Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1651 E. 2022/111 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1651
KARAR NO : 2022/111

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2016 (Dava) – 21/09/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/291 Esas – 2021/634 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 20/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/09/2021 tarihli 2021/291 Esas ve 2021/634 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına kayıtlı … plakalı aracın davalı … şirketine 2015-2016 dönemlerinde ticari genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, 2014-2015 yıllarında geçerli olan poliçesinin aynı şartlar çerçevesinde 2015-2016 dönemleri içinde yenilendiğini, müvekkilinin dava konusu aracı çeşitli firmalarla taşıma işinde kullanıldığını, müvekkili ile … kargo firması ile yapılan sözleşme gereği dava konusu aracın sürücü … idaresinde iken bir anda alev aldığını, yapılan incelemede aracın hareket halinde iken motor kısmında elektrik aksamının şase yapması sonucu yangının meydana geldiğini, meydana gelen yangında müvekkilinin herhangi bir kusur bulunmadığını, araçtaki hasarın giderilmesi için davalı … şirketine müracat edildiğini, ancak davalı tarafından aracın kargo taşımasında kullanıldığı bu nedenle kapsam dışında kaldığını belirtilerek olumsuz cevap verildiğini, bu durumun 5684 Sayılı sigortacılık yasasının 11/4 maddesine açıkca aykırılık teşkil ettiğini, aracın bakımlarının tam ve zamanında yapıldığını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000,00-TL hasar bedelinin 12/01/2016 hasarı ret tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle mahkeme masraf ve vekalet ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 30/05/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile ; hasar bedelinden kaynaklı tazminat alacak taleplerini 130.000,00 TL’ye arttırarak 07/06/2017 tarihinde talebini harçlandırmıştır.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait aracın işletmesinin sigortalı davacıya ait olmayıp, dava dilekçesi ve ifade tutanaklarından anlaşılacağı üzere ihbar olunan … Kargo AŞ.’ne ait olduğunu, ancak poliçede … Kargo işletmesi altında kasko konusu menfaate gelecek zararların teminata dahil olduğu belirtilmediğini, bu nedenle üçüncü kişinin işletmesi/kirası altında iken kasko konusu araca gelen zararların teminat haricinde olduğunu, sigortalı araç üçüncü kişiye kiralanmış, kargo aracı olarak kullanılmakta iken riziko gerçekleşmiş olduğundan zararın teminat dışı olduğunu, kasko poliçesi özel şartları “faaliyet konusu” başlıklı klozda, sigortalı aracın hiç bir surette kiralamaya konu olamayacağı, kargo aracı olarak kullanılamayacağı aksi halde her bir hasar bedeli üzerinden %80 oranında tenzili muafiyet uygulanacağının öngörüldüğünü, davacı poliçenin kendilerine teslim edilmediğini, bilgilendirme de yapılmadığını ileri sürerek bu hükümlerin uygulanmaması gerektiğini iddia etmekte ise de; 18/03/2015 tarihinde düzenlenen poliçenin kazanın meydana geldiği 25/12/2015 tarihine dek geçen 9 ayı aşkın süre boyunca davacıya teslim edilmediğini, davacının da primini peşinen ödemesine rağmen poliçeyi teslim almadığı gibi 9 ayı aşkın süre boyunca merak edip acenteden talep dahi etmediğini ileri sürmek anlamına gelen bu iddiaların, hayatın olağan akışına aykırı ve tacir olmanın davacıya yüklediği mükellefiyetleri de ihlal eder nitelikte olduğunu, diğer taraftan bilgilendirme mükellefiyeti ile ilgili olarak TTK. 1423/2 maddesinde, bilgilendirme/aydınlatma açıklamasının yapılmadığı hallerde dahi sigorta ettirenin sözleşmeye 14 gün içinde itiraz etmemesi halinde, sigorta sözleşmesinin poliçede yazılı şartlarla yapılmış olacağının düzenlendiğini, somut olayda poliçenin tanziminden sonra değil 14 gün, 9 ayı aşkın bir süre geçtiğini, bu kadar süre sessiz kalan davacının basiretli tacir sıfatına uygun davranması gerektiği de dikkate alındığında, bu aşamadan sonra kendisine poliçe verilmediği iddialarının iyiniyetle bağdaşır ve kabul edilir yönü bulunmadığını, bu nedenle, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, araçta meydana gelen hasar tutarının her halukarda en fazla %20 kısmının müvekkilinden talep edilebileceğini, yargılama sonucunda müvekkili şirketin müşterek sigorta kapsamında dahi herhangi bir tazmin borcu altında olduğu kabul edilir ise hasara neden olan 3. kişi konumundaki … Kargo AŞ.’ne rücu durumu söz konusu olacağından, davayı iş bu cevap dilekçesi ile birlikte adı geçen firmaya ihbar ettiklerini belirterek davanın reddi ile masraf ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…24/12/2015 tarihinde davalı … şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın seyir esnasında yanarak zarar gördüğü, dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporuna göre hasar bedelinin 130.000-TL olduğu, sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunduğu, zararın tazmininden 6102 sayılı yasanın 1473 maddesine göre faizi ile birlikte sorumlu olduğu” gerekçesiyle, ” davanın kabulü ile 130.000,00 TL’nin 09/02/2016 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 27/10/2021 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; poliçenin tanzim tarihi üzerinden 9 ay geçmiş olmasına rağmen poliçeyi sigortacıdan istemeyen, arayıp sormayan, poliçe hükümlerini incelemeyen davacının basiretli tacir olarak olaydaki müterafik kusurunun hiç dikkate alnmadığını, bir önceki poliçede de, “faaliyet konusu” başlıklı özel şartta, aracın uzun/kısa süreli, sözleşme karşılığı kiralanması halinde her bir hasarda hasar bedeli üzerinden %80 muafiyet uygulanacağı hususu düzenlenmiştir. Buna rağmen bilirkişinin raporunda aksi yoldaki ifade esas alınarak daha önceki poliçede böyle bir hükmün olmadığı “poliçe incelenmeden kabul edilerek” hatalı sonuca varıldığını diğer taraftan, sigorta poliçesi tanzim tarihi üzerinden davacının dokuz ay susmuş olduğunu ve poliçenin teslimi konusunda hiçbir talepte bulunmadığını, buna karşın kendisine teslim edilmeyen poliçenin primlerini ödemekte beis görmediği iddialarına inanmak, hayatın olağan akışına aykırıdır. Bir an için gerçekten de davacı yana poliçe veya açıklama metni ulaştırılmamış olsa bile, 9 ay süre ile poliçe talep etmeden sustuğunu iddia eden davacının da, poliçeyi talep etmemekte müterafık kusuru bulunduğu göz önüne alınması gerektiğini, sigorta konusu araç ticari kullanıma mahsus kamyon olduğunu davacının da bu araçla ilgili olarak kendisi işletsin yada kiralasın ticari faaliyet içerisinde olup tacir sıfatını haiz olduğunu, davacının müterafık kusuru belirlenirken, tacir olduğu, 9 ay süre ile poliçeyi talep etmediği, teslim edilmemesine rağmen sustuğu, 18/03/2015 tarihinde peşin ödediği primlere rağmen poliçenin tanzim edilip edilmediğini dahi araştırmadığı gibi basiretli tacir sıfatını ihlal eden davranışları göz önüne alınması gerektiği, davacı sigortalının bu eyleminin müterafık kusur oluşturduğuna ilişkin olarak “Sigortacının Sözleşme Öncesi Aydınlatma Yükümlülüğü” ile ilgili Yar. Doç. Dr. … tarafından kaleme alınan aynı isimli eserde de, poliçe ile riziko arasındaki süre, sigortalının tacir olup olmaması gibi durumların dikkate alınarak somut olayın özelliğine göre müterafık kusurun dikkate alınması gerektiğinin belirtildiği, diğer taraftan bilgilendirme mükellefiyeti ile ilgili olarak TTK. 1423/2 maddesinde, bilgilendirme/aydınlatma açıklamasının yapılmadığı hallerde dahi sigorta ettirenin sözleşmeye 14 gün içinde itiraz etmemesi halinde, sigorta sözleşmesinin poliçede yazılı şartlarla yapılmış olacağı düzenlendiği, ancak bu 14 günlük sürenin poliçenin imza karşılığı sigortalıya teslim edildiği günden başlayacağına dair bir hüküm mevcut olmadığını, önemli olanın sigortalının poliçeden haberdar olduğu tarih olduğunu, davada poliçe priminin tamamı 18/03/2015 tarihinde peşin olarak ödendiğine göre, sigortalı poliçeden bu tarihte haberdar olduğunu artık poliçenin kendisine teslimini isteyecek ve 14 gün içinde inceleyerek varsa itirazlarını bildirecek olan da sigortalının kendisi olduğunu, davanın … kargoya ihbar edilmesine rağmen kararda bu firmanın ihbar olanan olarak belirtilmediğini belirterek, yasaya ve oluşa aykırı ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kasko sigorta poliçesine dayalı hasar bedelinin tahsiline ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda, davacı adına kayıtlı … plakalı araca ilişkin, aracın maliki ile davalı sigorta arasında 18/03/2014-18/03/2015 yıllarını kapsayacak şekilde ticari genişletilmiş kasko sigorta poliçesi yapıldığı, daha sonra bu poliçenin 18/03/2015-18/03/2016 şeklinde yenilendiği ve yenilenen bu poliçede poliçeye konu aracın kurye/kargo olarak kullanılması halinde % 80 oranında tenzili muafiyet uygulanacağının belirtildiği, araçtaki yangının 24/12/2015 tarihinde yani poliçenin süresi içinde gerçekleştiği, dava konusu aracın 25/12/2015 tarihinde sürücü … idaresinde iken bir anda alev alması sonucu aracın hasarlandığı, meydana gelen yangında araç maliki ve sürücüsünün kusurunun bulunmadığı; karar tarihine kadar davalı tarafından ödeme yapılmadığı, olayın teminat süresi içerisinde gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 12/01/2017 havale tarihli raporda özetle; davaya konu … plakalı ve davacı …’ın malik olduğu aracının 18/03/2015-18/03/2016 tarihleri ghasında davalı … Sigorta A.Ş.’ ne “Ticari Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi” ile sigorta teminat örüntüsü içine alındığı, 25/12/2015 tarihinde tarihinde yandığı, yangın olayının teminat süresi içinde olduğu, normal koşullarda yangın nedeniyle meydana gelen zararın da sigorta teminatları kapsamında olduğu, yangın nedeniyle araç kullanılmaz duruma geldiğinden pert-total uygulamasına tabi tutularak, aracının piyasa değerinin 150.000 TL civarında olduğu ve hasarlar göz önüne alınarak aracın hasarlı hali ile 20.000,00 TL değerinde olabileceği bu tespit ve değerlendirmelere göre araçta: 150.000,00 TL- 20.000,00 TL= 130.000,00 TL toplam hasar meydana geldiğinin tespit edildiği, dosyada mevcut belgelerden, sigortalı aracın … Kargo şirketine kiraya verildiğinin tespit edilemediği ayrıca sigorta sözleşmesi özel şartları hakkında aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiği tespit edilemediğinden tenzili muafiyet hükümlerinin uygulanması gerektiğinin söylenemeyeceği, kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkemenin, 28/12/2017 tarih ve 2016/212 Esas – 2017/1345 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından kararın kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuş; yapılan inceleme neticesinde; Dairemizin, söz kousu kaldırılmasına ilişkin 25/03/2021 tarih, 2020/222 Dosya No, 2021/252 Karar Nolu kaldırma kararında, “….Davacı, sigortaladığı aracının (kamyon) yanarak hasara uğradığını, davalının hasarı ödemeyi reddettiğini, 2014-2015 yılına ait poliçede kargo taşımasına yönelik bir muafiyet uygulanacağı yönünde kloz bulunmadığını, davalının yangının gerçekleştiği tarihte taraflar arasında yürürlükte olan 2015-2016 yıllarına ait yenileme poliçesinde bu şekilde muafiyet bulunduğuna dair davacıyı bilgilendirmediğini, poliçenin de kendilerine teslim edilmediğini, bu sebeple davalının ödemeden kaçınmasının doğru olmadığını belirterek hasar bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Davalı ise, kasko poliçesi özel şartlarında aracın kargo aracı olarak kullanılamayacağını, bu durumda %80 oranında tenzili muafiyet uygulanması gerektiğini, bunun yanı sıra poliçenin tanzim tarihinden 9 ayı aşkın süre geçtiğini, TTK 1423/2 maddesi uyarınca sözleşmeye 14 gün içerisinde itiraz edilmediğini, bu sebeple poliçenin yazılı şartlarla yapılmış sayılacağını ileri sürmüştür.
Mahkemece, benimsenen asıl ve ek bilirkişi raporuna göre poliçenin davacı tarafa teslim edildiğine dair herhangi bir belgenin bulunmadığı, bilgilendirmeye dair de bir tespitin yapılamadığı, bu sebeple davalının hasar bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında 18/03/2014-18/03/2015 yıllarını kapsayacak şekilde ticari genişletilmiş kasko sigorta poliçesi yapıldığı, daha sonra bu poliçenin 18/03/2015-18/03/2016 şeklinde yenilendiği ve yenilenen bu poliçede poliçeye konu aracın kurye/kargo olarak kullanılması halinde % 80 oranında tenzili muafiyet uygulanacağının belirtildiği, araçtaki yangının 24/12/2015 tarihinde yani poliçenin süresi içinde gerçekleştiği uyuşmazlık konusu değildir.
Davalı, poliçenin tanzim tarihinden yangın tarihine kadar geçen 9 aylık süre içerisinde poliçenin teslim edilmediğinin ileri sürülmesinin hayatın olağan akışına ve basiretli tacir yükümlülüğüne aykırı olduğunu ve TTK’nın 1423/2 maddesi uyarınca poliçe tanziminden itibaren geçen 14 günlük sürede poliçeye itiraz edilmediği için poliçenin yazılı şartlarla geçerli olduğunu iddia etmiş ise de, bu maddenin uygulanabilmesi için davalının öncelikle söz konusu poliçenin davacıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Davacı ancak teslim halinde poliçe şartlarından haberdar olacaktır ve 14 günlük süre içinde itiraz etmediği takdirde artık davacı bilgilendirme yükümlülüğüne aykırılık iddiasına dayanamaz. Dosyanın yapılan incelemesinde poliçenin yenileme poliçesi olduğu, önceki poliçede aracın kurye/kargo olarak kullanılması halinde % 80 oranında tenzili muafiyet uygulanacağının belirtildiğine dair özel şart yer almadığı, özel şartı ihtiva eden kazayı kapsayan yeni poliçenin davacıya teslim edildiğinin davalı tarafından ispat edilemediği anlaşılmakla davalı istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak poliçenin ve ruhsatın incelemesinde … A.Ş. 1. Sanayi Şubesi’nin dain-i mürtehin olarak kaydının bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda dain-i mürtehin olarak sigorta şirketinden tazminat talep etmek hakkının öncelikle … A.Ş.’ye ait olması gerekir ve sigortalı ancak dain-i mürtehinin açık muvafakatini almak suretiyle tazminat istemek hakkına sahip olur. Bu durumda dain-i mürtehin sıfatı bulunan dava dışı bankadan davaya muvafakatinin olup olmadığı sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bankaya sorulmadan doğrudan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine ” gerekçesiyle kararda belirtilen eksik husus yönünden kaldırma kararı verilerek, sadece kararda belirtilen eksik hususun giderilmesi için dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir.
Dairemizin kaldırma kararı üzerine, mahkemece yapılan araştırma neticesinde … A.Ş. 1. Sanayi Şubesi’nin 03/08/2021 cevabi yazısından … plaka sayılı araç üzerindeki rehinlerinin devam etmediği belirtilmesi üzerine; mahkemece Dairemizin kaldırma kararında belirlenen usuli eksiklik giderilerek kaldırma kararından önceki karar gibi davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle, her ne kadar davalı vekilince yukarıda belirtilen gerekçelerle verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; Dairemizin kaldırma karar içeriği ve gerekçesine göre davalının istinaf itirazlarının yerinde görülmediği hüküm altına alındığından davalı vekilinin istinaf itirazının reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahkemece hükme esas alınan 12/01/2017 havale tarihli bilirkişi raporu ve olayın oluş şekli değerlendirilmek suretiyle araç hasarının 130.000,00 TL olarak belirlenmiş olmasının dikkate alınarak mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli olarak hazırlandığının anlaşılmasına, Dairemizin 25/03/2021 tarihli kaldırma kararının kaldırma gerekçesine göre, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2021 tarihli 2021/291 Esas ve 202021/634 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 8.880,30 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 2.140,80 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 6.739,50 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022