Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1614 E. 2022/7 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1614
KARAR NO : 2022/7

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2021 (Dava) – 21/09/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/457 Esas – 2021/692 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli)
BAM KARAR TARİHİ : 11/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 11/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2021 tarihli 2021/457 Esas ve 2021/692 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, davalı şirketin ortağı ve yöneticileri konumunda olduğunu, davalı şirketin genel kurulu tarafından bugüne kadar kar payı dağıtımı konusunda herhangi bir genel kurul kararının alınmadığını, 6102 sayılı TTK’nın 410. maddesinde yönetim kurulunun genel kurulu çağırma konusundaki yetkisinin düzenlendiğini, ortaklara kar payı dağıtımı konusunun gündeme alınması için yönetim kurulu tarafından gerekli görevlerin yerine getirilmediğini, bu nedenle ortaklar açısından telafisi imkansız zararların doğduğunu, Beyoğlu 23. Noterliği’nin 10/05/2020 tarihli ve 08054 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirketin yönetim kurulu tarafından genel kurula çağrı yapılması konusunda başvuruda bulunulduğunu ancak bu başvurunun yanıtsız bırakıldığını, 6102 sayılı TTK’nın 410 ve 412. maddelerindeki koşulların gerçekleştiğini, müvekkilleri hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/29862 sayılı dosyasında soruşturma başlatıldığını ve ardından müvekkillerinin ortağı ve yöneticisi oldukları davalı şirkete İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 29/09/2016 tarihli 2016/3664 D.İş sayılı kararı ile kayyım atanmasına karar verildiğini, bu tarihten itibaren davalı şirket yönetiminin müvekkilleri namına … tarafından görevlendirilen heyet tarafından gerçekleştirilmekte olduğunu, müvekkilleri hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının bulunmadığını, kayyımlar tarafından basiretli bir tacir gibi davranılmadığını, bu nedenle davalı şirketin zarara uğratıldığını, söz konusu kayyımlığın idare kayyımlığı olduğunu, davalı şirketin … tarafından devralınan şirketlerden biri olmaması nedeniyle davalı şirket hakkında esaslı kararlar alınmayacağını, genel kurulu olağan toplantıya davet etme görev ve yetkisinin kural olarak anonim şirkete ait olduğunu, …’nin tek amacının şirketin içini boşaltmak ve müvekkillerinin tüm malvarlığı olan şirketi ele geçirmek olduğunu ileri sürerek davanın …’ye ihbar edilmesine, davalı şirketin geçici yönetim kurulu tarafından genel kurula çağrı yapılması yönünde karar verilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise davalı şirketin menfaatleri doğrultusunda genel kurul toplanması konusunda yetkinin müvekkillerine verilmesine, yargılama harç ve giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 15/07/2016 tarihinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi ile ilgili olarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/29862 sayılı soruşturma dosyası ile başlatılan soruşturma sebebiyle İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2016/3664 D.İş sayılı dosyasında davalı şirkete CMK’nın 133 ve 674 sayılı KHK’nın 19. maddeleri gereğince …’nin kayyım olarak atanmasına karar verildiğini, …’nin kayyımlık görevini, … … tarafından atanan kayyımlar eliyle yönettiğini, 674 sayılı KHK’nın 19. maddesinin 9 ve 10 numaralı bentleri gereğince …’nin kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin 6102 sayılı TTK hükümlerine tabi olunmaksızın ve …’nin ilişkili olduğu bakan tarafından kullanılabileceğini, …’nin ilişkili olduğu bakanın bu madde kapsamındaki yetkilerini kısmen veya tamamen … başkanına veya …na devredebileceğini, dolayısıyla genel kurul yetkisi 674 sayılı KHK’nın 19/10 maddesi gereği ilgili bakan tarafından … …na devredildiği için genel kurul yetkilerinin yasal düzenleme gereğince … tarafından yerine getirilmekte olduğunu, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/158 Esas ve 2020/670 Karar sayılı emas nitelikte kararının bulunduğunu savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan … vekili beyan dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen hususların usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin yasal düzenlemeler ile kendisine verilen görev ve yetkileri bu düzenlemeler çerçevesinde yerine getirdiğini, Resmi Gazete’nin 01/09/2016 tarihli 29818 sayılı 2. mükerrer nüshasında yayınlanan 674 sayılı KHK’nın 19. maddesinin 1. fıkrasında maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle CMK’nın 133. maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde görev yapan kayyımların yetkilerinin hakim veya mahkeme tarafından müvekkili kuruma devredileceği; 2. fıkrasında ise maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve olağan üstü halin devamı süresince terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle CMK’nın 133. maddesi uyarınca şirketlere ve bu KHK’nın 13. maddesi uyarınca varlıklara kayyım atanmasına karar verildiği tarihte kayyım olarak müvekkili kurumun atanacağının düzenlendiğini, bu çerçevede İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 29/09/2016 tarihli 2016/3664 D.İş sayılı kararı ile …’nın tüm taşınır, taşınmaz, hak, alacak ve diğer malvarlığı değerleri yönünden …’nin kayyım olarak atanmasına karar verildiğini, başbakan yardımcısı …’nin kararlarıyla ve … kararlarıyla anılan şirketlerin yönetim kurullarının oluşturularak üyeliklere atamalar yapıldığını, … kararları uyarınca atanan yönetim kurulunun idari, mali ve cezai sorumluluğunun bulunmadığını, şirketlerin özenli ve ticari teamüllere uygun olarak yönetildiğini belirterek, davanın reddine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140. maddesi gereğince müvekkili her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğundan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “……7078 sayılı kanunun 174. maddesinde …’nın kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin 6102 sayılı TTK hükümlerine tabi olmaksızın …’nin ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği, Bakanı’ın da bu yetkiyi kısmen veya tamamen … Başkanına veya …’na devretme yetkisinin bulunduğu hususu açık bir şekilde düzenlenmiştir.
Somut olay bakımından; 7078 sayılı kanunun 174. maddesi gereğince …’nın kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin 6102 sayılı TTK hükümlerine tabi olmaksızın …’nin ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği, Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair 6758 sayılı Kanun’un 19. maddesi ve Başbakanlık’ın 10/11/2016 tarihli ve 6758 sayılı Kanun’un 19. maddesi Kapsamında Yetki Devri Yönergesi’nin “Devredilen Yetkiler” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi hükümleri uyarınca gerektiğinde 6102 sayılı TTK hükümlerine tabi olmaksızın genel kurul yetkilerini kullanabilme yetkisinin …’na devredildiği, bu düzenlemeler çerçevesinde genel kurul yetkileri yönünden 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı…..” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; her ne kadar söz konusu gerekçeli kararda kararın kesin olduğu belirtilmişse de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararlarının karşı oylarında TTK 412 talepli davaların, sadece kabul kararlarının kesin, red kararlarının kanun yolunun açık olduğu kanaatine varıldığını, ilk derece mahkemesinin belirtmiş oldukları delilleri incelemeden eksik ve hukuk aykırı karar vererek mahkemeye erişim haklarını kısıtladığını, mahkemeye sundukları iddialar ve gerekçeler doğrultusunda herhangi bir inceleme dahi yapılmadan alelacele dosyanın kapatılmasının Anayasa’nın madde 36, AİHS madde 6 ve AYM/AİHM kararılarına açıkça aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 6102 sayılı TTK’nın 412. maddesi uyarınca genel kurulun toplantıya çağrılması istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince 21/09/2021 tarihli karar ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine mahkemece 23/11/2021 tarihli ek karar ile 21/09/2021 tarihli kararın kesin olduğu gerekçesi ile HMK’nın 346. maddesi gereğince istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş, davacılar vekilince ek kararın kaldırılması ve istinaf incelemesinin yapılması amacıyla ek karar istinaf edilmiştir.
TTK’nın 410. maddesinde; “Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleriyle ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilir.
Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkan bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.”,
TTK’nın “Mahkememin İzni” başlıklı 412. maddesinde; “Pay sahiplerinin çağrı ve gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya istemin 7 iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar veribilir. Mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Kararında, kayyımın, görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir. Zorunluluk olmadıkça mahkeme dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir, karar kesindir.” düzenlemeleri mevcuttur.
Hal böyle olunca, 6102 sayılı TTK’nın 412. maddesi uyarınca genel kurulun toplantıya çağrılmasına yönelik izin istemine ilişkin verilecek kabule yahut reddine ilişkin mahkeme kararları kesin niteliktedir (Emsal mahiyette Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2017 tarih ve 2016/3287 esas 2017/5383 karar sayılı içtihatı).
Kesin olan kararlara karşı HMK’nın m.346/1 hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nun 352. maddesi gereğince yapılan ön inceleme neticesinde Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Buna göre, davacılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kesinlik nedeniyle reddine ilişkin 23/11/2021 tarihli ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin ilk derece mahkemesinin 23/11/2021 tarihli ek kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a) Davacılardan …’ndan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL’nin bu davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b) Davacılardan …’ndan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL’nin bu davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
c) Davacılardan …’ndan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL’nin bu davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda kesin olmak üzere tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 11/01/2022