Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1216 E. 2021/1142 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1216
KARAR NO : 2021/1142
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2021
NUMARASI : 2020/767 Esas ve 2021/504 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/11/2021
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/06/2021 tarihli, 2020/767 esas ve 2021/504 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun,davalı …’dan keşide ettiği T. … Bankası … … Şubesinden ödenmek üzere keşide edilen 17/05/2015 tarihli 7.150.000-TL bedelli ve 17/12/2015 tarihli 9.000.000-TL bedelli çekler nedeniyle alacaklı olduğunu, 17/05/2015 tarihli 7.150.000-TL bedelli çekin ödenmediğinden karşılıksız işlemi yaptırılarak İzmir 8 İcra Dairesi’nin 2015/7726 esas sayılı icra takibine konu edildiğini, bu aşamada taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucunda müvekkili … ile davalıların anlaştığını taraflar arasında 02/09/2015 tarihli adi işletmeler ortaklar protokolü başlıklı sözleşmenin imzalandığını, bu protokol ile davacının muaccel hale gelmiş bir kısmı icra takibine konu edilmiş 16.500.000-TL alacağına karşılık davalı tarafından işletme ortaklığının taahhüt edildiğini, müvekkilinin alacağının davalının sahip olduğu şirket tarafından gelir, kira bedeli, intifa hakkı paylaşımı vs ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalıların protokolde yazılı koşulların hiçbirini yerine getirmediğini, protokole aykırı davranış içerisine girdiğini, sözleşme ile bir ticari işletmeye ortaklık ve elde edilen kazancın ifa yerini tutan edim ile borcun ödenmesinin amaçlandığını, sözleşme hükümlerine göre borçlar kanunu 133/1 anlamında mevcut bir borcun yenilenmesi iradesini taşımadığının açık olduğunu ileri sürerek, 02/09/2015 tarihli adi işletmeler ortaklık protokolüne aykırı davranış nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 7.150.000,00 -TL alacaklarının 17/05/2015 tarihinden itibaren avans faiziyle, 9.000.000,00 – TL alacaklarının 17/12/2015 tarihinden itibaren avans faiziyle olmak üzere 16.150.000,00 – TL alacaklarının davalılardan müteselsilen tahsiline, aynı protokol gereği kendileri tarafından davalılar için teminat olarak verilen taşınmazlardaki ipoteklerin kaldırılması bu mümkün olmazsa bedellerinin bloke edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; 02/09/2015 tarihli protokolün taraflarından feshedilmediği, bu davanın açılması nedeniyle davacı tarafından feshedildiği, protokolün halen yürürlükte olduğu, bu nedenle davanın açılmasının da mümkün olmadığı, davacının öncelikle 02/09/2015 tarihli protokolü feshedip bu davayı açması gerektiği, talebe ve protokole konu çeklerin müvekkilinin kasasından boş olarak alınıp davacı tarafından doldurulduğunu, çekteki imzanın dışında diğer yazıların müvekkiline ait olmadığını, davacı tarafından çekin icraya konulmasından sonra banka hesabına haciz konulduğunu, bankanın kredileri muaccel kılma uyarısı üzerine 02/09/2015 tarihli protokolü imzalamak zorunda kaldıklarını, müvekkilinin protokol hükümlerine uyduğunu ancak davacının uymadığını, müvekkilinin borçlu değil bilakis alacaklı olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…Davayı görmeye İzmir Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olup, mahkememiz görevli olmadığından, davanın HMK 114/1-c 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine,…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; görevsizlik kararının istinaf edilmesinin yerinde olmadığını, davayı uzatmaya matuf olduğunu, mahkemenin tedbir talebinin reddi kararının yerinde olmadığını ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalılar istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; adi ortaklık sözleşmesine istinaden davacının koyduğu payının tazmini istemi ile açılan alacak davasıdır.
Mahkemece; davayı görmeye İzmir Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle davanın HMK 114/1-c 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, dava konusu değerlendirildiğinde davalının sahip olduğu gayrimenkulün aynının bu davanın konusu olmadığı gibi adi ortaklığa sermaye olarak konulmuş da olmadığı, davanın mevcut hali ile bir miktar para alacağına ilişkin olduğu dikkate alınarak ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş olup, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-Davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi neticesinde;
Davacı vekilinin istinaf talebi ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararı ile ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karara yöneliktir.
6100 sayılı HMK.103/1-a maddesi gereğince ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve delillerin tespiti geçici hukuki koruma talepleri ve bunlara karşı yapılacak itirazlar ve diğer başvurular hakkında karar verilmesi işlemleri adli tatilde görülecek dava ve işler arasında sayılmıştır.
İstinaf süresi, HMK.345.madde gereğince 2 hafta olup 07/09/2021 tarihi itibariyle yapılan istinaf başvurusu süresinde değildir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir talebinin reddini de içeren gerekçeli kararın davacı vekiline 14/07/2021 tarihinde tebliğ edildiği, istinaf süresinin 2 hafta olduğu, istinaf başvurusunun ise 07/09/2021 tarihinde yapıldığı, HMK 103/1 gereği ihtiyati tedbirin adli tatilde görülecek işlerden olduğu, adli tatile tabi olmadığı, bu sebeple HMK’nın 104. maddesine göre sürelerin adli tatil sonrasına uzamayacağı anlaşılmakla, süresinde yapılmayan davacının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi neticesinde;
Bilindiği üzere, adi ortaklık; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK. 620/1 md.). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 24.12.2020 tarihinde açılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce re’sen incelenir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın davacının taraflar arasında düzenlenen 02/09/2015 tarihli Adi İşletmeler Ortaklık Protokolü uyarınca ödemiş olduğu payın iadesi istemine ilişkin bulunduğu, davacının tacir kaydının bulunmadığı, davacının salt … AŞ’nin yönetim kurulu başkanı olmasının kendisine tacir sıfatını kazandırmayacağı, adi ortaklığın 6098 sayılı TBK’ da düzenlendiği, bu nedenlerle davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, mahkemece verilen görevsizlik kararında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır. (benzer nitelikte Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 18/09/2018 tarihli 2016/18805 esas – 2018/8661 karar sayılı ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04/06/2020 tarihli 2020/1409 esas – 2020/1604 karar sayılı ilamları).
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde yapılmadığından usulden; davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/06/2021 tarihli, 2020/767 esas ve 2021/504 karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’ nın 346/1 ve 352/1-c maddesi uyarınca süresinde yapılmadığından USULDEN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/06/2021 tarihli, 2020/767 esas ve 2021/504 karar sayılı kararına karşı istinaf başvuru sebeplerinin yukarıda açıklanan nedenlerle HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3-Davacının yatırmış olduğu 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 221,40 TL harcın üzerinde bırakılmasına,
4-Davalıların yatırmış olduğu 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 221,40 TL harcın üzerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yaptıkları istinaf masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran ilgilisine iadesine,
7-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
9-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, kararın tebliğinden itibaren HMK 362/1-c-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021