Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1361 E. 2021/1241 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2021/1361
KARAR NO : 2021/1241

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.03.2016 (Dava) – 08/06/2021 (Karar)
NUMARASI : 2018/900 Esas – 2021/496 Karar
DAVA : Şirket Ortaklık Devir Payı Alacağı
BAM KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ: 01/12/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2021 tarihli, 2018/900 Esas ve 2021/496 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama neticesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili, 30.05.2004 tarihinde müvekkilinin davadışı … ’de bulunan 13 pay hissesini davalıya devrettiğini ve bu şekilde davalının 16 pay olan hissesinin 29 paya çıktığını, söz konusu devrin 30.05.2004 tarihli toplantıda Yönetim Kurulu tarafından da kabul edildiğini, müvekkilinin hisselerini devretme nedeninin, kendisinin o dönemde devlet memuru olması ve ortağı bulunduğu şirketin devlet ihalelerine girebilmesi için devlet memuru ortağı olmaması şartı bulunduğundan, şirketin işleyişine zarar vermemek ve ihalelere girebilmesini sağlamak olduğunu, müvekkilinin bu devir karşılığında o an için herhangi bir bedel almadığını, söz konusu şirketin 2011 yılına kadar çalışmaya devam ettiğini ve 18.03.2011 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile davalının 29 pay hissesini davadışı … .’ne devrettiğini, bu hisse devrine karşılık da adı geçen şirketten 290.000-TL aldığını, devrettiği 29 pay içerisinde müvekkilinin 2004 yılında kendisine bedelsiz olarak devrettiği 13 payın da bulunduğunu, davalının müvekkilinin banka hesabına 21.03.2011 tarihinde 63.600-TL havale yaptığını, esasen yapılması gereken ödemenin 13 paya karşılık gelen 130.000-TL olması gerekmekte olup hisse bedelinden 66.400-TL eksik ödeme yaptığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000-TL’nin davalıdan tahsiline, devir tarihinden itibaren reeskont faizine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, ileri sürülen iddiaları kabul etmediklerini, davacının paylarını müvekkiline 30.05.2004 tarihinde devrettiğini, dava tarihi olan 22.03.2016 itibarıyla 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu süre içinde zamanaşımını kesen herhangi bir sebebin gerçekleşmediğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı ile müvekkilinin 1995 yılından beri tanıştığını, davacının sözkonusu şirket ortaklığına da müvekkilinin ısrarı ve desteği ile girdiğini, şirketin kamuda hizmet hakkı kazanması üzerine, sermaye arttırılması, Devlet kuruluşlarına teminat gösterilmesi gibi konuların gündeme geldiğini, ancak davacının bu gereklilikleri yerine getirecek maddi imkana sahip olmaması nedeniyle hisselerini müvekkiline devrettiğini, davacının bu devir karşılığında o an için hiçbir bedel almadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili tarafından davacıya yapılmış olan 63.600-TL ödemenin ise devredilen hisselerle bir ilgisi bulunmadığını, daha önce taraflar arasındaki hizmet ve ticari ilişki nedeniyle yapılan bir ödeme olduğunu, bu ödemenin şirket hisse devir bedeline ait olduğunun davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI; Mahkemece, “….Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava dosyasında bulunan … Bankası Bornova Şubesi onaylı hesap özetinde, … Bankası …. müşteri numaralı …’a ait hesaba 23/11/2011 tarihinde ‘… gönderilen’ açıklamasıyla 63.600,00 TL havale yapıldığının anlaşıldığı, 21/03/2011 tarihinde yapıldığı anlaşılan bu havalenin, o dönemin 2 ortağı arasında yapılan bir para transferi olup, dava dışı şirketin kasasına giren veya çıkan bir tutar söz konusu olmadığından, bu işlemin … defterlerine kaydedilmesinin mümkün olmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğu, tarafların da söz konusu şirketin eski ortakları olmalarından dolayı ticari defter tutma zorunluluğu bulunmamakta olup ayrıca iki eski ortak arasında gerçekleşen bu para transferinin nedeninin dosya içerisindeki hesap özetinden anlaşılamamakta olduğu, dava dışı … tarafından davalıya 290.000,00 TL ödendiğine ilişkin herhangi bir belgenin de dava dosyasına sunulmadığı, 2004 yılında payların hangi bedelle davacı tarafından devredildiğinin ispat edilemediği ve davacının pay bedeline yönelik bakiye alacağını yazılı belge ile ispatlayamadığı anlaşıldığından, DAVANIN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Müvekkilinin 13 pay hissesini davalıya devrettiği ve davalının toplam hissesinin 29 paya çıktığının sabit olduğu, davalıya ait davadışı ….’de bulunan 29 hissenin tamamının dava dışı … ‘ne 18.03.2011 tarihinde devredilmiş olup bunun karşılığında da 18.03.2011 tarihinde davalı hesabına 274.050,00 TL ödeme yapıldığı, davalı tarafından 29 hisse bedeli tahsil edilince de 21.03.2021 tarihinde müvekkilinin hesabına 63.300,00 TL bedelin ödenmiş olduğu, müvekkili ile davalı arasında ticari başka bir ilişki bulunmadığından dolayı bu bedelin de hisse devri karşılığı olarak ödendiğinin sabit bulunduğu, bu bedellerin hisse devri karşılığı ödenmediğini iddia etmenin ticari hayatın olağan akışına uygun olmayıp aksini ispat yükünün davalıya düştüğü, ancak davalı tarafça bunun aksinin ispat edilemediği, mahkeme tarafından müvekkilinin devrettiği 13 pay hissesine karşılık gelen bedelin bilirkişi aracılığı ile hesaplattırılması gerekir iken ödenen bedellerin hisse devrine karşılık ödenmediği kanaati ile davanın reddedilmesinin usul, yasa ve ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, anonim ortaklıktaki hisse devri nedeniyle bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada daha önce verilen zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın, muvazaaya dayalı ve kısmi ödeme yapıldığı iddia edilen eldeki dava bakımından zamanaşımının sözkonusu olmadığı ve esasa dair inceleme yapılması gerektiği gerekçesiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD tarafından kaldırıldığı ve mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda işbu kararın verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacının iddiası; hisse devir bedeline ilişkin davalı tarafından kendisine gönderilen havalenin kısmi ödeme olduğu, davalının davadışı şirketten aldığı ödeme miktarına göre kendisine ödeme yapması gerektiği, bakiye alacağı olduğu yönündedir.
Dosya kapsamı incelendiğinde; taraflar arasında yazılı bir hisse devir sözleşmesi bulunmadığı, yalnızca 30.05.2004 tarihli hisse devrinin kabulüne dair yönetim kurulu kararının dosyada bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı ve davalı arasındaki hisse devir bedelinin ne olduğuna dair dosyada herhangi bir bilgi, belge ve anlaşma bulunmamaktadır. Davalının, 21.03.2011 tarihinde davacıya 63.600-TL havale yaptığı, açıklama kısmında yalnızca “… tarafından gönd” yazılı olduğu görülmektedir. Bilindiği üzere, havale aksi ispatlanmadığı sürece mevcut bir borcun tediyesi niteliğinde olup, dava konusu 21.03.2011 tarihli dekontta davalının davacıya yaptığı havalede de bir açıklama bulunmamaktadır. Davalı, taraflar arasındaki başka ticari ilişkiler nedeniyle sözkonusu ödemenin yapıldığını, hisse devir bedeline ilişkin bir dekont olmadığını, kaldı ki davacının 2004 yılında hissesini bedelsiz olarak devrettiği iddiasının da doğru olmadığını beyan etmektedir. Davacı ise, bu ödemenin borcun yalnızca bir kısmı olduğunu ileri sürmektedir.
Taraflar duruşmadaki beyanlarında davanın muvazaa şeklinde bir iddiaya dayalı olmadığını açıkça beyan etmiş olup, bu hususta taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, ancak dekonttaki ödemenin nedeni ve kısmi ödeme olup olmadığı, kısmi ödeme ise toplam ödemenin ne miktarda olması gerektiği yönünde uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı taraf, 21.03.2011 tarihli havalenin başka bir ticari ilişkiye ilişkin olduğunu ileri sürerek bu konuda ispat yükünü üzerine almış ise de, ödeme yapmasını gerektiren sair bir ticari ilişkiye dair belge sunmamıştır. Bu durumda ödemenin hisse devir bedeline ilişkin olmadığı hususunu ispat etmekle yükümlü olmakla birlikte, somut uyuşmazlıktaki asıl sorun davacının bakiye alacak miktarının olup olmadığı ve varsa ne miktarda olduğu hususundadır. Havalede kısmi ödemeye dair bir ifade bulunmadığından, bakiye alacağı olduğunun davacı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Bu nedenle sözkonusu havalenin hisse devir bedeliyle ilişkili olduğu kabul edildiğinde de, taraflar arasında davacının hisselerinin 2004 yılındaki devir bedeline dair yazılı bir anlaşma olmaması, davacının da alması gereken devir bedeline dair bir belge sunmaması karşısında, davalının hisseleri davacıdan devraldığı tarihten çok sonra 2011 yılında davadışı şirket ile yaptığı devir sözleşmesi uyarınca, davacının davadışı şirketin ödediği devir bedeli miktarı üzerinden bakiye alacağı olduğunu ileri sürmesi dosya kapsamına göre mümkün bulunmamaktadır. Nitekim, davacı, kendi hisselerinin devri aşamasında davalı ile ileride hisse devri sözkonusu olursa o tarihteki devir bedeli üzerinden bedel alacağına dair bir anlaşma da sunabilmiş değildir. Açıklanan nedenlerle, davacının dekonttaki ödemenin kısmi ödeme olduğunu ve bakiye hisse devir alacağı olduğunu ispatlayamaması nedeniyle davanın reddinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/900 Esas – 2021/496 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı yeterli olduğundan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/12/2021