Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1588 E. 2022/39 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1588
KARAR NO : 2022/39

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2021 tarihli ek karar
NUMARASI : 2021/318 D.İş Esas – 2021/317 D.İş Karar
DAVA : İhtiyati Hacze İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 13/01/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 13/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2021 tarihli 2021/318 D.İş Esas ve 2021/317 D.İş Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İhtiyati haciz talep eden banka vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili bankaya borçlu bulunan … iş bu borçları karşılığında … ve …’ in düzenleyen/keşideci; …’ in ciranta sıfatı ile imzalamış bulunduğu, 10.09.2021 tarihli, 750.000,00- TL bedelli senedi müvekkil bankaya tevdi ettiklerini, bahse konu bononun süresinde ibraz edilmesine rağmen ödenmediğini, 14.09.2021 tarihinde borçlulara protesto çekilmiş olduğunu, söz konusu bono bedelinin yine de ödenmediğini, taraflarınca ödememe protestosu için toplam 504,76 TL masraf yapıldığını, borçlunun vefat ettiğinin tespit edildiğini, … ve …’ in hem mirasçı hem düzenleyen/keşideci olarak borçtan sorumlu olduklarını, borçlu … ve …’ in ve diğer mirasçılarının piyasaya büyük miktarda borçlandıklarını, mali müzayaka içerisinde bulunduklarını ve mallarını kaçırma hazırlıkları içinde oldukları yönünde duyumlar aldıklarını beyan ederek, takdir edilecek teminat mukabilinde, fazlaya dair hakları saklı kalmak, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 230.000,00-TL’nin ve protesto masrafı olan 504,76-TL’ nin faiz ve masraflarla birlikte tahsilinin temini amacıyla borçluların tüm mal varlıklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yüklenmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince 20/09/2021 tarihli kararla; karşı tarafın ve üçüncü şahısların muhtemel zararlarına karşılık olarak talep miktarının %15’i oranında hesaplanan 34.575,71-TL nakit teminatın yatırılması veya müddetsiz banka teminat mektubunun ibrazı halinde kararın bir örneğinin icra müdürlüğüne gönderilmesine, icra takibi kesinleştiğinde teminatın yatırana iadesine karar verilmiştir.
İtiraz eden karşı taraflar vekili 27/09/2021 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; müvekkillerinin sabit yerleşim yerlerinin Uşak olduğunu, ihtiyati haciz kararına dayanak gösterilen senedin keşide yerinin de Uşak olduğunu, ancak sonradan tanzim yeri ile yetkili yerine İzmir yazılarak hukuka uygunluk kazandırılmaya çalışıldığını, senedin lehtarının müvekkillerinin babası/eşi olan müteveffa …’in senedi alacaklıya ciro ettiğini, borçlular … ile …’in babası/eşine senetle borçlanması bir yana alacaklı bankanın Uşak ilinde şubesi bulunmakta iken İzmir ilinde bono keşide etmelerini hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin Uşak Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek itirazlarının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “… 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde düzenlendiği üzere rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için talep konusu alacağın varlığına dair yaklaşık ispat koşulunun sağlanması gerektiği, talebe dayanak bonoda keşideciler … ve …’in adreslerinin Uşak ili olarak açıkça belirtildiği dikkate alındığında, ihtiyati haciz talebi açısından Uşak Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu, mahkememizin yetkisinin bulunmadığı, talebin yetkisiz mahkemede ikame edildiği kanaatiyle, ihtiyati hacze itiraz edenler vekilinin yetki itirazının kabulü ile mahkememizin ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bonoya bağlı borçların, senette yazılı ödeme yerinde de ödenebileceğini, yani, bonoda yazılı olan ödeme yerinin, özel yetkili icra dairesi olarak kabul edilebileceğini, buna göre bono alacaklısının, borçlunun kambiyo senedinde yazılı olan ödeme yerinde icra takibinde bulunabileceğini, ihtiyati haciz taleplerinin bonoya dayalı olarak başlatıldığını, bono incelendiğinde bononun düzenleme yerinin İzmir olduğunun görüldüğünü beyan ederek, karşı tarafın hukuka aykırı yetki itirazını ve iş bu haksız ve kötü niyetli itirazlarını dayanak alan yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati hacze itirazın kabulü kararının istinafı istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati hacze itirazın kabulüne, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiş olup, hüküm ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; talebin 10/09/2021 vadeli, 13/06/2013 tanzim tarihli, 750.000,00 TL bedelli, keşidecisi … ve … olan bonoya dayalı olduğu, muris …’ in ciranta sıfatına sahip bulunduğu, talep eden banka tarafından ihtiyati haciz talebinden önce protesto evrakının düzenlendiği ve karşı taraflara gönderildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece itiraz üzerine yetki yönünden itirazın kabulüne karar verilmiş ve ihtiyati haciz kararı kaldırılmıştır.
2004 sayılı İİK.’nın 257. maddesinin ilk fıkrasında; “rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesi ile muaccel, başka deyişle; vadesi gelmiş alacaklar yönünden ihtiyati haczin koşulları sayılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 258. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “… alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…” düzenlemesi ile alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Bununla birlikte, özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir (HMK. 200. md.). Kuşkusuz, yargılama sonunda; alacağın varlık ve miktarı kesin deliller ile ortaya konulacaktır. Ancak, yargılama sonuçlanıncaya kadar geçici hukuki koruma olarak para alacağının güvence altına alınması amacıyla para alacaklarında İİK.’nun 257. vd. maddelerindeki koşulların bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceğinin kabulü gerekir.
İİK.’nun 265-(1) maddesine göre ise; “borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuru ile yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.”
İhtiyati hacze itiraz edenler, mahkemenin yetkisine itiraz etmişlerdir. İhtiyati hacze dayanak bir adet bonodur.
2004 sayılı İİK’nun 50. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun 6. maddesi, “Genel yetkili mahkeme, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir” hükmünü içermektedir.
İİK’nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK’nun 447/2. maddesi atfıyla aynı Kanun’un yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Ayrıca, takip dayanağı akdin yapıldığı yer icra dairesi de yetkilidir.
Kambiyo senedi niteliğindeki bonoya dayalı borçlar aranacak borçlar niteliğinde olup, bonoda belirtilen borçluların yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki mahkemeden, bonoda öngörülen yetkili mahkemeden, bonoda gösterilen ödeme yerindeki mahkemeden, bonoda ödeme yeri gösterilmemişse, bononun düzenlendiği yerdeki mahkemeden ihtiyati haciz talebinde bulunulabilir. Buna göre, bonoya dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. 6. md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde (6102 sayılı TTK’nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, ödeme yeri olarak tanzim yeri kabul edilir) (HMK. 10. md.) ve ayrıca İİK’nun 50/1. maddesi uyarınca bononun tanzim edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17.maddesinde ise; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir.
Söz konusu hüküm ile yetki sözleşmesi yapılmasında, tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması aranmıştır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlaşılması gereken, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Ticari işten kaynaklanan sözleşme olsa dahi bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarla ilgili olarak yapılan yetki sözleşmesinin bir tarafının tacir olmayan gerçek kişi olması mümkün değildir.
Somut olayda; takip dayanağı bonolarda bonoyu tanzim edenler ve lehdar gerçek kişi olup dosyada tacir olduklarına ilişkin ilişkin belge bulunmadığına göre bonodaki ” İzmir Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğuna yönelik ” yetki şartı geçersizdir.
Tüm bu açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde; talebe dayanak olan bononun tanzim yerinin (ödeme yeri) ” İzmir ” ili olduğu, dolayısıyla İzmir Mahkemelerinin ve İcra Müdürlüklerinin yetkili oldukları anlaşılmakla itiraz eden karşı tarafların yetki itirazlarının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde itirazın yetki yönünden kabulüne ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. İtiraz edenlerin bononun sonradan doldurulduğu yönündeki itirazlarının ise İİK’nun 265-(1) maddesinde sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında sayılmadığı ve bu dosyada incelenmesinin mümkün olmadığı, ancak açılacak bir menfi tespit davasının konusunu teşkil edebileceği ve orada incelenebileceği anlaşıldığından yerinde görülmemiştir.
Bu nedenlerle; ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati haciz talep eden … A.Ş vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2021 tarihli 2021/318 D.İş Esas ve 2021/317 D.İş Karar sayılı kararının HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)İtiraz eden borçluların ihtiyati haciz kararına itirazlarının REDDİNE,
b)Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
c)İhtiyati haciz talep eden banka kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 1.405,00-TL vekalet ücretinin itiraz edenlerden alınarak ihtiyati haciz talep edene verilmesine,
d)İtiraz edenler tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
e)Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran ilgilisine iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a)İstinaf edenin yatırmış olduğu istinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,
b)İhtiyati haciz talep eden tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 162,10 TL yargılama giderinin itiraz eden karşı taraflardan alınarak ihtiyati haciz talep edene verilmesine,
c)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d)İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının mahkemesince istinaf edene iadesine,
e)Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
f)Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinden HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/01/2022