Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/209 E. 2023/1179 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/209
KARAR NO : 2023/1179

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2017 (Dava) – 22/09/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/1168 Esas – 2020/503 Karar
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 13/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/07/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarihli 2017/1168 Esas ve 2020/503 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/06/2017 günü, davalı …’ın sürücüsü olduğu aracı ile kusurlu ve hatalı bir şekilde geriye doğru manevra yapması neticesinde müvekkiline çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davalının müvekkilini hastaneye götürmesi nedeniyle başlangıçta kaza tespit tutanağı düzenlenmediğini, müvekkilinin esnaf olduğunu ve kaza sonrası çalışamaz hale geldiğini, müvekkilinin aylık gelirinin yaklaşık 6.500 TL olduğunu, kaza sonrasında vücut bütünlüğünün kaybettiğini ve kişilik haklarının ağır saldırıya uğradığını bu itibarla manevi tazminat davası açma gereği duyduklarını, diğer davalılar … aracın maliki, … ise aracın ZMM sigortacısı olduğunu, 10/08/2017 tarihinde davalı şirkete başvuru yaptıklarını ancak bugüne kadar başvurularına yanıt verilmediğini, davalı sigorta firmasının, müvekkilinin trafik kazasından doğan maddi zararlarından dolayı davalılar ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkilinin maddi zararlarına karşılık gelmek üzere ve ileride artırılmak koşuluyla şimdilik 300,00 TL maddi tazminat bedelinin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, müvekkilinin yaşanan kaza sonucunda vücut bütünlüğünün bozulması ve tedavi süresince yaşamakta olduğu acılar nedeniyle kişilik hakları ağır bir saldırıya uğradığından 15.000,00 TL manevi tazminat bedelinin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı araç sürücüsü ve malikinden tahsiline, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 28/06/2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile : Davalı … ve …’dan, 89.322,41TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline, davalı … A.Ş. yönünden ise sigorta firmasının sorumlu olduğu 83.635,57 TL maddi tazminat bedelinin temerrüt tarihi olan 24/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte diğer davalılarla birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın davaya konu kazanın gerçekleşmesinin ardından davacı ile yakından ilgilendiğini, hastane masraflarını karşıladığını, hastane masrafı olarak 4.597,68-TL ödeme yaptığını, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusuru olmadığını, davacı, manevi tazminatı sadece müvekkilleri … ve …’dan talep etmiş ise de; … plakalı aracın kasko poliçesi yine davalı sigorta şirketi olan … AŞ. tarafından düzenlendiğini, bu sebeple gerçekleşen trafik kazasında bir manevi tazminata hükmedilecekse davalı sigorta şirketinin kasko poliçesini düzenleyen şirket olması sebebiyle sorumluluğu bulunduğunu beyan ile öncelikle sigorta şirketinin manevi tazminat yönünden davaya dahil edilmesine, kabul edilmemesi durumunda manevi tazminat yönünden davanın … A.Ş.’ye ihbar edilmesine, müvekkili …’ın kazanın meydana gelmesine kusursuz olması ve davacının kaza sebebi ile kimseden şikâyetçi olmaması da dikkate alınarak maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, manevi tazminat yönünden davalılar …-… vekilinin talebi üzerine kasko poliçecisi … A.Ş. ye ihbar edilmiş, mahkememizce kasko poliçesi tanzim eden sıfatıyla ihbar olunan … A.Ş. nin feri müdahale talebinin kabulüyle işbu davada feri müdahil olarak yer almasına karar verilmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin çalışma gücünün kaybı nedeniyle (KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesine istinaden) maddi tazminat istemine ilişkin olduğunu, 6098 Sayılı TBK’nın 50. maddesi hükmü uyarınca, zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğunu, davacının eksik belgeleri tamamlamak yerine davayı ikame ettiğini, başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve ödeme süresi dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, kanun ile düzenlenen emredici nitelikteki özel dava şartını yerine getirmeyen davacının talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının geçici iş görmezlik tazminatı ve bakıcı gideri talebinin trafik poliçesi teminatı dışında olduğunu, kaza tarihinden itibaren faiz taleplerinin de yerinde olmadığını, davacının avans faiz talebinin reddini talep ettiklerini beyan ile davanın usulden reddine, her durumda muaccel bir alacak oluşmadığı için müvekkili şirketin temerrüde düşmediği dikkate alınarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”….Davacının davasının kısmen kabulü ile; 3.218,98-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 75.295,64-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 78.514,62-TL tazminatın (Davalı … AŞ’nin 3.218,98-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 68.598,80-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 72.817,78-TL ile sınırlı olmak üzere) davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 20/10/2017 tarihinden; Davalılar … ve … yönünden haksız fiil tarihi olan 14/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminat talebi konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maluliyet ve geçici iş göremezlik konusunda önce Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden daha sonra ise İstanbul Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesi’nden iki ayrı rapor aldırdığını, son aldırılan ATK raporunda geçici iş göremezlik süresi 9 ay olduğu değerlendirilmişse de, alınan ilk raporda bu sürenin 3 ay olarak tespit edildiğini, taraflarınca ilk alınan rapora itiraz edilmediği için karşı taraf açısından usulü kazanılmış hak doğduğu ifade edilerek bakıcı gideri tazminatı ve geçici iş göremezlik tazminatı açısından eksik ve hatalı bir hesaplama yaptığını, öncelikle bilirkişi delilinin, bir taraf delili değil, uzmanlık ve teknik bilgi gerektiren bir hususta sayın mahkemelerin re’sen başvuracağı ve netice olarak maddi uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacak bir delil türü olduğunu, bu nedenledir ki davanın tarafları delil listelerinde bilirkişi raporuna dayanmamış olsalar bile mahkeme yargılamanın her aşamasında bilirkişi deliline başvurabileceğini, zira yasa koyucunun burada maddi gerçeğin bulunabilmesini amaç edindiğini bu nedenle mahkemeye gerek duyduğunda re’sen bu delile başvurma veya yeniden rapor aldırma hakkı tanıdığını, dolayısıyla birden fazla bilirkişi raporu arasından maddi gerçeğe en uygun düşenini resen seçme yükümlülüğü ve hakkının da mahkemelere tanındığını, kaldı ki somut davada sağlık durumu her an değişim gösteren müvekkili davacı hakkında aldırılan yeni tarihli bilirkişi raporunun, diğer eski tarihli rapordan farklı sonuçlar barındırmasının olağan karşılanacak bir durum olduğunu, mahkemenin bu gerçekler karşısında, bilirkişi raporunu bir taraf işlemi olarak görerek; taraflar yönünden usulü kazanılmış bir hak doğduğunu kabul etmesinin hukuka uygun düşmediğini, bu doğrultuda maddi tazminat davasının tümünün kabulü gerekirken aksine bir karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme ilamının maddi tazminat davası yönünden düzeltilerek, talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının tazminat hesabının yapılabilmesi için zorunlu olan başvuru evrakını sunmayarak zarar tespitinin ve ödeme yapılmasının önüne geçtiğini, haksız fiil sonucu sürekli iş göremezlik mağduriyetinin olduğu ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesinin zorunlu olduğunu, Genel Şartların ekinde “Ek:6 Tazminat Ödemelerinde İstenilecek Belgeler” bölümünde “Bedeni Zararlar-Sürekli Sakatlık” talepleri için; 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ibrazının zorunlu kılındığını, davacının başvuru evrakı incelendiğinde ise, yalnızca tek sayfadan oluşan bir epikriz raporunun mevcut olduğunun görüleceğini, bu rapor ile davacının ömür boyu sakatlık oranının tespitinin mümkün olmadığını, dolayısıyla dava öncesinde davacının gerçek zararının tespitinin mümkün olmadığını, bu duruma eksik evrak ile müracaat eden davacı sebep olduğundan, başvuru şartının yerine getirildiğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, ödeme bakımından ZMMS Genel Şartların ekinde “Ek:6 Tazminat Ödemelerinde İstenilecek Belgeler ”bölümünde “Bedeni Zararlar-Sürekli Sakatlık” talepleri için; hak sahibine ait banka hesap bilgilerinin ibrazının zorunlu kılındığını, hesap bilgileri ibraz edilmediği sürece tazminat tutarı belirlense de müvekkili şirketin ödeme yapamayacağını, dava aşamasından önce ve sonra hesap bilgileri sunulmadığı dikkate alınarak müvekkili şirketin ödeme yapmadığı yönündeki iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, sözü edilen düzenlemelere göre; zarar gören kişilerin sigorta kuruluşuna eksik belge ile başvurmaları halinde, sigorta kuruluşu aleyhine doğrudan doğruya dava yoluna gitme hakları bulunmadığını, zira söz konusu evraklarda eksiklik bulunması halinde ya hesaplama yada ödeme yapmanın mümkün olmadığını belirterek geçici iş göremezlik tazminatı, sigorta şartları ve 6111 sayılı yasa nedeniyle teminat dışında kalan geçici bakıcı ve geçici işgöremezlik ile tedavi gideri taleplerinin her halükarda reddini talep ettiklerini belirterek yerel mahkeme kararının iptaline karar verilmesini ve bu uyuşmazlık hakkında yeniden inceleme yapılmasını talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplaması yapılırken müvekkilleri ve diğer davalı sigorta şirketi için farklı yöntemlerin esas alındığını, müvekkilleri için Yargıtay’ın yerleşen uygulamaları ile benimsenen progresif rant (%10 artırım ve iskonto. PMF Yaşam tablosu esasına dayalı) yöntemi kullanılmış olup davacının yaralanması nedeniyle talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 75.295,64-TL olarak bulunduğunu, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağı sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplamasının ise ZMMS poliçesi genel şartları ekinde belirtilen “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formulü”, TRH-2010 yaşam tablosu ve 1,8 iskonto faizi esas alınarak yapıldığını, bunun sonucunda davalı sigorta şirketinin sürekli iş göremezlik tazminatı için sorumlu olduğu tutarın ise 69.598,80-TL olarak belirlendiğini, yerel mahkeme tarafından diğer davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu sürekli iş göremezlik tazminatı hesabında Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına uyulmayarak ZMMS poliçesi genel şartlarına göre bir hesaplama yapıldığını, Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararına rağmen yerel mahkeme tarafından diğer davalı sigorta şirketi için sürekli iş göremezlik tazminatının, iptal kararı öncesindeki Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi doğrultusunda ZMMS poliçesi genel şartlarına göre hesaplanmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, davalı sigorta şirketi bakımından da iş göremezlik tazminatı TBK hükümleri dikkate alınarak, Yargıtay tarafından benimsenen progresif rant yöntemi ile hesaplanması gerektiğini, ayrıca yerel mahkeme tarafından hükmedilen maddi tazminat miktarının da çok yüksek olduğunu belirterek; yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda düzeltilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 14/06/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu meydana gelen bedeni zarar nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabulüne, manevi tazminat yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olup, karar davacı vekili ve davalı … A.Ş. vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekili 26/11/2019 tarihli duruşmadaki beyanında; manevi tazminata yönelik talepleri yönünden … A.Ş.’nin 19.000,00-TL manevi tazminat ödemesinde bulunduğunu, manevi tazminata yönelik talepleri yönünden … ve …’a açtıkları davanın bu anlamda konusuz kaldığını, bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve bu talepleri yönünden … ve …’dan vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını beyan etmiş; davalılar … ve … vekili ise, konusuz kalan talepler yönünden davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan etmiştir.
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin davanın başvuru dava şartı yokluğundan reddi gerektiğine yönelik istinaf itirazı yerinde olmadığı, dava tarihi itibariyle sigorta şirketine başvuru dava şartı niteliğinde olmakla birlikte, davacı tarafça davadan önce davalı sigorta şirketine başvurulmuş olduğu, ancak davalı vekilinin gerekli tüm evraklarla başvurulmadığı savunmasında bulunulduğu anlaşılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, başvurunun yapıldığı; ancak, eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının olduğu durumlarda belge eksikliğinin tamamlanabileceği nazara alındığında davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
2-Davalı sigorta şirketi vekilinin geçici işgöremezlik tazminatından sorumlu olmadığna dair istinaf itirazının da reddi gerekmiştir. Bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. A Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alındığında TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen geçici işgöremezlik tazminatının ve geçici bakıcı ücretinin sigorta şirketi aleyhine de hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2511 E.- 2021/2452 K).
3-Davacı vekili yargılama aşamasında İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 25/09/2019 tarihli rapor yerine, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 24/07/2018 tarihli maluliyet raporunun esas alınmasına itiraz etmiş ise de, dosya kapsamında alınan 24/07/2018 tarihli rapora davacılar vekilinin itiraz etmediği, bu durumda davalılar lehine maluliyet raporu yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu ve davacının bu yöne ilişkin itirazının yerinde olmadığı;, hesap uzmanı bilirkişi … Tarafından Düzenlenen 18/02/2020 tarihli aktüer raporunda davalı araç maliki ve sürücüsü … ve … yönünden PMF Yaşam Tablosu esas alınarak, davalı sigorta yönünden ise TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak iki ayrı hesaplama yöntemi ile hesaplama yapılarak, hükme esas alınacak hesaplama yöntemini mahkemenin takdirine bırakıldığı, hükme esas alınan aktüer raporun usul ve yasaya uygun, denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla; davalılar … ve … vekilinin aşağıda belirtilen bend dışındaki itirazı ile davacı ve davalı sigorta vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
4-Mahkemece, tüm davalılar yönünden TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak yapılan hesaplamanın esas alınması gerektiği halde, davalılar … ve … yönünden PMF Yaşam Tablosu esas alınarak, davalı sigorta yönünden ise TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak iki ayrı hesaplama yöntemi ile yapılan farklı hesaplamaların hükme esas alındığı, TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak yapılan tazminat hesabı sonucu tespit edilen tazminat miktarının davalılar … ve …’ın lehine olduğu, adı geçen davalıların aktüer rapora ve ıslah raporuna süresinde yapmış oldukları itirazlarında, tazminat hesabında iki ayrı hesaplama yönteminin esas alınamayacağı ve TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak tüm davalılar yönünden aynı şekilde yapılan hesaplamanın nazara alınması gerektiği yönündeki istinaf itirazlarının yerinde olduğu anlaşılmakla, kararın bu yönden kaldırılması gerekmiştir.
HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı … A.Ş. Vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine, davalı … ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarihli 2017/1168 Esas ve 2020/503 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ve … vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarihli 2017/1168 Esas ve 2020/503 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davacının davasının kısmen kabulü ile;
3.218,98-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 68.598,80-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 72.817,78-TL tazminatın, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 20/10/2017 tarihinden; davalılar … ve … yönünden haksız fiil tarihi olan 14/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b-Davacının manevi tazminat talebi konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
c-Maddi tazminat yönünden alınması gereken 4.974,18-TL ilam harcından peşin alınan 52,26-TL nispi harç, 1.520,45-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 3.401,47-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak, Hazineye irat kaydına,
ç-Manevi tazminat yönünden alınması gereken 54,40-TL ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
d-Davacı tarafından iş bu davada sarf edilen 31,40-TL başvurma harcı, 52,26-TL nispi harç ve 1.520,45-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.604,11-TL nin davalılardan müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
e-Davacı tarafından iş bu davada sarf edilen 988,00 TL ATK fatura ücreti, 950,00-TL bilirkişi ücreti, 323,20-TL posta+tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.261,20-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 1.968,60 TL’ sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
f-Kabul edilen maddi tazminat yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 11.650,84-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
g-Red edilen maddi tazminat yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
h-Taraflarca yatırılan ancak sarf edilmeyen gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde resen yatıran tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-Davalılar … ve … vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacıdan alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,55-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b-Davalı … A.Ş.den alınması gereken 4.974,18-TL istinaf karar harcından peşin alınan 214,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4.760,18-TL’nin davalı … A.Ş.’den alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
c-Davalı … ve …’dan alınan istinaf karar harcının talep halinde kendilerine iadesine,
5-Davacı ve davalı … A.Ş. tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi esnasında davalı … ve … tarafından yapılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … ve …’a verilmesine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13/07/2023