Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1537 E. 2021/1430 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1537
KARAR NO : 2021/1430

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2021 (Ara Karar Tarihi)
NUMARASI : 2021/493 Esas (derdest dosya)
DAVA : Tazminat (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Hacze İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 23/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/10/2021 tarihli, 2021/493 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 16/10/1995 tarihinden itibaren davalı kooperatifin üyesi olduğunu, edimlerinin tamamını yerine getirdiğini ve davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, teslime hazır hale gelen konutlar ile ilgili yapılan kura çekimi sonucu müvekkiline çıkan dairede 2004 yılından bu yana kesintisiz ikamet ettiğini, emlak vergilerini ödediğini, davalı kooperatifin ferdileşme yaparak tapuyu teslim etmediğini, kıymet takdiri için icra personelinin gelmesi üzerine davalı kooperatifin borçlarına karşılık taşınmazın haczedildiğini öğrendiğini beyanla, davalı adına kayıtlı taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin daire teslimini yaparak üzerine düşen edimini yerine getirdiğini, davacının kooperatifin borçlarından ve hakkında yürütülen icra takiplerinden bilgisinin olduğunu, Kooperatifin borçlarının ödenmesi hususunda genel kurullarda aidat toplanması hususunda karar alındıktan sonra borçların kapatılacağını, tüm hacizlerin kaldırılarak üyelerin tamamına tapu devirlerinin de yapılacağını, davacının tüm borçlarını ödediği iddiasının kooperatif defterlerinin incelenmesi ile tespit edilebileceğini, yapılan kıymet takdirinin kendilerine dahi tebliğ edilmediğini, henüz satış yapılmadığından herhangi bir zararın da oluşmadığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince 21/10/2021 tarihli ara kararı ile; “…davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin KABULÜ ile ; 270.000,00-TL’nin %15’i olan 40.500,00-TL teminat karşılığında davalı adına kayıtlı taşınmazların ihtiyaten haczine, kararın taraflara tebliğine,….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı – itiraz eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı yanın, dava dilekçesinde … ada … parsel … blok … nolu bağımsız bölüm nolu üyesi olduğunu, konutta 2004 yılından beri oturduğunu bizzat ikrar ettiğini, tapusu verilmediğinden ve tapu üzerinde kooperatifin borçlu olduğu dosyalardan hacizler olduğundan bu taşınmazın satılma ihtimali olduğunu bu nedenle tapunun adına tescilini olmazsa da taşınmazın değerinin kendisine ödenmesini talep ettiğini, davaya cevap dilekçelerinde bildirdikleri üzere Kooperatifler Kanunu’ nda açıkça belirtilen ve Yerleşik Yargıtay içtihatlarında pek çok kez dile getirilen genel prensip kooperatif üyeleri arasında eşitlik ilkesinin geçerli olduğunu, kooperatif tapuları üzerindeki hacizler nedeniyle henüz tapu devirlerinin tamamızn üyelerine yapamadığını, davacının ihtiyati haciz talebinde bulunulabilmesi için, hakkında ihtiyati haciz istenen alacak (borç) para alacağı (borcu) olması gerektiğini, alacak rehinle güvence altına alınmamış olması gerektiğini ve alacağın vadesi gelmiş olması gerektiğini, tüm bunların yanında aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ihtiyati haciz kararı başlı başına haksız olmasının yanında ihtiyati haciz kararının müvekkil kooperatifin adına kayıtlı tüm taşınmazlar yönünden verildiğini, kooperatifin 180’in üzerinde dairesi bulunduğunu, 1 daire bedeli kadar tazminat isteyen davacının bu talebine karşılık kooperatifin 180’in üzerinde taşınmazına ihtiyati haciz işlenmesine karar verilmesinin hakkaniyete de aykırılık teşkil ettiğini beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı – ihtiyati haciz isteyen vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz koşullarının olayda gerçekleştiğini, müvekkilinin haklılığının kesin delillerle ortada olduğunu, bu konudaki taleplerini teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesi olarak ifade etttiklerini, mahkemece verilen teminat kararının müvekkilinin ödeyemeyeceği kadar yüksek olduğunu, kooperatifin taşınmazları üzerinde onlarca haciz bulunması, mevcut delil durumu, müvekkilin açık haklılığı dikkate alındığında kooperatifin zarara uğramayacağını, verilen kararın müvekkilin hakkını korumaya yönelik olduğu dikkate alınarak ihtiyati haciz kararının teminatsız olarak verilmesi yönünden mahkeme kararını katılma yoluyla istinaf ettiklerini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ihtiyati hacze itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece; 21/102021 tarihli ara kararı ile ihtiyati haciz talebinin % 15 teminat karşılığında kabulüne karar verilmiş olup, davalı itiraz eden vekili ve katılma yoluyla davacı – ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu, davacıya … ili … ilçesi … köyü … ada … parsel … blok … nolu bağımsız bölümün isabet ettiği, davacının 2004 yılından beri taşınmazda oturduğu ve taşınmazı kullandığı, taşınmazın tapu kaydının davalı kooperatif adına olduğu ve taşız üzerinde birden fazla kooperatifin borçları nedeniyle hacizler bulunduğu, taşınmazın İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2015/16831 sayılı dosyasından satış işlemlerinin devam ettiği ve kıymet takdiri yapıldığı anlaşılmaktadır.
İİK.’nun 257-(1) maddesi hükmü uyarınca, kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir;
“1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa.”
Anılan Yasa’nın 258. maddenin 1. fıkrası uyarınca; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK.’nın 257-(2) hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı, vurgulanmak istenmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; davalı kooperatifin borçları nedeniyle davacının taşınmazının satış işlemlerinin devam ettiği, henüz taşınmazın satılmadığı, dava tarihi itibariyle doğmuş bir zarardan söz edilemeyeceği, dolayısıyla İİK’ nın 257/1 maddesi uyarınca dava tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş bir alacağın varlığından bahsetmenin mümkün olmadığı, davacı tarafça İİK’ nın 257/2 maddesindeki şartların oluştuğunun da sabit olmadığı, bu durumda ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu nedenlerle; davalı-karşı taraf vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, kararın kaldırılma nedenine göre davacının teminata yönelik istinaf istemi konusuz kaldığından incelenmesine yer olmadığına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı – itiraz eden vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih ve 2021/493 esas sayılı ara kararının HMK.’nun 353-(b)-2) maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
b)Talep derdest dosya içerisinde yapıldığından davalı lehine ayrıca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
c)İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,

2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları ;
a)İstinaf eden davalı tarafından yatırılan maktu istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya İADESİNE,
b)İstinaf eden davacı tarafından yatırılan maktu istinaf karar harcının ve istinaf başvuru harcının istek halinde istinaf eden davacıya İADESİNE,
c)İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
d)6100 Sayılı HMK.’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf edene İADESİNE,
e)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
f)Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
g)Kararın kaldırılma nedenine göre, davacının teminata yönelik istinaf istemi konusuz kaldığından incelenmesine yer olmadığına,
Dair; 6100 sayılı HMK’nun 362-(1)-f) maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/12/2021