Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1204 E. 2021/970 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1204
KARAR NO : 2021/970
KARAR TARİHİ: 13/10/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2021
NUMARASI : 2020/163 Esas ve 2021/333 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/10/2021

İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/06/2021 tarihli, 2020/163 esas ve 2021/333 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan ön incelemesi sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: … Şirketinin …’nce üretilen mamüllerin İzmir ‘de toptan satıcılığını yapan bir anonim şirket olduğunu, davlıların bu Anonim Şirketin yöneticileri ve denetçileri olduğunu, davacı … nın ise bu şirketin %6 paylık küçük ortağı olduğunu, vakfın kuruluş aşamasında ve şirketin bedelli sermaye artış kararları sayesinde … ‘ye 368.656,69-TL öz sermaye verdiğini, … ‘nın uzun yıllar Tekel Mamüllerini İzmir ‘de toptan satıcılığını yaptığını, şirketin tekelin özelleştirme aşamasında faaliyet aralığının daralacağı düşüncesi ile yönetimde etkin ortaklıklarca içi boşaltılarak iflasın eşiğine getirildiğini, şirketin iş ve işlemleri ile ilgili vakfa hiçbir bilgi verilmediğini, bilgi verilmesi için yapılan uyarıların karşılıksız kaldığını, Başbakanlık Sermaye Piyasası Kuruluna 23/09/2008 tarihinde yazı yazılarak anılan şirkette 2008 yılı içinde yapıldığı söylenen hisse alım satımında manipülasyon yapıldığına dair duyumlar alındığının bildirildiğini, 12/11/2008 tarihli cevapta inceleme yapıldığını, mevzuata aykırı bir durum tespiti halinde gerekli işlemlerin yapılacağı ve sonucun SPK haftalık bülteni ile kamuoyuna duyurulacağının bildirildiğini, 30/05/2009 ve 04/07/2009 tarilerinde yapılan genel kurulda şirketin bilançosunun kabulüne ve denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin genel kurul gündeminin 3. Ve 4.maddelerinin ibrazına taraflarınca red oyu kullanıldığını ve genel kurul kararının iptali için İzmir 9. A.T.M’nin (2009/531 Eski ) 2012/48 Esasıyla dava açıldığını, SPK’nun 15/05/2014 tarihinde yayınladığı 2014/14 sayılı bültende hisse alım satımında yapılan usulsüz işlemler yüzünden şirketin zarara uğratıldığı tespitine varıldığını ve TCK’nun 37 ve 155.maddeleri gereğince suç duyurusunda bulunulma kararı alındığını, ayrıca … ‘nin bağlı ortaklıklarında meydana gelen zararın giderilmesini teminen söz konusu işlemlere taraf olan ve bu işlemler neticesinde menfaat elde eden kişiler nezdinde anılan zarar tutarlarının takip ve tahsil edilmesi için gerekli tedbirlerin alınması karar alındığını, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin bu fiillerinin suç teşkil ettiği için haklarında suç duyurusu yapılacağını, davalıların bu fiillerin özel hukuk alanında haksız fiil teşkil ettiğini, ortak sayısının çokluğu sebebiyle işlerin düzelmesini bizzat yapmalarına imkan bulunmayan hallerde ortağın sınırlı sorumluluğunun söz konusu olduğunu, şirketin idaresi ve geleceği üzerinde sınırsız yetkilere sahip olan ortakların sorumluluklarının da sınırsız olduğunu, TTK’nun 369.maddesinin yönetim kurulu üyeleri ve yönetimde görevli 3.kişiler görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeni ile yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetme yükümlülüğü altındadır hükmünü içerdiğini, … ‘nin yönetim ve denetim kurulu üyelerinin uygunsuz hisse alımları ve şirketi kötü yönetmelerinden dolayı davacı vakfın şirket ortağı olarak koyduğu 368.656,96-TL öz sermayesini kaybettiğini bildirerek 368.656,96-TL öz sermaye zararının 30/05/2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın ticari dava mahiyetinde olduğunu, dava dilekçesinde belirtilmiş hususların gerçek dışı olduğunu, şirketin kurulduğu 1998 yılından 20/02/2001 tarihine kadar davacının … ‘nin yönetim kurulunda bir üye ile temsil edildiğini, bu sürede davacıyı yönetim kurulu üyesi olarak … ‘de …’ü temsil ettiğini, davacının …
‘nin bütün faaliyetleri hakkındaki kararlara katılıp bilgi sahibi olduğunu, hiçbir karara muhalefet etmediğini, bu yıllara ait genel kurullara katıldığını, muhalefet şerhi koymadığını, 2001 yılı sonrasında da şirket faaliyetlerinin davacıların bilgisi dahilinde olmaya devam ettiğini, şirketin bütün faaliyetlerinden ve durumundan ayrıntılı bilgi sahibi olduğunu, haksız fiil oluşturan hiçbir işlem yapmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle : davacının yöneltmiş olduğu suçlamaların dayanaksız haksız ve yersiz olduğunu, … ‘de yönetim kurulu üyeliğine 15/06/2009 tarihinde başlayıp 19/08/2009 tarihinde istifa ederek görevden ayrıldığını, görev yaptığı dönede şirketin mali durumunu etkileyecek herhangi bir karar alınmadığını, dava dilekçesinde belirtilen hususların herhangi birisiyle bağı olmadığını, şirketten istifa ederek ayrıldıktan sonra başka kişilerin seçilerek göreve devam ettiklerini, şirketin organsız kalmadığını bildirmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanı içerisinde olmadığını, … ‘de yönetim kurulu üyeliğine 18/05/2007 tarihinde başlayıp 19/03/2009 tarihinde ayrıldığını, görev yaptığı süre içerisinde davacının iddialarına konu olabilecek şekilde hiçbir karar alınmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davada 2 ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, müvekkilinin 15/06/2009 tarihinde şirket yönetiminde görev almaya başladığını, müvekkilinin dava konusu genel kurulda henüz yönetim kurulu üyesi bile seçilmediğini, genel kuruldan sonra göreve başladığını, bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla şirketin kurulduğu tarihten 20/02/82001 tarihine kadar davacının şirketin bütün faaliyetlerinden haberdar olduğu gibi şirketin yönetiminde bulunarak şirket faaliyetleri hakkında bizzat karar verdiğini, yatırım ve finansman bakımından politikalarını kendisinin de belirlediğini, 2001 yılı sonrasında da şirket faaliyetlerini davacının bilgisi dahilinde olmaya devam ettiğini, şirket ortağının sermaye yapı ile şirketin faaliyetleri sonucunda elde edeceği kara ve zarara ortak olduğunu, TTK hükümlerine göre sermaye payının ortak tarafından geriye istenilmesinin köz konusu olmadığını, talebin yasal dayanağının olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, …, …, …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davada davacı yönünden TTK 560. maddesinde yer alan 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak müvekkili davalıların görev süresi içerisinde yasalara uygun olarak özen ve titizlikle yaptıklarını davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla …, … ve …’nin yönetim kurulu üyesi oldukları tarihler dikkate alındığında dava konusu genel kurulda 2008 yılına ait faaliyetlerin görüşüldüğü bilindiğine göre kendilerinin görev almadıkları, hiçbir bilgi sahibi olmadıkları ve kendileri ile alakalı olmayan bir dönemin faaliyetlerinden sorumlu tutulmalarının haksız olduğunu, davacı şirketin 20/02/2001 tarihine kadar … ‘nin yönetim kurulunda bir üye ile temsil edildiğini, 2001 yılından sonra da şirket faaliyetlerinin davacının bilgisi dahilinde devam ettiğini, dava dilekçesinin 5.maddesinde belirtilen SPK kararlarının şirketin hisse alım ve gelirleri ile ilgili tespitten öteye gitmeyen bağlayıcı kararlar olduğunu, müvekkilleri adına alınan kurul kararlarının iptali ve yürütmenin durdurulması için iptal davaları açıldığını, ayrıca müvekkilleri hakkında suç duyurusunda bulunulması ve bu suç duyurusu sonucunun beklenmeden şirketlerin uğradığı zararların tazmininin istenilmesinin Anayasaya aykırı olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; iddiaların tamamının yersiz haksız ve hukuksuz olduğunu, … ‘de denetçilik görevini 30/05/2009 tarihinde yapılan genel kurul kararıyla 2009 hesap dönemi için seçildiğini, söz konusu şirkette 2008 yılı öncesinde herhangi bir görevinin bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; iddiaların haksız ve hukuksuz olduğunu, … ‘de yönetim kurulu üyeliğine 06/01/2009 tarihinde atandığını ve 11/02/2009 tarihinde istifa ederek ayrıldığını, görevde kalış süresinde şirkette sadece usule ilişkin alınmış iki kararda imzasının bulunduğunu, davacının iddia ettiği konular hakkında herhangi bir ilgi ve bilgisinin bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…Somut olayda davacı tarafça davalıların dava dışı … ‘de yönetim ve denetim kurulu olarak görevde bulundukları dönemde uygunsuz hisse alım satımları ve şirketin kötü yönetilmesinden dolayı davacının şirket ortağı olarak koyduğu 368.656,96-TL’lık öz sermayesini kaybettiğini bildirerek 368.656,96-TL öz sermaye zararının davalılardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tahsiline karar verilmesi istemiyle iş bu davanın açıldığı, bir kısım davalıların zaman aşımı definde bulundukları, uzamış ceza zamanaşımı süresine göre zamanaşımı definin yerinde olmadığı, davacı tarafın dava dışı şirketin ortaklarından olduğu, ortaklar tarafından taahhüt edilen sermaye ödenmekle ve şirketin tüzel kişilik kazanmasıyla sermaye üzerindeki tasarruf yetkisinin şirkete ait olacağı, davaya konu edilen öz sermaye zararının … yönünden doğrudan, davacı taraf yönünden ise dolaylı zarar olduğu, 6102 sayılı TTK 555/1 maddesi kapsamında davaya konu tazminatın davacı tarafa ödenmesine yönelik olarak açılamayacağı, ancak şirkete ödenmesi talebi ile açılabileceği nazara alındığında davanın husumet nedeniyle reddi gerektiği, davacı vekilinin davalı müteveffa … mirasçısı … hakkındaki davadan feragat ettiği, mirasçılar … ve … yönünden ise ihtaratlı tebligata rağmen yurt dışı tebligata ilişkin gerekli harçların depo edilmediği belirlenerek müteveffa … mirasçısı … hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, mirasçılar … ve … hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Şirketin hileli olarak iflas ettirildiği SPK’nın 15.05.2014 tarih 2014/14 sayılı Bültende ifade edilen tespitlerle kesin hale geldiğini, hileli iflas sonucu oluşan zararımızın sulhen tahsili için yapılan girişimler sonuçsuz kaldığını ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dosyanın yapılan incelenmesinde; davalı … mirasçıları dahili davalılar …, … ve …’a gerekçeli karar ve istinaf başvuru dilekçesinin tebliğ edildiğine ilişkin dosyada ve UYAP sisteminde herhangi bir kayıt ve tebliğ belgesi bulunmadığı anlaşılmakla; varsa ilgili tebliğ belgelerinin dosyaya eklenmesi, yoksa adı geçen bu davalılara istinaf başvuru dilekçesi ve gerekçeli kararın tebliği sağlanarak istinafa cevap süresi ve istinaf süresinin beklenilerek dosyanın yeniden Dairemize gönderilmesi için mahal mahkemesine geri çevrilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Yukarıda açıklanan tebligat işlemleri yapıldıktan sonra dosyanın dairemize gönderilmesi için mahal mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE; yapılan ön inceleme neticesinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 13/10/2021