Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/146 E. 2021/1321 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/146
KARAR NO : 2021/1321
KARAR TARİHİ : 09/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2019
NUMARASI : 2019/1042 Esas ve 2019/166 Karar
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
BAM KARAR TARİHİ : 09/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/12/2021

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/12/2019 tarihli, 2019/1042 Esas ve 2019/166 Karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İlk Derece Mahkemesince; “… Yasal düzenlemeler ve yerleşmiş Yargıtay kararları ile; olağan ya da olağanüstü genel kurul toplantılarında alınan kararların iptalini talep edebilmek için davacı veya vekili huzurunda yapılan toplantıda davacının dava konusu kararlara ret oyu vermesinin yanında muhalefet şerhini iptali talep edilen maddelerden sonra tutanağa yazdırmasının zorunlu olduğu, görüşülecek gündem maddelerinden önce yapılan açıklamalar, itirazlar ve muhalefet şerhi beyanlarının peşin muhalefet niteliğinde olup dava hakkı vermediği, somut olayda tüm dosya kapsamı, dava dilekçelerinde dile getirilen iddialar, dosyada toplanan deliller, ticaret sicil kayıt örnekleri, özellikle davaya konu 01/08/2019 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı örneği dikkate alınarak açıklanan yasal düzenlemeler ve Yargıtay kararlarına aykırı olarak dava konusu edilen bütün kararlar yönünden davacı tarafın peşin muhalefetini açıklamalarını ve istemlerini sunmasına ve oylamalarda ret oyu vermesine rağmen oylama sonrası ve toplantının sonunda dava konusu edilen kararlara karşı muhalefet şerhini yazdırmadığı, bu nedenle davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiği, yönetim kurulu üyelerinin ibrası yönünden ise; T.T.K’nun 436. maddesinde oy hakkının kullanılamayacağı iki halin “oydan yoksunluk” başlığı altında ön görüldüğü, anılan hükme göre pay sahiplerinden hiçbirinin kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri yada hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasında kişisel nitelikte veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamayacağı, şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacakları, karar yeter sayısının belirlenmesinde T.T.K’nun 436. Maddesi uyarınca kullanılması mümkün olmayan oyların hesaba katılmayacağı, nisabın yasak dışında kalan kullanılabilir oy sayısına göre belirlenebileceği, bir ibra oylamasında oy hakkından yoksun olan kişilerin oy kullanmış olmasının tek başına kararın geçersizliğini gerektiren bir sebep teşkil etmeyeceği, mevcut oy dağılımı içinde yoksun oyların kullanılmış olmasının sonuca etkili olmaması halinde ibra kararının geçerliliğini muhafaza edeceği göz önünde tutularak davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin sahip oldukları pay miktarı, davacının sahip olduğu pay miktarı, yönetim kurulu üyelerinin tamamının ibrasına yönelik olarak yalnız davacının ret oyu kullandığı, T.T.K’nun 436. maddesi kapsamında oylamaların yapıldığı, ibrasına karar verilen yönetim kurulu üyesi dışındaki diğer ortakların oylarının davacının muhalefet oyuna göre oy çokluğunu oluşturacak miktarda olup oy hakkından yoksun olan kişilerin oy kullanmış olmasının dahi kararın geçersizliğini gerektirmeyeceği, buna göre ibra kararlarının geçerli olduğu dikkate alınarak HMK.nun 114 (2) ve Kooperatifler Kanunu 53. maddelerinin yollaması ile HMK.nun 115(2) maddesi uyarınca davanın usulden reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili, dosya dairemize gönderildikten sonra 29/11/2021 tarihli dilekçelerinde; istinaf başvurusundan ve davadan feragat ettiğini belirtmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan ve kanun yollarından feragat yetkisinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
HMK.’nun 307. maddesi uyarınca; feragat, davacının, talep konusundan kısmen veya tamemen vazgeçmesidir. Aynı Yasa’nın 310. maddesi uyarınca; feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Davacı taraf istinaf başvurusundan feragat ettiğinden ve bu nedenle kararın istinafen incelenmesi mümkün olmadığından, davacının davadan feragat ettiğine dair beyanının değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken harç bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Davacı tarafın davadan feragati konusunda mahkemesince karar verilmesine,
7-Dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 09/12/2021