Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/10 E. 2023/988 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/10
KARAR NO : 2023/988

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2020
NUMARASI : 2016/987 Esas – 2020/38 Karar
DAVA : Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Alacak
DAVA TARİHİ : 04/08/2016
BAM KARAR TARİHİ : 08/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/01/2020 tarihli 2016/987 Esas ve 2020/38 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …ne üye olduğunu, gerek kooperatife gerek ise arsa sahiplerine ödemeler yaptığını ancak evini alamadığını ve zarara uğradığını, 28/05/2006 tarihinde son genel kurul toplantısının yapıldığını, toplantıda …, … ve …’ın yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, … vefat ettiği için davanın kendisine yöneltilmediğini, bu tarihten sonra … ve …’ın kooperatif üyelerini genel kurul toplantısına davet etmediklerini ve herhangi bir genel kurul toplantısı yapmadıkları için görevlerinin devam ettiğini, yönetim kuruluna seçilen ve halen görevleri devam eden … ve … ile …’nın üye aidatı ödemeden bazı kişileri de kooperatife üye kaydederek kooperatif üye sayısını daire sayısından fazla noktaya getirdiklerini ve noter marifeti ile gayrimenkul satış vaadi yaparak kooperatif üyeleri arasında eşitlik ilkesine aykırı davrandıklarını, müvekkilinin bir kısım ödemesinin kooperatife bir kısım ödemesini de İzmir 30 noterliğinin 31/07/2007 tarihli 18681 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesinden sonra kooperatifin kurulduğu yerin arsa sahibi … adına vekaletname ile yetkili …’a yaptığını, müvekkilinin yaptığı ödemeler karşılığı dairesini alamayacağını anlayınca sorumluların bulunması ve ceza almalarını sağlamak amacıyla İzmir CBS ‘ye 2012/8953 soruşturma numaralı şikayet dilekçesi verdiğini, şikayet dilekçesi sonucunda İzmir 28. ASCM’nin 2015/634 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını ve dosyasının 2015/773 sayılı karar ile sonuçlandığını, davalıların yönetim kurulu üyesi ve arsa sahibi olarak üzerlerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediklerini ve müvekkilini zarara uğrattıklarının ceza yargılaması sonucunda açıkça anlaşıldığını ve dava açılması zorunluluğu doğduğunu belirterek 43.000,00 TL alacağın ödemelerin yapıldığı tarihlerden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin arsa sahibi olduğunu, kooperatif ile sözleşme imzalandığını, ancak kooperatifin edimlerini yerine getirmediğini, üretilecek daire sayısından fazla olarak 70 e yakın üye kaydedildiğini, bunun yanında yapılan imalatların Belediyeden izin alınmadan ve kooperatifçe yapıldığı için arsa sahibi müvekkili adına belediye tarafından yüksek miktarda idari para cezaları düzenlendiğini, müvekkili ile kooperatifin anlaşma yolu ile İzmir 17. Noterliğinin 20/05/2006 tarih 9668 yevmiye nolu Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin feshedildiğini, İzmir 17. Noterliğinin 21/12/2006 tarih 24432 yevmiye numaralı fesihnamesinin imzalandığını, bu fesihnamede kooperatif karar defterinde bazı şartlar ile yapıldığını ve 21/12/2006 tarihide 24434 yevmiye numaralı yeni bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinin akdedildiğini, daha sonra kooperatifin küçülmeye gittiğini ve bir kısım arsaları müvekkiline iade ettiğini, müvekkiline gönderilen bedeller var ise bilgi ve belgeleri geldiğinde bunlara karşı beyanda kalma haklarının saklı tutulduğunu, kooperatifin kurulduğu yerin arsa sahibi … adına vekaletname ile yetkili …’a yapıldığı söylenen ödemeler konusunda da dosyada belge ve bilgi bulunmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, kooperatif ana sözleşmesi gereği üye kaydının 50 kişiye kadar yapılabilmesinin mümkün olduğunu, ceza dosyasındaki bilirkişi raporunda tespit edilen 42 üye sayısının hatalı olduğunu, 28/05/2006 tarihli genel kurul toplantısında toplam 30 üyeye çağrı yapıldığını, …, …, …, …, … ve … ile kooperatif arasında İzmir 17. Noterliğinin 25/05/2006 tarih ve 9668 yevmiye numaralı Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin akdedildiğini daha sonra kooperatifçe genel kurul yapılmaksızın karar defterinin 20/12/2006 tarih ve 26 nolu kararı ile İzmir 17. Noterliğinin 21/12/2006 tarih ve 24432 yevmiye numaralı fesihnamesi ile kooperatif ile arsa sahipleri arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiğini, İzmir 17. Noterliğinin 21/06/2006 tarih ve 24434 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu taşınmazın kooperatifin gösterdiği şahıslara devri konusunda arsa sahiplerince satış vaadinde bulunulduğunu, yine İzmir 17. Noterliğinin 21/06/2006 tarih ve 24433 -24435-24436 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmeleri ile diğer parseller hakkında kooperatifin gösterdiği kişilere satış vaadinde bulunulduğunu, kooperatif kararının fesihname ve satış vaatlerinin kendisinin üyelikten ayrılmasından sonra yapıldığını, imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinde ve kooperatif karar ve fesihnamesinde satış vaatlerinde kendisinin herhangi bir imzasının bulunmadığını, kooperatifteki görevinin 28/05/2006 tarihli genel kurulda sona erdiğini, ceza yargılamasının soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunun 11. Sayfasının 1. Maddesinde açıklandığı üzere yeni gelen yönetimin kooperatifler kanunu 45. Maddesi ve kooperatif ana sözleşmesinin 25/1 maddesine aykırı olarak ve 3 yıl üst üste genel kurul toplantısı yapmadıklarından kooperatifler kananunun 81/6. Maddesi gereğince kooperatifin dağılma koşullarının gerçekleştiğinin ve sicil kayıtlarının terkin edildiğini, hukuka aykırı yapıldığı iddia edilen olaylar ve tarihlerin kendisinin görevde olmadığı dönemde yapıldığını ve hiçbirisinin imzasının bulunmadığını ayrıca 28. ASCM’nin 2015/634 Esas 2015/773 Karar sayılı dosyasında davacının eşi …’ın da ceza aldığını, davacının dava açmakta kötü niyetli olduğunu, ayrıca davacı tarafın son genel kurulun 28/05/2006 tarihinde yapıldığını ve kooperatif ödemelerinin bu tarihten önce olduğunu iddia ettiğine göre kabul anlamına gelmemekle birlikte herhangi bir alacağı olsa bile bu alacağın zamanaşımına uğradığını, mahkeme aksi kanaatte olsa bile görev yaptığı dönem göz önüne alınarak zarardan sorumlu olmayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının ne kadar aidat yatırdığının tespiti ve var ise zararının kooperatife yönelik olmasının gerektiğini, davacının eşi …’ın müvekkilinin yönetimde olduğu dönemde denetçi olarak çalıştığını açılan davanın husumet yönünden eksik olduğunu, müvekkilinin dava konusu kooperatife 2005 yılında üye olduğunu aynı tarihte yönetim kuruluna seçildiğini, yönetime geldiğinde devir aldığı tek kuruş olmadığı gibi yöneticiliği süresince üyelerin aidat yatırmadığını, bir tane toplantı dışında genel kurul dahi yapılmadığını, müvekkili yönetime geldiğinde kooperatifin borç ve hacizlerini kapatmaya çalıştığını, müvekkilinin her hangi bir usulsüz işleminin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece;”… davacı tarafça davacının dava dışı kooperatife üye olarak hem kooperatife hem de arsa sahiplerine ödemeleri yapmış olmasına rağmen yapmış olduğu ödemelerin karşılığı olan evini alamadığı ve zarara uğradığından bahisle oluşan zararın giderilmesine yönelik olarak davalılar hakkında mahkememize dava açıldığı, davalılardan …, … ve …’ın dava dışı kooperatifin yöneticisi oldukları gerekçesi ile yönetim kurulu üyeliğinin üyelerinin sorumluluğuna dayalı olarak dava açıldığı ancak davacı kooperatif ortağının öncelikle kooperatiften konut yada konut karşılığı tazminat alma olanağı kalmadığının sabit olması halinde kooperatif yöneticilerine karşı dava açılabileceği, kooperatife karşı böyle bir talep hakkı bulunduğu sürece ortağın zararının henüz gerçekleşmiş olmayacağı ve yöneticilere karşı henüz dava açma hakkının doğmayacağı, bu davalılara yönelik davanın erken açılan bir dava niteliğinde olduğu ve davanın bu davalılar yönünden bu gerekçe ile reddinin gerektiği , davalı …’ın dava dışı taşınmaz maliklerinden …, …, …, …, … vekili olarak Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesini imzaladığı, sözleşme doğrultusunda alınan paranın … tarafından vekil sıfatı ile alındığı, … vekaleten hareket ettiğinden sözleşmeye dayalı davanın asiller aleyhine açılmasının gerektiği vekil …’a husumet yöneltilemeyeceği, … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddinin gerektiği, 31/07/2007 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesinde satmayı vaad eden olarak davalılardan …’ın isminin geçmediği , … tarafından davacıya yapılmış bir satış vaadi bulunmadığı ve bu sebeple davalı …’a davacı tarafından yapılmış bir ödemenin söz konusu olmadığı, …’a ödeme yapılmamış olduğundan … yönünden açılan davanın da bu gerekçe ile reddinin gerektiği…” gerekçesiyle “…Davanın davalı … yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, davanın diğer davalılar yönünden reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrar ile dava dışı kooperatifin fiilen tasfiye halinde olduğunu, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesi 2015/634 Esas – 2015/773 Karar sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda davalıların yönetim kurulu üyesi ve arsa sahibi olarak üzerlerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediklerinin ve müvekkilini zarara uğrattıklarının sabit olduğunu, yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı kooperatif üyesi olan davacının, kooperatif tarafından taahhüt edilen konutunun tahsis ve teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan maddi zararların kooperatif yönetim kurulu üyelerinden arsa malikinden ve vekilinden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından
istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Bir yapı kooperatifinin ortağına karşı asıl sorumluluğu parasal yükümlüğü karşılığında anasözleşmeye uygun oturmaya ya da kullanmaya elverişli konut ya da işyeri teslim etmektir. Çeşitli nedenlerle konut ya da işyeri tahsisi imkansızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ortağın tüm ödemelerini yapmış olduğu belirlenirse verilecek tazminat emsal bir konutun veya işyerinin dava tarihi itibari ile rayiç değeridir. (Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 28.02.2018 tarih ve 2015/9265 Esas 2018/589 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır. )

Somut olayda davacının, konut tahsisi yapılmaması nedeniyle uğradığı zararın tahsilini, kooperatif yönetim kurulu üyeleri, arsa maliki ve malikin vekaletname verdiği vekilden istediği, … kayıtlarından dava dışı kooperatifin halen tescilli olduğu, terkin edilmediği sürece tüzel kişiliğinin devam ettiği, fiilen tasfiye halinde olmasının eldeki dava bakımından hukuki değeri bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla davacıya konut tahsis ve teslim etme yükümlülüğünün, üyesi bulunduğu dava dışı kooperatife ait olduğu, davacının eldeki davadaki talebini ancak kooperatife karşı ileri sürebileceği, kooperatif ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan davalı … ve vekili …’a karşı ileri süremeyeceği (Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 2016/413 Esas, 2016/5059 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.) yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun ise ancak kooperatiftin tahsis ve teslim imkansızlığının sabit olması halinde söz konusu olabileceği görülmektedir.
Şu durumda mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/01/2020 tarihli 2016/987 Esas ve 2020/38 Karar sayılı kararının kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 08/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.