Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1683 E. 2022/31 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1683
KARAR NO : 2022/31

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2021
NUMARASI : 2021/16 Esas-2021/556 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 13/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 13/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2021 tarihli 2021/16 Esas ve 2021/556 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/01/2013 tarihinde dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araçların kazaya karıştığı, bu kaza neticesinde davacının yaralandığı, tedavi gördüğü, olaya ilişkin yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davalı … nezdinde sigortalı olan … plakalı aracın kusurlu olduğu, sigortaya başvuru yapılmasına rağmen ödeme yapılmadığı belirtilerek, 50,00 TL geçici iş göremezlik ve 50,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkil şirketin sorumluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, ayrıca davacının sürekli sakatlık kurumunun ATKdan alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, geçici teminat halleri poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…13/01/2013 tarihinde dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araçların çift taraflı, maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasına karıştığı, davacının iş bu dava ile … plakalı aracın zmss sigortacısı olan davalıdan geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunduğu, kaza nedeniyle yürütülen Islahiye Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/107 soruşturma sayılı dosyasında davacı ile davalı … sürücüsü arasında uzlaşma işlemlerinin yapıldığı, davacının kendisi lehine koşulsuz olarak davalı … sürücüsü ile uzlaştığı, 06/03/2013 tarihinde taraflar hakkında uzlaşma raporunun düzenlendiği, Islahiye Cumhuriyet Başsavcılığının 07/03/2013 tarih ve 2013/107 soruşturma, 2013/203 sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davacının uzlaşma sırasında maddi ve manevi tazminat hakkını saklı tutmadığı, bu durumda davacının 5275 sayılı CMK’nun 253/19 maddesi uyarınca uzlaşmanın sağlanması nedeniyle soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz ve açılmış olan davadan feragat etmiş sayılır hükmü nazara alındığında tazminat davası açma hakkı bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kaza sonucunda çalışamadığını, … Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan heyet raporunda da maluliyetinin %18 olduğu açıkça tespit edildiğini, mahkemenin sevk etmiş olduğu … Hastanesindem gelecek olan raporla da maluliyetinin sabit olduğu anlaşılacağını, kusur durumuna ilişkin mahkeme tarafından belirlenen bilirkişi raporunda da karşı tarafın da kusurlu olduğu tespit edildiğini, sigorta şirketlerinin amacı ekonomik kayıplar doğuran olası risklerle baş edebilmek olduğunu, uzlaşma teklif formunun matbu olduğunu, davacının bu forma müdahale şansı olmadığını, kendisinin o sırada vekili olmaması sebebiyle ceza davası ile sınırlı olarak uzlaştığı saikiyle imza attığını, davacıya imzalatılan matbu uzlaşma teklif formunda sadece genel bir ifade tarzıyla uzlaşmanın sağlanması halinde tazminat davası açılamayacağının kayıtlı olduğunu, uzlaşma tutanağında da belirtildiği gibi müvekkilinin çekincesinin kendisinin de kusuru olması sebebiyle kendisinden tazminat talep edilmesi yönünde olduğunu, sigorta şirketlerinin hangi durumlarda tazminatı rücu ettiğini dahi bilmediğini, şahıs olarak karşılıklı birbirlerinden tazminat talep etmeyecekleri yönünde uzlaşmaya vardıklarını düşündüğünü beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi (sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik) tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; ceza soruşturma dosyasında uzlaşma sağlanması ve CMK nun 253/19 maddesindeki düzenleme dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; olay tarihi olan 13/01/2013 tarihinde dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araçların kazaya karıştığı, bu kaza neticesinde davacının yaralandığı ve tedavi gördüğü, davacının iş bu dava ile … plakalı aracın ZMM sigortacısı olan davalıdan geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunduğu, kaza nedeniyle yürütülen Islahiye Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/107 soruşturma sayılı dosyasında davacı ile davalı … sürücüsü arasında uzlaşma işlemlerinin yapıldığı, davacının kendisi lehine koşulsuz olarak davalı … sürücüsü ile uzlaştığı, 06/03/2013 tarihinde taraflar hakkında uzlaşma raporunun düzenlendiği, Islahiye Cumhuriyet Başsavcılığının 07/03/2013 tarih ve 2013/107 soruşturma, 2013/203 sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davacının uzlaşma sırasında maddi ve manevi tazminat hakkını saklı tutmadığı anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nun 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “CMK’nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup,anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma raporunu düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma raporu da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Tüm bu nedenlerle uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağından açılan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır. (benzer nitelikte Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27/01/2020 tarihli 2018/855 esas – 2020/93 karar sayılı ilamı).
Ayrıca, davacının asıl fail konumunda bulunan davalının sigortalısı araç sürücüsü ile uzlaşması aynı eylemden sigorta poliçesi sebebi ile hukuki sorumluluğu üzerine alan sigorta şirketini de kapsamaktadır. Buna göre; davacının dava dışı sürücü ile uzlaşmış olması nedeni ile bu kaza sebebiyle tazminat davası açamayacağını kabul etmiş olması, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan uzlaşmanın usulüne uygun olması, uzlaşmanın anlam ve sonuçlarının uzlaşma teklif formu ile usulünce davacıya açıklanması, davacının da bunu okuyup imzalayarak kabul etmesi, karşısında davalı … hakkında tazminat davası açamayacağının kabulü gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2021 tarihli, 2021/16 Esas ve 2021/556 Karar sayılı dosyasındaki kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/01/2022