Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/164 E. 2023/1060 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/164
KARAR NO : 2023/1060

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/08/2018 (Dava) – 03/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/984 Esas – 2019/1255 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 21/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2019 tarihli 2018/984 Esas ve 2019/1255 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı … marka aracın 12.04.2018 tarihinde kurallara uygun ve kendi şeridinde seyir halindeyken, maliki ve sürücüsü … olan … plakalı aracın, müvekkilinin aracına arkadan çarptığını ve maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, taraflarca kaza tespit tutanağı tutulduğunu, karşı yan araç sürücüsünün olayın anlatıldığı gibi gerçekleştiğini beyan ve imza ettiğini, tramer komisyonunun oy birliği ile karşı yan sigortalısı aracın tam kusurlu, müvekkilinin ise kusursuz olduğu sonucuna vardığını, kaza neticesinde müvekkilinin aracının ana aksamlarının değiştiğini, ciddi anlamda kaporta işçiliği ve boya işçiliği yapıldığının sabit olduğunu, müvekkilinin aracında KDV hariç 2.763,61-TL iskontolu maddi hasar meydana geldiğini, müvekkilinin aracının 2015 model ve kilometresinin de kaza tarihinde oldukça düşük olduğunu, az kullanılmış böyle bir aracın, kaza sonucu ana aksamlarının değiştiğini, ciddi anlamda kaporta işçiliği ve boya işçiliği yapılmış olduğunun raporla sabit olduğunu, tramer kayıtlarına da kaza kaydı geçmiş olduğundan ve aracın satışı halinde bu kayıtlar alıcı tarafından rahatlıkla görülebileceğinden müvekkilinin doğal olarak bu kazalı aracını kaza görmemiş gerçek değerinden daha düşük fiyatla satacağının tartışmasız olduğunu, davalı … AŞ.’ye 02/08/2018 tarihinde değer kaybı talebi için başvuruda bulunulup 06/08/2018 tarihinde sigorta şirketine tebliğ edildiğini, herhangi bir ödeme yapılmadığını, Yargıtay 17.HD.’nin 2016/7594 E. – 2017/106 K. sayılı kararında değer kaybına yönelik tek kriterin kazaya karışan aracın kazadan önceki piyasa değeri ile kazadan sonraki piyasa değeri arasındaki fark olduğunun açıkça belirtildiğini, değer kaybının tahsili için işbu davayı açmak zorunluluğunun doğduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkilinin aracında meydana gelen 200-TL değer kaybının davalı … şirketinden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle beraber tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 22.01.2018-2019 tarihleri arasında karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkili şirketin poliçeden dolayı sorumluluğunun, sigortalının kusuru oranında olmak üzere maddi zararlarda araç başına azami 36.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, mağdur aracın kasko sigortacısı olan … A.Ş.’ye 06.06.2018 tarihinde 3.270,00-TL hasar tazminat ödemesi yapıldığını, davacı yanın aracında meydana gelen değer kaybı zararını talep ettiğini, değer kaybı belirlenirken ise aracın markası, modeli, kilometresi, kullanım şekli, hasar miktarı, hasarlı – hasarsız aracın rayiç değerleri ve hasar aldığı bölgelerin, daha önce hasar kaydı bulunup bulunmadığı gibi hususların dikkate alınarak reel değer kaybı tutarının belirlenmesi ve yine sigortalının kusur durumunun dikkate alınması gerektiğini, bunun için de bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini, olayda zarar görenin 3. kişi konumunda olduğunu, müvekkili şirket ile arasındaki ilişkinin ticari bir nitelik arz etmediğini ve tazminat talebinin de haksız fiilden kaynaklandığını, başvuru sahibi vekilinin avans faizi isteminin haksızlığının ortada olduğunu, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediğini beyanla, yargılama giderlerinin karşı yana yükletilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Tüm dosya kapsamına ve alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına göre; 12/04/2018 günü saat 18:00 sıralarında, davacının sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile seyir halinde iken, arkasından gelen davalı … şirketine ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin çarpmasıyla oluşan trafik kazasında, kazanın oluşumunda davalıya sigortalı araç sürücüsünün %100 oranda kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu, kaza sebebiyle davacı aracının arka tampon ‘plastik’ kısmında hasar oluştuğu, oluşan işbu hasarın poliçenin tanzim ve kazanın oluş tarihi itibariyle yürürlükte bulunan poliçe genel şartlarına göre yapılan değerlendirme ve hesaplama tekniğine göre, davacı aracında değer kaybına neden olmadığı anlaşılmakla, DAVANIN REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Müvekkilinin maliki ve sürücüsü olduğu aracın kusursuz olarak karıştığı kaza sebebi ile sigorta şirketine değer kaybı için başvuruda bulunulduğunu, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığı için dava açıldığını, mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna göre itirazları dikkate alınmadan yalnızca sigorta genel şartları ekinde yer alan formül göz önüne alınarak yapılan hesaplama ve rapor doğrultusunda davanın reddine karar verildiğini, söz konusu bilirkişi raporunda formüle göre hesaplama yapıldığını, Anayasa Mahkemesinin 2019/40 E. – 2020/40 K. sayılı 17.07.2020 tarihli ilamı ile 2918 sayılı Kanun’un 90. maddesinde yer alan ‘Genel Şartlarda..’ ifadesinin Anayasa’ya aykırılık teşkil etmesi sebebi ile iptaline karar verildiğini, tazminat hesaplarında Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağının belirtildiğini, Yargıtay’ın istikrarlı kararları ile hakkaniyet gereği piyasa koşullarında her türlü aracın, her türlü hasarının değer kaybına sebebiyet verdiği dikkate alınarak piyasada hasarlı ve hasarsız rayiç değeri üzerinden hesaplama yapılması gerekirken yalnızca genel şartlar dikkate alınarak değer kaybı olmadığı görüş ve kanaatine varılmasının mümkün olmadığını (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4223 Esas-2020/3130 Karar, 03.06.2020 tarihli ilamı)…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşı yan trafik sigortacısından değer kaybı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, araçta meydana gelen değer kaybının; aracın serbest piyasa koşullarına göre kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el rayiç değeri ile aracın yaşı, özellikleri, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alınarak kazadan sonraki hasarlı halinin rayiç değeri tespit edilip bu iki miktar arasındaki azalmaya (farka) göre hesaplanması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece değer kaybı tespiti yönünden alınan bilirkişi raporunda Genel Şartlar’daki hesaplama yöntemi uyarınca değerlendirme yapılarak değer kaybı oluşmadığı yönünde görüş bildirildiği, davacı vekilinin Yargıtay uygulamalarındaki gibi kaza tarihindeki rayiç değeri ile kaza sonrasındaki aracın değeri arasındaki farka göre değer kaybı hesaplanması gerektiğine dair itirazları sonucunda ek rapor alındığı, ancak ek raporda da bilirkişinin bu itirazları dikkate almayarak Genel Şartlar hükümlerine göre değerlendirme yapmak suretiyle görüşünü yinelediği, bahse konu raporun hüküm tesisine elverişli bulunmadığı, mahkemece de eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile de benimsendiği gibi, olayın oluş şekli, kazanın niteliği ve aracın tamirine yönelik servis kayıtları incelendiğinde dava konusu olay nedeniyle davacının aracının bir miktar değer kaybına uğrayacağı açık olup, kazalı aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, model yılı, kullanım amacı, kullanım süresi, yıpranma payı, hasarın ağırlığı ve hasara uğrayan bölgeleri, hasarın giderilmesinde kullanılan parçaların niteliği (orjinal olup olmadığı) hususları ile emsal satışlar da araştırılmak suretiyle, aracın olay tarihindeki 2.el rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2.el rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının hesaplanması konusunda farklı bir makine mühendisi ya da otomotiv mühendisi bilirkişiden rapor alınmak üzere, kararın HMK 353/1-a-6.madde uyarınca kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜNE; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/984 Esas – 2019/1255 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 59,30-TL istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 21/06/2023