Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1415 E. 2021/1244 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1415
KARAR NO : 2021/1244
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2021
NUMARASI : 2020/366 Esas ve 2021/503 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/06/2021 tarihli, 2020/366 Esas ve 2021/503 Karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde; müvekkili banka ile davalı … Şti arasında genel kredi sözleşmesinin akdedildiği, davalı …’ın sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, kullanılan kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği ve İzmir 9 İcra Dairesi’nin 2019/12257 esas sayılı takibine girişildiğini, davalıların borca itirazı nedeniyle takibin durduğu, itirazın haksız olduğu, dava öncesi zorunlu arabuluculuk başvurusunda bulunulmuşsa da anlaşmayla sonuçlanmadığı ileri sürülerek, davalıların borca itirazının iptaline takibin devamına %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili sundukları cevap dilekçesinde özetle; davacının beyanlarının dürüstlük kuralı ve iyi niyet ilkeleri ile bağdaşmadığı, müvekkillerine gönderilen ihtarnamelerin yasal unsurları taşımadığı, henüz temerrütün oluşmadığı talep edilen faizin müvekkillerinin mahvına yol açacak boyutta gerçekle bağdaşmadığı yasaya açıkça aykırı olması sebebiyle batıl olduğu ileri sürülerek davanın reddine lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “….Davanın kısmen kabulüne, İzmir 9.İcra Dairesinin 2019/12257 Esas sayılı takibinde davalıların borca itirazının kısmen iptaline, 297.378,11-TL asıl alacak, 96.648,82-TL işlemiş faiz, 123,90-TL ihtiyati haciz masrafı, 606,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 394.756,83-TL alacağın tahsili bakımından takibin devamına, fazlaya dair itirazın iptali isteğinin reddine,
Takip tarihinden itibaren alacağın 256.119,90-TL sine yıllık % 57 oranında, 41.258,21-TL KMH asıl alacağına 5464 Sayılı Yasanın 26.3 maddesi hükmü gereği TCMB tebliğleri ile belirlenen ve yıllık % 33 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, takip tarihinden itibaren işleyecek faiz üzerinden % 5 gider vergisinin icra müdürlüğünce hesaplanıp tahsiline,
Hüküm altına alınan alacağın % 20 si oranındaki 78.951,36-TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,…..” şeklinde karar verilmiştir
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin ilk derece mahkemesi dosyasına fotokopisi sunulan Türkiye … Bankası A.Ş. ticari kredi sözleşmesi ile davalı … Şti.’ ne ticari kredi kullandırıldığını, …’ın ise kefil olarak bu sözleşmeyi imzaladığını, davalı kredi borçlusunun kredi borcunu ödemediğini ve kefillerin kendilerine düşen kefalet yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkil adına zorunlu arabuluculuk müessesesine başvurulduğunu ancak arabuluculuk toplantılarının olumsuz sonuç verdiğini, son toplantının 17/07/2020 tarihinde yapıldığını ve taraflar ile anlaşma sağlanamadığını, İlk derece mahkemesince alacaklarının tam olarak kabul edilmediğini ve aleyhlerine vekâlet ücretine hükmedildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; davacı banka tarafından davalı şirkete kullandırılan ticari krediler nedeniyle ödenmeyen bakiye alacağın tahsili amacıyla davalılar aleyhine yapılan icra takibine itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 341-(2) maddesinde; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nın Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca; Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nın 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 5.400,00 TL olmuştur.
Mahkemece; reddine karar verilen ve istinaf incelemesine konu edilen alacak miktarı 5.178,15-TL olup karar tarihi itibarı ile HMK’nın 341-(2) maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının altındadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen karar kesin niteliktedir.
Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir.
Buna göre; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının iadesine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; karar tarihi itibariyle miktar olarak kesin olan mahkeme kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf karar harcının davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/12/2021