Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1259 E. 2021/1027 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1259
KARAR NO : 2021/1027
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2020/358 Esas ve 2021/573 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/10/2021
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/06/2021 tarihli, 2020/358 esas ve 2021/573 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekilinin verdiği dava dilekçesinde özetle; 04.09.2018 tarihinde …’a ait onun sevk ve idaresindeki … plakalı aracın …’e ait ve …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın Tokat ili, Merkez ilçesi, Vali Zekal Caddesi, Gümüşdiş Bulvarı, Yonca Yaprağı kavşağı üzerinde meydana geldiğini, müvekkili trafik kurallarına uygun bir şekilde kendi şeridinde ilerlerken, kırmızı ışığın yanması üzerine durduğunu ve fakat arkasında seyreden sigortalı araç sürücüsü takip mesafesini ayarlayamayarak V müvekkil aracına arkadan çarptığını, sigortalı araç sürücüsünün müvekkili aracına çarpmasının etkisiyle müvekkil aracının da çarpma ivmesiyle önünde durmakta olan … plakalı araca çarptığını, böylece müvekkili aracının ön ve arka kısımlarının hasar aldığını, kazanın oluş şekli ve Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından tutulan kaza tespit tutanağı nazara alındığında, … plakalı araç sürücüsünün işbu kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğu hususu izahtan vareste olduğunu, nitekim Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından tutulan kaza tespit tutanağında “bu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü … KTK (2918 sayılı) 57/1-a (kavşaklara yaklaşırken kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamamak) maddesini ihlal ettiği, diğer araç sürücüleri (… ve …) kusurlarının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.” İfadelerine yer verilerek, müvekkilin işbu kazanın oluşumunda kusursuz, sigortalı araç sürücüsünün ise asli ve tam kusurlu olduğu tespit edildiğini, Karayolları Trafik Kanunu 56/1-c hükmüne göre sürücüler “önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorunda olduklarını, yine aynı kanunun 84/1-d hükmü ile “arkadan çarpma” trafikte asli kusurlu hallerden sayıldığını, sigortalı araç sürücüsünün araçta meydana gelen hasara tam kusuru ile sebebiyet vermiş olup sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusuru ile sebebiyet verdiği zarardan sorumlu olduğunu, 2 no.’lu davalı sigorta şirketinin 10.05.2018-10.05.2019 tarihleri arasında geçerli olan ZMMS poliçesi nedeniyle sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusuru ile neden olduğu maddi hasardan sorumlu olduğu hususu izahtan vareste olduğunu, husumetin, 1 nolu davalıya araç sahibi ve işleteni sıfatıyla ve 2 nolu davalıya kazaya sebep olan … plakalı aracın ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi sıfatıyla yöneltildiğini, 2 numaralı davalının 10.05.2018 – 10.05.2019 tarihleri arasında geçerli olan “Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası” ile riski üstlenmesi ve sigorta riskinin gerçekleşmesi nedeni ile maddi zarardan sigorta teminatları dâhilinde sorumlu olduğunu, 2 no’lu davalı açısından “zarar ve sigorta” arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğunu, 1 no’lu davalının ise hem kusur sorumluluğu ilkelerine göre hem de araç işletenin kusursuz sorumluluğuna göre zararın tamamından sorumlu olduğunu, belirterek; fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla haklı davanın kabulü ile; müvekkili aracının kaza sebebiyle total pert olması sebebi ile 11.300,00 EUR maddi tazminatın 1 nolu davalı bakımından kaza tarihi olan 04.09.2018’den, 2 nolu davalı sigorta şirketinden (kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limitinin temerrüt tarihindeki karşılığı ile sınırlı olarak) ise temerrüt tarihi olan 25.06.2020 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin maliyet tahmin rapor ücreti olarak ödediği 100,00EUR’nun fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak yargılama giderlerine dâhil edilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kanuni vekâlet ücretinin KDV hariç olarak hükmedilerek yargılama giderleri ile birlikte davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafından müvekkiline karşı açılmış davayı kabul etmediklerini, öncelikle mahkememizin yetkisine itirazlarının bulunduğunu, müvekkiline karşı açılmış olan iş bu davada yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgahı veya kazanın meydana geldiği yer mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin ikametgahının … ili … ilçesi … kasabası olduğunu, kazanın meydana geldiği yerin ise Tokat ili Merkez ilçesi olduğunu, bu sebeple yetkili mahkemenin Tokat adliyesi Asliye Ticaret mahkemeleri veya Almus Adliyesi asliye Ticaret mahkemeleri olduğunu, davacının dilekçesinde belirtilen zarar miktarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, zira kaza sonrası davacıya ait araçtaki hasar’a bakıldığında bu nevi miktarda zararın olmasının düşünülemez olduğunu, ayrıca kazanın 04.09.2018 tarihinde olduğunu, davacının zarar tespitinin ise 24.03.2020 tarihinde yapıldığını, davacı tarafından yapılan zarar tespitinin Yurt dışında yapılmış olup Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yapılmadığını, bu sebeple bu araç ile ilgili yapılmış olan zarar tespitinin kabul edilmesi mümkün olmadığını, fotoğraflarda görüldüğü gibi davacıya ait aracın arka kısmındaki hafif hasar için belirtilen miktarda bir zararın tespitinin hayatın olağan akışına ters olduğunu, belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, maddi zararın kişinin mal varlığındaki azalmayı ve eksilmeyi ifade ettiğini, tazminat talebinde bulunabilmek için ise mal varlığındaki azalmanın mal sahibinin rızası dışında meydana geldiğini, huzurdaki davanın … plakalı araçta meydan gelen maddi zararın tazminine ilişkin olup araç malikinin davacı değil … olduğunu, dolayısıyla mal varlığında eksilme meydan gelen ve haksız fiil sorumluluğu kapsamında tazminat talebi için dava açmaya ehliyeti bulunan kişi araç maliki olduğunu, dolayısıyla araç maliki olmayan, yalnızca sürücü konumunda bulunan davacı …’ın işbu davayı açma ehliyeti bulunmadığını, mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerektiğini, bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğini, davanın sıfat yokluğundan (husumetten) reddedileceğini, söz konusu davada, davacının zarar gören konumunda bulunmadığından davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…Davalı sigorta şirketi mahkememize sunmuş olduğu beyanında davacının araç sürücüsü olduğu, araç maliki olmadığı bu nedenle aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de araç sürücüsünün zilyet olmuş olması ve zilyetin malike karşı aracı aldığı gibi teslim etme yükümlülüğü bulunduğundan işbu davada aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, dosya içerisinde yer alan ekspertiz raporu ile Adli Tıp Kurumu raporundaki hesaplamalar dikkate alınarak davanın kabulüne…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin hatalı adli tıp kurumu raporu doğrultusunda nerede ise aracın değerinin tamamı üzerinden müvekkil ve diğer davalı şirketin sorumluluğunun varlığına karar verildiğini, bu yöndeki tespitin hatalı olduğunu, davacının kullandığı araç hafif denilebilecek şekilde hasar gördüğünü, dosya içinde mevcut dava konusu araca ait fotoğraflarda aracın arka bagajında hafif bir içe geçme olduğunu, bu nebze hafif bir arza gören aracın pert sayılacak derecede hasar tazminatı tespit edilmesinin yanlış olduğunu, zarar miktarının teknik bilirkişi tarafından araç bizzat görülerek yapılmasının gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. istinaf dilekçesinde özetle; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, oluşturulan hasar dosyasında davacının aracının incelenmek ve ekspertiz çalışması yapılmak istenildiği ancak davacının aracını yurtdışına götürdüğünden inceleme yapılamadığını, ayrıca … plakalı aracın hasara ilişkin tescil kaydının bulunduğu ülkede bulunan sigorta şirketinden tazminat alıp almadığı araştırılmasının gerektiğini, sebepsiz zenginleşmeye mahal verilmemesi adına gerekli araştırma yapılmadan esas hakkında karar verilmemesi adına bir inceleme yapılmadığını ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmişti.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; trafik kazasına dayalı hasar bedelinin tahsili talebi ile açılan tazminat davasıdır.
Somut olayda; davalı sigorta şirketinin istinafa konu olayda poliçe teminat limitinin 36.000,00 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu poliçe teminat limiti üzerinden alınması gereken peşin istinaf karar harcının 614,79 TL olduğu, ancak istinaf karar harcının ise 97,70 TL olarak yatırıldığı görülmüştür. HMK m.344; “İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
” anılı madde hükmünce harç eksikliklerinin tamamlatılmak üzere dosyanın mahalli mahkemesine geri çevrilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilince eksik istinaf karar harcı (614,79 – 97,70 =) 517,09 TL tamamlatıldıktan sonra dairemize gönderilmesi için dosyanın mahalli mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE; yapılan ön inceleme neticesinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 21/10/2021