Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1456 E. 2021/1318 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1456
KARAR NO : 2021/1318
KARAR TARİHİ : 09/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2021 tarihli ara karar
NUMARASI : 2021/626 Esas (derdest dosya)
DAVANIN KONUSU : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir İstemi
BAM KARAR TARİHİ : 09/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/12/2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/09/2021 tarihli, 2021/626 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacılar vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacıların … Yapı kooperatifinin üyesi oldukları, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün belirlemiş olduğu esaslar çerçevesinde adı geçen kooperatif üyelerini denetleme kurulu sıfatıyla olağan üstü genel kurula çağırdığı ve bakanlık temsilcilerinin de yine süresi içerisinde iş bu toplantıdan haberdar oldukları temsilcileri toplantıya iştirak etmedikleri halde çevre ve şehircilik il müdürlüğü tarafından …’ne olağan üstü genel kurulunda alınan karların tescil edilmemesine yönelik müzekkere gönderilmesi neticesi davalı tarafça tescil yapılmadığı, yapılan işlemlerin usule ve yasaya aykırılık teşkil ettiği, davacıların süresi içerisinde temsilci talebinde bulunduğu, kural olarak genel kurullarda temsilcisi bulunmasının şart olmadığı, temsilcinin gönderilmemiş olması sebebi ile genel kurul da alınan kararların tescil edilmemesine yönelik davalıdan istemde bulunmasının abesle iştigal olduğu, yapılan işlemlerin noter huzurunda gerçekleştiği davaya konu tescil işleminin yapılmaması işlemi nedeni ile organsız kalan kooperatif ve kooperatif üyeleri yönünden telafisi imkansız zararlar meydana geldiği, ivedilikle gerektiğinde uygun bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin ve karar kesinleşinceye kadar olağanüstü genel kurul karar neticesinde seçilen yönetim organlarının faaliyetlerinin devam edebilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece 28/09/2021 tarihli ara kararı ile; “…… Her ne kadar davacılar vekili tarafından ihtiyati tedbir talep edilmiş ise de 1163 sayılı Yasanın 43. maddesi ve 87. maddeleri çerçevesinde yapılan değerlendirme neticesinde dosya kapsamına sunulan deliller üzerinden ihtiyati tedbirin şu aşamada yerinde görülmemesi nedeni ile davacılar vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir……” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada yerel mahkemece dava dilekçelerinde talep etmiş oldukları tedbir taleplerinin 28.09.2021 tarihli ara karar ile reddedilmiş olup, işbu karar taraflarına tebliğ edilmediğini, UETS kayıtları incelendiğinde de işbu durumun rahatlıkla görülebileceğini, anılan sebeple de ara karardan rücu edilmesine ilişkin dilekçeler, her ne kadar istinaf başvurusu olarak yerel mahkeme tarafından nitelendirilmiş ise de Dairemize hitaben işbu dilekçeyi yazma zorunluluğu hasıl olduğunu, Sayın Daire tarafından tarafından istinafa konu dosya tüm kapsamıyla incelendiğinde de görüleceği üzere müvekkilleri tarafından ve dahi dava dışı kooperatif tarafından yapılan usule aykırı hiçbir işlem bulunmadığını, kaldı ki yapılan 19.08.2021 tarihli olağanüstü genel kurula ilişkin tüm detaylar davalı kurum tarafından planlanmış ve tüm aşamalar tek tek müvekkilleri tarafından davalı tarafın istediği doğrultusunda ve mevzuat çerçevesinde eksiksiz olarak yerine getirildiğini, yerel mahkeme tarafında evrak üzerinden karar verilmesini işin aciliyet ve önemine binaen ve telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verildiği tek tek izah edilmişken halen daha tedbir kararlarının reddedilmiş olmasını anlayamadıklarını, redde ilişkin herhangi bir gerekçe de oluşturulmadığını beyanla, kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; dava dışı … Yapı Kooperatifinin 19/08/2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının ticaret sicile tescili istemine ilişkindir.
Talep; dava konusu kooperatifin 19/08/2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunda seçilen organların tedbiren görevlerine devam ettirilmesi yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş olup, karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır..
6100 sayılı HMK.’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389/2. maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390/3. maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacıların iddialarının yargılamayı gerektirdiği, mevcut dosya kapsamı, delil durumu ve yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle davacıların ihtiyati tedbir kararı verilmesi için haklılıklarını yasaya uygun ve yaklaşık olarak ispat edemediği anlaşılmakla, mahkemece ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacılar vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/09/2021 tarihli ve 2021/626 Esas sayılı ara kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Davacıların yatırmış olduğu 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 97,70 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 259,80 TL harcın hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/12/2021