Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/993 E. 2022/208 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/993
KARAR NO : 2022/208

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2018(Dava) – 23/01/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/1310 Esas- 2019/39 Karar
DAVA : Limited Şirket Ortaklığından Çıkarma İstemli
BAM KARAR TARİHİ : 03/02/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 03/02/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/01/2019 tarihli 2018/1310 Esas ve 2019/39 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın, … ile birlikte 26.07.2017 tarihinde …. ŞTi.’ni birlikte kurduklarını, her iki ortağın da münferit imza yetkilisi olduğunu ve şirketin … isimli kafe / restaurantı işlettiklerini, TTK m. 624 kapsamında şirket müdürünün şirket faaliyetini engellemek amacıyla işlem yaptığını ve banka hesabında bulunan tüm parayı çektiğini, kardeşi … ile birlikte … isimli … Ltd. Şti.’ni kurduklarını, … müşteri kitlesini …’ya çekmeye çalıştıklarını, 05/11/2018 tarihinde şirketin faaliyet gösterdiği işyerine ait kira sözleşmesini fesih ettiklerini ve kira sözleşmesi olmaksızın şirketin faaliyetine devam edemeyeceğini, TTK m. 630/3 gereğince yöneticinin özen ve bağlılık yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde şirketin yönetiminden alınabileceğini, davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, belirterek … Ltd. Şti.’nin zarara uğramasını engellemek amacıyla temsil yetkisinin kaldırılmasını, … Ltd. Şti.’de ki ana sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle …’un azli ve şirkete kayyım olarak atanmasını talep etmiş, bilahare 14.12.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini ıslah ederek davalı … (…) …’nın … Ltd. Şti.’nin faaliyet alanını değiştirdiğini, mimarlık alanında faaliyet göstermek için açılan şirketin alkollü restaurant olarak faaliyete geçtiğini ve … kira sözleşmesini 05.11.2018 tarihinde feshettiği, aynı zamanda davalı şirket ortağının başka bir şirketin haklarını gözeterek rekabet yasağını ihlal ettiğini belirterek, bu nedenlerle …’nın ortaklıktan çıkarılmasına ve imza ve şirketi temsil yetkisinin kısıtlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davacının dava konusunda ne istediğinin belli olmadığını, iddianın genişletildiğini, … ve …’ın şirketin %50 şer ortağı olduklarını, her ikisinin de şirketi temsile yetkili olduklarını, …’ın ruhsata ve iş yeri düzenine aykırı davranışları nedeniyle şirketin zararına sebebiyet verdiğini, kasadan para çektiğini, alkol ruhsatı ile alınan içkileri Alsancak’ta başka bir işletmeye sattığını, şirkette sigortasız işçi çalıştırdığını, müvekkilinin şirketten ayrılmayı davacıya teklif ettiğini, ancak şirketin feshinde veya ortaklıktan ayrılmayı kabul etmediğini, münferit imza yetkisine dayanarak işyeri kira sözleşmesini feshettiğini, vergi dairesine kapanış verdiğini, müvekkiline saldırdığını, davacının aynı faaliyet alanında … isimli başka bir işletmesinin bulunduğunu ve rekabet yasağına aykırı davrandığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece;”… Davacının davasında talep sonucunun davalının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin olduğundan ve bu davayı şirket açabileceğinden davacının tedbir talepleriyle birlikte davasının reddine,….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ortağın haklı sebeple ortaklıktan çıkarılması davası açılabilmesi için, genel kurul tarafından ağırlaştırılmış nisapla karar alınması gerekliliğinin özellikle iki kişilik limited şirketler bakımından uygulanmasının mümkün olmadığını, iki kişilik limited şirketlerde ortaklardan birinin haklı sebeple ortaklıktan çıkarılmasını gerektiren durumlar oluşsa dahi, kanunda özel bir düzenleme bulunmadığını, dava açılacak ve ortaklıktan çıkarılacak olan ortağın, aleyhine verilen karara rıza göstermesinin beklenemeyeceğini, bu noktada kollektif şirketlere özgü TTK m. 257 hükmünün kıyasen uygulanması gerektiğini, özellikle 6102 sayılı TTK’nın tek kişilik limited şirkete cevap vermesi karşısında m. 257 kıyasen uygulanarak; ancak şirket tüzel kişiliği de muhafaza edilerek, haklı sebep oluşturan ortağın şirketten çıkarılmasına ve şirketin tek ortaklı olarak devamına mahkeme tarafından karar verilebileceğinin kabulünün isabetli olacağını, somut olayda, müvekkili ile davalının ortak söz konusu şirkette münferit imza ve temsil yetkilerine sahip olduklarını, dolayısıyla tek başlarına şirketi temsil yetkilerinin mevcut olduğunu, Yargıtay’ın birçok kararında, iki ortaklı şirketlerde, bir ortağın diğer ortağa karşı dava açtığı hallerde, şirketin davada temsil edilmiş sayılacağı hususunun kabul edildiğini, somut olayda davacı tüzel kişi ortağın; ortağı olduğu dava dışı şirketi münferit imza yetkisi nedeniyle tek başına temsil etme hakkı bulunduğu ve TTK m. 640/3 uyarınca, davanın şirket tarafından açıldığının kabulü gerektiğinden bahisle, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, limited şirket ortağının 6102 sayılı TTK’nın 640/3 maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; davalının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin davayı şirket açabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Limited şirket ortağının çıkarılmasına ilişkin yasal düzenleme 6102 Sayılı TTK nın 640. Maddesinde öngörülmüştür. Bu yasal düzenleme gözetildiğinde limited şirket ortağının diğer ortak aleyhine haklı sebeple çıkarma davası açması olanaklı değildir. Davacının ve davalının, dava dışı … Şti’nin ortakları oldukları anlaşılmaktadır. Böyle bir davanın ancak …. Şti. tarafından açılması gerekir.
Somut olayda, davacı ortağın şirket adına açtığı bir dava da bulunmadığından aktif husumet yönünden davanın reddi gerekmektedir.
İlk derece mahkemesince davanın aktif husumet yönünden davanın usulden reddine karar vermek gerekirken, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de mahkeme kararı sonucu itibarı ile doğru bulunduğundan, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/2664 Esas, 2017/607 K sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/01/2019 tarihli, 2018/1310 Esas, 2019/39 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından, istinafa gelirken alınan 44,40 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
3-Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 121,30 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/02/2022