Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/991 E. 2022/237 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/991
KARAR NO : 2022/237

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2018 (Dava) – 11/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2018/314 Esas – 2018/1305 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/12/2018 tarihli 2018/314 Esas ve 2018/1305 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20/09/2011 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı aracı ile Burdur ili istikametine seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında yolcu olan müvekkilin ağır derecede yaralandığını, kaza sonucunda müvekkilinin Süleyman Demirel Üniversitesi Hastanesi ile Burdur Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, davanın sefahatinde rapor alındığında müvekkilinin maluliyet oranının açığa kavuşacağını, söz konusu kazanın Burdur CBS nin 2011/42444 soruşturma, 2011/2936 karar numarası ile soruşturmasının yürütüldüğünü, … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketinde kaza tarihini kapsar ZMSS poliçesinin olduğunu, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin tüm dava ve tazminat talep hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden kusuru oranında tahsili ile müvekkiline ödenmesine, dava masrafları ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 2918 sayılı KTK 109. Maddesinde ki düzenlemeye göre zamanaşımı süresi sonra açılmış olduğundan zamanaşımı itirazları doğrultusunda davanın reddi gerektiğini, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkının ortadan kaldırıldığını; dava öncesinde sigorta kuruluşu’na başvuru zorunluluğu getirildiğini, ancak davacının dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapmadığını, davacı sigortalı aracın işleteni olup, gerek 2918 sayılı KTK, gerek ZMMS sigorta şartlarına göre işletenin taleplerinin teminat dışı olduğunu, müvekkili şirket’ten tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, işleten taleplerinin teminat kapsamı dışında olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, maluliyet oranının da Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu marifetiyle tespit ettirilmesi gerektiğini, davacıya davaya konu kaza nedeni ile Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan elde ettiği gelir ve tazminatların tespit edilerek, huzurda görülen dava neticesinde müvekkil şirket aleyhine hükmedilecek olası bir tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, tazminat hesabının da uzman aktüer bilirkişiler tarafından yapılması gerektiğini, arz ve izah olunan nedenlerle; öncelikle müvekkili şirketin işbu dava nezdinde herhangi bir sorumluluğu olmadığından davanın reddine, talep edilen faizin fahiş olduğunu, kaza tarihinden itibaren faiz istenmesinin hatalı olduğunu, müvekkil şirketin huzurda görülen davanın ikame edilmesine sebep olunmadığından harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, ”…her ne kadar davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmalarda özet ile; davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan müvekkilinin adına kayıtlı dava dışı sürücü eşi …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında, kazanın oluşumunda kusuru bulunmayan müvekkilinin kaza sebebi ile yaralandığı ve bu nedenle oluşan iş gücü kaybı bedeli maddi tazminatın eşi ….’in sevk idaresindeki aracın sigortacısı olan davalı sigorta şirketinden tahsili talebinde bulunmuş ise de, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası 2918 Sayılı Yasanın 91. Maddesi ile işletenlerin aynı yasanın 85/1 maddesine göre, sigortalı aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olması halinde, aracın işleteninin bu tür zarara uğrayan 3. kişilere karşı sorumluluğunu düzenlemiş olup, 3. şahıs konumunda olmayan araç maliki (işleteni) olan davacının iş gücü kaybından doğan zararının poliçe kapsamında kalmadığı, davacının maliki olduğu aracın dava dışı eşinin sevk ve idaresinde iken oluşan trafik kazasından kaynaklı davacının maddi zararının ZMSS poliçesi limiti ve kapsamı dahilinde davalı sigorta şirketinden talep edilemeyeceği…” gerekçesiyle; ”…davacının davasının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 2918 sayılı KTK’nun 91-99 maddelerinde yer alan Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası’ndan (kural olarak) zarar gören “üçüncü kişiler”in yararlanacağını, ancak, Yasa’nın 92.maddesi (b) bendinde özel ve ayrık bir hükme yer verilmiş olup; işleten ve sürücünün yakınlarının da “üçüncü kişi” kabul edilip, onların “mal “ zararları dışındaki “can“ zararları sigorta kapsamına alındığını, Yasa’nın 92/b maddesindeki özel hükmün, Sigorta Hukukundan kaynaklanan sosyal risk ilkesi gereği olduğunu, Yasa’nın 92 maddesi (b) bendinde, işleten ve sürücü yakınlarının (eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşlerinin) “her türlü zararları” değil, yalnızca “mallarına” gelen zararlar sigorta kapsamı dışında bırakıldığını, çünkü mallarda mirasın söz konusu olduğunu, buna karşılık “canlarına” gelen zararların sigorta kapsamında olduğunu, anılan yakınların işletenler destekten yoksunluk ve bedensel zararlar söz konusu olduğunda “üçüncü kişi” konumunda olduğunu, çünkü, bu tür zararların, onların “kendi zararları”olduğunu ve tazminat isteme haklarının, miras veya herhangi bir yolla başkalarından geçen bir hak değil, kişiliklerine sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğunu, Yasa’nın bu hükmünün, tartışılamayacak kadar açık, anlaşılır ve net olduğunu, Yasalar, öncelikle “sözüyle ve özüyle” uygulanacağından (MK.m.1) burada yoruma yer olmadığını, Yasa hükmünün bunca açık olmasına karşın, bunun tartışılmakta oluşunun, gereksiz bir iş ve zaman kaybına neden olduğunu, Yargıtay’ın yirmi yılı aşan kararlarında işleten ve sürücü yakınlarının Trafik Sigortasından yararlanma hakları kabul edilmiş iken, bir ara sapma olmuş ise de, kısa zamanda yanlıştan dönüldüğünü,işleten ve sürücü yakınlarının can zararları sözkonusu olduğunda, Trafik Sigortasından tazminat alabilecekleri yönünde kararlar verildiğini, davaya konu kazada ise müvekkilinin işleten olduğunu ancak kazada yolcu pozisyonunda olup 3.kişi durumunda olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda; 20/09/2011 tarihinde davacının maliki olduğu kaza anında sürücüsü dava dışı eşi ….’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile Burdur ili istikametine seyir halinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda tek taraflı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği, meydana gelen trafik kazasında yolcu olan davacının yaralandığı; aracın tescil bilgilerine göre sigortalı aracın kaza tarihinde davacı adına kayıtlı olduğu; sigortalı …. plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi tarafından davacı adına kaza tarihini kapsar şekilde 20/10/2010-20/10/2011 tarihleri arasında ZMSS poliçesi kapsamında sigortalandığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1.maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan 2918 sayılı KTK madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve kanunen yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davalı işletenin aracının işletilmesi sırasında doğacak üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu trafik sigortacısı karşılamak durumundadır.
Yasal düzenler nazara alındığında, 2918 Sayılı Yasanın 85/1 ve 91. maddesine göre; araç maliki (işleteni) olan davacının kendi adına sigortalı araç içerisinde yolcu olarak bulunduğu aracı kullanan dava dışı eşi …’in direksiyon hakimiyetini kaybetmesi üzerine tek taraflı olarak meydana gelen yaralamalı kaza nedeniyle şahısta meydana gelen maddi zararının poliçe teminatı kapsamında kalmadığı, bu durumda davacı aracın işleteni olup, 3. kişi konumunda olmadığı ve ZMMS poliçesi limiti ve kapsamında sigortacı davalıdan tazminat talep edemeyeceği anlaşıldığından; davacının istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/12/2018 tarihli 2018/314 Esas ve 2018/1305 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022