Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1600 E. 2022/105 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2021/1600
KARAR NO : 2022/105

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2021 (Dava) – 21/09/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/266 Esas- 2021/645 Karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 20/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 20/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/09/2021 tarihli 2021/266 Esas ve 2021/645 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Hatay Şubesi ile davalı …Şti. arasında 29/11/2017 tarihli 700.000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi ve 03/09/2018 tarihli 1.000.000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, nakdi ve gayrinakdi kredi kullandırıldığını, bu sözleşmelerin firmanın tek yetkilisi ve ortağı olan … tarafından müşterek borçlu/müteselsil kefil olarak imzalandığını, ayrıca tahsil edilmek ve kredi borcundan mahsup edilmek üzere, … Şti. ile …, müvekkili bankaya 03/09/2018 düzenleme tarihli, 30/12/2019 ödeme tarihli, 1.000.000,00-TL bedelli 1 adet senet verdiğini, kredi borcunun ve senedin zamanında ödenmemesi nedeniyle borçlu ve ilgililere İzmir 17 Noterliğinin 31/12/2019 Tarih ve 19262 Yevmiye Nolu Muacceliyet İhtarı ve Hesap Özeti tebliğ edildiğini, ihtarnamenin keşide edilmesine rağmen ödeme yapılmaması üzerine alacağının muaccel hale geldiğini, bankanın alacaklarının tahsili için İzmir 15. İcra Müdürlüğü 2020/2774 E. Sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile ilamsız takip işlemleri başlatıldığını, takibe borçlular tarafından hiçbir itirazda bulunulmadığını takiplerin kesinleştiğini, bu takip dosyalarımızda borçluların bilinen tüm adreslerinde haciz işlemleri gerçekleştirildiğini, ancak ya borca yetecek haczi kabil mal bulunamamış ya da borçlular adreslerinde bulunamadığını, alacağın tahsilinin güç hale geldiğini, yapılan istihbarat çalışmalarında, borçlu …. Şti. Ve Yetkilisi … ile davalı 3. şahıs … (…) arasında fiili ve organik bağ bulunduğu, borçluların mal kaçırmak için muvazaalı olarak ve namı müstear kullanarak faaliyetlerini kanuna karşı hile yaparak bu firmalar üzerinden devam ettirdiği tespit edildiğini, davalı …’nın, sektörün içerisinde uzun yıllardır bulunan eşinin destek ve yardımını almadan kendi adına işletme açacak ve işletmeyi işletecek bilgi, birikim ve tecrübeye sahip olmadığını bu sebeple …’nın işletmesinin fiilen yönetiminde …’nın bulunduğu, kaldı ki bu durumun …’nın …’ya verdiği vekaletnameden de apaçık ortada olduğu, bu davalıların karı koca oluklarını, …’nın borçlu firmanın tek ortağı ve yetkilisi olan …’nın eşi olması sebebi ile borçlu firmanın içerisinde bulunduğu ekonomik durumu yakından bilen kişilerden olduğunu, şahısların Finansal Kurumlar nezdinde hiçbir olumsuz kaydı olmayan … adına işletme açtıkları, ancak …’nın işletmeyi sürdürecek bilgi birikimi ve tecrübesi olmaması sebebiyle eşine vekaletname vererek işletmenin tüm faaliyetlerinin … tarafından yürütüldüğü, böylece haciz baskısı olmadan ticari ilişkilerini yürüteceklerini, … (…)’nın aynı sektöre faaliyet gösterdiğinin ticaret unvanlarından belli olduğunu, bu şekilde kazanç sağladığı sabit olan … kötüniyetli olup, davalılar arasındaki iş ve işlemler danışıklı ve muvazaalı olup, müvekkil Bankadan mal kaçırma kastı ile hareket edildiğini, “Nam-ı müstear” (Perdeyi Kaldırma Teorisi) ve Kanuna karşı hile ile ayrı ayrı muvazaa sebebi ile butlana dayandırdıklarını,ayrıca öncelikle tebligat yapılmaksızın ve teminat alınmaksızın İzmir 15. İcra Müdürlüğü 2020/2774 Esas sayılı dosyasında takip tarihi olan 17/02/2020 tarihi itibariyle 804.555,84 TL alacak için davalılardan … yönünden ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkili bankanın kamu bankası olduğu, zararın kamu zararı olduğu dikkate alınarak fazlaya ilişkin tüm alacak ve faiz hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile kredi borçlularının bankaya olan borçlarından şimdilik 100.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı bankanın davalılardan … Şti ile …’dan olan alacağı için müvekkili hakkında cebri icra yetkisi istediğini, davacının bu talebinin hukuka aykırı olduğunu, çünkü müvekkili …’nın davalı … Şti.nden veya …’dan gelen bir mal varlığının bulunmadığını, dava değeri tam bildirilmiş olmasına rağmen eksik harç yatırıldığını, davacının talep sonucunda icra dosyasına atıfta bulunarak 804.55,84.TL alacağı olduğunun açık bir şekilde belirtildiği ve bu alacak için ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu ancak davacının davasını 100.000,00TL dava değeri üzerinden eksik harç yatırarak açtığını, bu nedenle davacıya talep sonucundaki dava değeri kadar harcın ikmal edilmesi için kesin süre verilmesi gerektiğini, davacının müvekkiline karşı açtığı davanın şahsi ve kişisel bir hak talebi içerir nitelikte olduğunu, bu davanın ticari bir dava olmadığını, müvekkilinin işletmesinin ticari işletme değil esnaf işletmesi oulp müvekkilinin de tacir değil esnaf olduğunu, iş bu davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, müvekkilinin yaptığı işte sermayeden çok emek ağırlığının hakim olduğunu, iş yerinin kira olup kira ödemesinin aylık 800,00 TL olduğunu, işletmenin bilançosundan da görüldüğü gibi, günün sonunda ancak ailesinin giderlerini karşılayabilecek kadar paranın elinde kaldığını, müvekkilinin …, …, …., … Ada … Parsele kayıtlı … Kat, … nolu bağımsız bölümde kayıtlı olan 03/11/2014 tarihinde satın aldığı dairesinin bulunduğunu, bu dairenin ödemelerinin bir kısmının miras hissesine mahsuben kardeşleri tarafından 2014 yılında gönderildiğini, 150.000,00 TL’lik kısmını da kredi çektiğini, kredi çektiği … Karabağlar Şubesince bu dairenin tapu kaydına 300.000,00 TL tutarında ipotek konduğunu, şu an oturdukları … Mah. …/… Sk. No:…/… …/… adresindeki dairenin, davalı … ait olup davacı … Bankası tarafından icra yoluyla satıldığı için müvekkilinin kendine ait olan Buca’daki evine taşınacağını, müvekkilinin davacının iddia ettiği gibi herhangi bir muvazaalı işlemi, perdeleme işlemi yada davacıdan mal kaçırma olgusunun bulunmadığını belirterek, davacının cebri icra yetkisi talebinin reddine, hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … kendi adına ve … Şti. adına sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalılardan … Şti.’nin tek yetkilisi ve pay sahibi olduğunu, davalılardan …’nın eşi olduğunu, kendisinin ve şirketinin ödeme güçlüğü dolayısıyla borca batık olduğunu, şirketinin üzerinde herhangi bir mal varlığı bulunmamakta olup şirketine ait tüm malların başka alacaklılar tarafından haczedildiğini, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi kendisinden ve şirketinden eşi …’ya herhangi bir malvarlığı intikal etmediğini, şirketinin herhangi bir müşteri çevresi ve itibarı da kalmadığı için …’nın bundan yararlanmasının söz konusu olmadığını, aksine eşinin bu duruma rağmen bir iş yeri kurduğunu ve kendi bilgi ve tecrübesiyle bu iş yerini işletmeye çalıştığını belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Her ne kadar davaya konu uyuşmazlık yukarıda belirtildiği şekilde tespit edilmiş ise de öncelikle dava şartları bakımından iş bu dosyanın incelenmesi gerektiği kanaatine varılmış, bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde; Mahkememizce yapılan uyuşmazlık tespiti ve taraf istem ve savunmaları göz önüne alındığında davanın muvazaalı işlem temelinden kaynaklı olarak somut uyuşmazlığa konu edildiği, muvazaa temeline dayalı davaların haksız fiil temeli çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ve bu nedenle Mahkememizin görev alanına girdiğine ilişkin yasal düzenlemenin bulunmadığı, bunların mutlak ticari davalardan sayılamayacağı, görevli Mahkemenin 6100 sayılı HMK’nın 2.Maddesi göz önüne alındığında uyuşmazlık yönünden görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olacağının anlaşıldığı, benzer bir uyuşmazlık yönünden İzmir BAM1. HD’nin 2018/1175 E. ve 2018/1131 K. Sayılı kararında da bu hususun vurgulandığı anlaşılmakla açılı davanın görevsizlik nedeni ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ticari davaların, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrıldığını, mutlak ticari davaların, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olduğunu ve TTK’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayıldığını, ayrıca müvekkili bankanın başka bir borçlusu için aynı konuda aynı talep ile açtığı 2018/567 Esas sayılı davanın da aynı yerel mahkemede 2018 yılından beri görüldüğünü, tüm bunlara ek olarak; yerel mahkemenin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerini reddetmesi üzerine istinaf kanun yoluna başvurduklarınnı ve istinaf talepleri İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi tarafından görülerek taleplerinin kabul edildiğini, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişkinin, iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisi olması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesinin bakması gereken davalarda, Asliye Hukuk mahkemesinin görevli sayılamayacağını belirterek hukuka aykırı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; nam-ı müstear, muvazaa ve kanuna karşı hile iddiası ile bankacılık işlemine dayalı alacak davasıdır.
Mahkemece; görevsizlik kararı verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacı bankanın Hatay Şubesi ile davalı …. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığı, nakdi ve gayrinakdi kredi kullandırıldığını, bu sözleşmelerin Firmanın tek yetkilisi ve ortağı olan … tarafından müşterek borçlu/müteselsil kefil olarak imzalandığını, ayrıca tahsil edilmek ve kredi borcundan mahsup edilmek üzere, …. Şti. ile …, müvekkil Bankaya 03/09/2018 düzenleme tarihli, 30/12/2019 ödeme tarihli, 1.000.000,00-TL bedelli 1 adet senet verdiğini, kredi borcunun ve senedin zamanında ödenmemesi nedeniyle borçlu ve ilgililere İzmir 17. Noterliğinin 31.12.2019 Tarih ve 19262 Yevmiye Nolu Muacceliyet İhtarı ve Hesap Özeti tebliğ edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine alacağın muaccel hale geldiğini, kredi borcunu ödemeyen borçlular hakkında İzmir 15. İcra Müdürlüğü 2020/2774 E. Sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile ilamsız takibe başlandığını, takibe itirazda bulunulmadığından kesinleştiğini, borçluların bilinen tüm adreslerinde haciz işlemleri gerçekleştirildiğini ancak borca yetecek haczi kabil mal bulunamadığını ya da borçluların adreslerinde bulunamadığını, alacağın tahsilinin güç hale geldiğini, yapılan istihbarat çalışmalarında, borçlu …. Şti. Ve Yetkilisi … ile davalı 3. şahıs … (…) arasında fiili ve organik bağ bulunduğu, borçluların mal kaçırmak için muvazaalı olarak ve namı müstear kullanarak faaliyetlerini kanuna karşı hile yaparak bu firmalar üzerinden devam ettirdiği iddiasıyla dava açılmış; davalılar davacı ile olan kredi ilişkisini inkar etmemekle birlikte davacının iddia ettiği gibi herhangi bir muvazaalı işlem bulunmadığını beyan ederek bu yöndeki iddialarını kabul etmemişlerdir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile resen mahkeme, ilk önce görevli olup, olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Haksız fiil 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş, tazminatın mahiyeti ve kapsamı hakkında çeşitli hükümlere yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4-(I)-a) maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir
Bu nedenlerle; uyuşmazlığın tacirler arası haksız fiil iddiasına dayalı olduğu, davacı ile davalılar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu, her iki tarafın tacir olduğu ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili hususlardan doğduğu, davacının alacağının ticari nitelikteki kredi sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından, 6102 sayılı TTK’nın yukarıda belirtilen hükümlerine göre davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesinde olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde Asliye Hukuk Mahkemesi’ ne görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir (benzer nitelikte Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2020 tarihli ve 2020/1163 esas – 2020/1437 karar sayılı ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2019 tarihli ve 2017/1454 esas – 2019/5777 karar sayılı ilamları).
Açıklanan nedenlerden ötürü, davacı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile, kararın görev yönünden kaldırılmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/09/2021 tarihli 2021/266 Esas ve 2021/645 karar sayılı hükmünün, HMK’nın 355. ve 353/(1).a.3 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/(1)-a maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmak ve davanın esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai hükümde değerlendirilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20/01/2022