Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1064 E. 2021/1127 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1064
KARAR NO : 2021/1127

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/09/2020
NUMARASI : 2020/444 Esas, 2020/277 Karar
DAVA :Konkordato da Çekişmeli Alacağın Tespiti ve Tahsili İstemli (İİK’nun 308(b) Maddesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/11/2021

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/09/2020 tarihli, 2020/444 Esas ve 2020/277 karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın … Organize Sanayi Bölgesi Şubesi ile davalı … A.Ş arasında imzalanan kredi sözleşmelerine istinaden adı geçen firmaya kredi kullandırıldığını, firmanın kredi borçlarını ödememesi üzerine ihtarname ve eki hesap özeti keşide edildiğini, ihtarnamenin tebliğine rağmen davalı tarafından ödeme yapılmadığını, davalı tarafından İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1385 esas sayılı dosyası üzerinden açılan konkordato davasında 28.02.2019 tarihinde kesin mühlet verildiğini, İİK’nun 299.maddesi uyarınca kesin mühlet tarihi itibariyle müvekkilinin 1.781.751,44 TL nakit ve 94.000 TL gayrinakit olmak üzere toplam 1.875.751,44 TL alacağı olduğunun bildirildiği ancak davalı tarafından alacağın 1.516.969,60 TL kısmının kabul edildiğini, Mahkemece de alacağın konkordato projesine 1.516.969,60 TL’lik bölümünün esas alınarak 02.07.2020 tarihli karar ile konkordatonun tasdikine ve müvekkili bankanın alacağının 358.781,84 TL bölümünün çekişmeli alacak olarak tespitine karar verildiğini, konkordato tasdik kararının 16.07.2020 tarihinde Basın İlan Kurumu ilan portalında yayımlandığını, 24.08.2020 tarihinde yapılan arabuluculuk toplantısı neticesinde anlaşma sağlanamadığını, İİK’nun 308(b) maddesi uyarınca yasal süre içinde çekişmeli alacak için dava açma zorunluluğunun doğduğunu, İİK’nun 294(3) maddesi uyarınca kesin mühlet tarihine kadar adî alacaklara faiz işletilmesi gerekmesine rağmen faiz işletilmemiş olmasının açıkça hatalı olduğunu, alacak bildiriminin sözleşme hükümlerine uygun olarak yapıldığını, Yargıtay kararları doğrultusunda faiz hesabı yapılarak alacağın belirlenmesi gerektiğini, diğer yandan Mahkemece konkordato projesine esas alacak tespit edilirken, kesin mühlet tarihi itibariyle banka çek sorumluluk bedellerinden kaynaklı 94.000 TL tutarındaki gayrinakit riskin de hesaba katılmadığını, kredi hesaplarının kat’ı sonrasında gayrinakit riski oluşturan çeklerden bir kısmının banka sorumluluk bedellerinin tazmin edilmiş olup, söz konusu gayrinakit risklerin nakde dönüşmüş olması sebebiyle tazmin olunan banka çek sorumluluk tutarlarının da asıl alacağa eklenmesi ve buna göre kesin mühlet tarihi itibariyle müvekkili bankanın alacağının tespit edilmesi gerektiğini, hesap kat’ı sonrasında tazmin edilen her biri 1.600 TL tutarında olan 8 adet çek sorumluluk bedelinin konkordato projesinde hesaba katılmadığı bildirmiş müvekkili bankanın davalıdan alacağı olan ve konkordato projesine dahil edilmeyip mahkeme tarafından çekişmeli olarak tespit edilen 358.781,84 TL ‘nin davalıdan tahsiline veya tasdik edilen konkordato projesine göre oluşturulan ödeme planına dahil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmediğinden davalı cevap dilekçesi sunamamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, İlk derece mahkemesince tensiben, davanın İİK’nun 308(b) maddesinden kaynaklanan çekişmeli alacağın tespiti ve tahsili istemli davası olduğu, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ile Hakimler ve Savcılar Kurulu kararı nedeniyle mahkemenin bu nitelikteki davada görevsiz olup, görevli mahkemelerin İzmir 1, 2 ve 3 nolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu göz önünde tutularak, dava ile ilgili usulden ya da esastan karar verme yetkisinin anılan mahkemelere ait olup mahkememizin uyuşmazlığın çözümünde görevli olmadığı, görevin dava şartlarından olup HMK nun 115 (1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle dosyanın görevli ihtisas mahkemeleri olan 1, 2 ve 3 nolu Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca istinaf yoluna başvurulmaması nedeniyle 10/12/2020 tarihinde kesinleşmiş, HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca taraflarca dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmadığı, HMK’nun 20. maddesi hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılmasına, yargılama giderlerinden davacı tarafın sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLER SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İİK md. geçici 14/2 fıkrasında yer alan Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun iflâs ve konkordato konusunda uzman asliye ticaret mahkemesini belirleyeceği yönündeki hükme istinaden Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesi’nin 03.04.2018 tarih ve 538 sayılı kararı ile adî konkordatodan kaynaklanan talepler (İcra ve İflâs Kanunu 285 ilâ 308/h maddeleri) hususundan kaynaklanan davalarda üçten fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde ise 1, 2 ve 3 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin ihtisas mahkemesi olarak belirlenmesine, işbu kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren açılacak davaların ise anılan mahkemelere tevzi edilmesine karar verildiğini, Anayasa’nın 142. maddesinde mahkemelerin görev ve yetkilerinin kanunla düzenleneceğinin belirtildiğini, İİK md. 308/b’de düzenlenen konkordato davasından kaynaklı çekişmeli alacağın tahsili istemli olarak açılacak davalar açısından yasa ile özel bir görev kuralı getirilmediğini, dolayısıyla işbu dava açısından genel hükümler geçerli olup, ticaret mahkemelerinin görevli olduğunun tartışmasız bulunduğunu, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelerin göreve ilişkin olmayıp, asliye ticaret mahkemeleri arasındaki iç ilişki niteliğindeki işbölümüne ilişkin düzenlemeler olduğunu, yasal süresi içerisinde çekişmeli hale gelen alacakları için yasalarla belirlenmiş olan görevli ve yetkili mahkemede dava ikame edildiğini, sonrasında ise göreve değil asliye ticaret mahkemelerinin işölümüne ve iç ilişkisine ilişkin bir konuda dosyanın re’sen gönderilmesine karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verildiğini, bu nedenle Mahkemenin kararı şeklen bir görevsizlik kararı gibi görünse de, hukukî anlamda bir görevsizlik kararı olarak kabul edilemeyeceğinden, somut olayda HMK md. 20’nin uygulanması ve taraflarınca dosya gönderilmesinin talep edilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin mümkün olmadığını, diğer yandan, her ne kadar konkordato davası ile bağlantılı bulunsa da, işbu davanın kredi sözleşmelerinden kaynaklı bir genel alacak davası niteliğinde olup, yukarıda belirtilen HSK kararı ile belirlenen ihtisas mahkemelerince bakılacağına ilişkin bir kural da olmadığını, iş bu davanın taraflarınca UYAP üzerinden görevli ve yetkili mahkemede açılmış olup, UYAP sistemince dosya yerel Mahkeme’ye tevzi edildiğini, bu anlamda bir an için somut olaydaki davaya İzmir 1, 2 ve 3 no.lu Asliye Ticaret Mahkemeleri’nce bakılacağı düşünülse dahi, UYAP sistemi nin bu kurala göre inşa edilmediğini, taraflarından kaynaklanmayan, sistemsel bir zaaftan dolayı dosyanın Mahkeme’ye tevzi edilmesinin ve devamındaki işlem ve kararların yasal sonuçlarının taraflarına yüklenmesinin gerek Anayasa ile korunan hak arama hürriyeti ve kanunî hakim güvencesi gerekse hakkaniyet çerçevesinde mümkün olmadığını, yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini bildirerek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun (7101 sayılı Yasayla değişik 308’nci maddesi b fıkrası uyarınca konkordatoda borçlu tarafından itiraza uğrayarak ihtilaflı hale gelmiş alacağın hüküm altına alınması istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Uyuşmazlık, konkordatoda çekişmeli hale gelen alacağın tahsili davasına hangi mahkemede bakılacağı noktasında toplanmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 28.02.2018 gün ve 7101 sayılı Yasa ile eklenen Geçici 14 ve 06.12.2018 gün ve 7155 sayılı Yasa ile eklenen Geçici 15’inci maddelerinin birinci fıkralarına göre her iki maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
Somut olayda, konkordato talebi 7101 sayılı Yasanın yürürlüğünden sonraki tarihte yapılmış olup, nizalı alacaklar için uygulanması gereken düzenleme İcra ve İflas Kanunu’nun 308’nci maddesinin b fıkrasıdır. “Çekişmeli alacaklar hakkında dava” başlıklı bu düzenlemeye göre:” Alacakları itiraza uğramış alacaklılar, tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler. Tasdik kararını veren mahkeme. Konkordato projesi uyarıncaçekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme yapılmasını talep eder, bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilir”
Bu durumda, konkordatoda çekişmeli alacakların dava konusu edileceği tartışmasızdır.
6100 Sayılı HMK’nın 1. Maddesine göre mahkemelerin görevi Kanunla düzenlenir. İcra ve İflas Kanunu’nun somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken 308/b maddesi itirazlı alacağa ilişkin davanın hangi mahkemede görüleceğine dair bir düzenleme getirmemiştir. Buna göre, alacağın niteliğine ve tarafların sıfatına göre görevli mahkeme hangisi ise bu davanın da o mahkemede görüleceği anlaşılmaktadır. Bir diğer ifade ile alacağın konkordatoda itiraza uğramış olması görevin belirlenmesinde başlı başına bir ölçüt olarak kabul edilmemiştir. Bu haliyle ortada konkordato olmasaydı dava hangi mahkemede açılacak idi ise itirazlı alacak için açılacak dava da o mahkemede açılmalıdır (Kuru, B.: İflas ve Konkordato Hukuku, 3. Tıpkı basım, İstanbul 1992, s.476, dn.220. Aynı yönde Kale, Öztek-Konkordato Şerhi, m.309/b, no. 5; Pekcanıtez, H./Erdönmez, G.: 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato Hukuku, İstanbul 2018, s.153).
Somut olayda, taraflar tacir olup, uyuşmazlık bankacılık işlemi niteliğindeki genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığından, dava asliye ticaret mahkemesinin görev alanında bulunmaktadır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 03.04.2018 gün ve 538 sayılı Kararı çerçevesinde davanın İzmir 1, 2 veya 3 numaralı asliye ticaret mahkemesinde mi yoksa numarasına bakılmaksızın İzmir ilindeki herhangi bir asliye ticaret mahkemesinde mi görülmesi gerektiği sorunu çözümlenmelidir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5’inci maddesine göre her il merkezinde o ilin adıyla anılan hukuk mahkemeleri kurulur. Hukuk mahkemeleri sulh hukuk, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemelerinden ibarettir. Maddenin 6440 sayılı Yasa ile değişik beşinci fıkrasında iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesinin oluşturulabileceği ve bu dairelerin numaralandırılacağı; ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak daireler arasındaki iş dağılımının Hakimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu tarafından belirlenebileceği öngörülmüştür.
Hakimler ve Savcılar Kurulunun anılan kararında sayılan işler bakımından İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinden 1, 2 ve 3 numaralı mahkemeler açısından iş dağılımı yapılmış ve bu mahkemeler ihtisas mahkemesi olarak belirlenmiştir. Söz konusu karar da ihtisas mahkemelerinin hangi davalara bakacağı saptanmış olup, bu kapsamda iflas ve konkordato davaları ihtisas mahkemelerinin görev alanına dahil edilmiştir.
Eldeki davanın iflas yada konkordato davası olmadığı, istemin konkordatoda itiraza uğraması nedeniyle çekişmeli hale gelen alacağın genel hükümler çerçevesinde tespiti ve tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, dosyanın ilk olarak tevzi edildiği İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerden ötürü, davacı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK nın 353/1-a/3. Maddesi uyarınca kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/09/2020 tarihli, 2020/444 Esas ve 2020/277 karar sayılı hükmünün, HMK’nın 355. ve 353/(1).a.3 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/(1)-a maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmak ve davanın esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davacı vekiline iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai hükümde değerlendirilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04/11/2021