Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/158 E. 2023/1071 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/158
KARAR NO : 2023/1071

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2017 (Dava) – 13/10/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/451 Esas – 2020/501 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/06/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2020 tarih ve 2017/451 Esas – 2020/501 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/08/2016 tarihinde …’e ait ve onun sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin davacı …’e ait ve onun sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza yerinde çekilmiş olan fotoğraflarla da belli olduğu üzere sigortalı araç sürücüsünün bu kazada asli ve tam kusurlu olduğunu, kaza sonucunda davacının aracında maddi hasar oluştuğunu, davalı tarafın kaza tarihinde geçerli olan 1664438 poliçe nolu ZMMS poliçesi ile sigortaladığını, zararın miktarının belli olmaması sebebi ile belirsiz alacak davası olarak açıldığını, davacının aracın oluşan zarrın tamir masrafı Almanya’a bulunan … Bilirkişi Bürosu tarafından düzenlenen 17/02/2017 tarihli fiyat tekliği ile KDV dahil 5.409,75 Euro olarak tespit edildiğini, davacının aracının yabancı palakalı olması ve davacının ikametgahı da Almanya olduğundan araçtaki zarar da Alman rayiç değerlerine göre belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafça sigorta şirketine 13/03/2017 tarihinde başvuru yapıldığını ancak 15 gün içerisinde sigorta şirketi tarafından geri dönüş sağlanmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 1.352,43 Euro maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden temerrüde düştüğü 24/03/2017 tarihinden itibarin yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı TL olarak tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağı kontrol edildiğinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın sürücüsü kusurlu bulunmadığını, … plakalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada tam ve asli kusurlu olduğunu, sigorta şirketlerinin sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacı yanın maddi zararın kanıtlaması gerektiğini, hasarın tespiti için hakem bilirkişi tayini yoluna gidilmesi gerektiğini, kusur durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınması gerektiğini, sigorta şirketlerinin gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini, davalı şirkete daha önceden başvuru yapılmadığından temerrüde düşürülmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… 03.08.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu, davacının aracında toplam 5.409,75 Euro hasar oluştuğu, kendi kusuruna denk gelen kısım düşüldükten sonra davacının aracında oluşan hasarın (5.409,75 x 25 / 100 = ) 1.352,43 Euro olarak belirlendiği ve bu hasar bedelinden davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 13.03.2017 tarihinden 8 iş günü sonrası olan 24.03.2017 tarihinde davalı sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleştiği ve bu tarihten itibaren faiz istenebileceği, alacağın yabancı para cinsinden olması nedeniyle 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesinin uygulanması gerektiği ve vekalet ücreti hesaplamasında ise yabancı para cinsinden açılan davada dava tarihi itibariyle TCMB’nın efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası olarak hesap edilerek davanın ferileri hakkkında karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle davanın KISMEN KABULÜ ile; 03.08.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasar gören … plaka sayılı araç için toplam 1.352,43 EURO hasar bedeline ilişkin maddi tazminatın davalının temerrüt tarihi olan 24.03.2017 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki TCMB’nın efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası olarak davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece eksik inceleme yapılarak dosyanın karara çıkartıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerçek kusur durumunu yansıtmadığını, kazanın oluşumunda kusursuz olan müvekkiline izafe edilen kusurun kabulünün mümkün olmadığını, kaza tespit tutanağının kazanın gerçek oluş şeklini yansıtmadığını, müvekkilinin … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi üzerinde bulunan … Sokağından trafik kurallarına uygun bir şekilde çıkış yaparak sola … Kavşağı istikametine doğru dönüş yapmak isterken kontrolsüz kavşağın orta kısmına geldiğinde; cadde üzerinde müvekkilinin geçişini beklemek için durmuş olan kamyonu sollayan sigortalı motosiklet sürücüsünün müvekkilinin aracına sol ön kısmından çarptığını, sigortalı motosiklet sürücüsünün iş bu trafik kazasına asli ve tam kusuruyla sebebiyet verdiğini, olayın oluş şekline uygun olmayan kusur tespitlerini kabul etmediklerini, hükme esas alınan 07.11.2019 tarihli raporda müvekkilinin anayola çıkmak için yolun uygun olmasını beklediği sırada, kamyonun kendisine geçiş izni vermesiyle birlikte ana yola çıktığında yolun kalan kısmındaki araçlara da geçiş hakkı vermesi gerektiğini, fakat müvekkilinin yola kontrolsüzce çıktığının ifade edildiğini, somut olaya aykırı bu tespiti kabul etmediklerini, çarpma noktasının refüj ortası olduğunu, bunun da sağ taraftan seyretmesi gereken motosikletin sürücüsünün kavşağa gelmiş olmasına rağmen kamyonu solladığını açıkça ispat ettiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında bu hususun dikkate alınmadığını ve bu hususta sigortalı motosiklet sürücüsüne kusur izafe edilmemesini kabul etmediklerini, kaza tespit tutanağının kazanın gerçek oluş şeklini yansıtmadığını, kaza tarihinden bir gün sonra düzenlenen kaza tespit tutanağındaki çizimde, … plakalı sigortalı motosikletin … Caddesi üzerinde … istikametine doğru seyrettiği esnada … Sokağı hizasına geldiğinde caddenin ortasında kaza meydana gelmiş gibi gösterildiğini, oysa kaza anında müvekkilinin aracının caddeyi ikiye ayıran refüjün hizasında olduğunu, müvekkilin kavşaktaki geçişini tamamlamak üzere olduğunu, polislerden birinin sigortalı araç sürücüsünün tanıdığı olması sebebiyle tutanağa gerçek dışı ifadeler yazıldığını, sigortalı motosiklet sürücüsü, kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararını kabul etmediklerini, kazanın akabinde düzenlenen trafik tespit tutanağında müvekkili şirketçe sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kusursuz tespit edildiğini, yerel mahkeme tarafından aldırılan ve bilirkişi … tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda da trafik tespit tutanağı ile aynı doğrultuda değerlendirmenin yer aldığını ve müvekkili şirketçe sigortalı … plakalı araç sürücüsüne kusur izafe edilmediğini, ancak akabinde İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce ve İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genel Kurulu tarafından gerçekleştirilen incelemede ise davacı yana %75, müvekkil şirketçe sigortalı … plakalı araç sürücüsüne ise %25 kusur izafe edildiğini, bu raporlarda müvekkili sigorta şirketine ait sigortalı aracın sürücüsüne izafe edilen %25 kusur oranını kabul etmediklerini, söz konusu kazanın gerçekleşmesinde %25 kusur oranının müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsüne izafe edilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, bu raporda dava konusu kazanın gerçekleşmesine ilişkin olarak hava durumu, yol şartları ve kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, her şekilde, meydana gelen kazada tarafların kusurunun belirlenmesinde hayati önemi olan hususlar dikkate alınıp kusur durumunun bilimsel bir şekilde ortaya konulması gerektiğini, yeni kusur durumunun tespiti ile kusur oranları arasında bulunan çelişkilerin giderilmesi için yeniden kusur raporu alınması gerektiğini, bilirkişi … tarafından hazırlanan ilk raporda KDV hariç 4596,01 Euro, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce ve İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genel Kurulu tarafından gerçekleştirilen incelemede ise KDV dahil 5.409,75 Euro hasar bedeli tespit edildiğini, meydana gelen trafik kazası kapsamında müvekkili şirketçe davacı tarafa herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, bu hususların araştırılmadan hüküm tesis edildiğini, yerel mahkeme tarafından tanzim ettirilen bilirkişi heyet raporunda; sadece davacı yan tarafından gerçekleştirilen bilirkişi incelemesinin baz alındığını, eski hasarının olup olmadığı yönünde inceleme ve araştırma yapılmadığını, dolayısıyla eksik inceleme ile tespit bilirkişilerce eksik inceleme ile yapılan işbu hesaplamanın hasar bedelinin fahiş tespitine sebebiyet verdiğini, aracın eski hasarının olup olmaması piyasa rayicine büyük etki edeceğini, bu durum neticesinde ise araca pert-total işleminin mi uygulanacağı yoksa onarımının mı uygun olduğu hususunda netlik sağlayacağını, davacı işbu dava dosyasında oldukça fahiş bir miktar talep ettiğini, bu şekilde müvekkili şirket aleyhine zenginleşeceğini, sigortacının ödeme yükümlülüğünün gerçek zararla sınırlı olduğunu, mezkur poliçede meydana gelen riziko hallerinde azami poliçe teminatlarının belirtildiğini, fakat poliçelerde gösterilen ve sigorta şirketinin sorumlu olduğu azami limiti gösteren meblağların muaccel ve maktu meblağlar olmadığını, ancak sigortalının uğradığı gerçek zararı karşılamak için ihdas edilmiş meblağlar olduğunu, zarar veren aracın neden olduğu riziko sebebi ile sigortalıya ait şeylere verilen zarardan ötürü sigorta şirketince poliçede gösterilen üst limit meblağın tamamını değil, üçüncü kişinin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödeme yapılması gerektiğini, zararın ağırlaştırılmamasıyla yükümlü olan davacının yurt içinde çok daha uygun fiyata aracının onarımını sağlayabilecekken fahiş fiyatla işlem yapmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkeme nezdinde yapılacak yeni bir bilirkişi incelemesi ile davacı tarafından talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğu hususunun sübuta ereceğini, bu nedenle dahi hasar bedeline ilişkin tazminat talebinin kabulünün mümkün olmadığını, sigorta poliçesinde belli bir bedelle sigorta ettirilen eşyalardan sigorta edilen mahalde ne kadar bulunduğunun ispatı gerektiğini, zira, bunların zamanla miktarı değişen emtialar olduğunu, kabul edilen ve hükme bağlanan tazminat miktarı poliçe teminat limitini aştığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile; müvekkili sigorta şirketince sigortalı … plakalı araç ait 1664438 numaralı poliçe ile teminat altına alındığını, söz konusu kazanın 03/08/2016 tarihinde gerçekleştiğini, zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası teminat limitinin 29.000,00 TL olduğunu, bu meblağ üzerinden hüküm kurulması gerektiğini, aksi yönde hüküm kurulmasının yerinde olmadığını ve poliçe limitinin aşıldığını, hüküm kısmında özellikle müvekkili şirketin poliçe limiti ile sorumlu olduğunun belirtilmesi gerektiğini, bu sebeple davacı yan tarafından poliçe teminatı içerisinde kabul edilip istenilen 1.352,43 EURO ve fer’ilerini kabul etmediklerini, davacı yan tarafından 30.12.2019 tarihli bedel artırım dilekçesi sunulduğunu, kaza tarihi 03/08/2016 olması sebebi ile iki yıllık zamanaşımı süresinden sonra talebin artırıldığını, bu sebeple talep edilen kısım açısından zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, zorunlu mali mesuliyet poliçesine dayalı olarak araçtaki hasar bedelinin sigortacıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) 03.08.2016 günü saat 16:45 sıralarında davacı sürücü … idaresindeki … plakalı otomobil ile … Sokak üzerinde seyirle … Caddesi kavşağa girdiği sırada aracının ön-sol kısımlarıyla, solundan … Caddesi’ni takiben kavşağa giren sürücü … idaresindeki … plakalı motosikletin yan-sağ kısımlarına çarpması sonucu meydana gelen kazada, davacı sürücü …’in, kavşakta kendisine bir aracın yol vermesi akabinde sola manevra yapması veya kavşakta düz devam ediyor olmasının, olay mahalli kavşakta ilk geçiş hakkına sahip olan aracın hangi sürücüde olduğu hususunda farklılık yaratmayacağı, iki yönlü yoldan seyirle kavşağa giren sürücülerin bölünmüş yoldan gelen araçlara ilk geçiş hakkını vermesi gerektiği, davacı sürücü …’in olay mahalli kavşağa geldiğinde solundan gelen araçlara ilişkin kontrolleri yeterince yapmadığı, ilk geçiş hakkını solundan gelen araca vermediği, dikkatsizce kavşağa girdiğinde de motosiklete önlemsizce çarptığı olayda asli kusurlu olduğu, sürücü …’in ise meskun mahaldeki kavşaktan geçişini hızını asgari hadde indirerek müteyakkız sürdürmediği, sağından gelen otomobile karşı zamanında-etkin tedbir alamadığı olayda tali kusurlu olduğu sabit görülmekle, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 07.11.2019 tarihli bilirkişi raporunun hasar ve kusura ilişkin değerlendirmelerinin somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır.
Buna göre; davalı sigorta şirketinin kaza tarihi itibariyle sorumluluğuna esas poliçe teminat limitinin 29.000,00 TL olmasına göre, davalının sorumluluğunun poliçe teminat ile sınırlı olduğunun hükümde belirtilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bu yöndeki istinaf itirazları haklı görülmüştür.
Bu nedenlerle; yerel mahkeme kararının davalı sigorta şirketi lehine kaldırılarak düzeltilmesine, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından Dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle kısmen KABULÜNE; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/451 Esas – 2020/501 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
“a-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
03.08.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasar gören … plaka sayılı araç için toplam 1.352,43 EURO hasar bedeline ilişkin maddi tazminatın davalının temerrüt tarihi olan 24.03.2017 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki TCMB’nın efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası olarak davalıdan (29.000,00 TL poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 ve 2 maddelerine göre davanın kabul edilen kısmına göre ve maktu vekalet ücretinden az olmamak üzere belirlenen (dava tarihi 18.04.2017 tarihi itibariyle TCMB Euro cinsinden efektif satış kuru 3,9394-TL X 1.352,43-Euro) 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/3 maddesine göre davanın reddedilen kısmına göre belirlenen (dava tarihi 18.04.2017 tarihi itibariyle TCMB Euro cinsinden efektif satış kuru 3,9394-TL X 4.057,32-Euro) ve davacı yararına hesaplanan vekalet ücreti miktarını geçmemek üzere belirlenen 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Alınması gerekli 269,10-TL harçtan peşin alınan 31,40TL ile 271,00 TL ıslah harcının mahsubuyla fazla alınan 33,30-TL’nin davacıya iadesine,
Davacı tarafça alınan 269,10-TL harcın davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine,
Davacı tarafça yapılan ilk masraf 31,40-TL, posta giderleri 180,74-TL, bilirkişi ücreti 400,00-TL, Adli Tıp Kurumu fatura bedeli 1.164,50-TL, talimat gideri 255,00-TL olmak üzere toplam 2.031,64-TL yargılama giderinden kabul oranına göre 487,59-TL’sinin davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan avans bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan gerekçelerle REDDİNE,
4-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-Davacı istinafı yönünden; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin yatan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine)
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı istinafı yönünden; davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine,
Davalı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 162,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ç-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
d-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/06/2023