Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1547 E. 2021/1394 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1547
KARAR NO : 2021/1394

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2020 tarihli ara karar
NUMARASI : 2021/220 Esas (derdest dosya)
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir Talebi
BAM KARAR TARİHİ : 16/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/10/2020 ara karar tarihli 2021/220 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; dava konusu çeklerle alakalı olarak İzmir 8. İcra Hukuk Mahkemesi 2021/20 esas numaralı dosyada imza incelemesi yapılmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verildiğini, adli belge incelemeleri ve balistik uzmanı bilirkişisi …. tarafından yapılan inceleme sonucu, ” İzmir 21. İcra Müdürlüğü 2020/10605 esas sayılı takip konusu çekin arka yüzü ve orta kısmında bulunan ” …. ” ibareli kaşe izi üzerine ikinci cirantacı şirket adına basit tür ve yapıda atılmış inkar olunan bir adet imzanın, davacı şirket yetkilileri …. ve …. elinden çıkmadığı …” kanaatine varıldığını, dolayısıyla, ilgili müvekkil şirketin dava konusu çeklerin borçlusu olmadığı aşikar olmakla, işbu dosya kapsamında mevcut hacizlerin varlığı müvekkilin mağduriyetine neden olduğunu, açıklanan nedenlerle, müvekkili aleyhine konulan hacizlerin kaldırılmasını ve ilgili çekler üzerinde teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece 21/10/2021 tarihli ara kararı ile; “….davacı vekilinin hacizlerin kaldırılması ve ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada mübrez imza sirkülerinden de görüleceği ve çıplak gözle net olarak anlaşılabileceği üzere, çeklerde yer alan imzaların müvekkil şirket yetkililerine ait olmadığını, takibe konu çekte yer alan kaşe ve imza bölümünde müvekkilinin ciranta olarak gözüktüğünü ancak takibe konu çekin müvekkilinin zilyetliğine hiç geçmediğini, ilk derece mahkemesi tarafından her ne kadar 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi 3. fıkrasında icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulamayacağının hüküm altına alındığı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi içtihatlarının da bu yönde olduğu gerekçeleriyle çekler üzerine ihtiyati tedbir uygulanması talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair ara karar kurulmuşsa da söz konusu kararın hukuka aykırı olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; icra takibinden sonra açılan çeke dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Talep ise; 6100 sayılı HMK’ nın 209. maddesi uyarınca icra takibinin tedbiren durdurulmasına ilişkindir.
Mahkemece; davacı vekilinin hacizlerin kaldırılması ve ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davalının davacı aleyhine İzmir 21. İcra Dairesi’nin 2020/10605 esas ve İzmir 28. İcra Dairesinin 2021/270 esas sayılı takip dosyalarında iki adet çeke ilişkin takip başlattığı, davacının ise eldeki menfi tespit davasını açtığı ve ihtiyati tedbir kararı talep ettiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, takip başladıktan sonra HMK’nın 209. maddesi uyarınca tedbiren takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Konuya ilişkin Yargıtay 12. H.D’nin 30.04.2018 tarihli 2016/31754 Esas ve 2018/3908 Karar sayılı kararında ” ….İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra Ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra Ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması (zorunlu dava arkadaşlığı) hallerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK’nun 209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK’nın 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nun 209. maddesi uygulanamaz. İmza itirazı, İİK’nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. Ancak icra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK 170/2).
Öte yandan sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene (yazıda sahtelik) dayanması halinde Dairemiz, İcra ve İflas Kanunu’nda bir düzenleme bulunmadığından HMK’nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine gidilerek, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK’nın 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşü benimsenmiştir.
Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir.
Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur….” görüşüne yer verilmiştir. Yargıtay 12.HD’nin 20.04.2015 tarih 2015/1965 Eesas – 2015/1028 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu durumda; İİK 72/3 maddesine göre; icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin koşulları İİK’nun 72’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında açıkça belirtilmiştir. Bu durumda, özel hüküm olması nedeniyle somut olayda uygulanması gereken İİK’nun m.72/3 hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekir, uygulanma yeri bulunmayan HMK’nun 209’uncu maddesine dayalı olarak ihtiyati tedbir kararı verilemez. (benzer nitelikte Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17/09/2013 tarihli ve 2013/9564 esas – 2013/13997 karar sayılı ilamı).
Bu açıklamalara göre; ilk derece mahkemesince takibin durdurulması talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmakla birlikte, ancak çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince davacının talebinin İİK’ nın 72/3 maddesi uyarınca değerlendirilmesi neticesinde ihtiyati tedbir şartları oluştuğundan % 15 teminat karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı vermek gerekirken, bu hususta değerlendirme yapılmaması hatalı olmuştur.
Bu nedenlerle; yerel mahkemenin kararının davacı-ihtiyati tedbir isteyen lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce ihtiyati tedbir talebi hakkında HMK’nun 353/1-b-2 madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-)İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/10/2021 tarihli ve 2021/220 esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA, HMK’ nın 353. maddesi gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
3-a)Davacı vekilinin takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine, ancak davacının İİKnun 72-(3) maddesine dayalı İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ İLE; takip konusu alacağın (360.000,00 TL) %15’i olan 54.000,00 TL nakit ya da kesin/süresiz teminat mektubu davacı/borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edildiğinde; İzmir 21. İcra Dairesi’nin 2020/10605 esas ve İzmir 28. İcra Dairesinin 2021/270 esas sayılı takip dosyalarında İİKnun 72-(3) maddesi gereğince icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin dava sonuna kadar TEDBİREN DURDURULMASINA,
b-Takdir edilen teminat tutarı yatırıldığında mahkemesince tedbir kararının infazı için ilgili İcra Müdürlüklerine yazı yazılmasına,
4-)İstinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına;
5-)İstinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
6-)İhtiyati tedbir talebi dava içinde yapıldığından, AAÜT hükümleri uyarınca taraflar yararına avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
7-)Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
8-)Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine ve ihtiyati tedbire ilişkin işlemlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
9-)Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 16/12/2021