Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/18 E. 2023/990 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/18
KARAR NO : 2023/990

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017 (Dava) – 08/10/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/714 Esas – 2020/265 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 14/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2020 tarihli 2017/714 Esas ve 2020/265 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/05/2007 tarihinde davadışı …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı aracın arızalanması üzerine araçta bulunan müvekkili …’ın aracı ittirmekte olduğunu, davadışı sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile … plakalı araca arkadan çarpması sonucunda meydana gelen trafik kazasında yaya konumundaki müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, rapor alındığında müvekkilinin maluliyet oranının açıklığa kavuşacağını, Foça Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/69 Esas-2014/75 Karar sayılı dosyası üzerinden ceza davası yürütüldüğünü, alınan raporlar neticesinde … plakalı aracın sürücüsü …’ün asli kusurlu, … plakalı aracın sürücüsü …’nun ve müvekkili …’ın ise tali kusurlu olduğunun belirlendiğini, kusur durumunun yargılama safahatında alınacak bilirkişi raporu ile netlik kazanacağını, … plakalı araç ile … plakalı aracın herhangi bir sigorta şirketinde poliçesi bulunmadığından dolayı davayı …’na karşı yönelttiklerini, müvekkilinin yazılı başvuru şartını da gerçekleştirdiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı sigorta şirketinden kusuru oranında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile kalıcı işgöremezlik talebini 60.000-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde özetle; olay tarihinde yürürlükte olan yasa maddeleri olan TTK’nın 1268. ve KTK’nın 109. maddeleri ile Sigorta Genel Şartları’nın C.8 maddesi uyarınca davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, kaza 12/05/2007 tarihinde meydana gelmekle birlikte, dava tarihi olan 27/12/2007 ve şirkete başvuru tarihi olan 18/12/2007 tarihi dikkate alındığında ve kaza tarihi itibari ile geçerli olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89/1. maddesi için öngörülen 8 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alındığında, zamanaşımının 12/05/2016 tarihinde sona erdiğini, talep zamanaşımına uğramış olduğundan müvekkili şirketin kaza ile ilgili herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile poliçelerden dolayı sorumluluklarının davacının kusuru oranında olmak üzere, yaralanma ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle kişi başı azami 60.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, kusur durumu belirlenirken müterafik kusurun dikkate alınması gerektiğini, müterafik kusurun varlığı halinde belirlenen tazminattan indirim yapılmasını talep ettiklerini, olay haksız fiilden kaynaklandığından, davacının hükmedilecek tazminat bedeline avans faizi temerrüt faizi uygulanması talebinin haksız olduğunu, uygulanması gereken faizin yasal faiz olması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….12/04/2018 tarihli ön inceleme celsesi 3 nolu ara kararı ile, trafik kazasının aynı zamanda ceza hukuku anlamında suç teşkil etmesine, iddianamenin düzenlenmesi ve mahkumiyet kararının tesisi ile zamanaşımının kesilmiş olmasına ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin de dolmamış olmasına göre davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’inin reddi gerektiği, … plakalı ZMM’siz araç sürücüsü …’ün seyri esnasında, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması ve öndeki aracı güvenli mesafeden seyretmemesi nedeni ile KTK 52, 56. ve 84’üncü maddelerini ihlal ettiği için kazanın meydana gelmesinde asli (%70 oranında) kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’nun meskun mahal dışı yolda aracında seyreden mağdurların yola girip aracını arkadan tehlike arz edecek tarzda itmelerine izin verdiğinden dolayı dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davrandığı için tali (%20 oranında) kusurlu olduğu, davacı yaya …’ın diğer davadışı yaya … ile birlikte aracın arızalanması sonucu kazanın olduğu yol üzerinde gece vakti meskun mahal dışı aydınlatmanın bulunmadığı bir mahalde araçtan inerek kaplama içinde bu aracın arkasına geçip seyir halindeki araçları dikkate almadan kendi can güvenliklerini tehlikeye düşürecek tarzda iteleyerek, kaplama içinde tehlikeli şekilde bulunmak suretiyle tali (%10 oranında) kusurlu oldukları kanaatine varıldığı, davacının trafik kazasına bağlı olarak %18 oranında sürekli iş göremezlik durumuna ve 9 ay geçici iş göremezlik durumuna maruz kaldığının belirlendiği, sigortasız araç sürücüsü …’ün %70 oranında kusur oranına göre tazminatların hesaplandığı, buna göre kaza tarihi 12/05/2007 ile 12/02/2008 arasındaki dönem için hesaplanan 3.770,01TL geçici iş göremezlik tazminatının %70 oranına tekabül eden tutarın 2.639,00TL olduğu, kaza ile ilgili olarak SGK tarafından davacıya geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığı, bu bedelin ZMMS tedavi giderleri teminatı limiti içinde kaldığı; yine %70 kusur oranı ve %18 sürekli iş göremezlik oranı ve SGK hizmet döküm cetvetleri dikkate alındığında 142.838,00TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, …nın bu tazminatın kaza tarihindeki ZMMS sürekli sakatlık teminat limiti olan 60.000,00TL’sından sorumlu bulunduğu, başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonrasının 28/12/2017’ye tekabül ettiği, dava tarihinin 27/12/2017 olduğu ve sigortasız aracın hususi otomobil vasfında bulunduğu, sonuç olarak dava konusu trafik kazasına bağlı yaralanma nedeniyle davacının davalı kurumdan 60.000,00TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 100.00TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 60.100,00 TL alacağının bulunduğu anlaşılmakla; DAVANIN KABULÜNE, 60.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 60.100,00 TL’nin dava tarihi 28/12/2017′ den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “…Olay tarihinde yürürlükte olan yasa maddeleri, TTK’nın 1268. ve KTK’nın 109. maddeleri ile sigorta genel şartlarının C.8 maddesi uyarınca davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, kazanın, 12/05/2007 tarihinde meydana geldiği dikkate alındığında kaza tarihi itibari ile geçerli olan 5237 saylı Türk Ceza Kanunu’nun 89/1. maddesi için öngörülen 8 yıllık zamanaşımı süresinin 12/05/2016 tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirketin kaza ile ilgili herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, 06.02.2020 tarihli bilirkişi raporu itibariyle ıslah edilmeyen tutarın zamanaşımına uğradığını, bilirkişi raporunun 06.02.2020 tarihinde düzenlendiğini ve sonraki tarihte davacı vekili tarafından ıslah edildiğini, uzamış zamanaşımı süresi dikkate alınmış olsa dahi alacağın zamanaşımına uğradığını (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi  2014/13823 E.- 2016/11139 K.), maluliyet raporunun 12.04.2019 tarihli Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Yönetmelik hükümlerine uygun olması gerektiğini, alınan maluliyet raporunun hükme esas alınamayacağını, sürekli sakatlık raporunun bu yönetmelik çerçevesinde yetkili bir hastaneden alınmasının sigortacılık mevzuatı gereği yasal bir zorunluluk olduğunu, mevzuata uygun olmayan raporlar hakkında işlem yapılmasının mümkün olmadığını, ayrıca tedavi sürecinin sona ermiş olması ve kişide bu kazadan dolayı sürekli bir hasarın olması gerektiğini, kazazedenin kaza tarihinde 18 yaş altında bulunması sebebiyle geçici iş göremezlik hesaplanıp bu yönde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kazazedenin öğrenci olması, kaza tarihinde gelir elde edilen bir işte çalışmaması ve bu sebeple tedavi süresince mahrum kalacağı bir kazancının olmaması nedeniyle geçici iş göremezlik zararından kurumun sorumlu olmadığını, ayrıca …’nın geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin sorumluluğunun olmayıp SGK’nın sorumluluğunda kaldığını, …nın zorunlu olduğu halde, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmamış motorlu araçların kazaya sebebiyet vermiş olmasından dolayı meydana gelen bedeni zararları araç sürücüsünün kusuru nispetinde ve kaza anında geçerli limitler dahilinde karşıladığını, olay tarihi itibariyle kişi başı azami limitin 60.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, fakat verilen kararda davanın 60.100,00-TL üzerinden kabulüne karar verildiğini, teminat limitinin aşılmış olması dolayısıyla da davanın reddinin gerektiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle …ndan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davacının yaralanmasına neden olan … plakalı aracın kaza tarihinde geçerli bir trafik sigortası bulunmadığından (diğer aracın ise trafik sigortasının olduğu) davanın …na yöneltildiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece davanın zamanaşımı içerisinde açıldığı sonucuna varıldığı ve davalı tarafça zamanaşımı hususunun da istinafa getirildiği görülmekle birlikte, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dava dilekçesi ve tensip tutanağının davalıya 12.01.2018 tarihinde tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin en son 26.01.2018’de sunulması gerektiği halde, fiziken ve Uyap sistemi üzerinden süresi geçtikten sonra, 01.02.2018 tarihinde sunulmuş olduğu görülmektedir. Somut uyuşmazlıkta dava tarihinin 27.12.2017 olmasına ve HMK 141.madde de gözetilerek -davacı tarafça cevaba cevap dilekçesi sunmayacaklarına dair dilekçe verilmiş olup dilekçeler teatisinin süresinden sonra sunulmuş cevap dilekçesiyle kesildiğinin de görülmesine göre-davalı vekilinin cevap dilekçesinin ve dolayısıyla zamanaşımı def’inin süresinde olmadığı, savunmanın genişletilmesine davacı tarafından açıkca muvafakat da edilmediği görülmekle, davalı vekilinin zamanaşımına dair itirazlarının kabulü mümkün görülmemiştir.
Yine, ıslaha dair zamanaşımı itirazı bakımından da; dava dilekçesinde kusur ve maluliyet durumunun raporlar alınınca netlik kazanacağına dair kabul ile belirsiz alacak davası olarak davanın açılmış olması ve bu nedenle dava tarihi itibariyle tüm alacak için zamanaşımının kesilmiş olmasının yanısıra, kaldı ki; 03.03.2020 tarihli ıslah dilekçesinin davalı vekiline 08.03.2020 tarihinde tebliğ edilmesine (Uyap) rağmen, davalı tarafça ıslaha karşı da süresinde bir zamanaşımı itirazında bulunulmayıp, istinaf dilekçesi ile bu yönde itirazda bulunulmuş olmasının HMK 357.madde gözetilerek kabulünün mümkün bulunmamasına göre, bu itirazın da reddi gerekmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihinin 12.05.2007 olmasına göre, Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne göre düzenlenmesi gerekmekte olup, hükme esas alınan ATK 2. İhtisas Kurulu raporunda da bu şekilde düzenlendiği görülmekle, davalı vekilinin bu yöndeki itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Davacı, olay tarihinde 16 yaşındadır. Aktüer raporunda, davacının öğrencilik belgesi olmadığı, sigora çalışmalarının kazadan 3 yıl sonra 2010 yılında başladığı belirtildikten sonra 18 yaşına kadar da AGİ hariç net asgari ücret üzerinden PMF 1931-progresif rant usulüyle hesap yapıldığı görülmüştür. Davalı vekilinin aktüer raporuna itirazının ise yalnızca geçici işgöremezlikten SGK’nın sorumlu olduğu hususunda ve davanın zamanaşımına uğradığına dair olduğu, davacının 16 yaşında olmasına dayalı olarak geçici işgöremezliği olmayacağına dair bir itirazının bulunmadığı görülmüştür. Kaldı ki, davacının kaza nedeniyle %18 oranında kalıcı maluliyeti oluşmuş olup buna göre ve yine davacı tarafça sunulan talep arttırımı dilekçesinde, açıkça taleplerini kalıcı işgöremezlik bakımından arttırdıklarını beyan etmiş olmasına göre de bu itirazın kabulü mümkün görülmemiştir.
Ayrıca, mahkemece dava dilekçesinde davacı tarafça 100-TL olarak talep edilen (ve arttırılmayan) geçici işgöremezlik tazminatının hüküm altına alındığı, buna karşı davalı tarafça istinaf itirazlarında teminat limitinin aşıldığı da ileri sürülmekle birlikte, geçici işgöremezlik tazminatının, daimi işgöremezlikten farklı bir kalem olup, sağlık giderleri içerisinde yer almasından dolayı ayrı bir teminat limiti (işgöremezlik limitinden ayrı olarak 60.000-TL limitli) olduğu gözetilerek, mahkeme kararında bu açıdan da bir isabetsizlik görülmemiştir (Benzer yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/6924 E.- 2022/1134 K, Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2020/2821 E- 2020/8505 K.).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/714 Esas – 2020/265 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 4.105,43-TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.026,35-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 3.079,08-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/06/2023