Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1698 E. 2023/86 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1698
KARAR NO : 2023/86

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2021 (Dava) – 27/10/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/61 Esas – 2021/902 Karar
DAVA : Hisse Devir Sözleşmesinin İptali
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 19/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2021 tarihli 2021/61 Esas ve 2021/902 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkili davacı … ile davalının oğlu … arasında 09/06/2010 tarihinde, Seferihisar Noterliği’nin 09677 yevmiye sayılı işlemi ile limited şirket hisse devri sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşme ile müvekkili …’in … Şti ndeki 17100 adet ve 855.000,00-TL değerindeki hissesini davalı oğlu …’e devrettiğini, ancak TTK nun 595. Maddesi kapsamında, geçerli bir devirden bahsedebilmek için gerekli diğer şartlar yerine getirilmeden, geçerli bir ortaklar genel kurulu kararı olmadan, müvekkilinin yerine atılan sahte imzalarla, devir işleminin tamamlandığını, söz konusu hisse devrinin müvekkilinin arzu ve iradesinin dışında sahte evrak düzenlemek suretiyle gerçekleştirildiği için iptali gerektiğini, dava konusu olayda davalı … tarafından adı geçen şirkette müvekkilinin yaşının bankalarla uzun süreli kredi sözleşmesi imzalamanın önünü tıkadığı, işletmenin büyümesi için kredilere ihtiyaç duyulduğu, bu sebeple şirketin işletme hakkının davalı …’de olması gerektiği ve bankadan kredi almak için bu devir sözleşmesinin imzalanması gerektiği gibi açıklamalar ile müvekkilini ikna ettiğini, noterde hisse devir sözleşmesi yapıldıktan sonra, karar defterine müvekkiline ait olmayan imzalar atılmak suretiyle sahtecilik yapılarak, müvekkilinden şirket hisselerinin alındığını, açıklanan nedenlerle, davanın açılması ile birlikte davalı …’in şirketin mal varlığı üzerinde usulsüz devir ve mal kaçırma girişimleri olacağına dair kuvvetli şüphe olduğundan, müvekkilinin telafisi güç ve hatta imkansız zararlara uğramaması için sayın mahkemece … ŞTi nin, tür değiştirme suretiyle oluşan yeni unvanıyla … AŞ nin tü aktif ve pasif mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davanın kabulü ile yasal dayanaktan yoksun Seferihisar Noterliği’nin 09/06/2010 tarih ve 06677 yevmiye sayılı limited şirket hisse devir sözleşmesinin iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle söz konusu davada zaman aşımı ve husumet itirazlarının olduğunu, esasa ilişkin olarak da davacı, dava dilekçesinde; devir işleminin sahte imzalarla tamamlandığını ve ortaklar genel kurulu onay şartının yerine getirilmediğini iddia ettiğini, davacının bu iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, devire ilişkin 01.08.2010 tarihli ortaklar kurulu kararında devir eden ve devir alan taraflar ile şirketin diğer tüm ortaklarının da imzaları bulunduğunu, oy birliği ile alınan 01.08.2010 tarihli bu ortaklar kurulu kararında devredilen hisselerin tamamının taahhüt edildiği ve bedellerinin ödendiğinin ayrıntılı olarak yazılarak kabul edilmiş olup Ankara 6.Noterliği tarafından 02.08.2010 tarih ve 15342 yevmiye numarası ile onaylı olan bu kararın dilekçe ekinde sundukları 05.08.2010 tarihli ve 7622 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde de ilan edildiğini ve sicile de tescil edildiğini, şirketin ticaret sicili dosyasının celbi halinde de bu hususun kesin olarak kanıtlanacağını, söz konusu tescil ve ilan üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçtiğini ve bu süre içerisinde diğer şirket ortaklarının hiçbir itirazları olmadığı gibi davacının da huzurdaki davayı açtığı 26.01.2021 tarihinden önce herhangi bir itirazı olmadığını, davacı yanın da aksine bir iddiası olmadığını, dava konusu hisse devir sözleşmesinin Noterde imzalandığını ve ortaklar kurulu kararının alındığı 2010 yılında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu henüz yürürlükte olmayıp 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin geçerli olduğunu, dava konusu hisse devrinin bu yasa hükümlerine uygun olarak gerçekleştirildiğini, davacının, Seferihisar Noterliğinde 09.06.2010 tarihli ve 09677 yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesini imzaladığı tarihte 72 yaşında olduğunu, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere davacı …’in Almanya’da eğitim almış bir mühendis olduğunu, hep çalışan ve ticari faaliyetler içerisinde olan davacının aklı ve şuurunun gayet yerinde olduğunu, davacının, hisse devir sözleşmesinin imzalanmasından öncesindeki yıllarda ve hissesini müvekkikline devrettiği 2010 yılında olduğu gibi aradan geçen 10 yıldan fazla sürede ve halen de aralıksız olarak şirketin otelinde kaldığını, dava dilekçesinde olduğu gibi oteli resmi ikamet adresi olarak bildiren davacının bu uzun yıllar boyunca yapılan her türlü iş ve işlemlerden bilgi sahibi olduğunu, bunca yıl hiçbir itirazda bulunmadıktan ve her türlü iddiası için 10 yıllık genel zamanaşımı süresi de geçtikten sonra, 2021 yılında, kandırıldığına ve devir bedelinin de ödenmediğine dair iddialarda bulunarak huzurdaki davayı açmış olmasının da iddiaların tamamının ne kadar gerçeklere aykırı olduğunu kanıtlayan önemli bir husus olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar doğru olsa davacının 10 yılı aşkın süre herhangi bir itiraz veya talepte bulunmadan sessiz kalmasının da yine hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, açıklanan ve yargılama aşamasında anlaşılacak nedenler karşısında, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince “… Davacının limited şirket hisse devir sözleşmesinin iptaline ilişkin isteminin zaman aşımı yönünden, hisse devrinin onaylanmasına dair genel kurul kararının iptaline ilişkin isteminin ise pasif husumet yönünden olmak üzere davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu edilen hisse devrinin Türk Ticaret Kanununun 595/1 maddesinde düzenlenen şartları taşımadığını, Kanunun emredici hükmüne göre bir limited şirkette esas sermaye payının devrinin geçerli olması için; esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılması ve tarafların imzalarının noterce onanması, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onay şartının yerine getirilmiş olması gerektiğini, ne var ki; dava konusu olayda, adı geçen şirkete ait hisselerin devrine ilişkin ortaklar genel kurul kararında ve pay defterinde yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığını, imzaların müvekkilinin bilgisi dışında, davalı veya 3. bir şahıs tarafından atılarak, eksikliklerin giderildiğini ve hisse devrinin kanun gereğince aranan şartları sahte imzalarla yerine getirildiğini, davanın esası sahte imzalarla tamamlanan şirket hisse devrinin iptali olduğunu, dava dilekçesinin açıklama kısmında da bu husus detaylı olarak mahkemeye aktarıldığını, ancak yerel mahkeme tarafından dava konusu hisse devrini kapsayan, şirkete ait defter ve kayıtlar üzerinde imza incelemesi yaptırılmadan, eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiş olmasının usule ve yasaya açıkça aykırılık oluşturduğunu, müvekkilinin ileride yasal mirasçısı olacak iki oğlu bulunduğunu, müvekkilinin yıllara sari olarak yapmış olduğu birikimleri ile inşa ettiği bu oteldeki hisselerinin tamamını bir oğluna devretmesinin mümkün olmadığını, davalı …’in müvekkilinin büyük oğlu olduğunu, davalı …’in, müvekkilinin yaşının bankalarla uzun süreli kredi sözleşmesi imzalamanın önünü tıkadığı, işletmenin büyümesi için kredilere ihtiyaç duyulduğu gibi bahanelerle müvekkilini bir şekilde ikna ederek ve müvekkilini tam olarak aydınlatmadan Seferihisar Noterliğinde Şirket Hisse Devir Sözleşmesini imzalattığını, davalı …’in, müvekkiline sözleşmede geçen 855.000,00-TL hisse bedelini de ödemediğini, müvekkilinin ortaklar genel kurulundan haberdar edilmediğini, pay devrine ilişkin alınan kararı imzalamadığını, davalı …’in pay devrinin geriye kalan yasal şartlarını sahte imzalarla tamamlattığını, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden incelenerek hüküm kurulması için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; limited şirket hisse devir sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının limited şirket hisse devir sözleşmesinin iptaline ilişkin isteminin zaman aşımı yönünden, hisse devrinin onaylanmasına dair genel kurul kararının iptaline ilişkin isteminin ise pasif husumet yönünden olmak üzere davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan; taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel teşkil etmekle def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/d maddesi uyarınca tarafın, taraf ve dava ehliyetine sahip olması dava şartıdır. Bu şart olumlu giderilebilir dava şartıdır. Aynı kanunun 115. maddesi uyarınca süre verilerek tamamlatılması gerekir.

6100 sayılı Kanun’un 55. maddesi uyarınca taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası kabul veya reddetmemiş ise bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir”. Bu hüküm mirasçıların mal varlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır. Zira mirasçılara intikal etmeyen, tarafın ölümü ile konusuz kalan davalarda gerek bulunmamaktadır.
Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, Türk Medeni Kanunu’nun 28/I maddesi uyarınca ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu durumda mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu halde, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburî dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.
Davacının ölümü halinde taraf ehliyeti ortadan kalkacağından taraf teşkili bozulmuştur. Bu durumda mirası reddetmeyen mirasçıların zorunlu dava arkadaşı olarak davaya devam etmesi gerekir.
Somut olayda; ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra ve istinaf aşamasında davacının 07/01/2023 tarihinde vefat ettiği, davacının mirasçıları sıfatıyla oğlu … ve eşi …’ in davayı takip etmeyeceklerine ilişkin dilekçe sundukları, davalının da ölen davacının oğlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, mahkemece istinaf aşamasında ölen davacının yasal mirasçılarının tespit edilerek davadan (mahkeme kararından) haberdar edilmeleri, veraset belgesinin dosyaya celp edilmesi, davayı takip etmeyeceklerine ilişkin beyanları da gözetilerek taraf teşkilinin sağlanması ile sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı taarfın istinaf itirazlarının taraf teşkili yönünden kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-4. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının taraf teşkili yönünden KABULÜNE; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/61 Esas ve 2021/902 Karar kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 59,30-TL istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davacı tarafın diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 19/01/2023