Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/983 E. 2022/221 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/983
KARAR NO : 2022/221

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2017 (Dava) – 05/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/89 Esas – 2018/1111 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ: 09/02/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 09/02/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2018 tarihli 2017/89 Esas ve 2018/1111 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait … plakalı araca, davalı …’a ait diğer davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, karşı taraf aracın davalı sigorta şirketinde 126517168 poliçe numaralı ZMSS sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza neticesinde davacıya ait araçta büyük ölçekte hasar meydana geldiğini, trafik kaza tespit tutanağından davacıya %50 kusur izafe edildiğini, bunun kabul edilmediğini, kazanın meydana geliş şekli incelendiğinde davalının dur levhasına rağmen davacıya yol vermediğini ve %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğunu, davacıya ait araçta meydana gelen hasarın tespiti için İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/171 D.İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, bu tespite göre davacıya ait araçta meydana gelen hasar miktarının 39.000,00-TL olarak tespit edildiğini, hasar bedelinin davalı sigorta şirketine 02/12/2016 tarihinde ihbar edildiğini, ihbarnamenin 05/12/2016 tarihinde davalı şirket tarafından teslim alındığını ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, açıklanan nedenlerle alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesine müteakip taleplerini artırma hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının dava konusu kaza nedeni ile aracında meydana gelen hasar bedelinin tespitine ilişkin şimdilik 1.000,00-TL alacağın, davalı sigorta şirketinden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere ihbar tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte HMK md. 107 uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

CEVAP :
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’a ait ve diğer davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araca davacıya ait ve dava dışı …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı arcın süratli şekilde gelerek çarptığını, kaza tespit tutanağında da görüleceği gibi davacıya ait araç sürcüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, davacı araç sürücüsünün çok süratli olduğunu, meydana gelen kazada davalıya ait araçta büyük hasar meydana geldiğini, davacıya ait aracın kaza anında Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının olmadığını bu nedenle davalı araç sahibi …’ın oluşan hasara ilişkin zararını kendi aracına ait Genişletilmiş Kasko Elit Sigorta Poliçesi yaptırdığı dava dışı … Sigorta A.Ş.’den karşılamak zorunda kaldığını, davacı tarafından yaptırılan tespitin kabul edilmediğini, tespitin iş bu dava ile öğrenildiğini, bilirkişi raporunun davalılara tebliğ edilmediğini, tespitin davalıların yokluğunda yapıldığı için kabulünün mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile tespit raporunda belirlenen parça ve işçilik fiyatlarının fahiş olduğunu savunarak, davalı araç sürücüsü … için belirlenen asli kusur oranına itiraz ettiklerini, açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine karar verilmesinin istendiği görülmüştür.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartları ve TTK hükümleri uyarınca davalı sigorta şirketine usulüne uygun şekilde yapılmış bir hasar başvurusunun olmadığını, davacının usulen bir talep yazısı gönderdiğini ancak kendisinde eksper tarafından aracın görülmesi, aracın hasarlı haliyle bir inceleme yapılması, gerçek hasar ve zarar durumunun tespit edilmesinin özellikle istenmesine rağmen davacı tarafından bundan imtina edildiğini, davalı sigorta şirketinden bu konuda 12/12/2016 tarihinde ihtar gönderildiğini, ancak davalı tarafından aracın bağımsız sigorta eksperi tarafından görülmesine olanak sağlanmadığını, davacı tarafından yaptırılan tek taraflı tespitin kabul edilmediğini, dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı aracın davalı sigorta şirketinde sigortalı olduğunu, ancak poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere teminat kapsamı dahilinde uğranılan ve tespit edilen gerçek zarar miktarı kadar olduğunu, tespit raporunda belirlenen parça ve onarım rakamlarının fahiş olduğunu, davacının ihbar tarihinden itibaren avans faiz isteminin yerinde olmadığını, aracın bağımsız bir eksper tarafından görülmesinin engellendiği için davalı sigorta şirketinin dava açılmasına sebebiyet verecek herhangi bir tutumu ve davranışı bulunmadığından temerrüdünden söz edilemeyeceğini, ayrıca davalı şirketin sorumluluğunun poliçe sebebiyle akdi ilişkinden kaynaklı olmadığını, haksız fiil sebepli olduğunu, taraflar arasında ticari bir ilişki olmadığını, bu nedenle kabul anlamına gelmemek kaydı ile dava konusu alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini savunarak, haksız, yersiz usul ve yasaya aykırı davanın reddine karar verilmesinin istendiği görülmüştür.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…09/10/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıya ait araçta oluşan hasar bedelinin kazaya karışan karşı taraf araç Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı davalı şirket ile karşı taraf araç maliki ve araç sürücüsünden tahsili istemi ile iş bu davanın açıldığı, davalılar tarafından davanın reddinin istendiği, düzenlenen bilirkişi raporuna göre davacıya ait araç sürücüsünün meydana gelen kazada %25 oranında kusurlu olduğu, davalı şirket tarafından sigortalı … plakalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu, davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen toplam hasar miktarının 53.041,00-TL olduğu, ancak bu bedelin aracın piyasa rayiç değeri dikkate alındığında %96’sına denk geldiği ve bu haliyle tamirinin ekonomik olmadığı, aracın kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el değerinin 55.000,00-TL olarak kabul edilebileceği, onarımı yapılmamış hurda haliyle değerinin 21.950,00-TL olduğu ve buna göre toplam hasar miktarının 33.050,00-TL olarak kabulü gerektiği, davalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada %75 kusur oranına isabet eden hasar miktarının 24.785,50-TL olduğu, aracın pert olarak kabul edilmesi nedeniyle değer kaybının oluşmadığının kabulü gerektiği, bilirkişi tarafından bu hususları açıklar şekilde düzenlenen raporun oluşa ve dosyadaki verilere uygun olduğu, hükme esas alınabilir nitelikte olduğu, tespit edilen hasar miktarı yönünden davalı sigorta şirketinin sigorta genel koşulları kapsamında sigorta poliçesinde gösterilen limit kadar sorumlu olduğu ve bedelin limit içinde kaldığı, davalı …’ın araç maliki ve işleteni, davalı …’ın sürücü olması nedeni ile tespit edilen zarardan birlikte sorumlu oldukları…” gerekçesiyle davanın KABULÜNE, 24.787,50-TL tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden temerrüd tarihi olan 12/12/2016 tarihinden itibaren, davalı gerçek kişiler yönünden kaza tarihi olan 09/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, davalı sigorta şirketinin sigorta teminat limitinin gözetilmesine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin, keşif sırasında davacı tarafından tanık listesi verilmediği halde itirazlarına rağmen kazaya sebebiyet veren sürücü …’ın hazurun olarak tanık sıfatıyla beyanını aldığını, kazaya karışan sürücünün beyanını tanık olarak dikkate alarak kusur değerlendirmesi yaptığını, davacı tarafça yasal süresi içerisinde tanık listesi verilmediğini, bu nedenle …’ın ilk derece mahkemesince dinlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazanın oluşum şekli tekrar başka bir bilirkişi heyetince incelendiğinde müvekkilinin kusurunun olmadığının anlaşılacağından yerel mahkemeye yeniden bilirkişi incelemesi talebinde bulunduklarını, trafik kazasında ki kusur değerlendirmesi yönünden dosyanın … Üniversitesi Ulaştırma Ana Bilim Dalı Karayolları ve Trafik Kürsüsüne ya da İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesine gönderilerek heyet raporu alınmasının taraflarınca talep edildiğini, bilirkişi raporunda … plakalı davacıya ait aracın sürücüsünün, Trafik Kanunu’nun 52/a maddesini ihlal ettiğinin tespit edildiğini, ayrıca kaza tespit tutanağında, 2918 sayılı Kara yolları Trafik Kanununun 52/1b maddesini ihlal ettiğinin tespit edildiğini (Hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerekli olduğu şartlara uydurmak) bilirkişi raporunda … plakalı aracın sürücüsü …’ın 2918 sayılı kara yolları Trafik Kanununun 52/1b maddesini de ihlal ettiğine yer verilmediğini, bilirkişinin kaza anında ki araçların konumunu ve oluşumunu tam olarak değerlendirmeye almadığını, dosyadaki Tramer kaydından da anlaşılacağı üzere aracın birden fazla kazaya karıştığını, bu nedenle aracın rayiç değerinin hesaplanandan daha düşük olduğunu, bilirkişi raporunda belirlenen bedele bu hususun yansıtılmadığını, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı tanzim edildiğini, bilirkişi raporunda hasar gören araçla ilgili parça ve onarım bedelleri ile işçilik listelenmediğini, davaya kabul anlamına gelmemesi ihtirazi kaydıyla ıslah edilen kısım yönünden yasal faizin başlama tarihinin ıslah dilekçesinin tarihi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin bu hususu da dikkate almadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle araçtaki hasar bedelinin karşı yan sürücü, işleten ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tahsili davasıdır.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalılar sürücü ve işleten vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, keşif mahallinde davacı sürücüsünün tanık sıfatıyla değil maddi vakıanın ortaya çıkması için hazirun sıfatıyla dinlendiği, kaldı ki alınan raporun salt bu beyan esas alınarak değil dosyada yer alan tüm bilgi, belge, fotoğraflar ve kaza mahalli incelenerek düzenlendiği, kaza neticesinde düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında iki taraf sürücüsü asli kusurlu bulunmuş ise de mahalinde yapılan keşifte davacı aracının geçiş üstünlüğüne sahip olduğunun ve ayrıca davalı sürücünün kendi istikametinde dur levhasının da bulunduğunun tespit edilmesine göre davalı araç sürücüsünün asli, davacı araç sürücüsünün tali kusurlu bulunmasına yönelik alınan kusur oranlarının dosya kapsamına uygun olduğu ve mahkemece yeniden rapor aldırılmamasının yerinde görüldüğü, hasarın tespiti yönünden d.iş dosyasında alınan raporda onarım ve işçilik bedellerinin kalem kalem gösterildiği, mahkemece alınan raporun da mahallinde yapılan keşif neticesinde alınan d.iş raporundaki gözlemin ve değerlendirmelerin kaza fotoğrafları ile uyumlu olduğunu belirtmesi karşısında artık hükme esas alınan raporda ayrıca onarım ve işçilik bedellerinin kalem kalem gösterilmemesinin bozma sebebi yapılamayacağı, davacı aracının zorunlu mali mesuliyet sigortasının olmamasının davanın esasına müessir olmadığı, son olarak aracın hasarsız ve kazalı halinin gelen tramer kayıtları da esas alınarak ve emsalleri gözetilerek usulüne uygun tespit edildiği anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar … ve … vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2018 tarihli 2017/89 Esas ve 2018/1111 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 1.693,23 TL istinaf karar harcından peşin alınan 423,50 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.269,73 TL’nin davalılar … ve …’ tan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/02/2022