Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1669 E. 2022/108 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2021/1669
KARAR NO : 2022/108

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2021 tarihli ara karar
NUMARASI : 2020/411 Esas ( derdest dosya)
DAVA : Tazminat
TALEP :İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 20/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ :20/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/09/2021 ara karar tarihli ve 2020/411 esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı/ihtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılardan … arasında 22/02/2011 tarihinde İnşaat Yapım Sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşmeye göre yüklenici olarak … İnşaatın, …’nın arsa sahibi olduğu “… ili … İlçesi ….Mahallesi …. Ada … Parsel” üzerinde toplu konut yapımını üstleneceğini ve buna karşılık müvekkili Kooperatif tarafından yükleniciye 9.235.000,000 TL iş bedeli ödeneceği konusunda tarafların anlaşmaya vardığını, kooperatif inşaatına davalılardan … bankası garantörlüğünde başlanmış olup, banka ile müvekkili kooperatif arasında 17/01/2012 tarihli “Toplu Konut Kredilenme Sözleşmesi” imzalandığını, işbu sözleşme gereğince tarafların kooperatifin banka nezdindeki … nolu hesabının blokede tutulacağı ve söz konusu blokenin gayrimenkul inşaatının ilerleme sürecine dayalı olarak banka tarafından yaptırılacak ekspertiz raporuna istinaden 21 eşit taksit şeklinde çözüleceğini kararlaştırdıklarını, fakat yüklenici firmanın iş yaptırıdığı alt taşeronlarına sözleşmeye aykırı kooperatifin onayı olmaksızın taahütlerde bulunarak müvekkili kooperatifin üçüncü kişilerle ihtilaflı durumların oluşmasına sebep olduğunu, davalı yönetim ve Denetim Kurulunun görev süresinin dolması ile yeni yönetim ve denetim kurulu seçimlerinin yapılacağı Genel Kurul Toplantısından kısa bir süre önce davalı yüklenicinin aldığı avansın 760.000,00 TL’ lik kısmının kabul edildiğini ve davalı yönetim ile Denetim Kurulu değiştikten sonra kalan tutar için yeni Yönetim Kurulu’na hak ediş faturası kesildiğini, yeni yönetim kurulu tarafından işbu hak ediş faturasının ihtirazi kayıtla alındığı hesaplarda yapılan tetkik neticesinde ise yüklenici firmanın Kooperatiften alacaklı olmadığına kanaat getirildiğini, fakat yüklenici firmanın müvekkili kooperatife verdiği zararlara rağmen müvekkili kooperatiften alacağı olduğu inancıyla Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü 2017/7874 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ve itirazları neticesinde icra takibinin durduğunu, bunun üzerine yüklenici firma tarafından Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/152 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, söz konusu itirazın iptali davasında 17/04/2019 tarihli kök rapor ve 20/09/2019 tarihli ek raporda eksik ve ayıplı iş bedeli tespit edildiğini, yüklenici firmanın müvekkili Kooperatif uhdesinde herhangi bir alacağının olmadığı aksine müvekkili Kooperatifin yüklenici firmadan alacaklı olduğu kanaatine ulaşıldığını, işbu sebeple yüklenici firmanın açıtığı davanın 06/11/2019 tarihli karar ile reddedildiğini, davalı …, …, …’in müvekkili kooperatifin yönetim kurulu olarak yüklenici inşaat firması ile yapılan inşaat sözleşmesinin 22’inci maddesi kapsamında işin ihale bedeli olan 9.235,000 TL üzerinden %6 oranında , 554.100,00 TL tutarında nakden teminat olarak tahsil etmesi veya ulusal bir bankadan kesin veya süresiz miktarda teminat mektubu alması gerekirken basiretli şekilde davranmayarak herhangi bir teminat almadıklarını, davalı yüklenici firmanın inşaatı geciktirmesi durumu karşısında gerekli önlemlerin alınmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmede süre uzatım için aranan şartlar değerlendirilmeden, Genel Kurul’a sunulmadan ve “yüklenici firma talebi” olmaksızın yönetim kurulu tarafından sözleşmenin uzatıldığını, Genel Kurul’da görüşülmeksizin ek imalatlar adı altında istinat duvarının yapımı ve doğalgaz ile ilgili yapım işinin davalı/ mütahhit firmaya hukuka aykırı şekilde ihale edildiğini, usul ve yasaya aykırı şekilde davalı/ yüklenici firmaya ihale edilse de işlerin yüklenici firma tarafından ek imalatlarının tamamlanmadığını, davalı/yüklenicinin SGK ve sair resmi kurumlara olan borçlarını ödememesi nedeniyle oturma ruhsatlarının alınamaması konusunda davalı/yönetimin hiç bir yasal girişimde bulunmadığı gibi davalı/ yüklenici firmanın 2012 yılından bugüne Yapı Denetim firmasına ödeme yapmamasına da göz yumduğunu, söz konusu SGK borçlarının halen de ödenemediğini, kooperatifte 2,5 yıla yakın davalı yüklenici firma tarafından imalat yapılmamasına rağmen işçilerin çalışıyor olarak gösterildiğini ve SGK primleri de ödenmediğinden Kooperatifin borcu olarak kayıtlara geçtiğini, davalı/yönetim/denetim kurulu üyelerinin de bu durumu bilmelerine rağmen engellemeyerek kooperatifi zarara uğrattığını, kooperatifin denetim kurulunu oluşturan davalıların da Kooperatifler Kanununun 66. ve 67. madde hükmü gereğince denetim görevlerini gereği gibi yerine getirmediklerini, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun ” Üyelerin Titizlik Derecesi Ve Sorumlulukları” başlıklı 62. maddesi gereği davalı yönetim/denetim kurulu üyelerinin kooperatifi uğrattıkları zararlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalı/Yönetim Kurulu tarafından kooperatif inşaatını yapan davalı yüklenici firmaya kooperatif kasasından birtakım paralar aktarıldığını, işbu aktarılan paraların herhangi bir tediye fişi düzenlenmeden belgesiz olarak yüklenici firmaya ödendiğini, kooperatife ait defter ve kayıtları incelendiğinde de görüleceği üzere; yönetim kurulu tarafından davalı yükleniciye kooperatifte 2,5 yıla yakın imalat,çalışma yapmamasına rağmen avans ödemeleri yapıldığını, işbu avans ödemelerinin şaibeli ve muvazaalı olduğunu, 15/09/2014 tarihinde hesaptan … İnşaat firmasına 92.000,00 TL havale yapıldığı, daha sonra aynı gün inşaat firması yetkilileri …, …, … ve davalı kooperatif yetkilileri adına ard arda çıkarılmış olan ek ödemelerin yapıldığını,bu durumun dahi davalı yönetim/denetim üyeleri ile davalı yüklenici firma arasındaki illegal ilişkiyi ortaya koyduğunu, üyelerden yüklü miktarda ödemeler alındığı gibi gerekli yerlere ödemelerin yapılmadığını, davalı Yönetim ve Denetim Kurulu tarafından ödenmesi gereken stopaj ödemesinin zamanında ödenmediğini ve birikmiş faizi ile birlikte söz konusu borcun 460.000,00 TL olduğu ve halen ödenemediğini, aynı şekilde Yönetim Kurulu tarafından tapu masrafı olarak üyelerden toplanan bedeller ile … Belediyesi’ne ödenen tapu masraf miktarlarının örtüşmediğini, Kooperatif bünyesinde tediye makbuzlarının üzerleri çizilerek tahsilat makbuzu yapılmasının, imzasız kaşesiz veyahut yüklenici firmanın kaşesiyle işlemler yapılması gibi usul ve yasaya aykırı birçok işlemde bulunulduğunu, davalı eski Yönetim ve Denetim Kurulu’ndan yeni yönetime stopaj borcu,trafo bedeli,yol katılım bedeli ödemesi, avukatlık ve mali müşavirlik masrafları gibi birçok kalemi içeren borç intikal ettiğini, davalı Yönetim ve Denetim Kurulu Kooperatifin kasa durumu müsait olmasına rağmen işbu borçları ödemediğini, davalı Yönetim Kurulu’nun şaibeli davranışları,basiretli bir şekilde davranmayarak görevini kötüye kullanması, aynı şekilde Davalı Denetim Kurulunun da üstüne düşen sorumluluğu gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle ; 2016 hesap yılı 30/04/2017 tarihli Olağan Genel Kurul’unda söz konusu davalı Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu ibra edilmediğini, Kooperatif eski Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulunun göstermesi gereken özen,dikkat ve çabayı göstermediğini, bu sebeplerle eski Yönetim ve Denetim Kurulu ile davalı Yüklenici firma hakkında Karşıyaka Savcılığı’nda suç duyurusunda bulunulduğunu, Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesi 2017/310 E. 2019/197 K. ile dosyanın karara çıktığını ve davalılar …, … ve … hakkında mahkumiyet hükmü kurulduğunu, davalı Türkiye … Bankası ile Kooperatif arasında yapılan sözleşmede blokeli hesaptaki paranın banka ekspertiz raporuna istinaden 21 eşit taksit şeklinde çözüleceği kararlaştırılmış ise de hakedişlere uygunluk göstermeyen ödemelerin yapıldığını, aynı ay içerisinde davalı yüklenici firmaya söz konusu sözleşmeye istinaden defalarca ödemelerin yapıldığını, 08/07/2013 tarihine kadar herhangi bir ekspertiz raporu alınmadan yüklenici firmaya Banka tarafından defalarca ödemeler yapıldığını, daha sonrasında ise Kooperatif hesabından ard arda birden fazla ekspertiz ödemesi adı altında kesintiler yapıldığını ve yüklenici firmaya da sürekli ödemeler yapılmaya devam edildiğini, işbu ödemelerin ise süreklilik arz eder derecesinde hakediş ve ekspertiz raporları dikkate alınmaksızın hatta sahte imzalı talimatlar ile yapıldığını, bu konuda bankadan talimat yazılarının ve ekspertiz raporlarının istenerek inceleme yapılmasını talep ettiklerini, davalı bankanın, kooperatifi diğer davalılar ile birlikte müteselsilen zarara uğrattığını, Türk Borçlar Kanunu’n 61.madde hükmü gereğince de yüklenici firmanın, banka ve eski Yönetim, Denetim Kurulu Kooperatif üyelerinin menfaatini gözetmeden,diğer ortakları bilgilendirmeden Kooperatif hesapları üzerinde hukuka aykırı işlemlerde bulunduklarını, davalıların, Kooperatifi müteselsilen kusurlu davranışları sebebi ile oldukça yüksek zararlara uğrattığını belirterek öncelikle müvekkili lehine Kooperatifler Kanunu’ndaki kamu yararı gözetilmek suretiyle davalıların aktif ve pasif kayıt sorgulaması yapılarak malvarlıklarına teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile artırılmak üzere şimdilik 80.000,000 TL ‘nin müştereken ve müteselsilen davalılardan zararın ortaya çıktığı tarih itibariyle yasal faiziyle birlikte tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin dava açmaya ilişkin yetkiyi gösterir genel kurul kararını sunmadığını, müvekkili bankanın hukuka aykırı işleminin olmadığını, davacının iddia ettiği zararı ile müvekkil banka işlemlerinin arasında illiyet bağı bulunmadığını; dilekçede savundukları hususlar nedeniyle usül ve yasaya aykırı olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; somut bir zarar ve kusur tespiti bulunmadığından haksız ihtiyati haciz talebinin reddine, davanın zamanaşımına uğramış olması sebebiyle reddine, aksi halde haksız davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğramış olası sebebiyle reddine, davacının maruz kaldığını iddia ettiği herhangi bir zarar meydana gelmediğinden hukuka aykırı ve haksız davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçelerinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek, usul ve yasaya aykırı davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince 29/09/2021 tarihli ara kararı ile; “… Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/310 E., 2019/197 K.sayılı kararının bir kısım davalılar hakkında beraat şeklinde olması, bir kısım davalılar hakkındaki mahkumiyet kararının gerekçesi, mahkememizin 2018/152 E. 2019/650 K.sayılı karar kapsamının davacı vekilince düzenlenen 21/04/2021 uyap tanzim tarihli tavzih dilekçesinde belirtilen taleplerle ilgisinin ve sorumluluk durumunun bu aşamada net şekilde tespit edilememesi dikkate alındığında, sözü edilen tavzih dilekçesinde talep edilen zarar kalemlerinin varlığının yaklaşık ispat seviyesinde ispatlanamadığı kanaatine varıldığından, İİK’nun 257.maddesinde öngörülen şartları taşımayan ihtiyati haciz talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı eski yönetim ve denetim kurulu aleyhine Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesi 2017/310 E.2019/197 K. Sayılı ile açılan davada …, … ve … hakkında mahkumiyet hükmü kurulduğunu, mahkumiyet hüküm gerekçesinde eylemlerinin kül halinde “zincirleme görevi kötüye kullanmak” suçunu oluşturduğunun ifade edildiğini, davalıların görevi kötüye kullanmak suretiyle müvekkili Kooperatifi ciddi anlamda zarara uğrattığını, söz konusu ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda da uğranılan zararın varlığının tespit edildiğini, müvekkili Kooperatifte İnşaat Projenin ilerlemesinin dikkate alınmaması bir yana davalı Yüklenici firmaya imalat yapmadığı süreçte dahi ödemeler yapılmaya devam edildiğini, işbu davalı Yüklenici inşaat firmasına aktarılan paraların bir kısmı için de herhangi bir tediye fişi düzenlenmeden belgesiz olarak yüklenici firmaya ödendiğini, Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında alınan 18/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda açık ve net olarak davalı Yüklenici firmaya yapılan belgesiz ödemelerin tespit edildiğini, bir kısım üyelerin dairelerinin tamamlanması diğer üyelerin dairelerinin ise daha temel aşamasında olması sırasında; daireleri tamamlanan üyelere dairelerinin teslim edildiğini ve akabinde üyelerin hisselerini satıp Kooperatiften istifa ettiğini, davalı eski Yönetimin ise ayrılan üyelere Kooperatif hesaplarını, üyenin bakiye borcu olup olmadığını incelemeksizin borcu yoktur yazısı da vererek hukuka aykırı şekilde ibralar yaptıklarını, söz konusu bahsedilen üyelerin ise davalı eski Kooperatif Yönetim ve Denetim Kurulu’nun bizzat kendileri veyahut kendilerine yakın olan üyeler olduğunu, davalılardan eski Denetim Kurulu üyelerinden …’ın oldukça yüksek miktarda (98.000 TL) ödenmemiş üyelik alacağı olduğu halde kendisine daire teslimlerinin gerçekleştirildiğini, halen de aleyhine icra takip işlemleri devam ettiğini, aynı şekilde davalı eski Yönetim Kurulu üyelerinden …’nun da müvekkili Kooperatife üyelik alacağını ödemeden daire edindiğini ve hakkında açılan icra takibine itiraz ettiğini, davalı Banka’nın garantörlüğünde de oldukça yüksek miktarlarda yüklenici firmaya avans ödemeleri yapılırken müvekkili Kooperatifçe alınan 05/01/2018 tarihli heyet teknik bilirkişi raporunda ise ayrıntılı olarak eksik iş ve imalatların tek tek sayılıp fotoğraflandığını, raporda 1.631.482,90 TL tutarında eksik iş ve imalatın olduğuun tespit edildiğini, davalı Yüklenici inşaat firmasının alacaklı olduğu düşüncesi ile açmış olduğu reddedilen ve istinaf aşamasında olması sebebi ile Yerel Mahkemenin bekletici mesele yapmış olduğu Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/152 E. Sayılı dosyasında da alınan 17.04.2019 tarihli kök rapor ve 20.09.2019 tarihli ek raporda açıkça davalı Yüklenici firmanın müvekkili Kooperatif uhdesinde herhangi bir alacağının olmadığı aksine müvekkili Kooperatifin davalı Yüklenici firmadan oldukça yüksek meblağ alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalıların Kooperatifin para ve malları, bilanço, tutanak, rapor ve evrak, defter ve belgeleri üzerinde haksız ve hukuka aykırı eylemler gerçekleştirdiklerini, davalılar ile müvekkili Kooperatif arasında görülen davalarda alınan bilirkişi raporları da dikkate alındığında; davalıların müvekkili Kooperatifi uğratmış olduğu 21/04/2021 tarihli tavzih dilekçesinde belirttilen zarar kalemlerinin varlığının yaklaşık ispat seviyesinde ispatlandığı sabit olduğunu, ihtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenmesinin dava ile elde edilecek sonuçların alınamamasına yol açabileceğinden açıklanan nedenlerle, İİK-257-264. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini belirterek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak, ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kooperatifin uğramış olduğu zararın tespiti ile davalılardan tahsili ilişkindir.
Talep ise; derdest davada ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
Mahkemece; 29/09/2021 tarihli ara kararı ile; ” davacının talep ettiği zarar kalemlerinin varlığının yaklaşık ispat seviyesinde ispatlanamadığı kanaatine varıldığından, İİK’nın257. maddesinde öngörülen şartları taşımayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiğinden, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine…” karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; dava ile, davalı bankanın diğer davalılar ile birlikte kooperatifi müteselsilen zarara uğrattığını, yüklenici firmanın, banka ve eski Yönetim, Denetim Kurulu Kooperatif üyelerinin menfaatini gözetmeden, diğer ortakları bilgilendirmeden Kooperatif hesapları üzerinde hukuka aykırı işlemlerde bulunduklarını, davalıların Kooperatifi müteselsilen kusurlu davranışları ile oldukça yüksek zararlara uğrattığını belirterek öncelikle müvekkili lehine Kooperatifler Kanunu’ndaki kamu yararı gözetilmek suretiyle davalıların aktif ve pasif kayıt sorgulaması yapılarak malvarlıklarına teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, davanın kabulü ile belirlenecek zararın müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili talep edilmiş; cevap veren davalılar davacının iddialarını ve taleplerini kabul etmeyerek davanın reddini talep etmişlerdir.
İİK.’nın 257-(1) maddesi hükmü uyarınca, kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir;
“ 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa.”
Anılan Yasa’nın 258. maddenin 1. fıkrası uyarınca; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK.’nın 257-(2) hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nunda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı, vurgulanmak istenmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının iddia etmiş olduğu hususların varlığı, davalıların sorumluluklarının tespiti ve alacağın miktarı yargılamayı gerektirdiğinden yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacı/ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/09/2021 tarihli ve 2020/411 Esas sayılı ara kararına karşı istinaf eden davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gereken harç bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022