerektiğini ileri sürerek cevap süresinin uzatılmasını ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur. Bu davalıların cevap süresi uzatılması talebi kabul edilmiş, ancak uzatılmış süre içerisinde de cevap dilekçesinin sunulmadığı, daha sonra 21/08/2017 tarihli cevap dilekçesi konulu dilekçenin sunulduğu anlaşılmış bu dilekçe cevap dilekçesi niteliğinde olmadığından beyan dilekçesi olarak kabul edilmiş, bu davacıların cevap süresinin uzatılması dilekçesindeki beyanları davaya cevapları olarak değerlendirilmiştir.
Davalılar … ile … vekili sunduğu ihtiyati hacze itiraz dilekçesinde; banka ile …arasında 23/01/2014 tarihinde 3.000.000-TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkilleri … ve …’in kefil olarak imzalarının alındığını, ancak kredi sözleşmesinin imzalanmasından sonraki süreçte şirketin mali durumunun çeşitli nedenlerle bozulduğunu, bu süreçte müvekkillerinin büyük hakim ortağı olan …’e yaptıkları uyarıların da dikkate alınmadığını, şirketin kötü gidişine engel olunamadığını, bunun üzerine …’nin şirket yönetim kurul üyeliğinden Nisan 2014’de genel müdürlük görevinden ise Ocak 2015 istifa ederek ayrıldığını, …’in yönetim kurulu üyeliğinden Aralık 2014 ‘de istifa ederek genel müdürlük görevinden ise Kasım 2014’de işverenin haksız feshi neticesinde ayrıldığını, bu hususun 7 İş Mahkemesi’nin 2015/120 esas sayılı dosyasından verilen kararla tespit edildiğini, bu şekilde borçlu şirket ile müvekkilleri arasındaki her türlü sözleşmesel ve kanuni ilişkinin sona erdiğini, asıl kredi borçlusu …’nin ödeme gücüne olan güven duygusunu kaybeden müvekkillerinin BK 599 maddesi uyarınca kefaletten dönme hakkını kullandığını, …’nin Karşıyaka …Noterliği’nin 09/02/2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile …’in 09/02/2015 tarihli … nolu ihtarnamesiyle 23/01/2014 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefaletten döndüklerini, ihtarnamenin tebliğinden sonra kullandırılacak kredilerinden dolayı sorumluluk kabul etmeyeceklerini açıkça bildirdiklerini, 23/01/2014 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefaletten dönülmesi karşısında davacı bankanın … ile 10/04/2015 tarihli 5.000.000-TL limitli yeni bir kredi sözleşmesi akdettiğini, yeni kefiller alındığını söz konusu sözleşmenin diğer davalılar … ve … tarafından imzalandığını müvekkillerinin bu sözleşmelerde imzalarının bulunmadığını, müvekkillerinin kefaletten dönme beyanlarının bildirilmesinden sonra bankanın borçlu şirkete 20/03/2015 tarihinde 1.025.000-TL bedelli ve 23/03/2015 tarihinde 935.000,00-TL bedelli iki büyük kredi daha kullandırıldığını, bankanın bu davranışının MK 3 maddesi kapsamında durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermediğini, kötü niyetli olduğunu, İzmir 19 İcra Müdürlüğü’nün 2016/2858 esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını kredinin teminatını oluşturan rehinlerin borcu karşılamaya yeterli olduğunu, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davacı banka ile dava dışı … arasında 23/01/2014 tarihli 3.000.000-TL limitli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmeyi … … ve …’nin 3.000.000,00-TL kefalet limitiyle müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, … tarafından itiraz edilmiş ise de, bu sözleşmedeki kefalet bölümündeki yazıların …’e ait olduğu, …’ün bu sözleşme uyarınca kullandırılan kredilerden sorumlu olduğu, bilirkişi ek raporunda belirtildiği üzere bu sözleşme kapsamında bir kısım kredilerin kullandırıldığı, daha sonra davalılardan … ve …’nin Karşıyaka … Noterliği’nden kredi kullandırılan bankaya gönderdikleri 09/02/2015 tarihli ihtarnameleri ile kefaletten döndüklerini bildirdikleri, kefaletten dönmeye ilişkin ihtarnamenin bankaya 13/02/2015 tarihinde tebliğ olunduğu, TBK 599 maddesi karşısında … ve …’nin 13/02/2015 tarihine kadar kullandırılan kredilerden 3.000.000-TL kefalet limitiyle müteselsil sorumluluklarının bulunduğu, ancak bu tarihten sonra kullandırılacak kredilerden sorumlu olmayacakları, banka tarafından asıl borçlu şirkete davaya konu edilen 486TT690 kredi nolu 1.500.000,00-TL tutarlı ve 23/03/2015 tarihli 486TT694 nolu 935.000,00-TL’lik kredilerin kullandırıldığı, bu krediler ile daha önce kullanılan kredilerin ödenmemiş borç bakiyelerinin kapatıldığı, ancak banka kayıtlarında yeni kullanılan bu kredilerin eski kredilerin yeniden yapılandırılması olduğuna dair bir belgeye rastlanılmadığı gibi bu kredilerin yeni bir kredi olarak kullandırıldığı dikkate alındığında 20/03/2015 ve 23/03/2015 tarihli kredilerin yeni bir kredi kullandırma olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu iki kredinin de 23/01/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı, bu durum karşısında …’ün yukarıda belirtildiği üzere bu kredilerden müteselsil kefil sıfatıyla kefalet limitiyle sorumlu olduğu ancak 13/02/2015 tarihinde kefaletten döndüğü davacı bankaya tebliğ edilen … ile …’nin 20/03/2015 ve 23/03/2015 tarihli bu kredilerden kefil sıfatıyla sorumlu olmadıkları, bu aşamadan sonra banka ile asıl borçlu şirket arasında imzalanan 10/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinin … ve …’ün kefil sıfatıyla imzaladığı, ancak kefalete ilişkin bölümde isim yazılarının bu kişilere ait olmakla birlikte kefilin sorumlu olduğu azami miktar, kefalet tarihi ve müteselsil kefalete ilişkin yazıların bu davalılara ait olmaması sebebiyle bu sözleşmedeki kefaletlerinin geçerli kabul edilemeyeceği, dolayısıyla takip konusu borçtan bu sözleşmedeki kefalet beyanları nedeniyle sorumlu olmadıkları kanaatine varılmakla davalılar … ve … aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, bu davalının İzmir 19 İcra Dairesi’nin 2016/2859 esas sayılı takibinde itirazının kısmen iptaline, 2.179.750,12-TL asıl alacak, 77.634,94-TL işlemiş faiz, 3.881,75-TL BSMV, 1.881,57-TL ihtar gideri olmak üzere toplam 2.263.148,38-TL’nin tahsili bakımından takibin devamına, fazlaya dair itirazın iptali isteminin reddine… Şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/63 E. 2020/636 K. sayılı ve 16.10.2020 tarihli yasaya ve usule aykırı kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılmak suretiyle davamızın kabulüne ve takibin takip talebindeki şartlarla devamına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil … açısından adli yardım talebinin kabulünü, istinaf talebimizin kabulü ile Mahkeme’nin kararının kaldırılarak, davanın reddine delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olmasındaki eksiklikler açısından farklı düşünülmesi halinde ise dosyanın ilk derece Mahkemesi’ne iadesine; karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; kredi sözleşmesi alacağına istinaden açılan itirazın iptali davasıdır.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Mahkememizin 22/01/2021 tarihli ara kararı ile davalı …’ün adli yardım talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Davalılar … ile …’ün mahkeme kararını istinaf ettiği ancak davalı …’ün istinaf karar harcı ve istinaf kanun yoluna başvurma harcını yatırmadığı, bu davalının istinaf başvurusunun da harca tabi olduğu, istinaf karar harcı ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının yatırılması halinde istinaf başvurusunun incelenebileceği anlaşılmakla; davalı …’ün harçlarının yatırıldıktan sonra dosya gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine geri çevrilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :
Davalı …’ün istinaf karar harcı ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı yatırıldıktan sonra dairemize gönderilmesi için dosyanın mahalli mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE yapılan ön inceleme neticesinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.25/03/2021