Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/152 E. 2023/1102 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/152
KARAR NO : 2023/1102

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2017 (Dava) – 08/10/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/628 Esas- 2020/587 Karar
DAVA : Menfi Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 22/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2020 tarihli 2017/628 Esas ve 2020/587 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin inşaat sektöründe hizmet veren belli başlı firmaların tamamlamış oldukları büyük projelere alt taşeron olarak destek sağlayan köklü bir şirket olduğunu, davalı tarafça müvekkili aleyhine İzmir 4.İcra Müdürlüğünün 2016/12540 E.sayılı dosyası ile takpi başlatıldığını, takibe konu çek üzerinde lehdar olarak görülen … şirketi ile müvekkilinin bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, davalı şirketin müvekkili tarafından tanınmadığını, icraya konu edilen çek üzerindeki kaşenin müvekkiline ait olmadığını, sahte olduğunu, farklı bölgelerde farklı banka ve şubelere ibraz edilerek tahsil edilmeye çalışılan çekler nedeniyle Ankara CBS’ na suç duyurusunda bulunduklarını, Ankara CBS ‘ nin 2016/115063 Sr. dosyasının yetkisizlik kararı verilerek Ordu CBS’ na gönderilerek 2017/1092 sr. Kaydı ile soruşturmanın devam ettiğini, yine Ankara CBS’ na yapılan suç duyurusu neticesi 2016/98519 sr. Sayılı soruşturma dosyasının yetkisizlik kararı verilerek Bursa CBS’ na gönderilerek 2016/58823 sr. Numarasından soruşturmaya devam olunduğunu, takibe konu çekin üzerinde bulunan kaşede müvekkil şirketin adresinin İstanbul-Merkez olarak yazmakta olduğunu, ancak müvekkili şirketin merkezinin Ankara da olduğunu başka bir şubesinin bulunmadığını beyanla müvekkilinin zararının oluşmaması için dava sonuçlanıncaya kadar İzmir 4. İcra Dairesi 2016/12540 E.sayılı dosyasında müvekkili aleyhine herhangi bir işlem yapılmaması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkili şirketin takibe konu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davanın kabulü ile davalı şirket aleyhine %20′ den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 30/07/2017 keşide tarihli 46.500,00-TL bedelli keşidecisi … Ltd. Şti. Olan çekin … Ltd. Şti. tarafından müvekkili alacaklı bankaya borca teminat olarak verildiğini, müvekkili banka müşterisi tarafından ilgili kredi ödemesinin yapılmaması üzerine çekin yasal takip işlemlerine konu edildiğini, müvekkili bankanın takip işlemlerine ilişkin herhangi bir kusur ya da sorumluluğunun bulunmadığını, sahte olduğu iddia edilen çekten dolayı müvekkilinin de mağdur olduğunu beyanla müvekkili aleyhine açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Davanın kabulü ile; davacı … Tur.San. ve Tic.Ltd. Şti.’nin İzmir 4.İcra Müdürlüğü’nün 2016/2540 Esas sayılı icra dosyasında davalı … A.Ş.’ye borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini, Yerel Mahkemenin davalı aleyhine kötü niyet tazminatına ilişkin taleplerini “çekte keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı” gerekçesiyle reddettiğini, davalı bankanın hem basiretli bir tacir hem de bir güven kurumu olan … A.Ş. olduğunu, bu doğrultuda bir güven kurumu olan bankanın “çekte keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı” gerekçesiyle kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin hukuk ve adaletle bağdaşır hiçbir yanı bulunmadığını, diğer yandan; 03.02.2012 tarih, 28193 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 6273 Sayılı Kanun” ile “Çek defterlerinin her bir yaprağına, diğer bilgiler ile birlikte çekin basıldığı tarih bilgisinin eklenmesi gerektiği” bildirildiğini, davaya konu 30.07.2016 tarihli 46.500,00 TL bedelli 0567770 numaralı çekin sahteliğini … A.Ş.’nin, 74599 No’lu yazısı ile açıkça ilan edildiğini, ilgili davaya konu 30.07.2016 tarihli 46.500,00 TL bedelli 0567770 çekin üzerinde basım tarihi olmaması gerekirken, üzerinde 11 Kasım 2015 basım tarihinin yer almasının da işbu çekin sahteliğini gösteren başkaca bir husus olduğunu, diğer yandan 11 Kasım 2015 ibaresi çek üzerindeki banka genel fontundan farklı olduğunu ancak her nasılsa Bankanın bu duruma da dikkat etmeyerek, her açıdan sahteliği anlaşılan işbu çeki takibe koyduğunu, davalı Banka’nın anılan çek hakkında icra takibi başlatmasının iyi niyetle bağdaşır hiçbir yanının olmadığını, İcra İflas Kanunu’nun menfi tespit ve istirdat davalarının düzenleyen 72. maddesinin 5. fıkrasında hüküm altına alındığı gibi menfi tespit davalarında, davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, davalı banka tarafından müvekkili aleyhine kötü niyetli olarak başlatılmış olan haksız takip sebebiyle davacı müvekkilinin menfi tespit davası açmaya zorlandığını belirterek Yerel Mahkeme kararının “kötü niyet tazminatının reddine” kısmının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak esastan incelenmesine, taleplerinin kabulüne, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu 30.07.2017 keşide tarihli 46.500,00.-TL bedelli keşidecisi … Ltd. Şti. olan çekin … Ltd. Şti. tarafından, müvekkili alacaklı bankaya borcuna teminat olarak verildiğini, banka müşterisi tarafından ilgili kredi ödemesi yapılmaması nedeniyle de çekin yasal takip işlemlerine konu edildiğini, anılan şekilde ciro ile müvekkili bankaya … adına verilen işbu çekin ödenmemesi sebebiyle İzmir 4. İcra Dairesi’ nin 2016/12540 E. sayılı takip dosyasıyla keşideci davacı …. Taah. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve ciranta … Nak. Ltd. Şti. adına haklı ve yerinde gerekçelerle icra takibine geçildiğini, müvekkili bankanın takip işlemlerine ilişkin doğrudan herhangi bir kusur ya da sorumluluğu bulunmadığını, alacaklı bankanın kendisine yasal olarak ciro edilmiş bir kıymetli evrak da, gözle görülebilecek yasal unsurları haricinde sorgulama yükümlülüğü de bulunmayıp tam tersine kıymetli evrakı keşidecisi davacı … olduğu için bu çeki kabul ettiğini, bu nedenlerle tam tersine sahte olduğu iddia edilen işbu çekten dolayı kendisinin de mağdur olduğunu, müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve sair yargılama giderine hükmetmesinin de hatalı olduğunu, müvekkilin anılan hiçbir kusur ve sorumluluğu bulunmadığından aleyhine vekalet ücreti ve yargı giderine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının takibe konu çek altındaki imzanın sahteliği iddiasına dayanarak davalıya borçlu olmadığının tespiti istemli menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davacı vekili ve davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Somut olayda; İzmir 4. İcra Dairesi’nin 2016/12540 E.sayılı takip dosyası kapsamı, hükme esas alınan rapor içeriği; Aydın Jandarma Komutanlığı Kriminal Dairesinin 11/03/2020 tarih 2020/1300009 sayılı raporunun açık, anlaşılır, denetime elverişli, yeterli incelemeyi içerdiği ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, usulüne uygun olarak yapılan inceleme neticesinde … A.Ş. … Şubesine ait keşide yeri İzmir, 0567770 çek nolu, 30/07/2016 keşide tarihli 46.500,00-TL bedelli keşidecisi … Ltd. Şti., lehtarı … Ltd. Şti. olan çek üzerinde bulunan imzanın davacı şirket yetkilisi … eli ürünü olmadığının anlaşıldığı; diğer taraftan dosya kapsamına göre dava konusu çekte yetkili hamil olan davalı … A.Ş.’ nin söz konusu çekte keşideci imzasının davacı şirketin yetkili temsilcisine ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı, dolayısıyla mahkemece davacının kötüniyet tazminat talebinin reddi kararının yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 326/1. Maddesi uyarınca Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, aynı yasanın 332/1. maddesine göre mahkemece yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği ve 323. maddesine göre ise; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderleri kapsamında olduğu, eldeki davada davacının lehine olarak ancak davalının aleyhine olarak davanın kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu anlaşılmakla; davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de; davaya konu edilen İzmir 4. İcra Dairesi’nin 2016/12540 E.sayılı takip dosyasının, esas sayısının mahkemece hüküm kısımında 2016/2540 E. sayılı olarak hatalı belirtilmiş olduğu anlaşılmış ise de, bu husus kaldırma nedeni yapılmamış ve mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2020 tarihli 2017/628 Esas ve 2020/587 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
Davacıdan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davalıdan alınması gereken 3.530,61-TL istinaf karar harcından peşin alınan 794,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.736,61-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2023