Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/248 E. 2021/201 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/248
KARAR NO : 2021/201
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2021
NUMARASI : 2021/65 Esas ve 2021/101 Karar
DAVANIN KONUSU : İhalenin iptali istemli
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/03/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/02/2021 tarihli, 2021/65 esas ve 2021/101 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; 5271 sayılı CMK’nın 133. madde ve 674 sayılı KHK’nın 19. maddesi kapsamında kayyım atanmasına karar verilen şirketlere kayyım olarak atanan TMSF tarafından satış kararı alındığını, bu işlemin tedbiren durdurulmasını ve sonrasında iptaline karar verilmesini istediklerini, söz konusu uyuşmazlıkta adli yargının görevli olduğunu, müvekkillerinin dava dışı ….’nin hissedarları olduklarını, müvekkili …’nun davalı şirketin ortağı ve eski yöneticisi olduğunu … hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 2016/29862 numaralı soruşturmanın başlatıldığını, akabinde ortağı ve yöneticisi olduğu şirketlere İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 29/09/2016 tarihli ve 2016/3664 D.İş sayılı kararı ile kayyım atanmasına karar verildiğini, bu tarihten itibaren şirket yönetiminin TMSF tarafından görevlendirilen heyet tarafından gerçekleştirildiğini, ihale yoluyla 3. kişilere devredilmek istenen şirketlerin ortakları olan müvekkilleri hakkında İzmir 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/277 Esas sayılı dosyasında açılan davanın halen derdest olduğunu, aynı davaya dayanak iddianamede ihtara konu şirketler de dahil olmak üzere davacıların ortağı olduğu ve halen geçerli suretle TMSF ve onun atadığı yönetim kayyımlarının idaresine bırakılan tüm şirketlerle ilgili olarak “müsadere ” istenmediğini, TMSF tarafından atanan kayyım heyetinin yalnızca şirketin olağan yönetim iş ve işlemlerini yapmakla ve şirketi aldığı anki ticari durum ve itibarı ile korumak yükümlülüğünde bulunduğunu, Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı’na 18/12/2019 tarihinde “görevi kötüye kullanma ve zimmet” suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunulduğunu, zimmetin araştırılması için MASAK’a yazı yazıldığını ve rapor düzenlenmesinin istendiğini, araştırma devam ettiği halde TMSF’nin Resmi Gazete’nin 03/12/2020 tarihli ihale ilanları kısmında ihaleye çıkıldığını, devam eden zimmet suçu soruşturması olmasına rağmen satışa çıkartılmasının suçu başka bir suçla perdelemeye çalıştıklarını gösterdiğini, kayyımların şirketleri elden çıkararak şirket ortaklarına verdikleri zararları perdelemeye çalıştıklarını, söz konusu şirkete 29/09/2016 tarihinde kayyım atandığını, söz konusu kayyımın idare kayyumu olduğunu, iki ayrı duyuru sonucunda müvekkillerinin ortağı oldukları davalı …. ile dava dışı ….’nin ihale yoluyla işletme satışlarının 26/01/2021 tarihinde saat 14:30’da yapılacağının öğrenildiğini, müvekkilleri adına ….’ın ihaleyi izlemek istediğini ancak kendisine izin verilmediğini, ihaleye çok sayıda istekli olmasına rağmen tek firmanın girip teklif verdiğini, bu nedenle ihaleye fesat karıştırıldığını, ihaleye giren tek firmanın 100.000,00 TL artırım yaparak sahip olmasının normal bir durum olmadığını, ihalenin şeffaflığına ve maliklerin anayasal haklarına tecavüz olduğunu, şirketin gerçek değerinin 1/4 fiyatına satıldığını, şirket bütünlüğünün satıldığı çiftliğin içinde farklı lokasyonlarda çok değerli arazilerinin, hayvan varlığının ve teknolojik sistemlerinin bulunduğunu, hiçbir şekilde ihaleyi kabul etmediklerini, 31.000.000,00 TL’nin çok düşük bir miktar olduğunu, davalı şirketin bilirkişi raporunda taşınmazların değerinin 55.398.588,00 TL olduğunu, ancak 6.160.000,00 TL’ye satılmasında kamunun zararının şu an için bile en az 50.000.000,00 TL olduğunu, sadece taşınmazların değerinin bu miktar olduğu düşünüldüğünde şirketin tamamının 31.000.000,00 TL’ye satılmasının kabul edilemeyeceğini, taşınmazların üçüncü kişilere devri halinde şirketlerin geri dönüşü imkansız zararlara uğrayacağını, bu kapsamda tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek, davalı şirketin ihale işlemiyle yapılan devirler hakkında tedbir kararı verilmesini, şirketin satışı için 26/01/2021 tarihinde yapılan ihalenin usule ve kanuna aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davalı şirketin devrine ilişkin olup da iptali istenen ihale TMSF’nin açmış olduğu bir ihaledir. Alınan karar da yine TMSF tarafından alınmış bir karardır. Dava ise şirkete yöneltilmiştir. 674 sayılı KHK’da getirilen bu düzenleme çerçevesinde terör örgütü ile bağlantısı belirlenen şirketlerin tüzel kişiliği devam etmekte olup, TMSF ise sadece anılan şirketlerin yönetimi konusunda kayyım olarak görev yapmaktadır. Dolayısıyla; şirketin devrine ilişkin olan ve iptali istenen karar davalı şirket tarafından alınmış bir karar olmadığından, anılan karar TMSF tarafından alındığından davanın TMSF’ye karşı yöneltilmesi gerekir. Diğer yandan; Fon Kurulunun kamu gücüne dayalı olarak tek taraflı aldığı karar idari bir işlem niteliğinde olup, davalı şirketin satışına ilişkin kararın dayanağı da bu idari işlemdir. Kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla kurulan idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davalar idari yargının görev alanına girmektedir. Yukarıda açıklandığı ve yasal dayanağı gösterildiği üzere TMSF’nin kamu tüzel kişiliğini haiz ve idari niteliğinin bulunması nedeniyle verdiği dava konusu karara karşı idari yargıda dava yoluna gidilebilecektir. Durum böyle olmakla birlikte davanın öncelikle pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine… Şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle ihale işlemiyle yapılan devirler hakkında tedbir kararı verilmesini, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/65 Esas 2021/101 Karar ve 05/02/2021 tarihli ilamını istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; davalı şirketin satışına ilişkin 26/01/2021 tarihli ihalenin iptali istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.(667 KHK m. 10)
Olağanüstü hal süresince yayınlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.(668 KHK m.38)
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 04/12/2014 tarihli ve 5171 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133. maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde görev yapan kayyımların yetkileri, hakim veya mahkeme tarafından tasarruf mevduatı sigorta fonuna devredilir ve devir ile birlikte kayyımların görevi sona erer.(6758 Sayılı Kanunun m.19/1)
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 04/12/2014 tarihli ve 5171 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133. maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketler ve bu kanunun 13. maddesi uyarınca varlıklara kayyım atanmasına karar verildiği takdirde, kayyım olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu atanır. (6758 Sayılı Kanunun m.19/2)
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkileri 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun ilişkili olduğu bakan tarafından kullanılır. (6758 Sayılı Kanunun m.19/9)

Somut olayda; davalı şirketin satışına ilişkin ihale ilanının TMSF tarafından verildiğini, başka bir ifadeyle satış kararının şirketin yönetim kurulu kararı olmayıp, genel kurul yetkilerinin kullanılması kapsamında TMSF tarafından gerçekleştirildiği, dolayısıyla TMSF’nin taraf olmadığı eldeki davada, davalı şirkete husumetin düşmediği gibi davalı şirkette tarafından alınmış bir karar bulunmadığı anlaşılmakla; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkeme kararının yerinde olduğu, istinaf kanun yoluna başvuran davacıların dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/02/2021 tarihli, 2021/65 esas ve 2021/101 kararına karşı davacıların istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin yatırmış olduğu 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 221,40 TL harcın üzerinde bırakılmasına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/03/2021