Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1322 E. 2021/1155 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1322
KARAR NO : 2021/1155
KARAR TARİHİ: 17/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 03/08/2021 tarihli ara karar
NUMARASI : 2021/167 Esas
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 17/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/11/2021
Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 03/08/2021 ara karar tarihli, 2021/167 esas sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ikamet ettiği adreste yer alan bir pastanenin işleticisi olduğunu, müvekkil ve babası ile davalının bir gün oturdukları sırada müvekkilin babasına ait dükkanın satışı hususunda emlakçı tarafından arandıkları esnada davalının “ben size yardımcı olurum” diyerek konuya dahil olduğunu, o gün ayrıca müvekkilin annesi için tekerlekli sandalye aramakta olduğunu davalının bu konuya da ” benim …. isminde bir arkadaşım var belediye çalışanı o halleder” dediğini ve ismi geçen kişiyi aradığını ve o kişinin de tekerlekli sandalyeyi müvekkillerinin bulunduğu yere getirerek teslim ettiğini, davalının müvekkilin babasına ” dükkana gidelim bir bakalım ben emlakçı arkadaşımı çağırayım” dediğini ve dükkana gittikleri sırada …. ile karşılaştıklarını ve ….’ ın “bizim arkadaşlar sizin dükkanınıza talip” dediğini ve davalının bu duruma bozulduğunu, “ben satılık ilanı için pankart yaptırayım” diye müvekkilin babasına teklif ettiğini, …. ün arkadaşları olan …. ve kardeşi …. alacı diyerek müvekkilin babası ile görüşme sağlandığını ve dükkanın satışı konusunda 215.000,00 TL bedelle anlaşıldığını, ….’ ın ” ben parayı 2 aya toplayıp 200.000,00 TL verip tapuyu alayım amca sende 15.000,00 TL için beni 3 ay bekle ben ayrıca 10.000,00 TL kaparo vereyim” dediğini müvekkilin babasının kalan miktar için senet düzenlemeyi teklif ettiğini, ….’ ın kaparoyı davalıya bıraktığını, müvekkilinin nöbet çıkışı kaparoyı almaya gittiğinde davalının baban senet istiyormuş bu çocukta iki ay içinde dükkanı satmayacağınıza dair birşey istiyor bende öyle resmi olmayan bir senet var istersen mutabık kalmak adına sende bunu imzala dediğini, müvekkilinin de bunun üzerine 10.000,00 TL bedelli senede imza attığını ancak davalının daha sonra kötü niyetli olarak bu senedin üzerine “3” ve “üçyüz” ibaresinin eklendiğini, müvekkilinin senedin verilme nedeninden farklı olarak doldurulduğu davalının başlattığı icra takibi sonucunda haberdar olduğunu, Manisa C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu ve savcılık dosyasından alınan kriminal raporda söz konusu senedin üzerinde tahrifat yapıldığının tespit edildiğini bu nedenlerle dava sonuna kadar icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…21/06/2021 tarihli tensip zaptı gereği ihtiyati tedbir talebinin dava dilekçesinin ekinde bulunan deliller, Manisa C.Başsavcılığının 2020/17890 soruşturma sayılı dosyası, Manisa 3. İcra Müdürlüğünün 2020/6210 esas sayılı takip dosyası incelendi; HMK 209. maddesi gereğince “Adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar o senet herhangi bir işleme esas alınmaz” hükmü ile takibe konu senet hakkında sahtecilik iddiasında bulunulduğundan Manisa C.Başsavcılığının 2020/17890 sayılı soruşturma dosyasından 16/04/2021 tarihli kriminal uzman raporu nazara alındığında Manisa 3. İcra müdürlüğünün 2020/6210 esas sayılı takip dosyasında dava konusu senet, takibe konulduğu bu nedenle icra takibinin teminatsız olarak durdurulması için ihtiyati tedbir konulmasına…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir kararına davalı vekilinin itirazı üzerine 03/08/2021 tarihli ara kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve bu karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen icra takibinin teminatsız olarak durdurulması için ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin ara kararın kaldırılarak takibin devamına karar verilmesini, aksi takdirde alacağın yüzde on beşi oranında teminat gösterilmesi şartıyla icra dosyasındaki paranın tarafımıza ödenmemesine şeklinde karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; İİK m.72/3 maddesi uyarınca bonoya dayalı takipten sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Talep; ihtiyati tedbirin kaldırılması veya teminat alınmasına dair değiştirilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; icra takibinin 6100 sayılı HMK’ nın 209. maddesi uyarınca teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmiş olup, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davalının davacı aleyhine Manisa 3. İcra Müdürlüğünün 2020/6210 sayılı dosyasında 07/09/2020 tanzim tarihli, 25/10/2020 vadeli, 310.000,00 TL bedelli, keşidecisinin davacı ve lehdarının davalı olduğu bonoya istinaden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yaptığı, davacının ise eldeki menfi tespit davasını açtığı ve ihtiyati tedbir kararı talep ettiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, takip başladıktan sonra HMK’nın 209. maddesi uyarınca tedbiren takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Konuya ilişkin Yargıtay 12. H.D’nin 30.04.2018 tarihli 2016/31754 Esas ve 2018/3908 Karar sayılı kararında ” ….İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra Ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra Ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması (zorunlu dava arkadaşlığı) hallerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK’nun 209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra Ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK’nın 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nun 209. maddesi uygulanamaz. İmza itirazı, İİK’nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. Ancak icra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK 170/2).
Öte yandan sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene (yazıda sahtelik) dayanması halinde Dairemiz, İcra ve İflas Kanunu’nda bir düzenleme bulunmadığından HMK’nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine gidilerek, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK’nın 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşü benimsenmiştir.
Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir.
Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur….” görüşüne yer verilmiştir. Yargıtay 12.HD’nin 20.04.2015 tarih 2015/1965 Eesas – 2015/1028 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu durumda; İİK 72/3 maddesine göre; icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin koşulları İİK’nun 72’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında açıkça belirtilmiştir. Mahkemece, özel hüküm olması nedeniyle somut olayda uygulanması gereken İİK’nun m.72/3 hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, olayda uygulanma yeri bulunmayan HMK’nun 209’uncu maddesine dayalı olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (benzer nitelikte Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17/09/2013 tarihli ve 2013/9564 esas – 2013/13997 karar sayılı ilamı).
Bu açıklamalara göre; ilk derece mahkemesince HMK’ nın 209. maddesine göre takibin teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesinin isabetli olmadığı anlaşılmakla, ancak çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince davacının talebinin İİK’ nın 72/3 maddesi uyarınca değerlendirilmesi neticesinde ihtiyati tedbir şartları oluştuğundan % 15 teminat karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı vermek gerekmiştir.
Bu nedenlerle; yerel mahkemenin kararının davalı lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce ihtiyati tedbir talebi hakkında HMK’nun 353/1-b-2 madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)İhtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-)Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 03/08/2021 tarihli ve 2021/167 esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA, HMK’ nın 353. maddesi gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
3-a)Davalı vekilinin itirazının KABULÜNE; davacının İİKnun 72-(3) maddesine dayalı İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ İLE; takdir olunan alacağın (314.335,79 TL) %15’i olan 47.150,36 TL nakit ya da teminat mektubu davacı/borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edildiğinde; Manisa 3. İcra Müdürlüğünün 2020/6210 esas sayılı dosyasında İİKnun 72-(3) maddesi gereğince icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin dava sonuna kadar TEDBİREN DURDURULMASINA,
b-Takdir edilen teminat tutarı yatırıldığında mahkemesince tedbir kararının infazı için Manisa 3. İcra Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına,
4-)İstinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına;
5-)İstinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
6-)İhtiyati tedbir talebi dava içinde yapıldığından, AAÜT hükümleri uyarınca taraflar yararına avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
7-)Davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
8-)Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
9-)Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 17/11/2021