Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/966 E. 2022/461 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/966
KARAR NO : 2022/461

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2016 (Dava) – 15/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/1246 Esas-2018/1225 Karar
BİRLEŞEN 4. ATM’NİN 2017/107 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 16/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarihli 2016/1246 Esas ve 2018/1225 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/09/2007 tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı ve dava dışı …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın kaza yapması sonucu araç içinde yolcu olarak bulunan müvekkilin ciddi şekilde yaralandığını ve uzun tedaviler sonucunda %24 kalıcı olarak malul kaldığını, müvekkilin zararı öğrenir öğrenmez davalı sigorta şirketine başvurduğunu ancak başvurusunun zaman aşımı nedeniyle red edildiğini bu nedenle 30/09/2007 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası nedeniyle oluşan fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 50.000-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekillerinin 14/09/2017 tarihli dilekçeleri ile davalarını ıslah ettiği anlaşılmıştır.
Birleşen 4.ATM’nin 2017/107 E. Sayılı dosyasında; 30/09/2007 tarihinde davalı … Sigortaya sigortalı, …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araçla kaza yapıldığını, araç içinde yolcu konumunda bulunan müvekkiinin ciddi bir şekilde yaralandığını, 15/11/2016 tarihinde Ege Üniversitesi Hastanesi’nden alınan sağlık kurulu raporuna göre %32 kalıcı maluliyet oluştuğunu, BK.nun 72. maddesine göre “haksız fiilden kaynaklanan tazminat talepleri için faili öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre öngörülmüştür” denildiğinden müvekkilinin meydana gelen zararı öğrenir öğrenmez davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduklarını, başvurunun zamanaşımı gerekçesi ile reddedildiğini, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1246 sayılı dosyasında aynı kazada yaralanan başka bir yolcu olan … adına maddi tazminat talepli dava açıldığını ve yargılamasının devam ettiğini belirterek usul ekonomisi açısından işbu dosyanın İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1246 sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle KTK md.97 gereği dava öncesi başvuru yapılmadığından dava şartı eksikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davanın konusu olayın 30/09/2007 tarihinde gerçekleşmesi nedeniyle davanın zaman aşımına uğradığını, ayrıca dava konusu olayda taşımanın niteliğinin tespiti ile hatır taşıması nedeniyle hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını bu nedenle davanın reddine aksi taktirde tarafların kusur oranı ile davacının müterafik kusurunun tespitine ve müterafik kusur ve hatır taşıması nedeniyle tazminatta uygun oranda indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; yapılan yargılama, toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “….alınan ATK ve bilirkişi raporları denetime ve hüküm kurmaya elverişli görülerek, her nekadar zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de davacıların olayda yaralanmaları ve malul kalmaları nedeniyle 2918 Sayılı Yasanın 97. Maddesinin burada uygulanma ihtimalinin bulunmadığı, burada yaralanma söz konusu olduğundan genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık sürenin uygulanması gerektiği ve davacı vekilinin 10 yıllık süre içerisinde davasını ıslah ettiği..” gerekçesiyle; “…Asıl davanın Kabulüne, 60.000,00TL geçici ve sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; Birleşen İzmir 4.ATM’nin 2017/107-63 Karar sayılı dosyasında davacı … tarafından açılan davanın kabulü ile; 60.000,00TL geçici ve sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece 15/11/2018 tarihinde maddi tazminat talepleri haklı görülerek davanın kabulüne karar verildiğini, ne var ki gerek mahkemenin esas dosyası , gerek birleşen dava dosyası, gerekse ıslah dilekçelerinde kaza tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz işletilmesi talebinde bulunmuş iseler de yerel mahkeme kararında asıl alacaklar bakımından dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine hükmettiğini, Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında da görüleceği üzere haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında faiz başlangıç tarihinin haksız fiilin gerçekleştiği tarih olarak kabul edildiğini, yargılamaya konu fiil için faiz talepleri kaza tarihi itibariyle işletilmesi yönünde olmasına rağmen yerel mahkemece dava tarihinden işletilmesine yönelik verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı beyanıyla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; zaman aşımı itirazları değerlendirilmeksizin hatalı ve eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu, TBK md.55 gereği SGK ödemeleri araştırılmaksızın, hatır ve müterafik kusur indirimi yapılarak tazminat hesabından indirilmeksizin küküm kurulduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava, maluliyet sebebiyle oluşan zararın giderilmesi istemlidir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Mahkemece her ne kadar asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermek için yeterli değildir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu kapsamda ;
1 – Asıl ve birleşen davada davacılar vekili davaya konu kazada müvekkillerinin yaralandıklarını, kazadan sonra uzun süre tedavi gördüklerini, asıl davada davacı …’nin 09.08.2016 tarihli rapor ile kalıcı maluliyetinin % 24 oranında olduğunu öğrendiğini, birleşen dava davacısı …’in ise 15.11.2016 tarihli rapor ile kalıcı maluliyetinin %32 oranında olduğunu öğrendiğini, her iki davanın da öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık sürede açıldığını belirmiş, davalı ise süresi içinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Davaya konu trafik kazası 30.09.2007 tarihinde meydana gelmiş, asıl dava 13.10.2016, birleşen dava ise 30.01.2017 tarihinde açılmıştır.
Bazı hallerde, zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır. Zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir.
Buna karşılık ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. (HGK, 15.11.2000 gün ve: 2000/21-1609 K: 2000/1699, 4.HD 13.05.1980 gün ve 1980/3493-6206 sayılı; 26.01.1987 gün, 1986/7532 esas, 1987/485 karar sayılı kararı).
Gelişen durumun olmadığı bir durumda olay tarihi ve dava tarihleri dikkate alındığında 8 yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Ancak gelişen durumun varlığı halinde gelişen durumun sona ermesinden itibaren zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekir. Gelişen durum; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü olarak kanıtlara göre değerlendirilir.
Dosya kapsamında alınan maluliyet raporları gelişen durum olup olmadığını tespit açısından yetersizdir.
Davacıdaki yaralanmanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, tedavi ve ameliyatlar sonrası gelişen durumun hangi tarihte tespit edilebileceği, hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği; diğer bir anlatımla, daimi iş gücü kaybının kesin olarak belirlenebilmesi için tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceğinin zamanaşımı tarihinin başlangıç tarihinin tespiti açısından önemlidir.
Mahkemece dosya tümü ile Adli Tıp Kurumuna gönderilerek; ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan, davacıların kazadaki yaralanmaları ile sonraki tarihli ameliyat ve muayene sonuçları ile dosya kapsamında alınan maluliyet raporları değerlendirilmek suretiyle, kazadaki yaralanmaya bağlı gelişen yeni durum olup olmadığının tespiti, gelişen yeni durum olduğunun saptanması halinde ise bu yeni durumun ne zaman ortaya çıktığı, tedavi sürecinin ne zamana kadar devam ettiği ve hangi tarihte bittiği konularında, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması; bu rapor da irdelenerek, zararın (maluliyetin) ne zaman öğrenildiği ya da öğrenilmesi gerektiği değerlendirilip, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının belirlenmesiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle, hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2 – Davacılar dava dışı …’in kullandığı araçta yolcu olarak yer aldıkları halde yapılan tek taraflı trafik kazasında yaralanmış olup davalı cevap dilekçesinde müterafik kusurun tespiti ve davacıların araçta hatır için taşındıklarını savunmasına rağmen mahkemece davalının söz konusu hatır taşıması ve müterafik kusur iddialarının araştırılıp tartışılmadan hüküm kurulması hatalı olmuştur.
3 – Davalı vekili her ne kadar Sosyal Güvenlik Kurumuna müzekkere yazılarak davacıya konu olay kaynaklı bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun sorulması gerektiği halde bu yönde bir inceleme yapılmadığını belirtmiş ise de, mahkemece bu hususta Sosyal Güvenlik Kurumu’na müzekkere yazıldığı ve verilen 03.11.2016 tarihli verilen cevapta herhangi bir ödeme yapılmadığının anlaşılması karşısında bu yöndeki davalı istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
4 – Davacılarca, dava öncesinde davalı sigorta şirketine başvuruda (K.T.K. 99.md) bulunulmasına karşın, mahkemece başvuru tarihlerinden itibaren temerrüt tarihleri belirlenerek faizin o tarihlerden başlatılması gerekirken, temerrüt tarihinin dava tarihi olarak kabulü hatalı olmuştur.

Açıklanan tüm bu gerekçelerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar ve davalı istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarihli 2016/1246 Esas ve 2018/1225 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın yukarıda yazılı şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacılar … tarafından 44,40 TL, … tarafından 44,40 TL ile davalı … Sigorta A.Ş.tarafından 2.050,00 TL istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davacılar ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının kararın kaldırılması sebep ve şekline göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 16/03/2022