Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/969 E. 2022/168 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/969
KARAR NO : 2022/168

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/07/2015 (Dava) – 18/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/859 Esas – 2018/1502 Karar
DAVA : Maddi/Manevi Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 02/02/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 02/02/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2018 tarihli 2015/859 Esas ve 2018/1502 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin miras bırakanı …’nun 22/06/2015 tarihinde işe gitmek üzere evden çıktığını, araç beklerken davalılardan … yönetimindeki, davalı …’e ait … plakalı aracın aşırı hız sebebiyle kontrolden çıkarak kendisine çarpması sonucunda vefat ettiğini, aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinin davalılardan …. AŞ tarafından tanzim edildiğini, davalı …’in kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu, müteveffadan geriye eşi …. ve oğulları … ile ..nun kaldığını, ölüm sebebiyle müvekkillerinin müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, tazminat miktarını bilebilecek durumda olmadıkları için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik müvekkillerinden … için 5.000,00 TL, … için 5.000,00 TL ve … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının vefat tarihi olan 22/06/2015′ den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her üç davalıdan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkillerine verilmesine, ayrıca müvekkillerinden … için 100.000,00 TL, … için 50.000,00 TL ve … için de 50.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın da davalılar … ile …’den vefat tarihi olan 22/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkillerine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’in ağabeyi …. adına kayıtlı araç ile seyir halinde iken, bilinmeyen bir sebeple aracın direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve en sol şeritte seyreden aracının birden bire en sağ şeride sürüklenerek kaldırıma çıktığını, kaldırımda bulunan …’nun hayatını kaybettiğini, meydana gelen bu üzücü kazanın vuku bulmasında hem yol şartlarının hem de araçtaki bir takım teknik mekanik arızaların etkili olduğunu, kaldırıma çıkılmadan hemen önce yolda bir rögar kapağı olduğunu, bu rögar kapağının yol seviyesinden bir kaç santimetre yukarıda kaldığının belirlendiğini, müvekkilinin kullandığı aracın bu rögar kapağının rampa vazifesi görmesi suretiyle kaldırıma çıktığını ve böylelikle müteveffaya çarptığını, aracın fenni muayenesinin yaptırılamamış olmasının sebebinin ise, aracın maliki durumundaki diğer davalı …’in askerde olması olduğunu, İzmir 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/552 Esas sayılı dosyasından müvekkili hakkında kamu davası da açıldığını ve halen derdest olduğunu, müvekkilinin tek kusurunun ve kural ihlalinin hız sınırı 70 km/saat (%10 ilavesiyle 77km/saat) olan yolda 85 km/saat hızla seyrediyor olması olduğunu, dava dilekçesine göre, maddi zarar karşılığı olarak 15.000 TL talep edildiğini, bu parayı ödemek istediklerinde davacıların kabul etmeyeceklerini bildirdiklerini, 15.000 TL tutarındaki paranın PTT havalesi olarak davacıların adresine gönderildiğini, talep edilen manevi tazminatın da son derece yüksek olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalanmış … plakalı araç ile yapılan trafik kazası nedeniyle, müvekkiline maddi tazminat talebi yöneltildiğini, ancak hukukçu bilirkişilerce kusur durumu tespiti yapılmadan müvekkilinden tüm zararın tazmininin talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, SGK, BAĞKUR ve ilgili kurumlara müzekkere yazılması ve mali durum araştırılması yapılması gerektiğini, ceza dosyasının da bekletici mesele yapılması gerektiğini, kabul manasına gelmemek üzere, faiz talebinde bulunulabilmesi için temerrüde düşürülmeleri gerektiğini, huzurdaki davada davacı yanca müvekkiline iletilmiş bir zarar bilgisi olmadığından müvekkilinin temerrüde düştüğünden bahsedilemeyeceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’in davaya cevap vermediği, ancak daha sonra vekili aracılığıyla verdiği dilekçelerinde davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, “…28.01.2016 tarihli ön inceleme celsesinde davacı tarafın ‘başlangıçta davamızı her üç davalıya karşı maddi tazminat, davalı … ve … yönünden ise manevi tazminat davası olarak açmıştık, davalılardan sigorta şirketi ile maddi tazminat konusunda anlaşma yaptık, ödeme yapıldı, ancak bu konuyu mahkemenize yine de yazılı olarak bildirmek isterim, davamızı davalı … ve … yönünden müvekkilim … için 100.000-TL, … için 50.000-TL, … için 50.000-TL olmak üzere manevi tazminat yönünden devam ettiriyoruz’ şeklinde imzalı beyanı uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafın manevi tazminat isteminin yerinde olup olmadığı kazanın gerçekleşmesindeki kusurun … plakalı araç sürücüsünde olup olmadığı hususlarında belirlendiği, ardından davacı yanın 16.02.2016 havale tarihli dilekçesi ile ‘Dava devam ederken davalılardan … Sigorta A.Ş. (…) müvekkillerimizin maddi tazminat taleplerini karşılamış bulunmaktadır. Bu kapsamda sigorta şirketi tarafından müvekkillerimize toplamda 180.000-TL maddi tazminat ve davanın açıldığı tarihten itibaren işlemiş yasal faiz adı altında 7.000-TL olmak üzere toplam 187.000-TL ödeme yapılmıştır. Sigorta şirketi ayrıca buna bağlı vekalet ücretini de ödemiş bulunmaktadır. Müvekkillerimiz yapılan ödeme karşılığında, davaya konu kaza sebebiyle, poliçeden, olaydan ve davadan dolayı destekten yoksun kalma tazminatı (maddi tazminat), talebi ile ilgili olarak başkaca hak ve alacağımız kalmadı, bu sebeple sigorta şirketini ibra ettik’ şeklinde beyan ettiği, davacı yanın 07.04.2016 havale tarihli davanın esası ile ilgili beyanlar başlıklı dilekçesinde ‘mahkemenizde ikame etmiş olduğumuz davada, ölümlü trafik kazası neticesinde müvekkillerimizin murisi …’nun vefat etmesi sebebiyle eşi ve iki çocuğu için maddi ve manevi tazminat talep etmiş idik. Maddi tazminat talebimiz davalılardan … Sigorta A.Ş. tarafından karşılanmıştır. Bu sebeple davamız diger davalılar … ve …’e yönelik manevi tazminat davası olarak devam etmektedir.’ şeklinde beyan ettiği, davacı yanın 09.06.2016 havale tarihli dilekçesinde; manevi tazminat taleplerinin kabulünü talep ettiği, ancak ardından davacı yanın 21.02.2017 tarihli dilekçesi ile davalı sigorta tarafından kendilerine yapılan ödemenin kısmi ifa olarak kabul edilerek diğer davalılardan maddi tazminat talep ettiklerini bildirdiklerinin görüldüğü, yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamına göre; meydana gelen kazada davalı sigortalı aracın %100 kusurlu olduğunun belirlendiği, yargılama sırasında davacı yanın davalı sigorta tarafından maddi tazminat taleplerinin karşılandığını bildirerek davaya davalılar … ve … yönünden manevi tazminat davası olarak devam ettikleri yönündeki yukarıda özetlenen beyanları doğrultusunda davacılar yönünden destekten yoksun kalma tazminatının konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünden karar verilmesi gerektiği, fakat davacılar vekilinin bu duruma rağmen ıslah ile maddi tazminat talebini tüm davalılara karşı arttırdığı görülmekle bu kısım yönünden ise talebinin reddine karar verildiği, meydana gelen ölümle neticelenen trafik kazası sonucu davacıların acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği tarih ve paranın alım gücü, kazadaki kusur oranı göz önünde bulundurularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir miktar manevi tazminata hükmedildiği, manevi tazminatın araç sürücüsü … ve işleten davalı …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, sonuç olarak; Davacıların destekten yoksun kalma taleplerinin konusuz kalması nedeniyle ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, davacıların ıslah ile artırdıkları talepleri yönünden davanın REDDİNE, manevi tazminat isteminin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, … için 30.000-TL, … için 25.000-TL, … 25.000-TL manevi tazminatın 22.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’ den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, “…Her ne kadar sigorta şirketine ibraname vermiş iseler de; aktüerya uzmanından alınan raporda belirlenen miktar ile ibranamede alınan meblağ arasında açık oransızlık bulunduğunu, Yargıtay 17. HD’nin 2010/3172 Esas-2010/5525 Karar ve 2010/7488 Esas-2011/2560 K.sayılı kararları incelendiğinde, açık oransızlık bulunması durumunda ibranamenin ‘kısmi ifayi içeren makbuz’ niteliğinde kabul edildiğinin görüleceğini, dava devam ederken sigorta şirketi olan … AŞ’nin müvekkiline ödeme yaptığını, sigorta şirketinin ibra edilmiş olduğunu, diğer davalıların ise ibra edilmediğini, kaldı ki, davalı sigorta şirketine verilen ibranamenin de Yargıtay’ın anılan kararı gereğince geçerli olmadığını, bu ibraname sigorta şirketi bakımından geçerli sayılsa bile, diğer davalılar bakımından bağlayıcı olmadığını, manevi tazminat talepleri bakımından da istinafa geldiklerini, davada, müvekkili …’nin eşi ve … ile …’ın biricik babalarının, davalıların haksız fiili neticesinde sabah saat 06:00 civarında işe gitmek üzere iken vefat ettiğini, kusurun da tamamen davalıda olduğunu, manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu taleplerinin kısmen kabul edilerek manevi tazminata hükmedildiğini, rakamların çok düşük olduğunu, mahkemenin somut olayın özelliğini gözönüne bulundurmadığını” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin destekten yoksun kalma tazminatına yönelik istinaf itirazı bakımından yapılan değerlendirmede; dava açıldıktan sonra davalı sigorta şirketinin davacılara ödeme yapmış olduğu ve davacılar vekilinin aşamalardaki dilekçe ve beyanlarında -mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere- davalıları ibra ettiklerini beyan ettiği görülmüştür. Davalı sigorta şirketi tarafından 180.000-TL maddi tazminat ve davanın açıldığı tarihten itibaren işlemiş yasal faiz adı altında 7.000-TL olmak üzere toplam 187.000-TL ödeme yapıldığı, ayrıca bu miktar üzerinden hesaplanan 16.750-TL vekalet ücretinin de yine davalı sigorta şirketi tarafından ödendiği ve karşılığında davacılar vekili tarafından sigorta şirketine ibraname verildiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bununla birlikte, alınan ek aktüer raporunda davacıların ödeme sonrasında toplamda 53.107,72-TL bakiye destekten yoksun kalma alacağı olduğuna dair hesap yapılması üzerine davacılar vekilinin her ne kadar ibra beyanında bulunmuşlarsa da, kendilerine yapılan ödeme ile tazminat tutarı arasında “açık oransızlık” bulunduğundan bahisle, sözkonusu bakiye alacağın da tahsilini istediklerini belirterek ıslah dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır. Bahse konu ek raporda bulunan bakiye tazminat alacağının üç davacıya ilişkin toplam tutar olmasına, ek raporda güncel asgari ücret verileri de dikkate alınarak rapor tarihi itibariyle yeniden tazminat hesabı yapılmış olmasına ve davalı sigorta şirketinin yaptığı ödemelerin miktarları dikkate alındığında açık bir orantısızlığın, fahiş bir farkın varlığından söz edilemeyeceğine (Bu konudaki ilkeler için bknz. Yargıtay HGK 2018/17-24 E.-2020/78 K., 2015/21-1323 E.-2019/128 K), davacılar vekilinin sigorta şirketine yönelik açık ibra beyanının poliçe limitleri dahilinde diğer davalılara da sirayet etmesine göre, mahkemece verilen kararda usul ve esas yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davacılar vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf itirazları bakımından yapılan değerlendirmede ise; somut uyuşmazlığın koşullarına göre davacılar vekilinin itirazında haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Kazada davacıların murisinin kusursuz olup, davalı tarafın %100 kusurlu bulunmasına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, kazanın meydana geliş şekline, ceza dosyası kapsamına ve tüm dosya içeriğine göre HMK 353/1-b-2. madde uyarınca manevi tazminata yönelik hükmün kaldırılarak, Dairemizce davacı eş … için 40.000-TL, davacı çocuklar için ayrı ayrı 30.000-TL manevi tazminata yönelik yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/859 Esas – 2018/1502 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davacıların destekten yoksun kalma taleplerinin konusuz kalması nedeniyle ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
b-Davacıların ıslah ile artırdıkları talepleri yönünden davanın REDDİNE,
c-Manevi tazminat isteminin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, … için 40.000,00-TL; … için 30.000,00-TL; … için 30.000,00-TL manevi tazminatın 22.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
ç-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 6.831,00-TL harcın, peşin alınan 734,34.-TL ve ıslah ile alınan 130,16.-TL ‘den mahsubu ile bakiye 5.966,50-TL ‘nin davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
d-Kabul edilen manevi tazminat yönünden; davacı … kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak anılan davacıya verilmesine, kabul edilen manevi tazminat yönünden davacı … kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak anılan davacıya verilmesine, kabul edilen manevi tazminat yönünden davacı … kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak anılan davacıya verilmesine,
e-Reddedilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2. maddesi gereği 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı ….’dan alınarak davalılar … ve …’e verilmesine, reddedilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2. mad. gereği 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı…’dan alınarak davalılar … ve …’e verilmesine, reddedilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2 mad. gereği 6.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalılar … ve …’e verilmesine,
f-Davacıların ıslah ile artırdıkları talepleri yönünden reddedilen bölüme göre hesaplanan 6.191,85 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
g-Davacılar tarafından yapılan ilk dava gideri harcı 766,14.-TL ve ıslah ile alınan 130,16.-TL ‘nin davalılar … ve …’den alınarak davacılara verilmesine,
ğ-Davacılar tarafından yapılan müzekkere ve tebligat gideri 322,00.-TL, bilirkişi ücreti;330,00.-TL olmak üzere toplam 652,00.-TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesaplanan 326,00.-TL’ nin davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, geri kalanın davacılar üzerinde bırakılmasına,
h-Davalı … tarafından yapılan 47,90.-TL’ nin davanın red oranına göre hesaplanan 23,95-TL nin davacılardan alınarak davalı …’ye verilmesine,
ı-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili olduğu tarafa iadesine”,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davacılar vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-İstinaf başvurusu sırasında davacılardan alınan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
b-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yapılan 121,30-TL istinaf başvuru harcının davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine,
c-Davalı … ve… tarafından yapılan 4 adet elektronik tebligat ücreti olan 18,00 TL yargılama giderinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
e-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktarı itibariyle kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02/02/2022