Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1550 E. 2021/1429 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1550
KARAR NO : 2021/1429

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/08/2021 tarihli ek karar
NUMARASI : 2021/159 D.İş Esas – 2021/159 D.İş Karar
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 23/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/08/2021 tarihli 2021/159 D.İş Esas – 2021/159 D.İş Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde özetle; Selçuk İcra Müdürlüğü’nün 2021/95 talimat sayılı dosyasında 11/06/2021 tarihinde haciz için evine gelinmesi ve tutanak tutulması üzerine ihtiyati haciz kararından haberdar olduğunu, İİK’nın 257. maddesindeki şartlar oluşmadan hakkında ihtiyati haciz kararının verildiğini, Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/9876 sayılı soruşturma dosyasında şüpheli olarak adına açılmış bir soruşturmanın bulunmadığını, karşı taraf bankanın borçlu olan eşi …’e zorla imzalattığı senetlere ilişkin de borçlu olarak sadece …’in gözüktüğünü, kendisi tarafından imzalanmış herhangi bir belgenin ve senedin bulunmadığını, …’in sözde zimmetine geçirdiği iddia edilen hak ve alacakları kendisine aktardığına yönelik iddiaların asılsız olduğunu, soruşturma dosyasında buna ilişkin herhangi bir tespitin de bulunmadığını, alacaklı bankaya karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını, olmayan mallarını gizleme, kaçırmaya veya kaçmaya yönelik bir işleminin de bulunmadığını, ihtiyati haciz kararının alacaklı banka vekilinin tek taraflı ve mahkemeyi yanıltıcı bilgilendirmeleri üzerine ve mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadan verildiğini belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

CEVAP :
İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen 02/04/2021 tarihli soruşturma raporu ile; “borçlu …’in eşi olan ve müvekkili bankanın eski çalışanı olan …’in …/… ve …/… şubelerinde görev yaparken 08/04/2009-21/07/2020 tarih aralığında müşterileri aldatıp dekont ve talimatlara imzalarını alarak ve diğer usulsüz işlemlerle müşteri hesaplarından yüklü tutarlarda zimmet eylemlerini gerçekleştirdiği, …’in bu eylemlerini gerçekleştirirken müvekkili bankanın müşterilerine ait bakiyeleri müşterilerin bilgisi ve rızası olmaksızın babası …, … ve …’ın farklı bankalardaki hesaplarına transfer ettiği, ardından ilgili tutarların …’in ve eşi borçlu …’in banka hesaplarına aktarıldığı, ayrıca …’in müşterilerden elden paralar teslim alıp müşterileri dolandırdığı” hususunun belirlendiğini, …’in müfettişlere yazılı anlatımlar vererek söz konusu eylem ve işlemleri itiraf ve kabul ettiğini, eylemleri tek başına gerçekleştirmediğini, davaya konu mal edinme eylemlerini eşi … ve diğer kişilerin yardım ve iştirakiyle gerçekleştirdiğini, dolayısıyla borçlunun ve diğer kişilerin banka zararından sorumlu olduklarını, borçlunun zimmet eylemleriyle ilgisi olmadığı yönündeki iddiasının gerçek dışı ve haksız olduğunu, yine borçlunun savcılık dosyasında şüpheli olmadığı iddiasının da gerçek dışı ve haksız bir iddia olduğunu, müvekkili bankanın suç duyurularına dayalı olarak yürütülen soruşturmanın Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/9876 sayılı hazırlık dosyasında sürdüğünü, …’in halen tutuklu olduğunu, borçlu …’in ve diğer adı geçenlerin de … ile birlikte “şüpheli” konumunda olduklarını, ihtiyati haciz kararının uygulandığı aşamada borçlu …’in mal kaçırmaya yönelik işlemler gerçekleştirdiğinin belirlendiğini, Devlet bankası olan müvekkilinin söz konusu suç eylemlerinden dolayı yüksek tutarda zarara uğramasının söz konusu olması nedeniyle verilen ihtiyati haciz kararının İİK’nın 257. maddesi koşullarına uygun bir karar olduğunu belirterek, itirazın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince “…ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu, ceza soruşturmanın konusu olan zimmet olayında kendisinin bir suçunun ve sorumluluğunun bulunmadığı iddiasından hareket ederek itirazda bulunmuştur. İtiraz sebebi olarak ileri sürülen hususlar, İcra ve İflas Kanunu’nun 265. maddesinde sınırlı olarak belirtilen itiraz sebeplerinden olmayıp, açılacak bir menfi tespit davasında incelenebilecek ve yargılamayı gerektirecek nitelikte bulunduğundan, yerinde görülmeyen itirazın reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İtiraz eden – borçlu … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yalnızca ihtiyati haciz talep eden tarafın hazırladığı bir belgeye dayanılarak ihtiyati haciz kararı verilmesi hukuken kabul edilebilir olmadığını, usul hukukunda kesin delille ispat zorunluluğu bulunduğunu, karşı tarafça hazırlanan teftiş raporu kesinlikle bir kesin delil olmadığını, söz konusu teftiş raporunun müvekkille ilgili olan kısmı incelendiğinde tamamen soyut ifadeler yer aldığını, Sayın Mahkemenin karar verirken dikkate aldığı tek husus olan karşı yanca hazırlanan rapora göre ; incelenen her eylem müvekkilin suç işlediği ve ilgili suça iştirakinin olduğu yönünde evrildiğini, söz konusu iddiaların mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bilindiği üzere İİK’nun 264. maddesine göre; “Dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı; haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz tutanağının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (Haciz veya iflas) bulunmaya veya dava açmaya mecburdur.” hükmü bulunmasına rağmen, ihtiyati haciz talep eden tarafça herhangi bir suretle ihtiyati haczi tamamlayan merasim yapılmadığı için ihtiyati haczin hükümsüz kaldığını beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK’nın 265. maddesi gereğince ihtiyati hacze itiraz davasıdır.
Mahkemece; itirazın reddine karar verilmiş olup, hüküm itiraz eden borçlu … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; itiraz edenin Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/9876 sayılı soruşturma dosyasında şüpheli olarak yer aldığı, bu haliyle ihtiyati haciz isteyenin talebinin haksız fiile dayalı olduğu, teftiş kurulu raporu, banka kayıtları, hesap hareketleri ve savcılık dosyası kapsamına göre ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispatın gerçekleştiği; ayrıca itiraz eden borçlunun ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin İİK.’nun 265-(1) maddesinde sınırlı bir şekilde sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında bulunmadığı anlaşılmakla; ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak itiraz eden borçlu vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/08/2021 tarihli, 2021/159 D.İş Esas – 2021/159 D.İş karar sayılı kararına karşı itiraz eden borçlu … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı başlangıçta alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/12/2021