Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/149 E. 2023/1315 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/149
KARAR NO : 2023/1315

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/08/2017 (Dava) – 24/06/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/907 Esas – 2020/238 Karar
DAVA : Alacak (Kooperatif Üyeliğinin Sona Ermesi Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 20/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/09/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2020 tarih ve 2017/907 Esas – 2020/238 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Karşıyaka 5. Noterliğinin 02/07/2013 tarih 18583 yevmiye nolu belgesi ile davalı kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, istifanın 03/07/2013 tarihinde kooperatife tebliğ edildiğini, bu tarihten itibaren müvekkilinin kooperatiften çıkmasının gerçekleştiğini, müvekkili tarafından davalı kooperatife ödemelerin yapıldığını, müvekkilinin kooperatifin yönetiminde olduğu dönemlerde olan maaş alacaklarının da aidatlara mahsup edildiğini, müvekkili tarafından davalı kooperatife 2000-10/11/2011 tarihlerinde toplam 53.458,00TL ödemede bulunulduğunu, bu nedenle istifa ile birlikte müvekkiline haklarının ortaklıktan çıktığı yılın bilançosu çerçevesinde iade edilmesi gerekirken müvekkiline ödenmediğini ileri sürerek, müvekkilinin ayrıldığı yılın bilonçosunun kesinleşmesinden bir ay sonrası tarihten itibaren 53.458,00TL’nin işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davalı kooperatife Ocak 2000 ile Ekim 2011 tarihleri arasındaki dönem ile ödenmemiş 34.385,00TL üyelik aidatı borcu için İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2011/10139 sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, davacının bu borca itiraz etmesi üzerine İzmir 9. ATM’nin 2012/462 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının açıldığını, bu davada 2013/375 Karar sayılı karar ile dava sırasında kooperatiften istifa nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğini, kararın temyiz neticesinde bozulduğunu, davalının istifasının ulaştığı ana kadar ki tüm aidat borcundan sorumlu olduğuna karar verildiğini, bu nedenle İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2011/10139 sayılı dosyası ile talep edilen tüm asıl aidat borçları ve faizleri ile birlikte bu dava ile talep edilen üyelik aidatlarından takas ve mahsup taleplerinin bulunduğunu, ödenmeyen aidatlara aylık %5 faiz uygulanması gerektiğini, davacı tarafından bildirilen ödenen aidat miktarına yönelik itirazları bulunduğunu, takas talebinin değerlendirilebilmesi için İzmir 9.ATM’nin 2012/462 esas sayılı dava dosyasının neticesinin bekletici mesele yapılmasını gerektiğini, kooperatif genel kurulunda ödemelerin 3 yıl ertelenmesine dair karar alındığını, davacının yasal faiz talep edebileceğini, davacının yönetici olması nedeniyle maaşları ödeme olarak gösterdiğini, bu alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davacının kooperatiften çıktığı yıla ait bilançonun genel kurulca onaylandığı tarihten bir ay sonraki 29/07/2014 tarihi itibariyle davacının davalıdan 44.960,47TL alacaklı olduğu, buna karşılık davalı kooperatifin, ödenmesi gereken aidat borçları nedeniyle davacıdan 82.500, 00TL alacaklı olduğu anlaşılmış, her ne kadar davalı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/142 esas sayılı dosyası yönünden takas mahsup talebinde bulunmuş ise de; Türk Borçlar Kanunu madde 139’a göre muaccel alacaklar için takas hükümlerinin uygulanabileceği, ilgili dosyanın kesinleşmediği, kaldı ki davacının davalı kooperatiften alacaklı olmadığı, bu koşullarda takas hükümlerinin uygulanamayacağı…” gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının 1993 – 25.06.2011 tarihleri arasında kooperatifin yönetim kurulunda olduğu 02.07.2013 tarihli davacının kooperatif üyeliğinden istifasına dair ihtarname tarihine dek davacının kooperatif üyeliği hakkında herhangi bir itirazın bulunmadığını, Kooperatif yönetiminde olmak için üyeliğin şart olması nedeniyle 1993 – 25.06.2011 tarihleri arasında yönetim kurulunda olan davacının kooperatifin üyesi olduğu bu nedenle sabit olduğu üzere 1993- 25.06.2011 tarihleri dönemlerinde müvekkilin kooperatiften maaş alıyor olmasından ötürü bahse konu dönemlerde müvekkile ödenmesi gereken maaşların müvekkiline ödendiğinin davalı tarafından ispat edilememesi halinde müvekkilinin ödemesi gereken üyelik aidatından mahsup edilmesi gerektiğini, davalının, davacının aidat ödemediğini aidat ödemelerine dair ödeme belgelerini davacının ibraz etmesini istemiş ise de davalının da davacıya 1993 – 25.06.2011 tarihleri arasında ödenmesi gereken maaşları ödemiş olup olmadığını belge ibrazıyla ispat etmesi gerektiğini, aksi taktirde üyelik aidatından mahsup edilmesi gerektiğini, ödemeler ve mahsup yönünden yeniden karar vermeye elverişli yeni bir bilirkişi raporu tanzim edilmesi gerektiğini, müvekkilinin 02.07.2013 tarihli noter aracılığıyla çekmiş olduğu ihtar neticesinde üyeliğinin sonlandığı yazılı ise de; 2013 yılına ait bilançonun görüşüldüğü 29.06.2014 tarihli genel kurul kararının 6 ve 7. Maddeleri incelendiğinde istifanın kabulü şeklinde bir kararın olmadığını, istifanın kabulünün ancak kooperatifi acziyete düşürmeyecekse kabul edilerek üyelik sonlanır şeklinde ki kooperatif ana sözleşmesinde ki madde ye istinaden istifa eden üyenin istifasının kooperatifi acze düşürmeyeceği bu nedenle istifanın kabulüne şeklinde bir karar verilmemiş olması nedeniyle geçerli bir istifa eş deyişle kabul edilen bir istifa söz konusu olmadığından müvekkilinin ödemesi gereken bilirkişi raporunda yazılı toplam aidat borcu olan 26.134,42 TL’nin müvekkil tarafından davalıya ödenmesi halinde müvekkili adına tescil edilmesi gereken A/26 numaralı konutun müvekkil adına tescil edilmesi gerektiğini, aksi halde iade işleminin denkleştirici adalet ilkesi gereği yapılması gerektiğini, diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi “Denkleştirici Adalet” düşüncesine dayandığını, 29.06.2014 tarihli genel kurul kararının 6 ve 7. Maddelerinde ihraç edilmesi gereken üyelerle ilgili kararlar alındığını, müvekkilin isiminin bahse konu kararlarda geçmemiş olması nedeniyle müvekkili hakkında bir ihraç kararı olmaması nedeniyle de üyelikten istifanın kabul edilmediği anlamının çıktığını, bu nedenle müvekkiline üyelik nedeniyle konutunun verilmesi gerektiğini, 29.06.2014 tarihli genel kurulun 7. Maddesinde ise ihraç edilen üyelerin evlerinin satılması yönünde karar alınmış olmasından ötürü müvekkilinin bir önceki maddede ihraç edildiğine dair isminin geçmiyor olmasından ötürü müvekkiline verilmesi beklenen konutun da davalı tarafından satışının yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, 29.06.2014 tarihli gelen kurulun 7. Maddesinde ihraç edilen üyelerinin evlerinin satılması durumunda 3 yıl içinde ihraç edilenlere alacaklarının ödenmesi kararlaştırıldığını, müvekkilinin ihraç edilmemiş olması nedeniyle bahse konu maddenin müvekkile tatbik edilemeyeceğini, 3 yıl içinde ödenmesi şeklinde karar alınmış olması nedeniyle kanunun emredici hükmüne göre 3 yıl süreyle ödenmesinin ertelenmesine karar alınması gerektiği 3 yıl içinde ödenmesi şeklinde verilen kararın erteleme kararı değil de ödeme kararı olduğundan yerel mahkemenin 3 yıllık erteleme kararı alındığından bahisle vermiş olduğu kararın bu nedenle bozulması gerektiğini, yapılan olağan genel kurul toplantısında, çıkma payı alacaklarının 3 yıl içerisinde yapılmasına dir alınan karar, ödeme yapılmamasına ya da ödemenin ertelenmesine değil, ödeme yapılmasına yönelik olup, bu itibarla Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine uygun bir erteleme kararı olmadığını, müvekkilinin yapmış olduğu ödemelerin sabit olmasına rağmen istifa eden üyenin istifası nedeniyle ödemenin ertelenmesine dair bir karar verilmediğini, müvekkiline yapmış olduğu ödemelerin adalet ilkesi gereği hakka niyete uygun olarak yapılması gerekirken ödemelerin iade edilmemesinin yanı sıra kooperatif üyeliğinden kaynaklı olarak borç çıkarılarak müvekkilin borçlandırılmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını, müvekkili kooperatif yönetiminde olduğu dönemlere ait maaş alacakları aidatlara mahsup edilmiş olup kooperatif kayıtlarında da mahsup edilen tutarın belirtildiğini, bilirkişi raporuyla da sabit olan toplamda 53,458,00 TL koperatiften usulune göre ayrılmış olan müvekkil ortağa ödenmemiş Kooperatif Kanunu madde 1’de belirtildiği üzere müvekkili kooperatife hem işgücü hem de parasal katkı sağlamasına rağmen hak ve alacaklarını alamamış olmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin kooperatife üye olmasının sebebi yapılan dairelerden birine sahip olmak gayesi içinse müvekkilinin aidat ödemiş çekilen kura sonucu her üyeye de olduğu gibi müvekkile de bir adet daire kura sonucu çıktığını, ancak müvekkilinin daha sonradan kooperatif üyeliğinden istifa ettiği ve koopratif tarafından istifanın da kabulüne karar verildiğini, ancak müvekkilinin kooperatife ödemiş olduğu üyelik aidatları ile birlikte alması gereken maaşını kooperatiften alamadığı için maaşlarının da üyelik aidatından mahsup edilmesi sonucu müvekkilinin ödemiş olduğu aidatların kendisine ödenmesi gerekirken müvekkiline bu ödemeler yapılmadığı gibi kura sonucu müvekkiline çıkan bir adet dairenin de bir başkasına kooperatif tarafından satıldığından müvekkilinin mağdur edildiğini, dosyada yapılan hesaplamaya göre sanki müvekkilinin üyelikten istifa etmemiş gibi bir hesaplama yapılarak davacının aidat ödemesi yapmış olması ve alamadığı maaşının aidatlara mahsup edildiğinin yok sayılarak davacının birtakım aidat borcunun olduğu bu borcunu da ödemesi gerektiğinden bahisle davacının borçlu çıkarılmasının kabul edilebilir olmadığını, üyelikten istifa nedeniyle üyenin ödemesi gereken aidat borcunun tamamının üyeden istenmesi halinde üyeye özgülenen daire üye adına tescil edilmesi gerektiğini, diğer üyelerin yapmış olduğu ödemeler gibi istifa eden üyeden de ödeme yapmasının beklenmesi halinde tüm aidatların ödenmiş olması ile davacıya özgülenen dairenin davacı adına tescilinin de gerektiğini, istifa nedeniyle davacının ödemiş olduğu aidatları ve maaş alacağını davacıya ödenmesi sonucunda davacı adına özgülenen daireyi bir başkasına devretmesi gerekirken hem davacıdan aidat alması hemde davacıya özgülenen daireyi bir başkasına devrederek ikinci kez mükerrer aidat toplayan davalının bu tutumu görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı kooperatiften çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkemece benimsenen asıl ve ek bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davacı her ne kadar İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/142 esas nolu dosyasında davacı olarak yer alan davalı kooperatifin açtığı aidat borcunun tahsili davasında alınan bilirkişi raporunda kooperatif alacağının yani toplam aidat borcunun 26.134,42 TL olduğunu belirtmiş ise de, bu dosyanın Yargıtay 15. HD’nin 2021/743 E. – 1384 K. ve 05.04.2021 tarihli kararı ile bozulduğu ve aynı mahkemenin 2021/1000 E. sayısına kaydedildiği anlaşılmakla dosyanın uyap üzerinden yapılan incelemesinde, davacı … tarafından davalı … aleyhine aidat borcundan kaynaklanan itirazın iptali davası açıldığı, 21/11/2013 tarihli karar ile davalının kooperatiften istifa etmesi sebebiyle dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verildiği, kararın Yargıtay 23. H.D sinin 2015/1902 esas, 2015/3739 karar sayılı ilamı ile davanın devamında hukuki yarar bulunduğu gerekçesiyle bozulduğu, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/142 esas sırasına kaydının yapılarak yargılamaya devam olunduğu, 10/05/2018 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın taraflarca temyiz edildiği, Yargıtay 23. HD’nin 2021/743 Esas, 2021/1384 karar sayılı ilamı ile davalının tüm itirazlarının reddine, davacının ise sair temyiz itirazlarının kabulü ile taraflar arasında uyuşmazlık konusu olarak 10.350 TL nin davalıya maaş ödemesi mi yoksa aidat ödemesi mi olduğu hususunda raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla bozulduğu, bu durumda uyuşmazlık konusu olan 10.350 TL’nin davacı lehine mahsubu halinde dahi davacının alacığının bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/907 Esas – 2020/238 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/09/2023